|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
11-04-2008, 12:16 | #21 |
Yere düşenler sadece cam kırıkları değildi anne! Kalbimin kırıkları da vardı aralarında.. Süpürseydin,yok etseydin ya onları da! Ama yap(a)madın.. Yine ben topladım yerden kalbimin kırıklarını Sırf ayaklarına batmasın diye.. Susmamın sebebi gurur değil Söyleyeceklerim var elbet.. Sırf seni üzmemek için,kalbini kırmamak için konuşmadım.. Karşılık vermedim ilk defa sana anne! Bu kadar dolu değildim önceleri Kırmıyordum kalbini küçükken.. Ama artık büyüyorum ben anne! Sus! deyince susan küçük kızın değilim artık.. Gitmek istiyorum artık.. Her şeyi , kendimi göze alıp ; bu şehri bırakıp gitmek.. Şunu unutma anne; Şuan gidecek olsam kalacağım bir çok yerim, Beni burda tutmak için ise hiç bir nedenim yok.. |
|
11-05-2008, 15:52 | #22 |
İşte; bu gecede yanlızım,yine dilimde aynı sözcükler.. Yüreğimde aynı hüzün,yine karanlığa teslim olmuş yanlızlığım... Yine sana, gel diyeceğim biliyorum,gelmeyeceksin... İnadına düşüneceğim seni inadına,inadına seveceğim... Güneşi bilirsin hep aynı yerden doğar, Bazen ılık,bazen sıcak,bazen de yakar. Kimi gün bulutlar saklasa da, bilirsin ki ardında bir gerçek var... İşte; sende benim gözlerimde öyle doğdun Bazen ıslak,bazen kederli,bazen de ışıl ışıldın. Bir an gözlerimi kapatsam da,bilirsin ki ardında sen vardin.... Bak, işte yine çocuk oldum,ağladım karşında. Hadi saçlarımı okşa ellerimi tut. Yoksa,yok olup gideceğim kahrımdan.. Yine sana gel diyecegim,biliyorum gelmiyeceksin.. Inadina düsünecegim seni inadina,inadina sevecegim... Yine anıları çıkartacağım yüreğimden,sereceğim önüme.. O güzel günleri bir bir buruşturup atacağım çöptenekelerine. Sonra albümden resimlerini ayıracağım tek tek. Parçalayıp yırtacağim,..ama, bir tek tek resmin kalacak elimde, O da bana verdiğin ilk resmin.iste onunla bileklerimi keseceğim Yine damarlarımdan, damla... damla....sen akacaksın.... Gene sana gel diyeceğim, biliyorum,gelmeyeceksin. İnadına düşüneceğim seni, inadına inadına seveceğim . Şimdi sevgilim bir başıma doruğundayım sensizliğin. Yüreğim utanır seni özlemekten,aydan parlak gözlerin Çocuk gülüşlerin gelir aklıma,ellerim tutar ağlayamam. Evet acı çektiğim doğru,seni sevmenin bedelidir bu.. Sana gene gel diyecegim, biliyorum gelmiyeceksin... Inadina düsünecegim seni inadina, inadina sevecegim... |
|
11-06-2008, 02:41 | #23 |
Ben Kendimi Kandırıyorum Koynunda uyumamış olsam; bu koku nerden...Dudaklarımda gece öpücüklerinin, gözlerimde sabah bakışlarının izleri asılı hala...İspatlayamıyorum...Oysa adım gibi biliyorum, koynunda uyuduğumda oldu, gece yarılarında uyanıp seni seyrettiğimde... ...Öyleyse neden yalancı çıkarıyor sözlerin beni... Kalbim linç ediliyor beyninde ki nefret meydanlarında biliyorum...Yüreğinde ki adliyeye sevk ediliyor o çelişkili duygularım...Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı beklerken, çokta şaşırmıyorum idam kararına...Oysa adım gibi biliyorum, sen götürmezsin beni darağacına... ...Öyleyse neden bu kadar soğuksun... İki el silah atılıyor her akşam içimde...Biri bana, diğeri bende ki sana...Ama ölmüyoruz işte, yaralı çıkıyoruz sabaha...Yaşamak için çabalasamda elimde kalan son umut kırıntılarıyla, adım gibi biliyorum sende öldüğümü...Ve bunu bile bile bekliyorum...Nöbetteki bir askerin yalnızlığı gibi bu bekleyiş...Bitmeyen bir nöbet...Ne 1-3'ü var, ne de 3-5'i... Olmayan bir senin nöbetindeyim...Yalnızım...Komutanda benim er de...Oysa adım gibi bildiğim bir parola var içimde... ...Öyleyse neden parolayı söylediğim halde sürekli kurşun sıkıyorsun beynime... Evet ben terkettim önce bu cepheyi...Bu aşk mağlup oldu...Meydanlar gözyaşı seli...Kan çanağı gözlerim...Ve titriyor sana muhtaç kanlı ellerim... Şimdi gidecek yeri yok ellerimin...Bari bu gece sokakta bırakma... Yarına Allah Kerim... Oysa adım gibi biliyorum, sımsıkı tutarsın elimi, bırakmazsın bu kalabalıkta... ...Öyleyse neden o kadar uzak duruyorsun...Neden tutmuyorsun hala... Pazar yerinde kaybolmuş küçük bir çocuk gibiyim...Şimdi ne yöne gideceğim yüreğimdeki acılarla...Bahar günü koşuşturup duruyorum ordan oraya...Kimse bir papatya uzatmıyor bana...Ben şimdi ne yapacağım, çiçekler arasında elimde kalan bir kuru dalla...Oysa adım gibi biliyorum, elindeki bütün çiçekleri serersin yoluma... ...Öyleyse neden gelmiyorsun hala yanıma... Artık iki numara büyük geliyor kalbim bana...Belki çeker diye yıkayıp duruyorum...Çamaşır suyuna benziyor gözyaşlarım, içime aktıkça yıpranıyorum...Mandallar tutmuyor beni, her seferinde düşüyorum ipten...Üstüm başım çamurlanıyor...Yine çamaşır suyu, yine mandal; bir türlü kuruyamıyorum...Oysa adım gibi biliyorum, güneş olup doğarsın üzerime, ipten düşmeden kurutursun beni... ...Öyleyse neden açmıyorsun... Havalarda kötü zaten birkaç zamandır...Gök gürlüyor, yağmur yağıyor...Her yağmurda semtimi sel alıyor...Her yağmur biraz daha sürüklüyor beni...Baştanbaşa bir toprak kaymasıyım...Ve her kaymada yeri değişiyor içimdeki mezar taşımın...Oysa ben adım gibi biliyorum... ...Öyleyse neden.... ...BEN KENDİMİ Mİ KANDIRIYORUM?.... |
|
11-08-2008, 02:33 | #24 |
Kaçamak bir halin var. Sanki nefes alamıyorsun yanımda. Avuçlarımda özgürlüğe kanat çırpmak isteyen bir kuş misali çırpınıyorsun. Bir nedeni olmalı muhakkak, bilmeye hakkım olduğu ama bilemediğim. Sakladın mı benden gerçekleri? Pembe yalanlar mı bunlar? Beni karanlık gerçeklerden mi korudun? Neden susuyorsun? Yalnızlık sağır bir arkadaşmış sende mi beni duymuyorsun? Karardı dünyam. Bir kibrit çaksan kararmış dünyama. Yürüsem sana doğru, ışığına koşsam. Sonunda sönen bir yıldız mısın, kayar mısın karanlık gecemden? Uzansam sana tutamaz mıyım, gücüm yetmez mi seni kendime saklamaya? Kaybeden bendim, seni kaybettim ben. Kendi yalnızlığımda. Arasam seni bulamaz mıyım, karşımda duran güzel sen değil misin? Ellerin değdiğinde titremedim mi, üşüdü mü ellerin tenimde? Oralarda buralar gibi mi? Gidişlerin değiştirdi mi seni? Unuttun mu İstanbul’u? Beni unuttun mu? Unuttun mu boğazda beni sardığını sımsıcak? Unuttun mu boğazı? Beni unuttun mu? |
|
11-08-2008, 02:34 | #25 |
Sıra bende Gitmek işte şimdi bir kurtuluş Sen giderken dökülen gözyaşları; Ben giderken, senden giderken, Kaçarken bu kentten, Seni ardımda bırakırken, Haykırış olacak yalnızlığa Bu kentin yalnızlığını sana bırakıp Başka bir kentin yalnızlığına gidiyorum. |
|
11-08-2008, 02:37 | #26 |
Gerçekten hayatın da olmasam da oluyor mu? Ben sensiz nefes alamazken sen hala yaşıyor musun? Konuşmayı unuttum, kayboldum karanlığında Duymuyorum sesleri, unuttum güzellikleri Kapattım gözlerimi, görmüyorum yüzleri İnanmak hayallerim de kaldı, geçmişte bıraktığım Yalanlarınla yaşıyorum, aşkım öldüğünden beri |
|
11-20-2008, 12:09 | #27 |
*Ah! Benim hercai yüreğim... Vazgeç bu sevdadan.
