sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Dini Konular
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Dini Konular Dinimizle ilgili herşey .

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 11-11-2010, 09:21   #1
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart Doç. Dr. Mustafa Karataş İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Amellerin Karsiligi


AMELLERIN KARSILIGI CENNET VE CEHENNEM

Yüce Rabbimiz iyiler için cennetini kötüler için ise cehennemini yaratmistir. Iman ve Ameli Salih cennete küfür ve kötülükler ise cehenneme götüren araçlardir. Cennetin etrafi zorluklarla çevrilidir. Cenneti kazanabilmemiz için dünya hayatimizda nefsimizin ve sehvetimizin ve de seytanlarimizin arzu ve isteklerinden uzak durup Rabbimiz’e itaat etmemiz gerekmektedir. Cehennemin yolu ise kolay ve kaygandir. Nefis ve seytanin kayigina binil dimi cehennemdesin. Helal ve haram hesap edilmeyip Allah’a isyana bayrak açildi mi hemen cehennemin yolunu tutmus oluruz. Halbuki kutsi bir hadiste belirtildigi gibi : “Eger insanoglu Cenneti görüp bilmis olsaydi ne yapar eder cennete girmek için canla basla çalisir orayi kazanirdi. Ve eger cehennemin dehsetini anlayabilmis olsaydi orayi düsünmemek için dünya hayatinda her türlü sikintiya katlanir. Her seyini feda ederdi”
Rabbimiz bize cenneti kazandiracak ve cehennemden uzaklastiracak davranislarin tümünü kitap ve peygamberler araciligi ile bildirmistir. Bugün elimizde her türlü tahrif ve tebdilden uzak asli ile muhafaza edilmis yüce kuran mevcuttur. Allah Resulünün sahih hadisleri mevcuttur. Bu ikisine sarildigimiz zaman asla sapitmayacagimizi peygamberimiz bizlere bildirmistir.
Allah’in ve resulünün yolunda gidenler elbette cehenneme düsmeyecek ceza çekmeyecektir. Onlar cennette sonsuza dek nimetler içerisinde yüzeceklerdir. Küfür ve isyan batakligina saplanmis ve ayrica sirk ve nifaka davet eden kitap ve sünneti inkar eden Allah’a isyan edenlerin varacagi cehennemin ta kendisidir. Ve orada ebedi kalacaklardir. Onlar dünya da iken yardimci ve yaltakçilari olsa da ahirette ne bir yardimcilari ne de kendilerinin pesinden giden saksakçilari olacaktir. Onlar yapayalniz kalacaklardir.
Mahser günü kisi kardesinden babasindan hanimindan ve çocuklarindan kaçacak,dünyada iken yaptigi kötülükler açiga çiktikça yerin dibine geçecektir. Kimse kimsenin derdiyle ilgilenmeyecektir. O gün ne mal ne mülk ne evlat fayda vermeyecek. Iman ve temiz bir kalp insani kurtaracaktir. Dünyanin geçici zevklerine aldanarak Allah’u Tealaya inanmayan ya da O’na isyan ederek yasayanlar cehennemde çok aci bir sekilde azap göreceklerdir. Allah’u Teala Kurani Kerimde cehennemi ve cehennemlikleri söyle tarif ediyor. “ Ey habibim inkar edenlere söyle,yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Orasi ne kötü bir dösektir.” Ali Imran-12
“ Onlarin hepsine vaat edilen yer cehennemdir. Cehennemin yedi kapisi vardir. O kapilarin her birinden girecek muayyen bir zümre vardir.” Hicr-43-44
“ O ayetlerimizi inkar edenleri yakinda bir atese sokacagiz. Derileri pistikçe azabi tadsinlar diye ,baska deriler verecegiz. Süphesiz Allah üstün ve hikmet sahibidir.” Nisa-56
Amel defteri solundan verilenler onlar kötülügün temsilcileri seytanin askerleridir.
Delikçilere isleyen bir ates ve kaynar su içinde. Kara dumandan bir gölge altinda. Ki o ne serindir ne de faydali. Çünkü onlar bundan önce varlik içinde simartilmislardi. Büyük günahi islemekte israr ediyorlardi. Ve diyorlardi ki: biz öldükten sonra kemik yigini olduktan sonra biz mi bir daha dirilecegiz.
De ki: öncekiler ve sonrakiler belli bir günün bulusma vakti mutlaka toplanacaklar. Sona siz ey sapik yalanlayicilar elbetteki bir agaçtan zakkum agacindan yiyeceksiniz. Onunla karinlarinizi dolduracaksiniz.üzerine de kaynar su içeceksiniz. Susuzluk hastaligina tutulmus develerin içisi gibi içeceksiniz. Çünkü içtiginiz su susuzlugunuzu gidermeyecek tersine hararetinizi artiracaktir. Iste ceza gününde onlarin agirlanisi bu sekilde olacaktir.”
Vakia ,41-56
Bir su damlasindan meniden yaratip sonra çürümüs birkaç parça kemik olan insanin nereye siginirsa siginsin ölümün penceresinden kurtulamayan, dünyaya çiplak gelip ,ana kucagi arayan yerlerde sürünen insan ,Allah’in yaratmis oldugu atese suya havaya ekine her an muhtaç olan bu insanin Rabbine isyan etmesi firavunluk nemrutluk Karunluk taslamasi ne kadar gülünç ve ne kadar abestir. Bu gönül ne kadar kirli ne kadar paslidir. Bunu ancak ates temizleyecektir. Kafir ve müsrikler cehennemde ebedi kalacaklardir. Orada ölümde yoktur. Iman edip salih amel isleyenler ise cennete girecekler ebedi olarak orada kalacaklardir. Allah’u Teala cennet ve cennetlikleri kitabinda söyle haber veriyor.
“ Inanip yararli isler yapanlara altlarinda irmaklar akan cennetlerin kendilerine ait oldugunu müjdele onlardaki herhangi bir meyveden riziklandirildiklarinda bu daha önce de riziklandirildigimiz seydir. ( dünyada iken de bu riziktan yemistik derler) cennetteki bu rizik onlara benzer verilmistir. Onlar için orada tertemiz eslerde vardir. Ve onlar arada ebedi kalacaklardir. Bakara-25
iste onlardan yüksek derecelere yaklastirilanlar nimet cennetlerindedirler. Çogu önceki ümmetlerden birazda sonrakilerden ( Muhammed ümmetinden olan bu mutlu insanlar) altin ve cevahirle islenmis tahtlar üzerindedirler. Onlarin üzerinde karsilikli yaslanirlar. Çevrelerinde ebedi yasama erdirilmis gençler dolasirlar. Akip giden sarap kaynagindan doldurulmus testiler ibrikler ve kadehlerle bir sarap ki ondan ne baslari agritilir ne de akillari giderilir. Begendikleri meyveler canlarinin çektigi kus etleri iri gözlü huriler sakli inciler gibi yaptiklarina karsilik o müminlere bahsedilmistir. Orada ne bos bir söz ne de günaha sokan bir laf isitmezler. Duyduklari söz yalniz selam, selam dir. Iyilik taraftarlari hakki tutanlar ( Sagin adamlari nedir o sagin adamlari ) onlara dikensiz kirazlar kökünden tepesine kadar uzamis meyve dizili muzlar,uzamis gölgeler,fiskiran sular tükenmeyen ve yasaklanmayan pek çok meyve arasinda ,ve yükseltilmis dösekler üzerindedirler. Biz orada ki kadinlari yeniden insa ettik. Onlari bakireler yaptik. Hep yasit sevgililer inanlar için bu iyi kullarin bir çogu önceki ümmetlerdendir. Bir çogu da sonrakilerden. Vakia,11-40
Efdalul Beser aleyhisselatu vesellam efendimizde hadisi seriflerinde cenneti ve cennetlikleri söyle tarif ediyor:
“derece bakimindan cennet ehlinin en asagi mertebede olan kimsenin seksen bin hizmetçisi ve yetmis iki hanimi vardir. Kendisi için sam ,yemen ,cabiye ile Mekke arasinda ki mesafe kadar inci zeberced ve yakuttan bir kubbe dikilecektir.” ( Tirmizi,2687)
“ Cennet ehlinden büyük ve küçük yasta bütün ölenler Cennette orta yasina çevrilecekler ve onlarin yasi otuzun üzerine asla çikmayacaktir. Cehennem ehlide böyledir.” (tirmizi,2687)
Cennet ehlinin baslarinda taçlar vardir ve bu taçlarin en az degerlisi dogu ile bati arasini muhakkak aydinlatir. Kurani kerimin haber verdigine göre ehli cennet bu nimetlere karsi söyle diyecekler: “ Lütfedip bizi buraya getiren Allah’a hamd olsun. Allah bizi getirmeseydi biz bunu ( bu nimeti) bulamazdik. Rabbimizin elçileri gerçegi getirmisler. Söyledikleri dogruymus dediler. Onlara iste size cennet yaptiklariniza karsilik o size miras verildi. Diye seslenildi.” Araf,43
“Ates halki cennet halkina suyunuzdan veya Allah’in size verdigi riziktan biraz da bizim üzerimize dökün nolur,diye yalvardilar. Onlar da dediler ki; Allah bu ikisini kafirlere haram etmistir. Onlar ki dinlerini bir eglence ve oyun yerine koydular ve dünya hayati kendilerini aldatti. Onlar bugünleriyle karsilasacaklarini nasil unuttular Ve ayetlerimizi bile bile nasil inkar ediyor idilerse bizde bu gün onlari öyle unuturuz.” Araf,50-51
Bunca cennet nimetini ve saadetini Havzi sadiklarla siddiklarla beraber olmayi cemalullahi dünyanin su geçici zevkine yarim yamalak eglencesine tercih etmek akillica bir seçim degildir. Ebedi bir hayati fani bir hayatla elden kaçirmak çok aci çok kötü bir sonuçtur. Binaenaleyh duamiz ve isimiz cenneti kazanmak ,cennete girmek cehennemden Allah’u Tealaya siginmak olmalidir. O karanlik günle için buradan isik götürmek aydinlik götürmek baslica derdimiz tasamiz olmalidir.
Allah Resulü aleyhissalatu vesselam efendimiz:
“ Her kim Allah dan üç kere cennet dilerse, cennet onun için Allahim onu cennete sok diye dua eder.kim de cehennemden üç kere Allaha siginirsa cehennem de onun için Allahim Onu cehennemden koru diye dua eder. Buyurmustur. Tirmizi
cennet ve cehennemi daha iyi ögrenip iman ettigimizi söyledigimiz fakat hatirimiza bile gelmeyen ahiret hayatina yeniden iman etmeliyiz.
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Okunmamış 11-11-2010, 09:25   #2
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

Anne Baba Hakki

Anne ve babalarin çocuklarina karsi vazifeleri oldugu gibi, dünyaya gelmemize vesile olan anne ve babalarimiza karsi da bizlerin vazifeleri vardir. Süphesiz anne ve babanin hakki, evladin hakkindan çok daha fazladir. Kur’ân-i Kerîm’de, onlarin bizler üzerindeki haklarini çesitli vesilelerle hatirlatan Rabbimiz, Isrâ Sûresi’nde ana babaya karsi iyi davranmayi ve onlari üzmemeyi emretmektedir. Allah Teâla söyle buyurmaktadir: “Rabbin yalniz kendisine tapmanizi ve ana babaya iyilik etmenizi emretti. Onlardan biri yahut her ikisi senin yaninda ihtiyarlik çagina ulasirsa, sakin onlara “öf” bile deme. Onlari azarlama, onlara güzel söz söyle”.
Onlara saygiyla tevâzu kanatlarini indir. Ve ‘Ey Rabbim! Ben küçük iken bunlar beni nasil sefkatle yetistirdiler ise, Sen de onlara öylece merhamet eyle’ diyerek dua et” (Isrâ,23-24).

Aziz Hayirli bir evlad olmak ve anne- babaya iyi davranmak dinimizde en makbul ibadetler arasinda sayilmaktadir. Bakiniz sahabenin ileri gelenlerinden biri olan Abdullah b. Mes’ûd (radiyallahu anh) su sekilde anlatmaktadir: “Hz. Peygamber’e Allah katinda en faziletli ibadet hangisidir diye sordum, vaktinde edâ olunan namazdir, buyurdular. Sonra hangisi dedim, Ana babaya iyilik etmektir, dediler. Daha sonra hangisi oldugunu sordum, Allah yolunda cihaddir, buyurdular”.

Diger taraftan annenin hakki, babanin hakkindan üç kat daha fazladir. Nitekim Ebû Hureyre’den (radiyallahu anh) rivayet olunan bir hadise göre, kime iyilik edeyim diye üç defa pes pese Allah Rasûlüne soru soran sahsa, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) her üç cevabinda da, annesine iyilik etmesini söylemis; dördüncüde ise babasina iyilik etmesini tavsiye etmistir. (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, I, 7). Ayrica, bir insanin babasi baskasinin kölesi iken, tonlarca para verip onu esaretten kurtarsa, yine de hakkini ödeyemeyecegi belirtilmistir (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, I, 14). Dolayisiyla bu durumda annenin hakkini ödemenin çok daha zor oldugu anlasilmaktadir.

Anne babayi hosnut etmek, onlarin hayir dualarini almak son derece önemlidir; Kisinin anne ve babasini razi etmeden cenneti kazanmasi bile kolay degildir. Anne dokuz ay çocugunu karninda tasir, sonra yillarca kucaginda gezdirir, daha sonra da bir ömür boyu gönlünde gezdirir. Çocugunun ayagina diken batmasina bile tahammül edemez. Kendini atese atar, çocugunu kurtarir. yemez yedirir, giymez giydirir. Söyler misiniz annenin hakki nasil ödenir! Bütün bunlara ragmen maddeci zihniyete ve pragmatist anlayisa göre ihtiyarlayinca anne “kocakari”, babada “moruk” olur. Üstelik yüzlerini görmemek için bunlar adi huzur olan evlere postalanir.

