sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > SAĞLIK - KADIN-ERKEK-CİNSELLİK > Sağlık - İlgili Haberler ve Son Gelişmeler
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Sağlık - İlgili Haberler ve Son Gelişmeler Sağlıkla ilgili haber ve yorumlar burada.sorularınız sorunlarınız,tedavilerle ilgili bilgiler ,ağız ve diş sağlığı .

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 01-27-2009, 22:31   #1
Kullanıcı Adı
Hasret
Standart Siz de Koku Körlüğü Var mı?

Etiler Memorial Tıp Merkezi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Op. Dr. Atilla Şengör, “Koku almanın önemi ve koku kayıplarının kayıpları” hakkında bilgi verdi.

Her on insandan birinde herhangi bir nedene bağlı olan koku alma bozukluğu vardır
Koku alma sırasında koku molekülleri her iki burun boşluğunun yukarı bölümünde bulunan o tarafa ait koku sinirlerini uyarırlar. Ancak buralardan gönderilen koku sinyalleri beyinde bulunan her iki koku merkezine de iletilirler. Bu nedenle tek taraflı koku bozukluğunu fark edemeyebiliriz.

Koku kayıplarının nedenleri nedir?
Tıbbi adıyla “anosmi” dediğimiz koku kaybı veya halk arasında bilinen adıyla “koku körlüğü”, nedenine bağlı olarak geçici veya kalıcı olabilir. Geçici koku kayıpları sıklıkla nezle, grip, sinüzit ve alerji gibi nedenlere bağlıdır. Diğer olası koku kaybı nedenleri arasında burun-sinüs problemlerine de neden olabilen; büyümüş geniz etleri, burun etleri (nazal polipler), burun eğrilikleri, konka şişmeleri ve sigara kullanımı bulunur. Burun içerisindeki ufak anatomik bozukluklar, bulundukları yere göre önemli ölçüde hava akımını etkileyebilirler ve alınan havanın koku bölgesine ulaşmasını engelleyebilirler. Bazı ilaçların yan etkileri, kemoterapi, toksinler ve kimyasal maddeler de koku alma bozukluklarına neden olabilirler. Ayrıca yüz ve burun yapılarına olan travmalar, bazı tümörler (burun, ön beyin, hipofiz bezi), geçirilmiş ameliyatlar ve virüs infeksiyonları ile epilepsi (sara), alzheimer ve parkinson gibi nörolojik hastalıklar; sitemik hastalıklar ve psikiyatrik hastalıklar yine koku kayıplarına neden olabilirler. Bebekler nadiren koku bozukluğu ile doğarlar (konjenital anosmi). Bazı kalıtımsal hastalıklar buna neden olurlar. Koku kaybının nedeni bazen de belirlenemeyebilir.

Yaşlılık da koku kaybına neden olabilir
Bu durum koku almayı kontrol eden sinirlerin de yaşlanması ve bozulması nedeniyle olur. Beraberinde tat duyusu da bozulabilir. Üstelik tat kaybı da varsa iştahın azalmasına ve beslenmenin de bozulmasına yol açar. Ayrıca tadı artırmak amacıyla fazla tuz ve şeker kullanımı nedeniyle tansiyon veya diyabet gibi hastalıklar açısından özellikle tehlikelidir.

Ortada bir şey yokken kokular almak mümkün müdür?
Bazı sinüzit hastaları yanık kokusu veya kötü bir koku aldıklarını belirtirler. Ancak bu kokuyu kendilerinden başkası algılayamaz. Bu duruma “Fantosmi” veya “koku halüsinasyonu” adını veriyoruz. Yapılacak endoskopik değerlendirme ve yardımcı olabilecek bazı filmler ile bu durum tespit edilebilir. Ayrıca beynin koku algılayan bölümlerinde oluşabilecek bölgesel sara nöbetleri ile de olmayan kokuları duyan hastalar mevcuttur. Bu durum bazı tümörler veya nörolojik bozukluklara bağlı olabilmektedir. Bundan başka “Parosmi” diye adlandırılan, bir şeyin kokusunun başka bir şeymiş gibi algılanması durumu da vardır. Örneğin muz kokusu, çürümüş et kokusu gibi algılanabilir.

Kalıcı koku kaybına dikkat!
Detaylı bir sorgulamayı takiben yapılacak endoskopik muayene ile koku alma bölgesine havanın ulaşmasını engelleyebilecek bozukluklar tespit edilebilir. Ayrıca bunun yanında, bazı görüntüleme yöntemleri ve tetkikler yardımcı olarak kullanılabilir. Çeşitli koku testleri ile koku kaybının düzeyi belirlenebilmekle birlikte henüz her yerde bulunabilen bir yöntem değildir. Alerji, sinüzit, burun eğrilikleri ve polipler gibi burun-sinüs problemleri tıbbi yöntemlerle veya ameliyatla tedavi edilebilmektedirler. Ancak son çalışmalar, çok ağır ve uzun süreli sinüziti olan hastaların koku bozukluğunun tam olarak düzelemeyebileceğini işaret etmektedirler. Bu nedenle sinüs hastalıklarının tedavisi geciktirilmemelidir. Bazı sistemik veya nörolojik kökenli hastalıkların ise diğer branş hekimleriyle birlikte izlenmesi gereklidir.
Hasret isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 10:14


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2023

2007-2023 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog