11-26-2009, 16:16 | #1 |
Motosikletle İLK YARDIM!!!
BURKULMA
Darbe ,ters hareket sonucu, eklem bağlarının ve eklem yüzeylerinin zedelenmesi sonucu hareketli eklemlerde burkulma görülür. Özellikle motordan atlarken ve sarp yerlerde yürürken dikkat edin! Belirtiler: Eklem bölgesinde; * Ağrı * Şişlik * Morarma * Hareket kısıtlığı İlk Tedavi:Burkulan yeri bandajlamak gerekir. Ama malzeme sıkıntısı içinde özellikle doğada iseniz giyeceklerinizi kullanarak kendinize ve çevrenizdekilere yardımcı olabilirsiniz. Şişmeyi önlemek için, burkulan eklem bölgesi, kalp seviyesinin üzerinde tutulur ve soğuk tatbik edilir. KIRIK VE ÇIKIKLAR *Düşme, üzerine düşme, çarpma tarif edilmesi *Sorunlu bölgede hareketle ya da temasla çok şiddetlenen ağrı * İlgili vücut bölümünde şekil bozukluğu, simetrinin kaybolması * Kırılma sırası ya da sonrasında kırık sürtünme sesinin duyulmuş olması * Kırık bölgesinde şişlik, morarma , *Kol ya da bacakta kısalma *Eklem olmayan bir yerde, eklem varmış gibi açılaşma olması *Deriyi parçalamış kırık kemik ucunun dışarıdan görülmesi *Hareket kısıtlılığı ya da hiç hareket ettirememe *İlgili bölgede hissetmede azalma, uyuşma, karıncalanma *Dolaşımda aksama sonucu soğuma İlk Tedavi * Kazazededen el veya ayak parmaklarını oynatmasını isteyin. * Giysilerini itinayla gerekirse keserek çıkarın. * Kırık olmadığına kanaat getirilmiş bir kazazede kesinlikle yerinden oynatılmamalıdır. Kırık bölgenin hareket ettirilmesi sonucu kırık parçanın keskin kenarı etrafındaki bir damar ya da siniri kesebilir, kas dokusunu zedeleyebilir. * Kazazedenin oturması ya da sağa sola kımıldamasına izin verilmez, kırık şüpheli bölge hareketsizleştirilmeden taşıma yapılmaz. * Kaza ortamında hayatı tehdit eden bir zararlı etkenin bulunmadığı her durumda kırığa müdahale bulunduğu ortamda yapılır. * Kırık açık kırık şeklinde ve kopuk kemik parçaları görünüyorsa parçalara dokunulmaz. * Kırıklı uzvun bileğinden nabız ve bölgede kanama olup olmadığı kontrol edilmelidir. * Açık kırıklarda görünen kemik parçasını içeri sokmaya, kemik uçlarım birleştirmeye, kol ya da bacakta bozulmuş şekli düzeltmeye çalışmamak gerekir. * Kırıkla beraber kanama-şok belirtileri varsa öncelikle bunlara müdahale edilir. * Boyun kırıklarında hatalı taşıma ve gereksiz hareketler omurilik zedelenmesi sonucu tüm vücutta felçle sonuçlanabilir. Boynun desteklenmesi ve hareketsizleştirme hayati önem taşır. * Başa gelen darbeden sonra burun ve kulaktan su gelmesi; gözlük şeklinde morarma, bayılma, uyku hali, nabız ve solunum zayıflaması, gözbebeklerinde büyüklük farkı, püskürür tarz kusma, kafa kemiklerinde çökme şeklinde şekil bozukluğu varsa; kafatasında kırıkla beraber beyinde de sıkıntı var denektir. Acilen kazazedenin nakli gerekir. *Sorunlu bölgenin hareketsizleştirilmesi, yani tespit edilmesi ağrıyı azaltacak, kırık uçlarının çevre dokuları zedelemesini önleyerek, kırık uçların birbirinden ayrılması ya da deriden dışarı çıkmasına engel olacaktır. Böylece iyileşme de daha kolay olacaktır. * Tespit işlemi, kırık kemikleri ilgilendiren iki eklemin