sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Şiirler ve Yazılar
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz.

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 06-05-2008, 10:14   #1
Kullanıcı Adı
geist-madchen
Standart iddia ediorum sonunda bı kac damla yas akacak gozlerınızden!!!!!

BU KADAR SEVEBİLİRMİSİNİZ ?

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta
okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir
kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı
saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok
genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti
bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar. İkisi
de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında.
Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan
binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini
görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür
ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek
itiraf ettiler bir süre sonra...
Okullarını bitirince hemen evlendiler.
Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız
kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri
hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular.
Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka
hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha
da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden
değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağmen çocuk sahibi olmayınca, “bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur” diyerek devam ettiler hayatlarına.
Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler...
“Senin için ölürüm”
derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adam “Hayır, ben senin
için ölürüm” diye yanıt verirdi hep...Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın,“Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak....” Kütüphanenin
ikinci rafında başka bir not olurdu,“Mutfaktaki masanın
üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma” Mutfaktaki
masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya
koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman
en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla
karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi
zaten....
Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun
olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı
bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha
az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve
muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık
bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık
daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde
dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde
“satılık” levhası asılı olan. “Ne dersin,bu evi alalım mı?”
dedi adama. “Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız.
Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları
kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı...”
“Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?” diye yanıt
verdi adam. “Amerika’daki tıp kongresinden döner dönmez ararım
emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık....”
Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde,
ayrılmaları zor oldu adam Amerika’ya giderken. Her gün, her
saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde kucaklaştılar
havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık
olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor,
konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi
hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği
bir cevap aldı: “Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en
iyisi o evi unut...”Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı,
daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik
misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, “Senin için
ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat” diye dil döktü boş yere...
Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer
değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara
çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...
Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, “Artık dayanamıyorum, sana
söylemek zorundayım” diye sözünü kesti arkadaşı. “O, seni
aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir
kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar
arabaya....”
“Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları” diye bağırdı
kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu
tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl
sarıldığını gördü adamın...Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak,
bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı
suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların
değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık
aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp
gitti evden. Kapıdan çıkarken, “son bir kez kucaklamak isterim
seni” diyecek oldu ama kadın, “defol” dedi nefretle...
İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son
bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta
kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika’ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu.Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman
bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla
çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o
kadını gördü. “Sen, buraya ne yüzle geliyorsun” diye bağırmak
istedi ama sesi çıkmadı. “Lütfen, içeri girmeme izin ver,
mutlaka konuşmamız gerekiyor.” dedi genç kadın. Kanepeye
ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: “Hiçbir şey
göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce
öldü. Geçen yıl Amerika’daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için,benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi.
Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika’ya yerleştiğimiz yalanını yaydı.
Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev
tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi...” Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan
kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir
sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, “Lütfen bütün
notları sırayla oku bir tanem” diyordu... Sırayla okudu; “Seni
çok sevdim”, “Seni sevmekten hiç vazgeçmedim”, “Senin için
ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim.” “Fakat benim
için ölmeni istemedim” “Şimdi bana söz vermeni istiyorum.” “Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?” son kağıdı eline alırken, kutuda
bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar
yazılıydı:“Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım.
Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni
izliyor olacağım....”
geist-madchen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Okunmamış 07-01-2008, 14:02   #2
Kullanıcı Adı
tomqoliq
Standart

t$kklr
tomqoliq isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 16:22


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı