|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
12-21-2008, 16:45 | #41 |
|
|
12-21-2008, 17:38 | #42 |
hasretçim hergün hergün sağnak olmuyo ama içim bi tuhaf oldu ayol
parçalı bulutları özler oldum walla |
|
12-23-2008, 04:34 | #43 |
Yan yana masalarda bir daha asla tekrarı olmayacak son yanyanalık… Uzun bir gece! Ve nihayet bir tarihin daha gönül arşivinden yok oluşunu kabullenme… Rakıya, şaraba, anılara ve geceye inat ayrılığın şerefine kaldırılan kadehler... Ellerin, sesin ve hep aydınlık o güzelim yüzün… Aldığın her yudumda ruhum adını fısıldarken yüreğine yaşamla ölüm arası ağır çekim bir veda dilleniyordu! Yarım kalmayacaktık, bu sefer eksik dönmeyecektim evime…. Gece sonunda bana kalanlar…İçimdeki sen: Hiç değişmedin; ne olursa olsun hiç değişmedin ve bu yüzden delicesine sevildin,özlendin. Yüreğine yağdırdığım yağmurlara; öfkeyle kopardığım kasırgalara rağmen bir gün olsun beni incitebilecek tek sözcük çıkmadı ağzından. Aynı asalet, aynı berraklık ve aynı sağlam duruş... Ve şimdi; Son kez fısıldıyor yüreğim: Kabullendim. Hoşça kal meleğim. |
|
12-27-2008, 14:52 | #44 |
vapurdayım yine.. iskeleye daha çok var.. üşüyerek içilen sigaranın ucu geliyor aklıma, içtikçe bitmesi istenilmeyen, rüzgarın içtiği..! sana bakıyorum.. bir varsın, bir yoksun yanımda, dün gibi hayalin, gözüm gerçeği görmüyor bir süre, dönüp tebessüm ediyorum..! sen yoksun, yüzüm düşüyor. |
|
12-27-2008, 14:54 | #45 |
Yarım kalmışlığın gerektirdikleriydi yaşanalar... Seçme şansımız da yoktu aslında. Çaresizdik, Ve bu yüzden; Çaresizce kabul ettik... Önceleri, Haykırışlar, isyanlar vardı. Sonraları, Sadece derin bir sızı kaldı. Kimileri alışmak dedi adına, Kimileri unutmak. Mecburiyetti en doğru isim aslında. Zaman ilaç olur dedik ama O bile ortada bıraktı, En çok ihtiyacımız olduğu anda... Şimdi, Yıllardan hüzün, Aylardan gözyaşı, Günlerden de yalnızlık... Biraz sessizlik, Çokcada sensizlik var avuçlarımda. Dedim ya; Çaresizdik yaşananlar karşısında... Yada tek çare bizdik aslında... |
|
12-27-2008, 14:58 | #46 |
Saat yine üç, Belki biraz beş geçiyor. Ben yine biraz sessizim. Yine biraz bulanık… Yine biraz derinlerdeyim. Yine biraz soğuk… Kış gibi üşüyorum bugün… Kış gibi soğuk geliyor haziran… İçimdeki kelimeler anlamlar bulmaya çalışıyor her harfinde. Ben yine yalan olmayan cümleler arıyorum bir yerlerde. Anlamlar yükleyemediğin cümlelerine anlamlar katmaya çalışıyorum. Delice yazmak istiyorum sana. Bittiğinde okumaya doyamadığın bir yazı olsun istiyorum bunu. Bir başlık bulamıyorum bu yazıya, istiyorum ki baş harfinle başlasın bütün cümle heceleri. Yağmurlu bir gecede yıldızlara anlatmak istiyorum seni. Denize, kuşlara, balıklara… Bazen babama. Annemde aklıma gelmiyor değil hani. Herkese anlatmak istiyorum. Neden bilmiyorum. Etrafında gördüğüm bütün kızların saçını başını yolasım geliyor mesela. Durup kavga etmek istiyorum onlarla, hiçbir sebep yokken. Soğuk bir kaldırım taşında karnımın ağrımasını bekliyorum seni düşünürken. Saçma sapan hayaller kuruyorum seninle ilgili. Bana getirmeyeceğini bile bile kırmızı bir gelincik istiyorum senden. Sonra yalansız bir kaç kelime söz duymak istiyorum dudaklarının arasından. Beni mutlu etmese bile yalansız olsun istiyorum her biri. Seni hep esmer halinle hatırlamak istiyorum. Hep o siyah gömlekli halinle. Bir sonbahar akşamında deli gibi yürümek istiyorum seninle. Uçsuz bucaksız bir yolda… Yapraklar arasında hayallerimi kaybetmek istiyorum sonra. Olmayacağını bildiğim hayalleri Heba ediyorum senin uğruna. Sırf bunu bildiğim için ağlaya ağlaya gebermek istiyorum mesela. Gözlerindeki kimsesizliğin tek sahibi ben olmak