sert-uzun bir cismin yardımıyla hareketsiz hale getirilmesidir. Bu amaçla kullanılacak standart malzemenin bulunmadığı yerlerde ilkyardımcı pratik çözümler aramalıdır. Bir dal parçası, katlanmış gazeteler, karton kutular, baston ya da şemsiye atelle tespitte, kazak-ceket gömlek vb. eşyalar askı ile tespitte, kemer, kravat, gömlek kolu gibi eşyalar sargı olarak kullanılabilir. Hiçbir malzeme bulunamaz ise kazazedenin sağlam bacağı kırık bacağa atel olabilir Çıkıklarda İlkyardım Bir eklemi meydana getiren kemiklerden birinin, bir dış etki sonucu normalde bulunduğu yerden ayrılmasına çıkık denir. Eklem bağlarının normalde izin vermeyeceği bir harekete zorlanan kemik bağları, aralayarak ya da yırtarak yerinden uzaklaşır. * Eklemin ve vücut uzantısının görünümünde bozukluk * Ağrı nedeniyle kısıtlanmış ya da tamamen ortadan kalkmış hareket * Hassasiyet ve şişlik görülmesi çıkık düşündürmelidir. KARIN YARALANMALARI: Kapalı karın yaralanmaları: Vurma, çarpma, darbe sonucu oluşabileceği gibi apandisit patlaması, barsak düğümlenmesi, karın içinde iltihaplanma ve kanamalar sonucunda da oluşabilir. Belirtileri: - Karın ağrısı, hareketle artan ağrı - Bulantı, kusma - Karında şişkinlik, sertlik, hassasiyet (hasta karnına dokundurmaz) - Hasta hareket etmekten kaçınır - Ateş, dudaklarda kuruma, susuzluk hissi İlkyardım: * Hemen hastaneye götürülür *Kusma olasılığına karşı uyanık olunur( kusma olasılığına karşı hasta yan yatırılabilir) * Şoka karşı hazırlıklı olunur * Ağrının yeri, şiddeti, tipi ve süresi kaydedilir. YAPILMAYACAKLAR: * Ağrı kesici verilmez (teşhis koymayı engelleyeceği için) * Yiyecek veya içecek kesinlikle verilmez (ameliyata alınmasını engeller) * Karın üzerine sıcak uygulama (sıcak su termoforu, ısıtılmış ütü, vb) kesinlikle yapılmaz (soğuk uygulama yapmak dala akılcıdır). Açık karın yaralanmaları: Hasta sırtüstü yatırılır. Yara çevresi antiseptikle iyice silindikten sonra yara ağzı ucuca getirilerek üzeri steril gazlı bezle kapatılır ve hastaneye götürülür. Dikkat edilecek hususlar: * Eğer iç organlar dışarı çıkmışsa, içeri sokulmaya çalışılmaz. Yara üzerinde toplanır, ılık ve nemli steril gazlı bezle örtülür ve aşağıda bahsedilen pozisyonlardan biri verdirilerek hastaneye götürülür. * Yara vücut eksenine paralelse (yukarıdan aşağı doğru ise): hasta sırtüstü yatırılır ve bacaklar dümdüz uzatılır. * Yara vücut eksenine dikse (sağdan-sola/enlemesine ise): hasta sırtüstü yatırılır ve bacaklar dizden bükülerek mümkün olduğunca karna doğru çekilir. GÖĞÜS YARALANMALARI Tüm organ yaralanmalarında olduğu gibi göğüs yaralanmaları da vurma, çarpma, darbe sonucu oluşur ve ilkyardım uygulamaları açısından iki başlıkta ele alınabilir. Kapalı göğüs yaralanmaları:Üstteki deri dokusu sağlamdır. Ancak vurma, çarpma, darbe sonucu derialtı dokusundaki hasar nedeniyle morarma, ağrı, kaburga kemiklerinde (kostalarda) kırıklar ve akciğerde yırtılma-yaralanma görülebilir. Ayrıca travma olmaksızın şiddetli kuru öksürük sonucunda da akciğerlerde yaralanma dolayısıyla da kapalı göğüs yaralanması ortaya çıkabilir. Belirtileri: - Şiddetli göğüs ağrısı, - Solunum güçlüğü, - Öksürme ile kanlı balgam veya tükürük gelmesi. İlkyardım: Bu belirtiler görüldüğünde kişi hemen hastaneye götürülmelidir. Açık göğüs yaralanmaları: Bıçak, şiş, kurşun gibi delici cisimlerle veya kaburga kemiği kırıklarında, kırık uçların göğüs duvarını delmesiyle meydana gelir. Belirti ve bulgular: - Yaralanan bölgede solunumla birlikte görülen veya artan şiddetli ağrı , -Öksürükle kan gelmesi (hemoptizi), - Yetersiz oksijenlenme nedeniyle mukozalarda morarma (siyanoz) - Kan basıncında düşme İlkyardım: * KAPALI GÖĞÜS YARALANMALARInda kişi mümkün olduğunca kısa sürede hastaneye nakledilmelidir. Yarı oturur pozisyonda ! * YELKEN GÖĞÜS söz konusuysa, o taraftaki kol 45 derecelik açı ile göğüs üzerine kapatılır. Üçgen sargı bezi ile kol vücuda derin bir nefes aldırdıktan sonra bağlanır. Hasta yarı oturur pozisyonda hastaneye götürülür. * AÇIK GÖĞÜS YARALANMALARInda, öncelikle açık yara kapatılarak içeriye hava emilimi engellenmelidir. Bunun için herhangi bir temiz, delik olmayan plastik/naylon torba, aluminyum folyo (sigara ya da çikolata ambalajında bulunan) veya nemli sık dokunmuş bir kumaş parçası kullanılabilir. BAŞ (KAFA) YARALANMALARI: Kafa üstü düşme, denizde yere çakılma, trafik kazalarında ön cama çarpma sonucu görülen, açık veya kapalı olarak sınıflandırabileceğimiz kafa yaralanmalardır. Açık Kafa Yaralanmaları: Yaralanma gözle görülebildiğinden gerekli pansuman yapılır, mümkünse baş 30 derece yüksekte tutularak (yarı oturur pozisyonda) hastaneye nakledilir. Eğer kulaktan veya burundan açık kırmızı renkli kanama ya da kanla birlikte berrak sıvı geliyorsa, BOS ( beyin-omurilik sıvısı) geliyor demektir. Bu şiddetli kafa yaralanmalarında (genellikle de kırıklarında) görülür. Bu gibi durumlarda kanayan burna ya da kulağa gevşek pansuman konarak dışarı akış sağlanır. Kesinlikle tampon yapılmaz!. Eğer BOS kulaktan geliyorsa, pansuman konulduktan sonra yaralı o kulağın üzerine gelecek şekilde yan yatırılır ve hastaneye nakledilir. Kapalı Kafa Yaralanmaları: Gözle görülür bir yaralanma olmadığından, vurma, çarpma, düşme, darbe sonrası veya yüksek tansiyonu olan kişilerde aşağıdaki belirtiler görülürse ; bilinci kapalıysa yan yatırılarak, bilinci yerindeyse baş yüksekte olacak şekilde yatırılarak, hastaneye götürülmelidir. Belirtiler: - Fışkırır tarzda kusma - Aniden başlayan baş ağrısı, baş dönmesi veya kulak çınlaması - Kol (lar) veya bacak (lar) da karıncalanma, uyuşma, ilerleyen kuvvet kaybı, felç - Sebepsiz uyku hali, konuşmada pelteklik, anlamsız konuşmalar, kendini kaybetme, bilinç kaybı - Solunumda yavaşlama, iç çekmeler, sesli solunum, hızlanan ve yavaşlayan solunum - Nabızda değişiklikler, vücut ısısında yükselme (kan basıncında yükselme) - Kanama ilerledikçe gözbebekleri büyüklüğünde farklılık (ANİZOKORİ), çift görme, görmede bulanıklık. İlkyardım: Yukarıda bahsedilen nedenler sonucunda bu belirtilerden biri veya birkaçı görülürse, yukarıda anlatıldığı şekilde hemen hastaneye götürülmelidir. GÖZ YARALANMALARI: Görme organımızdaki