Bütün ömürlerini çocuklari ugrunda yipratan anne ve babalar elden ayaktan kesilince, saygi ve hürmet bir tarafa birakilarak, eskimis bir çaput bezi gibi bir köseye atiliyorlar. Anne ve babasina kötü sözler sarfedenlere, hatta onlari dövenlere ne demeli. Halbuki onlarin rizasi alinmadan son nefeste kelime-i sehâdet getirmek ve imanla gitmek bile kolay degildir. Sahâbe arasinda annesiyle dargin olan bir zat, ölüm döseginde iken dili tutuldu, kelime-i sehadeti söyleyemiyordu. Onun bu hâlini Rasûlullah’a bildirdiler. Allah Rasulü, o zatin annesine giderek ogluna hakkini helâl etmesini söyledi. Kadin diretince Rasûlullah; ‘O halde ben de büyük bir ates yaktirip oglunu içine atacagim’ buyurdu. Kadincagiz anne sefkatiyle buna dayanamadi ve hakkini helâl etti. Bunun üzerine oglunun dili çözüldü ve kelime-i sehadet getirerek ruhunu teslim etti.

Buhârî’nin Sahîh’inde yer alan bir rivayete göre, Üç arkadas bir yolculuk esnasinda kuvvetli bir yagmura tutulmuslar, yagmurdan kurtulmak için bir magaraya siginmislardi. O sirada firtinanin etkisiyle bir kaya yuvarlanarak magaranin agzini kapatti. Üçü de içeride mahsur kaldilar. Kayayi yerinden kimildatamiyorlardi. Içlerinden biri, ‘Allah Teâla’nin rizasi için yaptigimiz en güzel amellerimizi hatirlamaya çalisalim ve onun sebebi ile Allah’a yalvaralim. Belki duamiz kabul olunur da buradan kurtuluruz’ dedi. Biri ellerini açti ve söyle niyaz etti: “Ey Rabbim, Benim çocuklarim ve bir de yasli anamla babam vardi. Ben bunlar için hayvan otlatir, her aksam sütlerini sagar, ana - babama ve çocuklarima sütlerini içirirdim de öyle yatarlardi. Bir gün yine hayvanlari sagdim fakat gecikmistim, Geldigimde annemle babam uyumuslardi. Sütü pisirip onlarin bas ucunda beklemeye basladim. Çocuklarim da ayagimin dibinde dolasiyorlar, süt istiyorlardi. Annem babam içmeden onlara vermek hosuma gitmedi. O kadar bekledim ki, sabah olmustu. Anne ve babam uyaninca sütlerini içirdim. Ey Rabbim bunu yalniz senin rizan için yaptim. Sayet yaptigim bu iyiligi kabul etti isen bizi buradan kurtar”.
Kaya bir parça aralanmisti, ama disari çikamadilar. Daha sonra diger iki arkadasinin duâlarinin sonunda kaya tamamen açildi ve öylece kurtuldular.

Ana baba hakki çok önemlidir. Onlarin çocuklari için yaptiklari duâlar kabul olunmaktadir. Nâil oldugumuz bir çok nimetin onlarin dualarinin eseri oldugunu hatirlamaliyiz. Onlarin bedduasini almaktan ise son derece sakinmaliyiz. Hadis-i serifte, “Üç kimsenin duasi makbul duadir. Bunlarin kabul edilisinde süphe yoktur. Zulme ugrayanin duasi, yolcunun duasi ve ana babanin çocuklari için yaptiklari dualar” buyurulmaktadir. (Ebû Dâvûd, Salât, 29). Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ana babasina iyilik edene dua etmis, “Allah, ana babasina iyilik edeni Cennetine koysun, ömrünü bereketlendirsin” demistir (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, I, 30). Ancak ne var ki, günümüzde kadin, anne olmak yerine, olmamaya tesvik edilmektedir. Birtakim hanimlar çocuk yetistirmek, çocuk sevmek yerine, köpek beslemeyi tercih etmektedir. Halbuki, annelik gibi yüce bir makam var mi? Cennet annelerin ayagi altindadir.

Ana basta tâc imis, her derde ilâç imis
Bir evlat pîr olsa da, anaya muhtâc imis.
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 11-11-2010, 13:20   #3
Kullanıcı Adı
NOYAN
Standart

Allah razı olsun kardeşim....
NOYAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 11-11-2010, 16:57   #4
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

Alıntı:
NOYAN´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah razı olsun kardeşim....
Cümlemizden razi olsun inşaALLAH
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 11-26-2010, 23:20   #5
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

DUA 1
Abdullah İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın geceleyin namazdan çıkınca şu duayı okuduğunu işittim:
"ÂlIahım! Senden, katından vereceğin öyIe bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidayet, işlerime nizam, dağınıklığıma tertip, içime kâmil iman, dışıma amel-i sâlih, amellerime temizlik ve ihlâs verir, rızana uygun istikâmeti ilham eder, ülfet edeceğim dostumu lutfeder, beni her çeşit kötülüklerden korursun.
Allahım, bana öyle bir iman, öyle bir yakin ver ki, artık bir daha küfür (ihtimali) kalmasın. Öyle bir rahmet ver ki, onunla, dünya ve ahirette senin nazarında kıymetli olan bir mertebeye ulaşayım.
Allahım! Hakkımızda vereceğin hükümde lütfunIa kurtuluş istiyorum, (kurbuna mazhàr olan) şühedâya has makamları niyaz ediyorum, bahtiyar kulların yaşayışını diliyorum, düşmanlara karşı yardım taleb ediyorum!
Allahım! Anlayışım kıt, amelim az da olsa (dünyevi ve uhrevi) ihtiyaçlarımı senin kapına indiriyor (karşılanmasını senden taleb ediyorum). Ràhmetine muhtacım, halimi arzediyorum. (İhtiyacım ve fakrim sebebiyledir ki) ey işlere hükmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacını görüp şifâyâb kilan Rabbim! Denizlerin aralarını ayırdığın gibi benimle cehennem azabının arasını da ayırmanı, helâke dâvetten, kabir azabindan korumanı diliyorum.
Allahım! Kullarından herhangi birine verdiğin bir hayır veya mahlukatindan birine vaadettiğin bir lütuf var da buna idrakim yetişmemiş, niyetim ulaşamamış ve bu sebeple de istediklerimin dışında kalmış ise ey âlemlerin Rabbi, onun husülü için de sana yakarıyor, bana onu da vermeni rahmetin hakkında senden istiyorum.
Ey Allahım! Ey (Kur'ân gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (şeriat gibi) doğru yolun sahibi! Kâfirler için cehennem vaadettiğin kıyamet gününde, senden cehenneme karşı emniyet, arkadan başlayacak ebediyet gününde de huzur-i kibriyana ulaşmış mukarrebin meleklerle, (dünyada iken çok) rükü ve secde yapanlar ve ahidlerini ifa edenlerle birlikte cennet istiyorum. Sen sınırsız rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere) hadsiz sevgi sahibisin, sen dilediğini yaparsın. (Dilek sahipleri ne kadar çok, ne kadar büyük şeyler isteseler hepsini yerine getirirsin.)
Allahım! Bizi, sapıtmayıp, saptırmayan hidâyete ermiş hidâyet rehberleri kıl. Dostlarına sulh (vesilesi), düşmanlarına da düşman kıl. Seni seveni (sana olan) sevgimiz sebebiyle seviyoruz. Sana muhâlefet edene, senin ona olan adâvetin sebebiyle adavet (düşmanlık) ediyoruz.
Allahım! Bu bizim duamızdır. Bunu fazlınla kabul etmek sana kalmıştır. Bu, bizim gayretimizdir, dayanağımız sensin.
Allahım! Kalbime bir nur, kabrime bir nur ver; önüme bir nur, arkama bir nur ver; sağıma bir nur, soluma bir nur ver; üstüme bir nur, altıma bir nur ver; kulağıma bir nur, gözüme bir nur ver; saçıma bir nur, derime bir nur ver; etime bir nur, kanıma bir nur ver; kemiklerime bir nur koy!
Allahım nurumu büyüt, (söylediklerimin hepsine bedel olacak) bir nur ver, (söylenmiyenleri de kuşatacak) bir nur daha ver! İzzeti bürünmüş, onu kendine alem yapmış olan Zât münezzehtir. Büyüklüğü bürünmüş ve bu sebeple kullarına ikramı bol yapmış olan Zât münezzehtir. Tesbih ve takdis sadece kendine layık olan Zat münezzehtir. Fazl ve nimetler sâhibi Zàt münezzehtir. Azamet ve kerem sahibi Zât münezzehtir. Celal ve ikrâm sâhibi Zat münezzehtir."
Tirmizi, Daavât 30, (3415).

CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 11-26-2010, 23:22   #6
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

DUA 2

“Allah’ım nefsimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim, işlerimi sana emanet ettim, sırtımı sana dayadım. Senin rahmetinden ümitvârım, gazabından da korkuyorum. Senin ikabına karşı, senden başka ne sığınak var, ne de kurtarıcı.”
“ Allah’ım! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden başka ilah yoktur. Günahım için affını dilerim, rahmetini taleb ederim. Allah’ım ilmimi arttır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lutfet. Sen lutfedenlerin en cömerdisin.”
“Allah’ım sen yedi semanın Rabbi, Arş-ı âzam’ın Rabbisin. Sen bizim Rabbimiz ve her şeyin Rabbisin. Tevrat, İncil ve Furkân’ı indiren, tohum ve çekirdekleri açansın. Her şeyin şerrinden sana sığınıyorum. Her şeyin dizginleri senin elindedir. Evvel sensin, senden önce bir şey yoktur. Ahir sensin, senden sonra da bir şey kalmayacak. Sen zâhirsin, senin üstünde bir şey mevcut değildir. Sen bâtınsın, senin dışında bir şey yoktur. Benim borcumu öde, beni fukaralıktan kurtar, zengin kıl.
“Allah’ım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb ediyor, doğru konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum. Allah’ım, senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum, bilmekte olduğun bütün hayırları senden istiyorum, bildiğin günahlarımdan sana istiğfar ediyorum! Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.”
“Allah’ım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak ameller taleb ediyorum. Allah’ım! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malımdan, soğuk sudan daha sevgili kıl. “
“Allah’ım bize dünyada da, ahirette de hayır ver, bizi cehennem azabında koru”
“Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından, hayat ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.”
“Allah’ım, huşu duymaz bir kalpten, kabul olmayan duadan, doymak bilmeyen nefisten, faydası olmayan ilimden, sana sığınırım. “
“Allah’ım Cehennem’ in fitnesinden ve Cehennem azabından, kabir fitnesinin şerrinden ve yoksulluk fitnesinin şerrinden ve Mesih Deccal’ın fitnesinden sana sığınırım.”
“Allah’ım! Peygamber’in Muhammed (s.a.v)’in senden istediği şeyin hayrından biz de istiyoruz ve Peygamber’in Muhammed (s.a.v)’in sana sığındığı şeyin şerrinden biz de sana sığınıyoruz. Yardımına müracaat edilen tek kapı sensin, eninde sonunda sana ulaşacağız, hiçbir güç ve kuvvet yoktur ancak tüm güçler senin elindedir.”
“Allah’ım haramlarından uzaklaştır, helal olana kanaat ettir. Lutfunla beni kimseye muhtaç etme.” “Allah’ım gazabından rızana sığınırım cezalandırmandan bağışına sığınırım. Senden sana sığınırım. Seni övebilecek kelimeleri bulamam. Sen kendini övdüğün gibisin.”

CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 11-26-2010, 23:23   #7
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

DUA VE ÖNEMI

Kul olmamizin aciz olmamizin geregi her iste ve her yerde rabbimizi hatirlamak derdimizi ona iletmek ve hacetimizi ondan istemek durumundayiz. Süphesiz Allah herseyin yaraticisidir. Muhtaç oldugumuz bir seyi onun dilemesiyle elde edebiliriz. Dolayisiyla kulun kulun bir ihtiyaci oldugu zaman Rabbinin kapisina varirki biz buna dua diyoruz. Allaha yalvarmak hacetini ona bildirmek ve ondan istemek manasina gelen dua ,Resulullah efendimizin ifadesi ile; ibadetlerin özüdür,adeta ibadetlerin iligidir. Her çesit ibadetimiz bir duadir. Namazimiz bastan asagi bir duadir.
Rabbimiz bize her zaman her ahvalde dua etmemizi ve ne dilersek kendisinden dilememizi istemektedir. Bir hadis-i kutside söyle buyrulmaktadir.
“Ey kullarim benim hidayet ettiklerimden baska hepiniz sapikliktasiniz. O halde benden halde benden hidayet isteyinki sizleri hidayete erdireyim. Ey kullarim benim doyurduklarimdan baska hepiniz açsiniz. O halde benden rizik isteyinki sizleri riziklandirayim. Ey kullarim benim giydirdiklerimden baska hepiniz çiplaksiniz. O halde benden giydirilmeyi isteyin ki sizleri giydireyim. Ey kullarim sizler gece gündüz hata eder durursunuz. Ben ise günahlari hepinizi bagislarim. Hadi benden bagislanmayi dileyinki ben de sizi affedeyim. Evet merhamet sahibi yüce Allah kullarinin günahlarini affetmek için onlarin kendisine dua etmesini ve dua ettikleri takdirde her türlü ihtiyaçlarini karsilayacagini beyan ediyor. Ayet’i kerimede rabbimiz söyle buyurmaktadir.
“Ey Muhammed eger kullarim sana beni sorarlarsa süphesiz ki ben çok yakinim. Du edenin duasini dua eder etmez kabul ederim. Benim emrime uysunlar ve bana iman etsinler ki dogruyu bulabilsinler.”
Evet bize sah damarimizdan bile daha yakin olan yüce Mevlamiz her türlü ihtiyacimizi bizden daha iyi bilmektedir. Ama kulluk ve imtihan geregi bizim kendisinden istememizi kendisine el açip boyun eymemizi murad etmektedir.
Kimler ihtiyaçlarini Allah’dan isteyecek kimler baska mabutlardan isteyecek sinamaktadir. Ve bize bes vakit namazda her rekatinda “iyyake na’büdü ve iyyake nestein” Ya Rab ! yalniz sana ibadet eder ve yalniz senden yardim dileriz. Dedirterek baskasina kul olmayacagimiza ve sirf Allah’dan isteyecegimize dair söz almaktadir.
Bütün dünya bir araya gelsede bize yardim etmek istese,bizim ihtiyaçlarimizi karsilamak için seferber olsa Allah istemedikçe hiç kimsenin bize bir faydasi olamaz. Yine bütün insanlik bir araya gelse Allah’in takdir ettigi bir musibeti erteleyemezler. O halde hacetlerimizi ondan bundan istemek yerine Rabbimize havale edelim. Ona yalvaralim elimizi ona açalim. Ya Rab kapina geldik ellerimizi açtik sen bizi bos çevirme diye niyaz edelim. Süphesiz duamiz kabul olunacaktir. Hakkimizda hangisi hayirli ise rabbimiz bize onu bahsedecektir. Zaten gidecek baska kapimizda yoktur. Dua etmeyen Allaha yalvarmayan kimseler çareyi içkide,kadinda,kumarda,ve hatta intiharda ararlar. Halbuki Rabbimiz yokmu benden isteyen istedigini vereyim buyuruyor. Allah Resulü A.S. efendimiz ayakkabinizin bagi kopsa onu bile Allah’tan isteyin buyuruyor.çünkü o dilerse akan sular durur. O dilerse denizler yarilir. O dilerse ates yakamaz olur. O dilerse Musa’yi firavunun sarayinda büyütür. O dilerse kafirler önlerinden geçen Peygamberi göremezler. Onun herseye gücü yeter. O bir kere ol derse hersey oluverir. Bir kuluna yürü kulum derse o sahsi ki durdura bilir?
Malimiz mülkümüz, evlat ve hayallerimiz hep O’nun lütfudur. Nesemiz ,sihhatimiz,sevincimiz hep O’nun rahmetidir. O’nun dergahina yüz sürmeliyiz.hep anmaliyiz. O’dan gafil olmamaliyiz. Kalpler O’nu anmakla huzur bulur. Mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler deyip O’nun takdirine boyun eymeliyiz. Hakkimizda en hayirlisi ne ise biz degil yalniz ve yalniz O bilir. Sikintili ve dar zamanlarimizda Alla in yardimini götrmek istiyorsak bolluk ve neseli günlerimizde de O’nu anmaliyiz. Sikintida nasil dualer ediyorsak bollukta da dua edip sürekli Allah’i hatirlamaliyiz. Yunus’un dedigi gibi; Daglar ile taslar ile çagirayim mevlam seni seherde kuslar ile Çagirayim Mevlam seni. Diyerek onu her an hatirlamaliyiz. Allah teala kendisine yönelen kulunun mutlaka mükafatini verecek onu yardimsiz koymayacaktir.hacet kapimiz onun kapisidir. Ancak onun kapisi önünde diz çökeriz derdimizi ancak ona dökeriz dedigi gibi ; adin senin”gaffar” iken aybörtücü “seffar “iken kime gidelim sen var iken cürmüm ile geldim sana. Diyerek ona yalvariyoruz. Yüce Raabim günahlarimizi affetsin bizi cehennemden azad edip cennetine dahil etsin. Dünyada da ahirette de muradimizi nasip etsin.
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 12-17-2010, 01:07   #8
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

Evlilik Nasihatleri 4 mektup


SEVGILI GELIN HANIM

1. Beyine hoslanacagi isim ve sifatlarla hitap et!
2. Onun sevdigi yemekleri güzel yap ki, evini özlesin.
3. Beyin evden çikarken onu ugurla; aksam döndügünde güler yüzle karsila!
4. En çok güzel görünmen gereken kisinin beyin oldugunu bil!
5. Iffetini ve hayani muhafaza et. En güzel elbisenin takva elbisesi oldugunu unutma; her isimizi murakabe eden Allah’i düsün!
6. Sevgini beyinle ve çocuklarinla paylas. Evinin diregi ol! Beyin evde olmadigi zaman gözü arkada kalmasin.
7. Beyine her firsatta tesekkür etmeyi unutma! Gücü yetmeyecegi külfetin altina sokma, baskalarina da sikayet etme!
8. Beyini islerini makam ve mevkisini bil! Sevincini ve üzüntüsünü paylas!
9. Beyinin izni olmadan ve onun müsaade etmeyecegi yerlere gitme!
10. Tutumlu ol! Müsrif olma. Zor zamanlarda da isyan etme!
11. Temiz ve tertipli ol. Beyinin elbiseleri de temiz ve ütülü olsun.
12. Beyinin akrabalarina ve onun sevdiklerine yedirip içirmekten kaçinma. Onlara güzel davran!
13. Kaynanani tecrübeli bir anne olarak sev ve say ki, beyin üzülmesin.
14. Annenin evine gereksiz ve asiri gitme ki, evdeki islerin aksamasin.
15. Çocuklarini hayirli bir evlat olarak yetistirmeye gayret et ki, millet de sizi hayirla yad etsin.


Cenab-i Hak’tan iki cihan saadeti dilerim.


SEVGILI DAMAT BEY

1. Evinden çikarken hanimina Allah’a ismarladik diyerek çik. Onun gönlünü hos tut!
2. Pencerelerden yolunu gözletme, vakitlice evine gel!
3. Disarida yediginden içtiginden evine de getir!
4. Haniminin kusurlarini baskalarina anlatma, güzelliklerini an!
5. Evini harçliksiz birakma, onlari kimseye muhtaç etme!
6. Is hayatinin sikintilarini eve yansitma! Evde sevinç olsun.
7. Dügüne yada gezmeye gittiginde mümkünse hanimini da götür!
8. Evine geldiginde selamla ve güler yüzle gir ki, ev halki senin geldigine sevinsin.
9. Evini Kuran’siz, kitapsiz ve namazsiz birakma! Sabah namazina kalktiginda ev halkini da kaldir ki, rahmet ve bereket gün boyu sizinle olsun.
10. Gayretli ol, kiskanç ol! Ancak tecessüs etme, su-i zan ile hareket etme! Ayip ve kusur arastirmakla mesgul olma!
11. Insafli ol; haniminin gücünün yetmeyecegi isleri ondan bekleme. Gerekirse ona yardim et.
12. Kararlarinda haniminla da istisare etmeyi unutma!
13. Beklenmedik anlarda sürpriz hediyelerle gönül almasini bil!
14. Dünya evine girmek, dünyaya dalmak olmamali; Ahiretini unutma! Din, vatan ve insanlik için çalismayi terk etme!
15. Sunu bil ki, az olan helal kazanç, çok olan haram kazançtan hayirlidir. Haram lokma yeme, hanimina ve çocuklarina da yedirme!

Cenab-i Hak’tan iki cihan saadeti dilerim.
Mustafa KARATAS



DEGERLI HANIMANNE (Gelin hanimin annesi)

1. Kizini savunma, o sikayete geldigi zaman ona yüz verme! Damadinin iyiliklerini baskalarina da anlat!
2. Kizinin evine çok sik gitme ki, sayginligin artsin. Ancak torunlarin oldugunda yardimini da esirgeme!
3. Kizinda ve torunlarinda damadinin anne ve babasinin haklari oldugunu unutma!
4. Hisimlarini akraba bil. Onlarin hatirini üstün tut!
5. Damadini oglun bil. Onu da zaman zaman ara, gönlünü hos tut!

Yavrularinizin güzel günlerini görmeniz dilegiyle.



DEGERLI HANIMANNE (Damat beyin annesi)

1. Gelinini kizin gibi bil. El kizi gelip oglumu elimden aldi deme!
2. Gelinine annelik yap, kusur bulmak için çalisma. Çok da nasihat etme. Kendini sevdir, gerisi gelir.
3. Baskalarinin gelinin hakkindaki dedikodularina hemen inanma!
4. Yapabilecegin basit isleri kendin yap, gelininden bekleme! Kendi zamaninla kiyaslama!
5. Gelininden gizli oglunla konusma ki, gelinin senden endise etmesin. Sana güvensin.

Yavrularinizin güzel günlerini görmeniz dilegiyle...


Yrd.Doç.Dr.Mustafa KARATAS
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 12-17-2010, 01:08   #9
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

FAKIRLERE YARDIM

Bu kimseler belki de aksam pazar dagildiktan sonra kimseye görünmeden karinlarini doyurmak için dökülmüs sebze ve meyve artiklarini toplayan kimselerdir.
Bu insanlar belki de giyecek ayakkabisi olmadigi için bir lastik ve ya karton parçasini baglayip yürümeye çalisanlardir. Bu kimseler belki de yiyecek yemegi giyecek giysisi omadigi için akrabasi ve yakini yardim edin diyecek bile kimsesi olmadigi için ve yardim istemek için evinden çikmaya bile takati kalmayan kimselerdir.
Evet bu kimselerin sayisi hiç de az degildir. Eger gerçekten ciddi bir sekilde arayacak tetkik edecek olursak böyle insanlarin hemen yani basimizda bir mahalle ileride ve ya bir semt ileride yasadigini fark edecegiz. Hemen yani basimizda böyle insanlar açlik ve sefalet içerisinde kivranirken nice dul ve yetimin açliktan agzi kokarken ,bir gecede içki masalarinda, lokanta köselerinde nisan ve dügün gecelerinde milyarlari harcayan gelinine kizina milyarlik gerdanliklar takilar takan insanlar. Ne kadar hümanist oldugunu ve insanlara saygili oldugunu ve onlari sevdigini nasil söyleyebilir. Bir defasinda Hz. Peygamberin kizi Hz. Fatima kocasi Hz. Ali’nin getirdigi bir gerdanligi takmisti. Kizinin boynunda bunu güren Hz. Peygamber Ya Fatima Muhammedin kizi boynuna atesten bir altin takilmis denilmesini istermisin? Buyurdu. Hz. Fatima derhal boynundan bu gerdanligi çikardi onu satti ve yerine bir köle alarak onu hürriyetine kavusturdu.
Ilmi irfani olan kalemi hitabeti güçlü olan bu nimetlerin sükrünü yine konusmalariyla kalemiyle yazisiyla ifa etmeli. Diger taraftan Allahin mal mülk verdigi kisi de malini hayir yolunda kullanarak sükrünü yerine getirmelidir. Yüce Rabbimiz Hud suresi 6. Ayet-i Kerimesinde de buyurdugu gibi, “Yeryüzünde mevcut her canlinin rizki Allah’a aittir.” Buna göre birakin zengini fakirin bile rizik endisesi tasimasi uygun degildir. Çalismak ve gayret bizden rizik ise Allah’dandir. Malinin artmasini isteyen cenneti ve Rabbimizin rizasina ermek isteyen sevdigi mallarindan infak etmelidir. Toplumlarda her sinif insan mevcuttur. Zenginlerimizin hemen yanibasinda fakirlerimiz de yasamaktadir. “ Komsusu aç iken tok yatan bizden degildir” diyen Peygamberimizin ölçüsü ne kadar manidardir. Insanlari düsünmek yine insanlarin vazifesidir. Iyilik yapacaksak önce insanlardan baslamaliyiz. Bir tarafta insanlar aç sefil bir hayat yasarken onlari terk ederek yasamak mantikli bir hayat degildir. Allahin mükerrem olarak yarattigi insani düsünmek onun derdine deva olmak gücü yeten her insanin üzerine vazifedir. Fakirlerin bulunmasi zenginler için birer nimettir. Onlari sevindirmek onlarin hayir duasini almak Rabbimiz en sevdigi ibadetlerdendir. Insana hizmet etmek insanlar için çalisip didinmek ne kadar kiymetlidir. Bir kul kardesinin yardiminda oldugu müddetçe Allah da onun yardimindadir. Muhterem müminler cemiyette her türlü insan bulunmaktadir. Köse basinda dilenen insanlardan baska birde haya ve duygusu tasiyip ta kimseye derdini söyleyemeyen namuslu insanlarda var ki iste bunlari bulup ta bu insanlara yardim yapmak ne kadar makbuldür. Bas tarafta okudugum Ayet-i Kerimede Rabbimiz mealen söyle buyuruyor: “ sadakalar ,Allah yolunda hayatlarini vakfedenlere sarf edilmelidir. Onlar ticaret için firsat bulamazlar,hallerini bilmeyenler bunlari dilenmedikleri için zengin zannederler. Sen onlari simalarindan tanirsin onlar halktan israrla bir sey istemezler. BAKARA-273
Evet iste gerçekten yardim yapmak isteyenler bu gariban yoksul kimseleri arastirip bulup hayir ve hasenatini bunlara ulastirmaktadir. Bir baska zamanda Resulullahin hanimi Hz. Aise iki altin bilezik takmisti. Resulullah onlari görünce “Böyle seyler Muhammedin aline ehline yakismaz” dedi. Hz. Aise de derhal onlari kolundan çikardi. Halbuki altin zinet takmak kadinlara helaldi.
Evet bir tarafta insanlar fakir biçare zelil bir halde yasarken diger tarafta bir kisim insanlarin altin,dolar,mark stok etmeleri hanimlarinin kizlarinin gelinlerinin kollarini ve boyunlarini altinlarla doldurmalari ne kadar dogrudur. Bu mesele de çok yanlis algilaniyor. Islamda kadinin altin zinet takinmasi caizdir. Yani takabilir. Takdigi zaman erkege günah oldugu gibi ona günah yazilmaz. Ama biz bu cevazi sanki farzmis gibi anlamisiz. Kolunda bilezik boynunda gerdanlik olmayan kadin kalmamis farz gibi kadinlarimiz altinlara bogulmus. Hem altini dolari marki mali stok ediyor gelecege dair sanki bir süphe tasiyoruz. Hem de çok derin çok samimi ihlasli bir müslüman oldugumuzu söyleyebiliyoruz.
Bakin peygamber efendimiz aleyhisselati vesselam efendimiz devletin reisi, ordunun komutani müminlerin imami Allah’in sevgilisi kulu oldugu halde lüx ve rahat içinde yasamayi arzu etmedi. Siradan bir vatandas gibi yedi ve siradan bir vatandasin giyindigi gibi giyindi. Saraylari korumalari yoktu bazen aç bazen de tok olmak isterdi. Bir defasinda Hz. Ömer Resulullahin yanina girdi. Üzerinde yattigi hasirin vücudunda biraktigi izleri görünce: Sana yumusak bir dösek yaptirsak Ya Resulullah ! dedi. Bunun üzerine O dünya benim neme gerek” buyurdu.
“ Dünya neye benzer bilirmisiniz hayat kervani giderken bir yolcu istirahat etmek için bir agaç gölgesinde nasil konuklarsa biz de öyleyiz.” Derdi.
Gelen mali hemen fakirlere sarf ederdi. Aise r.a. dan rivayete göre: Peygamber ailesi koyun kestiler ve dagittilar. Peygamberimiz (a.s.)
ondan mi kaldi? Buyurdu. Aise r.a.
ancak kürek kemigi kaldi. Deyince
su halde kürek kemiginden baska hepsi duruyor. Buyurdular.
Allah Resulu Ebu Bekir’in kizi Esmaya söyle demisti, Kesenin agzini baglama seninde rizkin baglanir. Infak et sayma sana da sayi ile verilir. Kilere kapatma senin de rizkin kapanir. (Buhari müslim)
Evet Allah Resulu bu söylediklerini aynen yasayarak örnek oldu. Zengin müminlerinde bu konuda üzerine düsenleri yapmasi ................................ pek çogumuzun evlerimize depoladigimiz yiyecek ve giyecekten pek çok fakir giydirilir ve doyurulur. Bu mallari mezara mi götürecegiz. Hayatta iken ne hayir islersek o bizim için kar olacaktir.
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Okunmamış 12-31-2010, 01:22   #10
Kullanıcı Adı
CanDostu
Standart