istiyorum. Onlar benim olsun her biri benimle, bende olsun istiyorum. Dolmuşa bindiğimizde cam kenarında oturup başımı sana yaslamak istiyorum. En güçsüz anlarımda seninle olmak istiyorum. Ve o hiçbir zaman aklımdan çıkaramadığım apansız bir zamanda kaybolmak istiyorum seninle. Ben bukadar çok isterken seni… Artık hiçbir cevap bulmak istemiyorum sana sorduğum sorularda. Davranışlarına yerli yersiz sebepler kondurmuyorum mesela. Gelişinle ömür buluyor gidişinle kayboluyorum sanki. Bir gülüşünle çiçekler biriktiriyorum yüreğimde gül bahçeme ekiyorum tomurcuklarını. Ellerinle ezberliyorum seni. Parmak uçlarınla tanımaya çalışıyorum. En çok ellerini seviyorum mesela. Dokunmaya bile kıyamıyorum. Ben sevmeye bile kıyamıyorum ki seni. Ben bu kadar severken seni… Olmayacağını bildiğim hiçbir hayalin peşinden koşmuyorum artık. Sana yazdığım hiçbir şiirde adına yer vermiyorum. Hiç bir virgül sonrasında seni anlatan cümleye izin yok. Kelebeklerin kanatlarına hayallerimi takmıyorum mesela. Peşin sıra kuşlara anlatmıyorum seni. Bizim denizden geçen beyaz gemiyi beklemiyorum. Süslemiyorum seninle ilgili olan hiç bir anıyı. Uyumadan önce seni düşünmüyorum saatlerce. Yarını iple çekmiyorum mesela. En çok hangi şarkıyı sevdiğini bilmek istemiyorum. En çok hangi yemeği sevdiğini de. Sen bu kadar istemezken beni… Sana söyleyemediğim bütün cümleleri kelime arasındaki boşluklarda sakladım.İster baştan bir daha okursun ister siler atarsın…ben bu kadar beklerken seni…. Adı konmamış bir türkünün melodisindeyim şimdi… araz |
|
12-28-2008, 18:29 | #47 |
Sebepsiz gidişine bir sebep uydururken yüreğim bildiklerinden uzaklarda bir yerlerde başka başka renklerden bakıyordu sanki gidişinin soru işaretlerine... bir sebebin olmalıylı karanlıklardan karanlık beğenmeye davet etmek için bu aşkı... sebepsizlik yakışmazdı çünkü sebep olduğun büyük aşktan sonra sebepsiz yıkımlara... kimsenin çözemeyeceği, karma karışık bir sebep uydurmak lazımdı şimdi bu sebepsizliğe... siyahın her tonunu kuşandı cevap arayan sorularım cevaplarına giden yolda. zirifiri karanlıkları yakıştıramıyorum gidişinin cevabına... gökkuşağından urbalar dikiyorum gözlerim kan çanağına dönene değin... renkler koyulaşıyor, sonra kaçışmaya başlıyor... karanlık bir fondan başka hiç birşey kalmıyor elimde sana dair, gidişine dair, yalnızlığıma dair... kalbimin güneş gören tek odasınada duvarlar örerek arkana bile bakmadan gidiyorsun ve beni sadece yokluğuna değilkaranlıklarada mahkum ediyorsun...köşeye sıkıştı ve cenin şeklini aldı bedenim... kımıldayacak halim yok. bir şizofreniyi oynuyorum nicedir!yollara çıkacak takat kalmadı güçsüz bedenimde. yolsuzum, yolluksuzum ve gittiğinden beri bende yokum... Yalnızlığın en koyusunda bile şaşıyorum kalabalıklığıma! gelen giden eksilmiyor ve tuhaftır gelen gidenide aratmıyor... Önce anılar çalıyor kapısını zihnimin, sonra sitemler, keşkler ve nedenler geliyor peşpeşe... birazdan gözyaşı da gelir davetsizce. ben sen gittiğinden beri hiç yalnız kalmadım ki! ilknur DİNÇEL |
|
12-28-2008, 18:37 | #48 |
çok güzel bir sayfa olmuş,eline emeğine sağlık .
|
|
12-29-2008, 04:48 | #49 |
Rica ederim general begenmenize sevindim ....
|
|
12-29-2008, 04:50 | #50 |
Hiç bir şey yokmuş gibi bakma öyle Ben gönlümü sana verdim ama Sen gittin ah kaldın uzaklarda Gün geldi başucunda bahar oldum Sense ah güzü sevdin durdun Aman be aman be Ben bittim artık bana dönsen de Yapamam dönsen de artık olmaz seninle Aman be aman be Acıyı öptüm durdum sen diye Artık yok bu işkence kaldım kendimle Vazgeç benden git artık gelme |
|
Konuyu Toplam 9 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 9 Misafir) | |
|
|