yaralanmaları birkaç başlık altında inceleyebiliriz: 1- Yaralanmalar: * Korneada yabancı cisim bulunması (göze yabancı cisim kaçması) * Göze yabancı cismin batması * Yırtılmalar 2- Yanıklar: * Kimyasal yanıklar * lsı (termal) yanıkları * Işın yanıkları 1- YARALANMALAR: Göze yabancı cisim kaçması: Yabancı cisim ( toz, kirpik vb) kornea üzerindedir veya gözkapağı altındadır. Bu durumda göz temiz su ile yıkanır. Eğer cisim göz kapağının altındaysa, göz kapağı ters çevrilerek pamuklu çubukla uzaklaştırılabilir. Yabancı cisim batmışsa: Genel kural burada da geçerlidir: Batan cisimler çıkarılmaz, sabitlenir. Üzeri koni biçiminde bir malzeme (veya bardak) ile kapatılır. Gözler birlikte hareket ettiğinden sağlam göz de kapatılmalıdır. Yırtılmalar: Yaralı göz hemen steril gazlı bezle kapatılır, sağlam gözde kapatıldıktan sonra en kısa sürede hastaneye götürülmelidir. 2- YANIKLAR: Kimyasal Yanıklar: Tek ve ilk acil tedavi yıkamaktır. Yıkamak için her türlü temiz su (varsa serum fizyolojik tercih edilmelidir) kullanılabilir. Koşullar suyu göze dökmeyi, hastanın başını musluk altına sokmayı, su ile dolu bir kap içine göz sokularak göz kapaklarının hızla kırpıştırılmasını gerektirebilir. Gözü yıkarken suyun akış yönü içten dışa doğru olmalıdır, aksi halde sağlam gözde etkilenebilir. Daha sonra her iki gözde kapatılarak hastaneye ulaştırılır. Yıkama süresi en az 15 dakika olmalıdır. Isı (alev) yanıkları: Göz kapakları genellikle kapanır ve yapışabilir. O nedenle her iki göz yıkandıktan sonra ıslak pansumanla kapatılarak hastaneye götürülmelidir. Işın yanıkları: Kızılötesi ışınlar, çıplak gözle güneş tutulmasının izlenmesi, lazer ışını retinada ağrısız ancak kalıcı görme kaybına neden olur. Kaynak yapmak, uzun süreli güneş lambasına, ultraviyole ışınlarına ve parlak ışınlara (karla kaplı alanlar, çöl, durgun deniz gibi) maruz kalmak gözde yüzeysel yanıklara neden olabilir. İlk anda fazla belirti görülmezken, 3-5 saat sonra kızarıklık, şişlik, aşırı gözyaşı salgılanması görülebilir. Gözler yine ıslak pedlerle kapatılarak, kişi hastaneye götürülür. Hangi tip göz yaralanması olursa olsun, yaralı gözün yanı sıra sağlam göz de mutlaka kapatılmalıdır, yaralı gözün daha fazla zarar görmemesi için Açık Yaralanmalarda İlkyardım: * Kanamayı durdur. * Yaranın daha fazla kirlenmesini önle ( yara bandı veya steril gazlı bezle kapatarak). * Yaralı kısmın hareket etmesini önle; dinlendir. * Yara çok kirli ise mutlaka pansumanla kapatılmadan önce bulunabilecek en temiz su ile yıkanmalıdır. Bulunabilecek en temiz su : elimizin altında çaydanlıkta kalmış kaynamış ve soğumuş su, yoksa musluk suyu ya da şişe içinde satılan sular kastedilmektedir. * Eğer açık yara, kirli-paslı ****l veya toprakla temas etmişse, mutlaka TETANOS SERUMU ve/veya AŞISI yaptırılmalıdır. * Yarada yabancı cisim varsa (Yabancı cisim batmışsa); - Yabancı cisimleri çıkarmaya çalışmayın - Yabancı cismi sabitlemek üzere kalın pansuman malzemesi kullanın - Hastayı vakit kaybetmeden hastaneye götürün * Organ kopması söz konusu ise: Mutlaka temiz, nemli ve soğukta muhafaza edilerek hastaneye götürülmelidir. ( Asla ıslatılmaz ve dondurulmaz ! ) Bunun için; 1- Kopan organ, nemli steril gazlı beze (yoksa en temiz su ile ıslatılarak iyice sıkılmış en temiz kumaş parçasına) sarılır. 