sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Türkler'in ve Yabancıların Biyografileri
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Türkler'in ve Yabancıların Biyografileri Ünlüler, Artistler, Aktörler, Sanatçılar , Rektörler, İş Adamları, Gazeteciler, Kaşifler, İdoller, Örnek Alınacak Kişiler - Biyografi

 
 
Seçenekler Stil
Okunmamış 02-23-2010, 03:12   #1
Kullanıcı Adı
prensisa
Standart Benedictus de Spinoza(Baruch Spinoza) Kimdir? Hayatı, Biyografisi ve Yaşamı

Benedictus de Spinoza(Baruch Spinoza) (1632-1677)



Benedictus de Spinoza ( 24 Kasım 1632 - 21 Şubat 1677), tarihleri arasında yaşamış apnteist düşünür. Sinagogdaki büyükleri tarafından Baruch Spinoza olarak adlandırılmıştır. Yetişdiği çevrede Bento de Spinoza yada Bento d'Espiñoza olarak bilinirdi. René Descartes ve Gottfried Wilhelm von Leibniz ile birlikte 17. yüzyıl felsefesinin en önemli realist filozofu olarak bilinir.

Temel eserleri arasında Tractatus Theologico-Politicus [Teolojik-Politik Deneme], Tractatus de Intellectus Emendatione [Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine], Ethica Ordine Geometrico demonstrata [Geometrik Bir Tarzda İspatlanmış Etika] adlı eserler bulunan Spinoza

Spinoza yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve iyi bir din eğitimi alması için haham yetiştiren bir okula verilmiştir. Ancak Spinoza bu eğitimden ve incelediği yahudi mistisizminden tatmin olmamış ve dönemin filozoflarının öğretilerine ilgi duymaya başlamış. Başta Descartes olmak üzere Hobbes, Bacon gibi filozofların etkili olduğu hıristiyan bir çevreye girmiş. Sonuçta yahudi cemaatinden çıkarılmış. Amsterdam'ı terk ederek ve hiçbir dine bağlanmayarak Lahey'e yerleşmiş. Gördüğü büyük tepkiler nedeniyle pek birşey yayınlamamış, bir profesörlük teklifini geri çevirmiş ve büyük bir yanlızlıkla zor şartlar içinde geçen yaşamı burada son bulmuştur.

Spinoza sistemini kurmaya mutlak ve değişmez olarak en başta kabul ettiği Tanrı'dan başlar. Tanrı belli ve değişmez bir düzen verdiği tüm varolanları kendi özünden türetmiştir. Eğer Tanrı kavaramı bilinirse ondan türeyen tüm varlık alemi bilinebilir. Bu görüş ile yola çıkan Spinozanın kullandığı yöntem geometrik bir yöntemdir. Buradaki ilgi Tanrı'nın tek tek nesneler karşısındaki durumu ile uzayın geometrik şekiller karşısındaki durumu gibidir. Onun yönteminde geometride şekillerin, ve aralarındaki bağlar ile yasaların uzaydan türetilmesi gibi, her türlü bilgi Tanrı'dan türetilir. Nasıl uzay olmadan nesneler olmuyor ve anlaşılamıyorsa, Tanrı olmadan da varlıklar olmaz ve anlaşılamaz. Böylece evren zorunlu bir sistem oluyor ve Descartes felsefesindeki ruh ve madde arasındaki kopukluk giderilmiş oluyor.

Spinoza Tanrı'yı şöyle tanımlar; "Kendi kendisinde varolan, kendisiyle kavranan, kavramı başka bir şeyin kavramına bağlı olmayan". Tanrı meydana gelmemiştir, yok olmayacaktır, kendini bölemez, sınırlayamaz ve tek olandır. Onda Tanrı ve Doğa ayrı şeyler değildir çünkü doğa dediğimiz şey Tanrının bir görünüşünden başka birşey değildir. Ruh da böyledir. Tanrı herşeyin nedenidir ama şeylerin dışında ayrı bir varlığı yoktur.

İnsanlar ise Tanrı'nın sonsuz nitelikleri arasında sadece ruh ve maddeyi bilebilir. Bilebildiğimiz bu iki niteliğin dünyasının kendine has yapısı vardır. Birinden ötekini türetemeyiz ve birinden ötekini anlayamayız. Onları kendi içlerinde, yani ruh dünyasını düşünce ile maddi dünyayı ise yer kaplayan uzamı ile anlayabiliriz.

Evren zorunlu bağlantılar zincirinden ibarettir. Birşeyin varoluş nedeni başka birşeydir ve bu nedenler zinciri sonunda Tanrı'ya ulaşılır. Bu nedenle tek tek nesneler ancak Tanrı'yı anlayarak anlaşılabilir. Burada Malebranche ve Geulincx'inki gibi occasionallist bir düşünce var ama temel fark Tanrı'nın varolanların içinde olması onların özünü oluşturuyor olması, onlardan ayrı bir varoluşu olmaması anlayışıdır. Tanrı evreni yaratmamıştır, evrenin kendisidir.