Kaç kere umut sofrasına oturup, her seferinde boynunu bükerek sessizce aç kalktın? Uslanmadın mı? Sen ne zaman bu konuda hayal kursan gerçekler o hızla kaçtı senden. Umutsuz yaşamak nedir hala öğrenemedin! Ne kaldı ki, hayal ediyorsun? Dokunduğun yürek artık çok değişti kabul et. Gri ve ışıklı bir gecenin pencerene dolmasına izin verseydin yıllar önce, görecektin aşkın seni nasıl da yaktığını.Güçlüyüm deme! Gücün bitti artık. O, artık çok uzaklarda aşk şarkıları söylüyor ellere... Başka başka tenlere dokundukça gökkuşağı açtırıyor yüreklerde. Yedi mevsimin solgun tüm çiçekleri bizim yanı başımıza çöreklendi anla artık! Gitmeliyiz. Her çalan telefonda büyüyüp - küçülme dayanamıyorum! Yok etmeyi bilmek gerek kendine gel. Öleceğim. Uyurken bile hızla çarpan hallerinden usandım artık.Kopup gidecekmişsin gibi geliyor benden. Gözlerimle belirsiz bir biçimde bir araya gelişlerin de canımı sıkıyor. Olur olmadık zamanlarda ağıtlar yakmak hiç hoş değil. Müzik bile dinleyemez oldum sayende; tansiyonumu yükseltecek kadar gümbürdeyip dengemi bozuyorsun. Kişisel denklerimi dahi alt üst ettin..Gecenin kör vaktinde, yangınını gevezelikle geçiştirmek için tüm enerjimi harcıyorum.Ne zoruma! Tozu yerinden oynatmak başımıza bela açacak.Bizim aşk kalemiz yıkıldı.Kapatbu sayfayı; kanadını kırasım geliyor! |
|
11-23-2008, 14:12 | #28 |
Hangi heceye dokunsam,gözyaşlarımın rengine boyanır saatler...Masumluğunu yitirmiş dakikaları adımlarken,akreple yelkovanın gölgesine zincirlenir duygularım.Anladıklarımı anlamadım sayıp düşerim yine yollara, bilinmez ve hesabı tutulmaz bir vakitte... Bilirim, boşunadır adımlarımın çığlıkları..! Bilirim,susuzdur gözbebeğimin pınarları..! Kaç kere denedim bir bilsen...Kaç kere yırttım yüreğimin kanatlarında takılı kalan mektupları...Her seferinde kalemim ağladı,koşup topladı gönlümün ıssız sokaklarından parça parça parça dağılmış sayfaları...Üşenmeden,yorulmadan biraraya getirdi yüreğimin hecelerini... Farkında değildi oysaki...Bir araya getirdiği her hece yüreğime saplanan bir kurşundu...! Mektuplarımdaki sayısız cümlelerin sayısız kurşunuyla vuruluyor yüreğim... Ve artık biliyorumki ölüme 5 var........ |
|
11-26-2008, 16:09 | #29 |
Madem gitmek istiyorsun. İşte kapı...! Bütün yaşanmışlığı bırakabilirsin bana... Yalanlarını al yalnızca! Ve bir de yüreğimde yaktığın ateşe bir bardak su lütfen... Kapıyı giderken hızlı çarp sessiz olmasın gidişin... Dönmeyeceğini bileyim. Suratıma çarpar gibi... Küfreder gibi... Hiç sevmemiş gibi..! Şimdi sana beslediğim tek duygu : Nefret! Ağlamak istemiyorum. Hadi! Acele et. Gözlerine bakarsam git diyemem. Yalanımı anlarsın nefret edemem. Hoşça kal deme sakın! Görüşürüz diye umutlanırım " Elveda! " de. " Gidişim şimdi dönüşüm yok. " de. Her şeyin hazır güle güle. Gitme(sen) ? Bitme(sen) ? Kal desem ? Yine de gidiyorsun. Bu da vicdanıma kapak olsun...! |
|
11-30-2008, 03:52 | #30 |
Hazanla geçti yıllar, aylar muharrem gibi, Dökülüp yollarda bekleyen gözler pek yorgun. Girdapla iç içeler, bir girdap ki yok dibi, Ruh sarsık, gönül hafakanlı, düşünce durgun... Yasla buruk dudaklarda kederli besteler, Sînelerde sessiz çığlık, dimağlarda humma. Ve her gün poyrazla gelen hüzünlü bir haber, Biz bize hasm olmuştuk; yaygındı bu muamma... Çözülüş çok kadim.. sanıldığından da erken; Bu kara günler sezilmişti gün ortasında. Ay uykuya dalıp güneş ufukta sönerken, Uyanmıştık ama, iki ateş arasında... Şimdi yeni iklimlere açılan yelkenler, Bir uzun sefere azmetmiş gibi yürekten; Bu hülyalı maviliklerde tüllenen günler, Mutluluk bestesi söylüyor ışıktan, renkten. Bir kasvetli rüyadayız şu anda; bu gerçek; Önümüzde aydınlıklara açık bir çağ var.! Gece koyulaşsa da bir gün şafak sökecek.. Ve dalgalanacak rüzgâr bekleyen bayraklar. Azmet, azmet ki göründü yer-gök sultanlığı, Yılma uçurumlar gibi görünen boşluktan; Yakala çağlar arasında o Altın Çağ’ı! Peygamber safına gir, kurtul uyuşukluktan..! |
|
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir) | |
|
|