2- Delik olmayan bir naylon torbaya konularak ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra, bu naylon torba: 3- Buzlu su içine konarak, hastayla birlikte hastaneye götürülür. Burada önemli olan nokta: organın dondurulmadan ve ıslatılmadan hastaneye ulaştırılmasıdır. O nedenle organ doğrudan su içine veya buz üzerine konmaz ! Hasta ve kopan organ uygun koşullarda 6-12 saat içinde hastaneye yetiştirildiğinde; organın eski işlevlerini aynen yerine getirme olasılığı çok yüksektir. KAZA SONRASI KASK NASIL ÇIKARTILMALI ? Bu yazı bazı motorcular için hiçbir anlam taşımayabilir. Çünkü bu yazının ana teması; kazadan sonra kask çıkartılmalı mı, yoksa çıkartılmamalı mı? Şehir trafiğinde kasksız bir motosiklet sürücüsüne rastlamak her zaman mümkün. Eğer kaskınız yoksa onu çıkartma probleminiz de yok demektir. KASK AYRILMAZ PARÇADIR Ama unutmayın başınıza bir kaza gelirse çok daha büyük problemleriniz olabilir. Kask motosikletin bir parçasıdır ve motosiklet satın alındıktan sonra motosiklet sürücüsünün bir parçası haline gelmelidir. Bu önemli ayrıntıyı ihmal ederek önce kendinize, sonra da sevdiklerinize zarar vermeye hiç hakkınız yok. Bu arada şunu da vurgulamak gerek; zaman zaman trafikte kaskı, eldiveni ve güvenli giysileri ile motosiklet kullanan gerçek motorculara da rastlamak mümkün. Onlara örnek motorcu imajlarından dolayı teşekkür etmek gerekir. ÇIKARTMAYI UZMAN YAPMALI Kask, direkt olarak kafaya (kafadaki yumuşak dokulara ve kafatası kemiklerine) gelen travmaları engeller ve indirekt travma haline getirir. Dolayısıyla kask olmadığında ölüme yol açabilecek bir çarpma kask sayesinde sadece basit bir tespit aracıdır ve kazadan sonra kafada kalmalıdır. Ancak trafik kazalarında beklenmedik birçok durumla karşılaşmak mümkündür. Önce yaralanmanın derecesini bilmek gerekir. Yaralının, solunum güçlüğü, kanama gibi hayatı tehlikeye sokan olayları düzeltilmeden kımıldatılmaması gerekir. Pek tabiki bu gözetim ve müdahaleler hastane koşullarında, ilgili uzmanların sorumluluğunda yapılacaktır. Kafa yaralanmaları çok defa beynin de yaralanmasına sebep olur. Hastanın hayatı da beyindeki yaralanma derecesine bağlıdır. DİL SOLUNUMU TIKARSA Sürücüde kaska rağmen beyin yaralanması varsa, sonuç çoğu kez üzücü olabilir. Şişi iyileşse bile bazen tam olarak sağlığına kavuşmayabilir. Bazen de sürücü cepheden darbe yemiştir. Şuuru kapalıdır ve çene kırıkları oluşmuştur. Başta ve boyunda kırık yoktur ancak yaralı baygın olduğu için alt çene kırığından dolayı kasların çekmesiyle serbest kalan dil solunum yolunu tıkayabilir. Bu durumda yaralının kaskı çıkartılmalı, çenenin geri kayması ile tıkanan hava yolu, çene öne çekilip baş yukarı doğru kaldırılarak açılmalıdır. HER KAZA DEĞİŞİKTİR Bu durum, kaskın kazadan sonra çıkartılması gerekebileceğinin sadece bir örneğidir. Bu da demektir ki, bu satırlardan, kazadan sonra kaskın çıkartılması konusunda olumlu ya da olumsuz kesin bir hüküm verilmez. Kararı ancak olay anında müdahale edebilecek yetkili kişi duruma göre verir. Daha sonra yaralının sevkini sağlar ve uzman hekimler (ortopedi travmatoloji uzmanı, genel cerrah gibi) gerekli müdahaleyi yapar. AŞIRI HIZ YAPMAYIN Tekrarlamakta yarar var. Eğer ilk yardım konusunda ehliyetli değilseniz ve kaza anında sadece siz yardım edebilecek durumdaysanız, yapacağınız en yararlı şey yaralının mümkünse soluk almasını engelleyecek etkenleri ortadan kaldırmak, kanamalarını kontrol altına almak ve onu en yakın tıp merkezine süratle sevk etmektir. Şu bir gerçek ki, kazalar maalesef çoğu kez kuralları göz ardı etmekten oluyor ve en büyük tehlike de aşırı hız. KAFA TRAVMASI Doğa sporları içerisinde sık görülen düşmelere bağlı boyun ve kafa yaralanmalarına lütfen dikkat edin. Motorsiklet kullanırken kısa mesafe de olsa kaskınız takılı olsun!! Belirti ve Bulgular; * Bilinç düzeyindeki değişiklikler (Şuurun tamamen kaybedilmesinden hafıza kayıplarına, peltek konuşmalara, düz bir çizgi üzerinde yürümeye ve bulunduğu yeri algılamaya kadar değişir). * Başağrısı * Görme bozuklukları * Bulantı ve kusma * Ellerde ve ayaklarda uyuşma * Özellikle ayağa kalkıldığında sendeleme * Huzursuzluk * Burundan veya ağızdan, bazen de kulaktan kan veya berrak renkli beyin omurilik sıvısının gelmesi * Gözle görülür kemik kırığı * Yavaşlaşmış nabız, düzensiz solunum, kan basıncında yükselme Yapacaklarınız; * Solunum ve kalp durduysa temel akciğer - kalp canlandırmasına geçin. * Boyun zedelenmesi varsa boynu destekleyin. Boyunluk veya boyunun etrafına hareketi kısıtlayıcı havlu, çamaşır gibi giysiler sarın. * Bulantı-kusma varsa recovery pozisyonuna getirin. * Saçlı derideki kanamaya lokal baskı yapın. Kemik altında görülen kanmaya müdahele etmeyin. * Başı yükseltin. * Hastanın şuuru açıksa el ve ayak uçlarını oynatmasını isteyerek boyun hizasında ve başta ciddi bir travma olup olmadığını kontrol edin. Bu kontrol hastanın bir yerden bir yere nakledilmesi de dahil olmak üzere bundan sonraki yaklaşımlarda rahatlık sağlayacaktır. 1- Bayılma aşamasına gelmiş şok tablosunda yerde yatan hastanın kol ve bacakları yükseltilerek, hayati organlara daha fazla kan gönderilir.Bu esnada çene çekilip baş arkaya itilerek solunumun devamlılığı sağlanır. 2- İlkyardımı yapan kişi çok kısa sürede kazazede veya hastanın kol bacaklarını kaldırır. 3- Başka müdahele yapılıyorsa ayaklar, beyin - kalp hizasında en az 30cm yüksekte bir nesnenin üzerine konmalıdır. 4- Baygın fakat soluk alıp veren kişide istemsiz kusmaya ve dilin geriye kaçıp solunum yollarını tıkamasına engel olunur. 5- Vücut ısısını sağlayan kan miktarını azalması ve kanın refleks olarak adele, deri gibi ısıtıcı sistemlerden hayati organlarımıza çekilmesi nedeniyle şokta ve baygın olan kişinin kendini ısıtması mümkün olmadığından Harici örtü, uyku tulumu vb. ile ısıtılmalıdır. Şok -------------------------------------------------------------------------------- Değişik nedenlerle kalbin pompalama etkinliğinin zayıflaması, ya da, damarlarda pompalanacak yeterli kan olmaması halinde, ciltte, bilinçte ve kaslarda ortaya çıkan ilerleyici nitelikte belirtilerin tümüne şok denir. Müdahale edilmezse, belirtiler ilerler, kişi ölebilir. Aşırı kanamalar, ishal, yanıklar, kusma, kalp krizi, aşırı korku ve heyecan, allerjik olaylar, aşırı ağrılı olaylar şok nedeni olabilir. Şok belirtileri: - Soğuk, soluk, nemli deri - Eller ve ayaklarda soğuma, his kaybı - Nabız sayısında artma, nabızın zayıflaması - Solunumun sayıca artması, ancak yüzeyselleşmesi - Göz kararması, halsizlik - Bulantı, kusma - Huzursuzluk - Aşırı susuzluk hissi, ağızın kurumasıdır. Başlangıçta açık ya da bulanık olabilen bilinç, zamanla kapanabilir. Şokla mücadelede temel ilke, kan kaybı varsa daha fazla kaybın önlenmesi, mevcut kanın daha hayati organlarca kullanılması için uygun pozisyon verilmesidir. Şok pozisyonu için kazazede, bilinci açıksa sırtüstü, bilinci kapalı ise, yan güvenli pozisyonda yatırılır. Daha sonra ayakları 30 cm yukarı kaldırılır. Üzeri battaniye ile örtülür ve 112’ye haber verilir Bilinç Kaybı -------------------------------------------------------------------------------- Beyine giden kan miktarının azalması sonucu, beş duyu organından gelen uyarılara geçici olarak cevap verememe haline bilinç kaybı, ya da bayılma denir. Bu durumdaki bir kişi, sözle ya da dokunarak kendisine ulaşmaya çalışan ilkyardımcıya cevap veremez, ancak, ağrı yaratan bir uyarana refleks karşılık verir. Basit bayılmalar genellikle uzun süren açlıklar, ağır yorgunluk, uykusuzluk, ani korku ya da acılar sonucu olarak ortaya çıkar. Bu durumdaki bir kazazedeye ağızdan yiyecek, içecek verilmez, giysileri rahatlatılır, ayakları yukarıya kaldırılır, kusma olabileceği için yan güvenli pozisyonda tutulur. Kendine gelmeye başlayan kazazede hemen ayağa kaldırılıp, yürümeye zorlanmamalıdır. Koma -------------------------------------------------------------------------------- Bilinç kaybının en ileri durumu komadır. Sözlü uyaranlara ek olarak, komadaki kişi ağrılı uyarılara da cevap vermez. Kolunun kuvvetli bir şeklide cimdiklenmesine, hatta cildine batırılacak bir iğneye hiçbir tepki vermez. Beyin hücreleri canlılığını hala koruyor olmakla beraber, hiçbir uyarıya cevap çıkartamayacak ölçüde sıkıntıdadır. Koma Nedenleri: - Ağır kafa darbeleri (kafada darbe izleri, nedensiz püskürür tarz kusma) - Beyin kanamaları ve inme (cebinden tansiyon ilacı çıkabilir, yüz ve vücut simetrisi bozuktur) - Beyin tümörleri (düzensiz, şiddetli baş ağrıları ve çeşitli belirtiler) - Beyin zarının iltihabi hastalıkları (yüksek ateş, ciltte döküntüler) - İlaç zehirlenmesi (etrafta boş ilaç şişesi ya da enjektör, kusmukta ilaç) - Aşırı alkol alımı (nefesinde alkol kokusu) - Karaciğer yetmezliği (ince, bitkin bir vücut, bazen şişmiş bir karın) - Üre birikimi (cilt renginde değişiklik, zihinsel sorunlar, halsizlik) - Şeker hastalığı (nefesi meyva kokar, kalp hızlı, cilt kuru ve sıcaktır, karın ağrısı kusma) Komadaki kazazedenin özellikleri: - Yardım isteyemez, kolayca zarar görebilir - Dikkatli incelenmezse öldüğü sanılabilir - Solunum ve dolaşımın bozulma riski vardır - Soluk yolu her an tıkanabilir - Her an kusabilir - Göz kapağı refleksi bozulmuştur - Öğürme ve öksürük refleksi çalışmayabilir Komadaki kazazedeye müdahale ABC ile başlar. Solunum ve dolaşım normal ise koma pozisyonunda (yan güvenli pozisyon) tutulur ve nakledilir. Nedene uygun müdahalelerle yaşamı kurtulup, zaman içinde tamamen normale de dönebilir. SOLUNUMUN SAĞLANMASI: Hava yolu açılmasına rağmen yaralı nefes alıp vermiyorsa acilen suni solunum uygulamasına başlanır. İlkyardımcı, Suni solunumu beş şekilde yapabilir: 1-Ağızdan ağıza 2-Ağızdan buruna (ağızda ciddi yaralanma olanlar ya da çenesi kilitlenenlerde) 3-Ağızdan ağızla buruna birlikte (bebeklerde) 4-Holger - Nielsen metodu 5-Silvester metodu Ağızdan - ağıza suni solunum metodu: En sık kullanılan ve hasta/yaralıya en faydalı yöntemdir. Hasta sırtüstü ya-tırılıp başı geriye doğru ha-fifçe itilir. İlkyardımcı hastanın yan tarafına geçer. Başı alından tutan elin baş ve işaret parmakları hastanın burun deliklerini kapatır. İlkyardımcı derin bir nefes alır ve ağzını hastanın açık olan ağzına direkt dayayarak nefesini hastaya verir. Sonra ağzını çekip hastanın nefes vermesine fırsat tanır. Erişkin bir insana dakikada 12 defa olmak üzere her 5 saniyede bir suni solunum yapılır. Bebeklere ise dakikada 20 defa, her 3 saniyede bir yapılmalıdır. Bebeğe nefes verirken göğüs hareketleri izlenmelidir. Ağızdan - buruna suni solunum uygulama: Hastanın dişleri kilitlenmiş açılamıyorsa, veya kazadan dolayı ağız çevresinde yaralanma varsa, kısacası ağızdan - ağıza metodu uygulanamıyorsa bu metod seçilmelidir. Bu metodda hasta yine aynı pozisyondadır, ilkyardımcı bu defa hastanın çenesinden tutup ağzını kapatır ve burnundan hava verir. Suni solunum sırasında mideye hava dolabilir, bu gibi hallerde hastayı yana çevirerek göbek ile kaburgalar arasına hafifçe bastırılarak hava boşaltılabilir. Ağızdan -ağız ve buruna birlikte- suni solunum uygulama: Özellikle küçük çocuklar ve bebeklerde uygulanması mümkün olan bir metottur. Bebeklerin solunum sayısı daha fazla, ağız, burun ve akciğerleri daha küçük olduğundan bebeklere yapılacak suni solunum ağız ve burundan birlikte sık aralıklı, daha az güçte nefes verilerek yapılır. Verilecek hava miktarı göğsün kalkmasına yetecek kadardır. Sırttan bastırma, dirseklerden kaldırma metodu ( Holger - Nielsen metodu ) Ağız ve burun yaralanmalarında bu metod uygulanır. Bu metod da hasta yüzükoyun yatırılıp, elleri başı hizasında birleştirilir, başı yana çevrilir ve ellerinin üzerine yatırılır. İlkyardımcı yaralının baş tarafına geçer, yaralının dirseklerinden tutup 25-30 cm kaldırır, bu şekilde yaralı nefes almış olur, sonra yavaşça yerine bırakıp sırtından bastırır, bu şekilde de yaralı nefes vermiş olur. Bu metotlar dışında sağlık personelinin uyguladığı ve bir ağızlık ya da bir kese yardımı ile yaptığı suni solunum tipleri de vardır. Ancak bu uygulamalar profesyonel ekiplerce yapılır. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|