![]() |
|
Komik Yazılar,Fıkralar ve Hikayeler Komik yazıları burada paylaşabiliriz |
![]() ![]() |
Seçenekler | Stil |
![]() |
#1 |
![]() HAZIR CEVAPLAR*
HİÇ Talat Paşa, bir gün Neyzen Tevfik'e memuriyet görevi almasını teklif edince, Neyzen sorar: -Memur olursam, ne kadar ilerlerim? Paşa, memurluk makamlarının tamamını sayınca, Neyzen tekrar sorar: -Peki sonra? Talat Paşa: -Sonra mı? Hiiç der. Neyzen, cevabı yapıştırır: -Paşam zaten ben şimdiden bir 'hiç'im. AĞZINA BAKMAK Ünlü bir Fransız yazarına sormuşlar: -Bir politikacının yaşayıp yaşamadığı nasıl anlaşılır? Şöyle cevap vermiş: -Ağzına bakacaksınız. Kapalıysa ölmüş demektir!.. İSTEK VE ŞAHSİYET Peyami Safa, bir sohbetinde: “Kişinin isteği, şahsiyetini ortaya koyar.” dedikten sonra devam etmiş: Ne istediğinizi söyleyin, ne olduğunuzu haber vereyim: Bir darı tanesi mi istiyorsunuz? Siz bir serçesiniz. Bir kuzu mu istiyorsunuz? Siz bir kurtsunuz. Bir zafer mi istiyorsunuz? Siz bir kahramansınız. EN ZOR DİL Yedi sekiz lisan bilen bir bilgeye: -Üstad!.. diye sormuşlar. Gerçek bir uzman olarak bütün dillerin özelliğini biliyorsunuz. Söyler misiniz acaba, en anlaşılmaz dil hangisidir? Bilge zat,hiç düşünmeden cevap vermiş: -Kadınların dili!.. NİYET Ömer Seyfettin,kız lisesine Edebiyat Öğretmeni olduğu zaman,bazı arkadaşları şaka yollu: “Senin kadar genç bir adamı kız lisesine nasıl tayin ettiler?”diye takılmışlardı.Ömer Seyfettin,gözlerini açarak: -Aman cancağızım,dedi.Benim karşımda genç kızlar yok ki...Yarının anneleri var. SUSTURUCU TEDAVİ Zamane gençlerinden biri,bir toplantıda Mehmed Akif’i küçük düşürmeye çalışıp: -“Afedersiniz, demiş, Siz baytar mısınız?” Mehmed Akif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: -Evet,bir yeriniz mi ağrıyordu? ZARARI FAYDASINDAN FAZLA Yazarlarımızdan Emre Kevser: “Televizyonun dünyayı ayağımıza getirdiğini” söyleyenlere: -Evet doğru,cevabını vermiş. Dünyayı ayağımıza, belayı da başımıza getirdi. NASILMIŞ Ekrem Hakkı Ayverdi, ikide birde “Nasılsınız?”diye soran bir arkadaşına şöyle dermiş: -Uzun boylu, mavi gözlü. AŞK NEYMİŞ? Mevlana’ya sormuşlar:”Aşk nedir?” Cevap vermiş: -Ben ol da gör. DAYANAK Bakan olur olmaz yeğenini vali yapan birine,Neyzen Tevfik şöyle demiş: -Maaşallah,kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor. Bakan ,bu sözü tam anlamayınca,Neyzen açıklamış: -Malum ya,fasulyeler de bir sırığa sarılarak yükselirler. SON ROMAN Kötü bir romancı,Copus’e yeni eserini göstererek: -Son romanım,üstad!der.Copus: -Son mu?diye sorar.Gerçekten son mu.Ne saadet!... KAÇAN TREN Necip Fazıl Kısakürek’in istasyondan öfkeyle döndüğünü görenler sorar: -Üstad!Nedir bu öfken?Yoksa treni mi kaçırdın? Mağlübiyeti kabul edemeyen Necip Fazıl: -Ne münasebet!diye kükrer.Kovdum,gitti! NE ALACAKMIŞ? Hayli kilolu olan Yahya Kemal ,bir yokuşun sonundaki lokantanın önünde dinlenirken,içeriden çıkan garson: -Buyrun beyim,diye atılmış.Ne alırsınız? Yahya Kemal,tebessüm edip: -Evlat,demiş,Müsaade edersen biraz nefes alacağım. NEYZEN’İN NEZAKETİ! Mehmed Akif,elini yıkadıktan sonra,Neyzen Tevfik’in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce: -Hayır,diye bağırmış.Elimi daha yeni yıkadım. BOŞ EV Diyojen, yakışıklı ve iyi giyinen bir