Yolsuzluk iddiaları
22/08/2008


Hasan Celal GÜZEL - RADİKAL




13 Haziran 2003 tarihli ‘Yolsuzluk ve yozlaşma’ başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim: “AK Parti iktidarı, yolsuzlukları vakit kaybetmeden ortaya çıkarmalıdır. Bu, hem AK Parti iktidarının devamı bakımından önemlidir; hem de Türkiye’de siyasetin ve siyasetçinin itibarının arttırılması ve demokratik rejimin yerine oturtulması bakımından zorunludur.”
AK Parti’yi ve Erdoğan’ı yıpratmak için 2002 genel seçimlerinden önce de yolsuzluk ithamlarında bulunulmuş ve Erdoğan bu konuda açılan dâvalardan beraat ederek aklanmıştı. AK Parti’nin, iktidarının ilk yıllarında yolsuzlukla mücadele konusundaki samimiyeti ve başarısı inkâr edilemez. Ancak, bir süredir hükûmeti yıpratmak için düğmeye basanlar, bazı yöneticilerin yaptıkları hatâların da katkısıyla, yolsuzluk iddialarını AK Parti iktidarı aleyhinde kullanmaya başlamışlardır.
Medyada bazen yolsuzluk iddiaları ısrarla gündeme getirilebilir. Bu konuda mübalağalar ve saptırmalar da olabilir.
Bu ithamların arkasında siyasî yıpratma maksadı ve bazı şahsî hesaplar da yatabilir. Medyaya düşen görev, özellikle yolsuzluklar konusunda dürüst, tarafsız ve duyarlı olabilmektir.
Bu konuda, yolsuzluk ithamlarının dikkatle incelenmesi ve kamuoyunun aydınlatılması lâzımdır.
***
Özellikle son 20 yıllık dönemde Türkiye‘de siyasî ahlâk bozuldu. Yolsuzluk olayları o derece arttı ki, ‘politika’ ve ‘politikacı’ kavramları halkın gözünde itibarını tamamen kaybetti. Politika, yalan dolanla aynı anlamda kullanılmaya başlandı. Politikacı ise, yalancı, vaadini tutmayan, sözüne güvenilemez, her türlü yolsuzluğu yapabilen, partizan kişi olarak biliniyordu artık... Ne yazık ki siyasî hayat, hiçbir ahlâk ve fazilet endişesi taşımayan çilesiz, meselesiz politikacıların şahsî kavga alanı hâline düşürüldü.
‘Kaht-ı Ricâl’ (devlet adamı yokluğu), 19. asrın tozlanmış tarih sahifelerinden günümüze taşınırken, hafızalarda Balkan Harbi öncesindeki siyasî vaziyet canlanmaya başladı.
3 Kasım Genel Seçimleri’nde AK Parti’yi tek başına iktidara taşıyan en önemli sebep; AK Parti’nin, diğer yozlaşmış, eskimiş, yıpranmış partiler gibi olmadığı; ‘ak ve temiz’ bir siyasî parti olduğu; liderinin, idareci ekibinin ve temsilcilerinin herhangi bir yolsuzluğa bulaşmamış olduğu düşüncesidir.
Bizim milletimiz, siyaset adamları hakkındaki saçma sapan ‘irtica’ iddialarına hiç aldırmaz; hattâ çapkınlık iddialarına bile gülüp geçer. Lâkin, bir lokma ekmeğini kazanmaya uğraşırken akşama kadar ter döken fukara halkımız için ‘yolsuzluk’ ithamları çok önemlidir. ***
Son günlerde bir AK Parti yöneticisi hakkındaki yolsuzluk iddiaları basının gündemini işgal etmektedir. Bu iddiaların asılsız çıkması ve sözkonusu siyaset adamının aklanması samimî temennimizdir. Ancak, ithamlara verilen cevabın henüz tatminkâr olmadığı ve zihinlerde istifham uyandırdığı görülmektedir.
Yapılması gereken, yolsuzluk iddialarının süratle araştırılmasından sonra düzenlenecek bir basın toplantısıyla neticenin belgelerle açıklanmasıdır.
Unutmayalım ki, yolsuzluk iddialarına gereken cevap verilemezse, atılan çamurlar iz bırakır ve birikecek tortular da iktidarı yıpratır.
‘Kul hakkı’nı en iyi bilmesi gereken muhafazakâr bir iktidarın bu konuda hassas olması beklenir.
Muhafazakâr demokrat bir iktidarın hâkimiyetine tahammül edemeyen dayatmacı bürokrasinin ve darbecilerden medet uman demokrasi karşıtı çevrelerin ekmeğine yağ sürmemeye itina edilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, çözümlenmemiş yolsuzluk ithamları sadece hukukun değil, aynı zamanda demokratik rejimin önemli bir açmazıdır.




http://www.moralhaber.net/yazidetay....8591&yazar=273