islamin Çalismaya verdigi önem

Calismak ve elde etmek ama helal yoldan kazanmak dinimizde kutsal sayilmistir. Dünya hayatinda çalisana karsiligini vermek Allah’u Teala’nin adaleti geregidir. ‘ kisiye ancak çalistiginin karsiligi vardir’ buyuran Rabbimiz, ter döküp döküp emek sarfeden ile tembel yembel oturani asla bir tutmayacagini haber vermektedir. Yasantimiz sirasinda hiçbir zaman din ve irk ayirimina itibar edilmeden herkesin çalismasinin ve gayretinin mükafatini aldigini müsahade etmekteyiz.’ hiçbir basarimi tesadüfe borçlu degilim. Buluslarimda tesadüfen degil,çalismalarimin eseridir.’ Diyen ( Thomas Addison) bu gerçegin canli ifadesidir.

‘Kuvvetli mümin zayif müminden hayirlidir.’ Hadisi serifi tembellere bir ihtar niteligi tasimaktadir. Baskalarinin sirtindan geçinen asalak ve parazit insanlar dinimizce kinanmistir. Hz. Peygamber efendimiz bile dualarinda tembellikten Allah’a siginmistir.
Bir gun bir dilenci yardim için hz. Peygamberin (sav) yanina geldi. Allah rasulu eli ,ayagi düzgün güçlü kuvvetli bu adami .çalissana buyurdu. Adam nasil deyince efendimiz: su ipi al ,dagdan odun topla sehre getir ve sat dedi . ve söyle devam etti: ‘sizden birinizin ipini alipta daga gitmesi ve arkasina odun demeti yüklenip getirerek onu satmasi ve cenabi hakkin bu suretle o kimsenin onurunu korumasi istedigi verilsede halktan dilenmesinden daha hayirlidir.’
Hz. Ömer diyorki : ‘Rizkini elde etmek hususunda gevseklik gösterme. Tembel tembel oturupta Allah dan rizik isteme. Bilirsinizki gökten ne altin yagar ne de gümüs. Görürümki bazi insanlarin boyu,gücü,kuvveti, gayet yerinde çok güzel. Bunlarin ne isle mesgul olduklarini sorarim. Hiçbir isle mesgul degildir. Denildigi zaman onlar hemen gözümden düser, artik onlara itibar etmem.’
Arilara ,karincalara,kuslara bakiniz, diger canlilara bakiniz hiç bos duran var mi? Her canli çalisirken kainatin en mükemmel ve mükerrem varligi olan insana tembellik nasil yarasir! Çalismadan , emek sarfetmeden nimet elde edilemez. Allah (c.c.) rizki yaratmistir ve kainati insanligin emrine vermistir. Ancak o rizki arayip bulmayi ve en güzel bir biçimde istifade etmeyi insana birakmiitir. Bu durumu Ümmi Sinan’in su sözü ne güzel anlatmaktadir: ‘Bir pinarin basina bir testiyi koysalar, kirk yil orda dursa dolasi degil.’
Tembelligin bir baska türü de vardir ki , o da ‘çalismak ibadettir’ sözünün arkasina siginarak,Allahu Teala’nin emrettigi diger vazifelerden kaçmaktir. Isleri öne sürerek namaz kilamadigini,oruç tutamadigini vs. söyleyenlerde tembellik örnegi sergilemektedirler. Çalismak bu ibadetlere mani olmadigi gibi Allahin emrettigi diger ibadetlerede bizim ihtiyacimiz vardir ve bu ibadetler çalismamiza asla mani degildir. Bakiniz bu konuda Allah Rasulu söyle buyuruyor: ‘Dönya için ahiretini,ahireti için dünyayi terkedende hayir yoktur. Her ikiside lazimdir. Çalisin baskalarina yük olmayiniz.
Çalisanlar fenalik düsünmeyede vakit bulamazlar. Çalismayanlar ise fenaliktan kurtulamazlar. En kiymetli sermaye zamandir. Zamani bosa harcamak en büyük kayiptir. Hatta iki günü müsavi olan bile zarardadir. O halde insana çalismak yarasir. M.Akif’in dedigi gibi ; ‘Allah’a dayan, s’ay’e saril,hikmete ram ol. Yol varsa budur, bilmiyorum baska çikar yol.
Çalismak bizden tevfik ve inayet ise Allah’tandir.
Dünya ve mal bizlere bir emanet ve imtihan için birer araçtir. Rizik ise Allah’tandir. Allah Tealanin bize taksim ettiginden baska hiçbir rizik elde etmemiz mümkün degildir. Rizkimizi ya helal yoldan yada haram yoldan elde etme seçenegine sahibiz. Çalismak ve kazanmak ama helal yoldan kazanmak dinimizce kutsaldir. “ kisiye ancak çalistiginin karsiligi vardir.” Buyuran rabbimiz gayret edip ter dökenle tembel tembel oturani asla bir tutmaz. Dünya hayatinda çalisip didinen emek sarf eden isterse kafir olsun Allah Teala onun karsiligini burada mutlaka verir. Çalismadiktan sonra isterse ne kadar iyi niyetli olursa olsun o kimse zelil ve sefil yasamaya mahkumdur. Her çalisan Allah’in takdir ettigi kadar kazanacaktir. Fakat kazançta iki türlüdür birisi helal yoldan birisi de haram yoldan dir. Biz müminler helal kazanip helal yemek zorundayiz. Çünkü haram rizikta mutlaka bir baska insanin hakki vardir. Kul hakki ise ödenilmesi en zor olan haktir. Maalesef günümüzde unuttugumuz kitabimizdan sildigimiz bir methum var ki o da helal kazanmak helal yemek...
Reklamlarda da kamçilanan asiri israf ve tüketim tutkusu insanlari daha çok harcamaya dolayisiyla çok daha fazla kazanmaya tesvik etmektedir. Ölçüsüz harcamalarini frenlemeyen inanci zayif ve ya inançsiz kimseler ise helal haram hesabi yapmadan sürekli kazanma hirsina kapilmaktadir. Kendi kazandigini kör sayan helal mi haram mi haklimi haksiz mi düsünmeyen haramla beslenen bir toplumla karsikarsiyayiz. Rizkini lota toto dan ,piyangolardan kazanan insanlar ne dünyadan bir tat alabiliyor,ne de bir zevk. Ne kadar kazanirsak kazanalim ne kadar lux yasarsak yasayalim yine hepimiz sikayetçiyiz. Huzursuz yine problemlerin içerisinden çikamiyoruz. Bunun ana sebebi hiç süphesiz haram riziktir. Haramla beslenmektir. Bas tarafta metnini okudugumuz hadis-i Serifte Allah Resulü )s.a.v.) söyle buyuruyor. “ Süphesiz Allah Teala güzeldir. Ve ancak güzel ve temiz olani kabul eder. Allah müminlere peygamberlere emrettigi seyleri emretmistir. O peygamberlere söyle demistir:
“ Ey peygamberler hos güzel olan temiz ve helal seylerden yiyiniz. Salih amel isleyiniz. Yine Allah Teala:” Ey iman edenler size rizik olarak verdiklerimizin temiz helal olanlarindan yiyiniz.” Buyurmustur. Sonra efendimiz (s.a.v.) uzun bir yolculuk yapip saçi basi tozlanmis oldugu halde ellerini göge kaldirip ya Rabbi ya Rabbi diye dua eden birinden bahsederek oysa bu kisinin yedigi haram içtigi haram giydigi haramdir. ( hulasa ) haramla beslenmistir. Bunun duasi nasil kabul edilir buyurmustur. Bir baska hadis-i serif ise söyledir: Sa’d Ibn vakkas Allah Resulüne söyle sordu: Ya Resulullah Allah’a dua ediniz de benim duami kabul etsin dedi.Nebiy (a.s.) buyurdular: Ey Sa’d helalinden ye duan kabul olsun. Muhammedin nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki bir kul agzina haram bir lokma koydugu zaman kirk gün onun yaptigi hayirlar ibadetler kabul olunmaz haramdan olusan bir et parçasi ise ancak cehennem atesine layiktir. Evet helal haram demeden yiyip içip sonra da duasinin kabulu için dileginin yerine gelmesi için türbe türbe mezar mezar gezenlerin kulagi çinlasin! Ne kadar gezersen gez yedigin lokma haram ise bosuna kürek çekersin her isin basi helal lokmadir. Helalinden yemek dünyanin ve dinin temelidir. Temel zayif olursa kurulan tüm yapilar çökecektir. Helal olan az lokma haram olan çok lokmadan daha hayirlidir. Helal de bereket vardir. Haramda bereket yoktur. Helal de huzur ve itminan vardir. Haramda huzursuzluk ve doyumsuzluk vardir. Mevla’nin bize nasip ettigi hakkimizda hayirli olanidir. Kaldi ki hayir ve ser izafidir. Bir avci bir geyik avlasa bu avci için sevinilecek bir hayir,geyik için ise istenmeyen bir serdir. Bir kurt bir koyun kapsa bu koyun için ser oldugu halde kurt için bir hayir bir riziktir. Kalkmak üzere olan bir vapuru kaçirdiginiz zaman üzülürsünüz. O anda o sizin için bir serdir ama az sonra ayni vapurun denizde battigini görseniz o da sizin için bir hayirdir. Kisacasi hakkinizda olan seylere riza göstermek isyan etmemek gerekir. Tabi bu arada esbaba tevessülü ihmal etmemek ise vazifemizdir. Çalisiriz gayret ederiz. Tedbirimizi aliriz ama basa gelen Takdiri Ilahiye de razi oluruz. Allah’a her halimiz için sükrederiz. Dünyalik islerde bizden daha zor durumda olanlara bakarak hamd ederiz. Saadet ve refah çok kazanmak mal biriktirmek degildir. Helal ve dürüst yoldan elde edilen dürüst mal haramdan elde dilen çok maldan hayirlidir. Bir insanin kuru ekmek yemesi haramdan milyarlar almasindan daha hayirlidir. Kazanmak her müslümana farzdir. Helal kazanç bir cihad dir!
Binaenaleyh çok kazanacagim diyerek haram yollara tevessül etmek alip satarken ölçü ve tartilarda hileye basvurmak bir Müslüman’a yakismaz. Ölçü ve tartida belki bir anlik kar ettiklerini sansalar bile onun cezasi hem dünya da hem de ahirette kat kat fazlasi ile çekilecektir.
Alisveriste ölçü ve tartida dürüst olanlar hem dünya da hem de ahirette kazanirlar. Allah Resulü dogru ve güvenilir. Tüccarin cennete peygamberlerle ,sehidlerle komsu olacagini haber veriyor. Helalinden çalisip kazanan Allah’in sevgilisidir buyuruyor. Peygamberimiz de ticaret yapmis ama hiçbir zaman yaptigi ticaretten kusurlu görülmemistir. Hatta çok çok kar ettiginden Hz. Hatice’nin de gönlünü kazanmistir. Ticaretinde alisverisinde son derece dürüst oldugundan “El-Emin” ünvanini yani kendisine güvenilen insan lakabini kazandirmistir. Müsterinin gözünü boyayarak terazide hile yapanlar malin iyisini gösterip kötüsünü araya sikistiranlar alis veriste istenmedigi halde yemin edenler malinda olmadigi halde çok özelliklerinden söz edip malini öven reklam edenler,Allah Resulünün Kemali ifadesi ile bizden degildir. Çünkü o bir gün medine pazarinda bir bugdaya müsteri oldu. Elini bugday çuvalina daldirdiktan sonra üstünün kuru oldugu halde altini yas oldugunu görünce: “ Bizi aldatan bizden degildir.” Buyurdu. Evet bizi aldatan bizden degildir. Hile yapan kimse aslinda kendini aldatmaktadir.haramdan kazandiginin bereketini göremeyecek ve ahirette de cezasini çekecektir. Bastarafta beyan ettigimiz Ayet’i Kerimenin meali ile bitirmek istiyorum,Allah’u Teala söyle buyuruyor:
“ Rabbinin rahmetini onlar mi bölüstürüyorlar? Dünya hayatinda onlarin geçimlerini aralarinda biz taksim ettik ve onlardan kimini ötekine derecelerle üstün kildik ki biri digerine is gördürebilsin. Rabbinin rahmeti onlarin toplayip yigdiklarindan daha hayirlidir.”
CanDostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 03:46


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog