GRİP bile öldürebilir
15 Şubat 2009




Kış aylarında sıkça rastlanan solunum yolu enfeksiyonlarını sakın ihmal etmeyin!

Özellikle yaşlılar, çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve hamilelerde ağır geçebilen solunum yolu enfeksiyonları, uygun tedavi yapılmadığında hayati tehlike yaratan zatürreeye çevirebilir

Sonbahar ve kış aylarında yaş grubu gözetmeksizin en sık karşılaşılan enfeksiyon hastalıklarının başında solunum yolları enfeksiyonları geliyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke, uyardı: “Gerek üst solunum yolları enfeksiyonları gerek alt solunum yolları enfeksiyonları uygun ve gerekli tedaviler yapılmadığında sonuçları ağır olabilen durumlara yol açabilmektedirler. Bu açıdan bu tür enfeksiyon hastalıklarını önemsemek, bu tür enfeksiyonlardan korunmak ve hekim önerilerine uymak önemlidir.”

Kimler risk altında?


Kuru ve havasız ortamlarda bulunmak, sigara dumanına maruz kalmak, egsoz, mazot, kömür vb. dumanlarını solumanın solunum yollarının doğal savunma sistemlerinde tahribata yol açtığına dikkat çeken Prof. Dr. Büke, şu bilgileri verdi: “Solunum yolları enfeksiyonu gelişen kişilerde, boğaz ağrısı, kuru ya da balgamla birlikte öksürük, yüksek ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı ve burun akıntısı, en sık gözlenen yakınmalardır. Ayrıca bu yakınmalara halsizlik, iştahsızlık ve yorgunluk da eşlik eder. Sonbahar ve kış aylarında solunum yolları enfeksiyonlarına çok büyük oranda virüsler neden olmaktadır. Risk grubu olarak adlandırılan kişilerde yani; küçük çocuklar, yaşlılar, her yaşta kronik kalp, akciğer, astım hastalığı, böbrek, karaciğer hastalıkları olanlar, şeker hastaları, kanser hastaları, organ nakli yapılmış kişiler ile hamilelerde bakteri adı verilen mikroorganizmalar, virüslerin solunum yollarında oluşturdukları tahribat üzerine kolayca yerleşerek, birkaç gün ile bir hafta içerisinde enfeksiyonun ağırlaşmasına ve hatta hayatı tehdit edici hale dönüşmesine neden olurlar.”

Korunmayı öğrenin


Gribin, soğuk algınlığından yüksek ateş, kas, eklem ağrısı ve şiddetli baş ağrısı belirtileri ile ayrıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Büke, bu hastalıklardan korunma yollarını ise şöyle anlattı: “Korunmanın temelini hasta kişilerden uzak durmak ve temizlik önlemleri oluşturmaktadır. Yatak istirahati, proteinden, sebze ve meyveden zengin besinler ile beslenme, bol sıvı tüketimi bu tür enfeksiyonların daha hızlı iyileşmesine katkıda bulunur. İşe gidememe, okuldan geri kalma gibi ekonomik ve sosyal boyutları da olan bu tür enfeksiyonların toplumda yayılmasını önlemek için hasta kişilerin; aksırma, öksürme ve hapşırma esnasında ağızlarını kağıt mendil ile kapatmaları, sonrasında mendili çöp kutusuna atmaları ve hemen ellerini yıkamaları belli başlı enfeksiyon kontrol önlemlerini oluşturmaktadır. İnsan eli ile direkt temas ya da hasta kişilerin ellerinin dokunabileceği tüm yüzeylere eller ile temas sonrası ellerin yıkanması solunum yolları enfeksiyonlarının önlenmesi açısından çok önemlidir. Gribe karşı korunmada ya da grip tedavisinde virüslere etkili ilaçlar (antiviraller) da etkin biçimde kullanılmaktadır. Gripte zatürree ya da çocuklarda ve gençlerde bakteriyel orta kulak iltihabı ve sinüzit komplikasyonları gelişmedikçe, antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Kullanılması sakıncalıdır. Doktor önerisi olmaksızın kesinlikle kullanılmamalıdır.”



Aşı koruyor ama yaş da çok önemli

Gribin risk grubundaki kişilerde bakteriyel zatürreeye yol açarak, hayati tehdit yaratabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Çağrı Büke, hastalıktan korunmak için büyük öneme sahip grip aşısı hakkında da şu bilgileri verdi: “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) risk grubundaki kişilerin her sene gribe karşı aşılanmasını önermektedir. Grip sezonunun her yıl ülkemizde Eylül ayında başlayıp Nisan ayına kadar devam ettiği göz önüne alındığında, Eylül-Ekim aylarında aşılanamayan kişilerin o sene gribe yakalanmadıkları koşullarda Mart ayına kadarki herhangi bir süreçte grip aşısını yaptırabilirler. Tüm aşılar gibi grip aşısı da yüzde 100 koruyucu değildir. Bunun en belli başlı nedenlerinden birisini virüsün sürekli yapı değiştirmesi nedeniyle aşı içeriğindeki virüsten farklı bir virüs ile hastalığın oluşabilmesi, diğerini ise yaş faktörü oluşturmaktadır. Grip aşısı 65 yaş altındaki kişilerde gribe karşı yüzde 70 -90 koruyucu iken bu oran 65 yaş üzerinde yüzde 30 -40’a düşmektedir. Çocuklarda koruyuculuk yüzde 30 -90 arasında değişmektedir. Ancak aşının gribi önlemeye yönelik etkisi çok yüksek olmasa da bakteriyel zatürree ve buna bağlı ölüm gelişimini çok ciddi azaltması aşının, özellikle risk grubu için önemini ortaya koymaktadır.