Spinoza Tanrı'nın görünüşlerini (Modus) sonlu ve sonsuz olarak ikiye ayırmıştır. Sonsuz olanlar Tanrı'nın özünden doğrudan görünürler, sonlu olanlar ise bir başka görünüşü gerektirirler. Sonlu olanlar hep birbirlerini gerektirirler ve sayısızdırlar. Sonsuz olanlar ise sonlu olanların ortaya çıktıkları bir bağlantıdır. Sonlu görünüşlere örnek; Madde özelliğinde, Uzaydaki nesneler, ruh özelliğinde ise düşüncedir. Sonsuz görünüşlere örnek; Madde özelliğinde, hareket ve durgunluk, ruh özelliğinde ise psişik olaylardır.

Ancak maddi ve ruhi olan bu görünüşler arasında bir ilgi olmasa da tek bir Tanrıdan türemiş oldukları için bir paralellik vadır. Spinoza şöyle der; "Gerçek dünyanın düzeni ile ideal dünyanın düzeni birdirler". Maddi dünyadaki her görünüşün ruhi dünyada bir paraleli, bir karşılığı vardır. Bu iki görünüş aynı Tanrıyı paylaştıkları için birbirini etkiler. Yani maddi dünyadaki bir değişim ruhi dünyada da olur. Örneğin ruhunda pozitif bir gelişme olan insanda aynı pozitif etki vücudunda da meydana gelir.

Evrende var olan zorunluluk nedeniyle bir rastlantıdan söz edemeyiz. Bir duruma rastalantı dememiz aslında gerçek nedeni bilmeyişimizdendir. Madde görünüşündeki olaylar hareket ve durgunluk bakımından bir nedenler zinciri ile matematiksel zorunlulukla ortaya çıktığından Spinoza'nın evreni tamamen mekanist bir görünümdedir. Aynı durum ruh görünüşünde de geçerlidir ve tüm düşünceler, kararlar kendisinden önceki düşüncelere zorunlulukla bağlıdır. Sonuçta Spinoza istenç özgürlüğünü reddetmiştir. Havaya atılan bir taş düşünebilseydi kandi isteğiyle yere düştüğünü sanırdı der.

İnsanın tek amacı ise varlığını korumaktır. Tüm değerler bu amaç etrafında toplanır. İyi, bu amaca hizmet eden şey, kötü ise etmeyen şeydir. Haz, bu amaca ulaşmanın sonucu, acı ise tersidir. Bu varlığını koruma çabasının amacı ise kendini geliştirme ve olabildiğince etkin olma isteğidir. Erdem de bunun gerçekleşmesidir. Bedenin gelişmesi güçlü kuvvetli olması, ruhun gelişmesi ise düşünce olarak yetkin olmasıdır. Yetkinliği sağlayan da etkin olmadır. Ne kadar çok etkin olunursa o kadar yetkin olunmuştur. Tutkular ise ruhuda bedeni de edilgin, yani erdemsiz yapar. Özgürlük ise etkilerimizin nedenlerinin bizde olmasından başka bir şey değildir. Neden, bizim dışımızda ise özgürlük yoktur. Erdemli kişi Tanrı'nın sonlu görünüşlerinden kendisini kurtarabilir, bunların sadece Tanrı'nın gelip geçici bir görüşü olduğunu bilir ve Tanrı'yı bilmek ,sevmek ister. Bu ise Tanrı'nın kendi kendisini istemesidir, sevmesidir ve sonsuzdur. İşte insan için yegane mutluluk budur.

Devlet konusunda Hobbes ile birlikte düşünen Spinoza devletin şekli konusunda ondan ayrılır. Monarşide egemenliğin tek bir kişi yada grupta toplanmasının bireylerin haklarını sınırladığına inana Spinoza İlk önceleri demokrat bir yönetim kurgulamış, sonraları aristokrat bir cumhuriyet düşüncesini benimsemiştir. Ona göre din özgürlüğü olmalıdır çünkü din ne devletle ne de bilimle ilgisi olmayan bir şeydir. Bu noktada o dönemde yaşadığı baskılar ve Hollanda'dan kaçmak zorunda kalması etkili olmuştur.

Spinoza felsefe tarihindeki en içine kapalı ve tutarlı sistemlerden birini kurmuştur. Bu nedenle sonraları sistemini geliştirme çabasına pek girişilmemiştir hatta öğretisine Spinozacılık denilebilir. Üstelik Spinozacılğın değeri ölümünden yaklaşık yüz yıl gibi uzun bir zaman sonra felsefe dünyası tarafından anlaşılmıştır. Hegel şöyle der; "Bir filozof olmak için önce Spinozacı olmalısınız, eğer Spinozacılığınız yoksa, hiçbir felsefeniz de yoktur".
prensisa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 05:48


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı