|
Kitap Dünyası Kitaplarla ilgili tüm paylaşım burada. |
Seçenekler | Stil |
03-07-2010, 11:57 | #1 |
Yitik Hüzün (Ali Çolak) Özeti,Konusu,Karakterleri
Arı Dilli Yazar: Ali Çolak Yazan: Recep Şükrü Güngör Yazı Kaynağı: Edebistan.com Deneme, kolay yazılır görünen ama türler içinde en zor yazılanıdır belki de. Dil arı duru olmalı, müktesebat geniş olmalı, şiir gibi akıcı olmalı, sohbet havasında olmalı, okuyucuyu yetiştirici olmalı. Bunları uzatabiliriz. Denemenin Türk edebiyatında iyi isimleri epey çokken bu türde yazmaya kalkışmak baştan büyük bir cesaret ister. Denemenin, A. Haşim, A. Rasim, Ataç, Eyuboğlu, S. Birsel gibi ustalarından sonra E. Özdemir, F. Andaç, A. Alkan, Nihat Dağlı, Sait Türkoğlu gibi seviyeli kalemleri yetişti. Bu noktada 1992′den bu yana yazıları ilgiliyle takip edilen bir denemeci çıkıyor karşımıza: Ali Çolak. Yaşadığı gibi sade, mütevazı yazan bir Türk yazarıdır o. İnsan ilişkilerinde oldukça seviyeli, sıcak kanlı olan Ali Çolak, 90′lı yıllarda yetişen birçok kalemin öncüsü olmuştur. Kendinden sonra gelen -hatta kendi yaşıtlarından bazı isimleri de sayabiliriz- yazarlara yol açmıştır. Yazdıklarıyla, konuştuklarıyla bir kuşağın öncü yazarlarındandır Ali Çolak. Mustafa Oğuz, Sait Türkoğlu, Musa Güner ve Nihat Dağlı onunla aynı kuşaktan yazarlarımızdır. İzmir’de çıkardıkları üç sayılık Kırkindi unutulmamıştır. Üç sayılık dergiden bugün yazılarını dergilerde, gazetelerde okuduğumuz beş-altı isim çıkmıştır. İhtilal sonrası Türkiye’sinde toplumsal hareketlenmelerin inkıtaa uğradığını, bireylerin toplu hareket etme güçlerinin güdükleştiğini görüyoruz. Böylesine çatlamış bir ortamda Ali Çolak beş on arkadaşıyla bir araya gelmiş ve yukarıda adını verdiğim edebiyat dergisini yayınlamıştır. 2006′da sessiz sedasız tatlı bir deneme kitabı yayınladı. Şimdi bu kitaba bakalım. Yitik Hüzün kitabının ana teması “hüzün”. Çocukluğa, ilk gençliğe, okul yıllarına, memlekete duyulan özlemden kaynaklanan bir hüzün. Yitip giden değerlerden, sözlerden, kelimelerden, anlamlardan, güzelliklerden duyulan hüzün. Yazar, dedesinin el yazısından söz ediyor yeni yazıyı anlattığı denemede. Dede ile torunun artık rahatça anlaşabileceğini, hatta mektuplaşabileceğini ama bizlerin yani ara neslin ise böyle bir güzellikten yoksun olduğunu vurguluyor. Kitapta yer alan denemelerin hemen çoğu, yazarın kendi çocukluğuna dönmesi şeklindedir. Yazarlar için çocukluk asla bitmeyen bir hazinedir. Hepimiz döner döner o temiz dünyayı anlatırız. Çünkü temizdir, günahsızdır, garazsızdır. Bazı denemelerini dergilere ayırmış. Ali Çolak, Anadolu dergilerine ayrı bir önem veriyor. Onların o mahzun duruşlarını, tatlı telaşla çıkarılışlarını, arkalarında birkaç taze yüreğin çırpınışını mühimsiyor. Edebiyat yazarına değiniyor bazı denemelerinde. Cahit Sıtkı’ya, Attila İlhan’a, Fazıl Hüsnü’ye, Hilmi Yavuz’a, Can Bahadır Yüce’ye, Sait Türkoğlu’na daha bir önem veriyor. “Refik Halid, benim edebiyat öğretmenimdi.”(sh.99). Onların edebiyatçılıklarını özellikle vurguluyor. Şair, yazar kelime işçisidir. Ali Çolak da kelimeleriyle öne çıkıyor. Kelimeleriyle öne çıkan yazarları şairleri öne çıkarıyor. Popüler romanlarla ve yazarlarıyla istihza ediyor. Romanın sanayi ürünü haline getirilişine ağıt yakıyor. “Vakit bulursam on sayfa okurum.” diyerek popüler roman kavramını nereye koyduğunu gösteriyor. Türkçeyi iyi kullanan bir deneme ustasıdır Ali Çolak. Türkçeyi iyi kullananların onun yanında müstesna bir yeri var. “Ne güzel, bakın yine Türkçe’yi konuşuyoruz.”, “Kelimeler aynamızdır bizim, en derin iç sesimizdir. Çocuklarımızın adı, nesnelere, mekânlara, verdiğimiz isimler, ruhumuzun arzularını, açlıklarını ve hülyalarını haber verir.”(sh. 47), “Ahir zaman insanının günahlarından biri de kelimelere işkence etmek olmalı…”(sh. 49) Şimdiden ders kitaplarına alınan Ali Çolak, gelecek neslin okuyacağı belli başlı isimlerden biridir. |
|
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|