gençle tanıştığında ,onun son derece ahmakça sözler söylediğini görmüş ve kendisine bu genç hakkındaki fikrini soranlara şu cevabı vermiş: -Muhteşem bir ev. Fakat içinde kimse yok, yani bomboş. ŞAİR TAVSİYESİ Bir şemsiye tamircisi,yazmış olduğu şiirlerini incelemesi için Shakespeare’e gönderir. Ünlü yazarın cevabı şu olur: -Dostum,siz şemsiye yapın,hep şemsiye yapın,sadece şemsiye yapın,devamlı şemsiye yapın... SOKRAT VE BİLEYTAŞI Talebelerinden biri Sokrat’a sormuş: -Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitaben sanatını öğrettiğin halde,niçin sende çıkıp bir konuşma yapmıyorsun? -Evlat,demiş Sokrat. Bileytaşı keskin değildir amma, en sert demiri bile keskin eder... ANLADIĞININ İSPATI Tanıdıklarından biri,yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik’e göstererek fikrini sorar: Neyzen,beğenmediğini ifade edince,adam: -İyi ama,der Siz hiç roman yazmadınız ki! Neyzen Tevfik şu cevabı verir: -Ben yumurtanın tazesini,bayatını iyi anlarım.Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım. ÜÇ AYRI DİLDE CEVAP Şair Nabi’nin Sultan’a yakınlığını çekemeyen bazı şairler, onu imtihan etmek gayesiyle biri Arapça, biri de eski Türkçe olmak üzere “nereye?” manasına gelen: -“Eyne, küca, kanceru?” dediklerinde, Nabi: -Fevki, bâlâ ,yukaru, diyerek üç ayrı dilde cevap verir ve hiç aldırmadan yoluna devam eder... KİM OLABİLİR? Necip Fazıl’a : -Fransa’da yayımlanan bir ansiklopediye Türkiye’den sadece iki şair almışlar,dediklerinde,üstad sormuş: -İkincisi kim? İLHAMIN KAYNAĞI Şiire meraklı bir hanım,bir gün Mehmet Çınarlı’ya şöyle demiş: -Mehmet Bey,hanımlar mı daha iyi şiir yazarlar,erkekler mi? -Erkekler! -Nasıl olur?Bu kadar zarif,bu kadar kibar mahluklar yazmayacak da erkekler mi yazacak? -Efendim,mesele ilham meselesi,Biz o ince,kibar mahluklardan ilham alarak güzel şiirler yazıyoruz.Onların karşısında ise bizler varız.Nereden ilham alıp da güzel şiir yazsınlar? AKŞAM YEMEĞİ Yahya Kemal,dostlarından birine: -Bu akşam yemeğini benimle yer misin?diye sorunca, arkadaşı: -Hay hay!der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok! Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir: -İyi öyleyse,bu akşam size geliyorum. HAKLI ÖLÜM Sokrat ölüme mahkum edildiğinde,eşi: -Haksız yere öldürülüyorsun,diye ağlamaya başlayınca, Sokrat: -Ne yani,demiş.Birde haklı yere öldürülseydim daha mı iyi olurdu? HERŞEYE İYİ YÖNÜYLE BAKMAK Lokman Hekim’e: -Edebi kimden öğrendin? diye sormuşlar: -Edepsizlerden, demiş EN BÜYÜK MUTLULUK Molla Gürani, talebesi Fatih Sultan Mehmed’e: -Sence dünyanın en büyük mutluluğu hangisidir? Diye sorduğunda, Fatih şu unutulmaz cevabı vermiş: -İnsanın hem mahrum, hem de muhtaç olduğu şeye kavuşması, hayatının en büyük mutluluğudur. MUTLULUK Tolstoy’a “nasıl mutlu olursunuz?”diye sorduklarında şu cevabı vermiş: -Sahip olduğum şeylere sevinerek,sahip olamadıklarıma ise hiç düşünmeyerek. SAĞLAM İŞ Mehmed Akif,Berlin’den döndüğünde sormuşlar: -Berlin’de ne var ne yok üstad! Şöyle cevap vermiş: -Gördüğüm kadarıyla işleri dinimiz gibi sağlam;dinleri ise işlerimiz kadar çürük. RESİM Yeni neslin şair ve ressamlarından biri,Yahya Kemal’e sorar: -Ne dersiniz Üstad?Resim mi yapayım,şiir mi yazayım? Yahya Kemal beklemeden cevap verir: -Resim yap resim!... -Fakat siz benim tablolarımı görmediniz ki?... -Tablolarını görmedim ama şiirlerini gördüm. GÖZ GÖRÜR,GÖNÜL SEVER Abbasi halifelerinden biri Mecnun’a sorar: -Leyla ismindeki bu kara kuru kızın neyini seviyorsun? Mecnun cevap verir: -Bunu anlamak için,Leyla’ya benim gözümle bakmalısınız. AKLI KULLANMA Bir bilgeye sormuşlar: -Bir insanın zekasını nereden anlarsınız? -Konuşmasından. -Ya hiç konuşmazsa? -O kadar akıllı insan yoktur ki... ZOR AMA GÜZEL Cüneyd-i Bağdadi’ye:”Sabır nedir?”diye sorduklarında şu cevabı vermiş: -Yüzünü ekşitmeden,acıyı yudumlamaktır. GİTTİ KAFİYE Şair Abdülhak Hamit Tarhan,Safiye adlı hizmetçisinin çalışma odasına girmesi üzerine,o sırada yazmakta olduğu şiir için bulduğu kafiyeyi unutmuş. Ve bir hayli düşünmesine rağmen bulamayınca,şunları söylemiş: -Geldi Safiye ,gitti kafiye!.. YALNIZLIK Ezop'un evine gelen bir arkadaşı,onu kitaplara boğulmuş vaziyette görünce: -Böyle yapayalnız oturduğunuza hayret ediyorum,demiş. Sıkılmıyor musunuz? Ezop: -Yalnız değilim,cevabını vermiş.Yalnızlığım,kitaplarımdan ayrıldığım anda başlar. ÇARE Lord Byron'a,deli gibi aşık olduğu ve bir an bile aklından çıkaramadığı bir kadınla niçin evlenmediğini sorduklarında: -Ona olan aşkımdan ötürü aklımı kaybetmiş durumdayım, demiş.Akıllı bir evlilik yapmam için,önce bu sevdadan kurtulmam gerekiyor. BOŞLUK BIRAKMADI Osman Yüksel Serdengeçti,NECİP Fazıl Kısakürek vefat ettiği zaman, “Yeri doldurulmaz bir insandı” diyenlere, şu cevabı vermiş: -Boşluk bırakmadı ki doldurulsun. Her şeyi doldurdu.Kafaları gönülleri ve yaşını doldurdu,öyle gitti. GELEN GİDENİ ARATIR Bekarlıktan sürekli olarak şikayet eden şair Asaf Halet Çelebi, bir gün nihayet evlenmiş. Arkadaşları tebriğe gelip sormuşlar: -Eski dertlerinden kurtulabildin mi? -Elbette,diye cevap vermiş şair.Eski dertlerin lafı mı olur? BÜYÜK İYİLİK Son derece geveze ve can sıkıcı olan bir adam,sokakta rastladığı Agah Sırrı Levent'e: -Dün gece size uğrayacaktım,ama son anda vazgeçtim deyince,Agah Sırrı: -Sizi söz veriyorum dostum,diye gülümsemiş.Bu iyiliğinizi unutmayacağım. SAVAŞ HİKAYESİ Genç bir yazar,kitabını yayıncı Arif Polat' a getirerek: -Bu roman, benimle eşim arasındaki hayatın ayrıntılı bir hikayesidir,demiş.Basmanızı istiyorum. Arif Polat, işi kısa yoldan halletmiş: -Kusura bakmayın efendim!..Biz savaş hikayeleri basmıyoruz. EĞER DOSTUNUZ VARSA Bernard Shaw; 'Pygmalion' adlı tiyatro oyununun galasına davet ettiği W.Churchill'e şu notu iletir: -Pygmalion' un ilk gecesi için size iki bilet ayrıldı.Bir dostunuzu da getirin,eğer varsa... Churcill, bu iğnelemenin altında kalmadan şu mesajı gönderir: -İlk gece gelemiyorum.İkinci gösteriye gelebilirim,eğer olacaksa... HEM DOST, HEM DÜŞMAN Namık Kemal'e: -En samimi dostunuz ve en şiddetli düşmanınız kimdir?diye sorduklarında şu cevabı verir: -İnsanın en samimi ve en şiddetli düşmanı,yine kendisidir. * BU ÇALIŞMA, CÜNEYT SUAVİ’NİN AYNI ADLI KİTABINDAN EDEBİYATÇILAR İLE İLGİLİ BÖLÜMLER TARANARAK HAZIRLANMIŞTIR. |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
#2 |
![]() sağol hepsini olmasada çoğunu biliyodum zaten...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|