|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
01-19-2009, 17:09 | #1 |
Karanlığın Korkusu Güneştir Unutma
Aşk'ın çıplak tenine kaç yalan sığar ki? —Caddelerde ayaza kesmiş sonbahar yalnızlığı Dudaklarımdan dökülen geçmiş zaman hikâyeleri Yapraklardan yere düşmeye hazırlanırken yağmur damlaları Tek cümlelik yıkımları işliyordum titrekliğime Ve kelimeleri üşütüyordum koynumda harf harf Ben/i Susarken B/ölme aşk! Yüreğimin kan ter içinde can çekiştiği gecede Dudak kıvrımlarımda parçalanmaya yüz tutarken kelimelerim İki damla yaş bile edemeyen hezimetimle başlıyorum Enkazını toplamaya aşk'ın! Kollarında ninniler söylüyorum henüz yedisine basmamış sevdama Bir tutam sevgiden uzak kalbi avutuyorum koynumda Kelimelerim diz çökerken yalnızlığa Soluyorum gülüşlerinde tüm suratsızlığıyla bir baykuş'un Susuşların kiracısında! Yüreğimde biriktirirken tüm çığlıkları Avaz avaz bir küfre akıtıyor kendini kaybeden benliğim Yutuyorum ebabillerin mirası bu ağıtı çığ boyu Kayıp gözlerinin coğrafyasında zan altında bırakılırken yetimliğim Yusuf'un kanlı gömleği gibi üstüme atılıyor Firavun yürekli karanlık Gözyaşı kâbuslarında yanıyor rüyalarım Aşk denen bu işgüzar oyunda dağılıyorum... Hasretin derin bekleyişlerinde Yunus'un dizlerine çökerek Şafağın zincirlerine vurulmuş suretini düşürüyorum gönül aynalarıma Balçıktan yapılmış bedenimden cemaline kopan ezgileri Deniz kokulu bir martının kanatlarında uçuruyorum semaya Susuyorum! Dudaklarından kalma Elif iniltilerimle, ömrüme biçtiğin gurbete —Hükmün ayrılığa vurduğu kum saatinin son zerresinde Erguvan renginin sıcaklığında dokunuyorum hasrete her lahza İçime oturunca acının en asil hali Soykırıma uğratıp siliyorum içimdeki kanlı tarihi Cinayete kurban giderken umutlarım, Sanık sandalyesine oturuyorum Ve ellerimle söktüğüm yüreğimi delilsiz yargılıyorum... Gittiğin günden beri Kanayan yüreğimi hasretinle avuttum Sevdaya yataklık eden bir eşkıyanın gözlerinde Sayfaya düşen kelimelerin acıya mevzilenmiş namlusunda Arpacık oldum tetiğe sürülürken sevda Zamanın serseriliğinde! Ölümsüz sancılarla bahşedilmiş hayatın Sesi soluğu kesilmiş aşk'ın koynunda Dehlizlere sürülürken gece Seması çalınmış kuşlara yaktım kandillerimi Hiçbir ressamın tuvalinde resmetmeye cesaret edemediği ürpertiyi Habil'in damarlarından akıttığım kanla Ateş-i Nemrut'un İbrahim'ine yolluyorum Düşlerin katliam merasiminde geceye beş kala yelkovan Yüzüme bulaştırdığın bu sübyan ayrılıkla Sol yanımdaki melekleri intihar ediyorum sevdaya Semalarında süzülemeyecek kadar yorgun bedenim Emanetçisiyim artık bahşedilmiş hayatın Bedenim karla yıkanırken ayaza kesmiş Ankara sokakları Giderek şiddetlenen bir acı kaplıyor göğüs kafesimin sol anahtarını Firar ediyor artık işlevini yitiren bedenimdeki kirli kan gözlerimden Havasız kaldığım sensizlikte An be an içime çekiyorum nikotin efkârını Artık aydınlığı yitirilmiş kayıp kent gibiyim ufkunda sabahın Bulutların son seferi bu Gri yağmurlar yağıyor damarlarımdan Yaşamak adına bir tutanağım kalmadı resmi kayıtlarda Yurtsuzluğunda seyyah bir yalnızlığın Son gitmelerinde sevdam meçhul bir yalnızlığa Artık hasretini kalemin mürekkebine bırakıp Tükenişi bu güne Acıları yarına Seni yokluğa Umudu ölümsüzlüğe yazıyorum... Ateşle yanan dağ gibi susuyorum —Yorgun artık Kerem'den kalma bedenim benim Bir yanım dağ diğer yanım kayıp Aslı(m) benim. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|