11-30-2008, 04:48 | #1 |
Babalar Oğulları Gömdükçe
Kâinatın değişmez kuralları var: Güneş doğudan doğar. Bahar, kışı kovalar.
Hiçbir gece nihayetsiz değildir. Ve oğullar, babaları toprağa verir. Bir babanın oğlunu toprağa verişi, doğanın yasalarıyla oynandığını düşündürür bize... Yaradan'ın buyruğuna karşı gelinmiş gibi hissederiz. Sanki bahar gelmemiştir, kışın ardından... Veya güneş yükselmemiştir doğudan... Bir cep telefonunda oğlunun ölümüne tanık olmuş bir ana-babanın acısıyla yandı yüreğimiz bu bayram... Terhisine 2 ay kalmış Oğuz Parpaloğlu'nun Şırnak'tan aradığı numara, hepimizin numarasıydı sanki.... "Arkadaşlarım öldü. Birazdan şehit olacağım. Hakkınızı helal edin" diyen ses irkiltti hepimizi... Gece karanlığında, bir dere yatağında pusuya düşmüş delikanlının "Yaralıyım. Hakkını helal ediyor musun annem" sorusuyla düştü önümüze başımız... "Ediyorum oğlum" cevabındaki tevekkülü de yaşadık; "Bir delik bul, saklan" haykırışındaki naçarlığı da... Ne uzundur kim bilir, tuzağa düşürülmüş bir oğlun veda konuşmasının ardından başlayan gece... Silah sesleri arasında kesilen telefon... Ve ardı sıra gelen kahredici bekleyiş... Güneş doğmaz doğudan... Uzayıp gider gece... Hele kara haber gelirse alacakaranlıkta; ...kış, bir daha dönmez bahara... Türkiye kanlı bir sayfayı yara bere içinde kapattı tarih defterinde; yeni bir döneme yelken açtı. Lakin bitti sandığımız bela, hâlâ can çekişiyor. Neşter vurulmadan üstünkörü kapatılan yara içten içe kanıyor. Çocuklarımızı alıyor elimizden... Geleceğimizle oynuyor. Hâlâ yüreğimiz ağzımızda okuyoruz haberleri; içimiz yanıyor hâlâ... Güneydoğu dağlarını uçsuz bucaksız bir gençler mezarlığına çevirdik; yine de toprak -ve onun harpten beslenen sahipleri-, doymak bilmedi taze kana... "Ben ölüyorum baba", "Hakkını helal et ana" diye arıyor çocuklarımız, bir kuytuda kan kaybederken... "Saklan oğlum" diye, "Feda olsun" diye çırpınıyor analarımız... Yenilerde yitirdiğimiz şairin deyişiyle, "pusuda ağır can kaybıyız". Biliyoruz değişmez kuralları var kâinatın: Güneş doğudan doğar. Bahar, kışı kovalar. Ve her gece iki gündüz arasındadır, biliyoruz. Gecikmiş sabahı iple çekiyoruz. Lakin yanıyor canımız, uzadıkça bu nihayetsiz görünen lanetli gece... Ağlıyoruz, babalar oğulları toprağa verdikçe... CAN DÜNDAR |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|