|
Kitap Dünyası Kitaplarla ilgili tüm paylaşım burada. |
Seçenekler | Stil |
03-06-2010, 12:08 | #1 |
Yaprak Dökümü (Reşat Nuri Güntekin) Özeti, Konusu, Karakterleri
Yazarı : Reşat Nuri GÜNTEKİN Yayınevi : İnkılap Kitabevi Basım Yeri / Tarihi : İSTANBUL / 1999 - Ocak Sayfa Sayısı : 135 KİTAP HAKKINDA 'Yaprak Dökümü', Reşat Nuri Güntekin’in toplumsal sorunları, insan ilişkilerini, ahlaki değerlerin yozlaşmasını gerçekçi bir biçimde ele aldığı sosyal bir romandır.Cumhuriyet’in ilk yıllarında yazılmıştır. Yazarın sanat anlayışı gerçekçiliktir ve yazar kendi toplumunun başından geçen büyük toplumsal değişimlerin sonuçlarını eleştirel ve karamsar bir bakış açısıyla değerlendirmiştir. Eserin büyük toplumsal ve siyasal değişimlerin hemen ardından yazılması önemli bir noktadır. 'Yaprak Dökümü'nün konusu maddi durumlarının karşılayabileceğinin üzerinde ve kendilerine ait olmayan bir yaşam tarzı sürmek isteyen bir ailenin başına gelenlerdir. Batılılaşmanın etkisiyle meydana gelen kültürel ve ahlaki yozlaşmayı bir ailenin başına gelenlerden yola çıkarak anlatır. Doğru kavranılmayan bir modernleşme anlayışının bireye, aileye ve topluma çok ağıra mal olabileceği temasına dayanır. Roman, Osmanlı İmparatorluğunu’ nun yıkıldığı 1900lü yılların başında geçer. Bilindiği gibi Batılılaşma akımı Osmanlı’nın son dönemine damgasını vurmuş bir fikir akımıdır. Fakat taklitçi ve niteliksiz bir medeniyetleşme Osmanlı’ya ağıra mal olmuştur. Yazar bu yanlış taklitçiliğin nelere mal olduğunu İstanbul’da yaşayan bir aileden yola çıkarak eleştirel ve karamsar bir anlatımla eserinde anlatmıştır. Olayın geçtiği çevre büyük değişimler geçiren bir toplumun küçük bir ailesi ve bu aile dışından birkaç kişiyle sınırlıdır. Olaylar namuslu bir aile babasının işten çıkmasıyla birlikte aile üzerindeki kontrolü süratle kaybetmesiyle başlar ve art arda meydana gelen yaprak dökümleriyle son bulur. Romanda, baş kişi Ali Rıza Bey namuslu, çalışkan ve kendisini çocuklarına adamış eski bir kaymakamdır. Beş çocuğu vardır. Emekli olduktan sonra özel bir şirkette memurluk yapmaktadır. Namusuna ve ilkelerine o denli bağlıdır ki bu uğurda çocuklarını kaybetmeyi bile göze alır. Hayriye Hanım Ali Rıza Bey’in hanımıdır. Ağır başlı ve çalışkan bir insandır. Şevket en büyük çocuklarıdır, iyi bir eğitim almıştır, ailenin geçiminden sorumludur ancak bazı zaafları da yok değildir. Fikret ağır başlı ve çok okuyan biridir ancak fiziksel güzelliği pek yoktur. Leyla ile Necla çok güzeldirler fakat yanlış eğilimlere sahiptirler. Ayşe ailenin en küçüğüdür. Ferhunde evin gelini aynı zamanda ailenin kaderini değiştirecek kişidir. 'Yaprak Dökümü'nde; çağa ayak uydurmak adına girişilen büyük hayallerin, manevi değerlere önem vermemenin,israf yapmanın ve büyük sözü dinlememenin yıkımlara neden olacağı iletisi işlenmiştir. Reşat Nuri Güntekin, anlatımında gerçekçilik akımı damgasını vurmuştur. Cümleler kısa, iletileri nettir. Çok olmamakla birlikte tasvirler bulunur. Anlatıma karamsarlık egemendir. Anlatım akıcıdır ve üçüncü bir ağız tarafından yapılır. Bir yandan da, ruh çözümlemeleri yapmıştır. Güntekin aynı zamanda karakterleri oluştururken fiziksel tasvirlere yer vermiş, kişileri konuşturmuş ve karakterleri eylem ve ilişkiler düzeni içinde göstermiştir. Ali Rıza Bey,kendi hâlinde, dürüst bir insandır. İlkelerine ters düşen bir olay nedeniyle çalıştığı şirketten istifa eder. Ali Rıza Beyin, Şevket isminde bir oğlu ile Fikret, Neclâ, Leylâ ve Ayşe adında dört kızı vardır. Ali Rıza Bey, işten çıktığı sırada oğlu Şevket bankada işe başlar, evin bütün yükü onun üzerine biner. Şevket, babası gibi iyi yetişmiş, karakterli, namuslu bir gençtir. Bir süre sonra Şevket, Ferhunde adında bir kadınla evlenir. Eğlenceye düşkün olan bu kadın, Neclâ ve Leylâ'nın da aklına girer. Evde sık sık partiler düzenlenir. Fikret, bu durumdan memnun değildir ama elinden bir şey gelmez. Hayriye Hanım ise kızlarına koca bulmak ümidiyle her şeye razı olur. Şevket de olanlardan memnun değildir ancak karısana olan zaafı onun da elini kolunu bağlar. Ali Rıza Bey ise işten çıktıktan beri gözden düşmüştür. Partiler için harcanan para maddî sıkıntılara yol açar kavgalar artar. Ali Rıza Bey ise üzüntüden ne yapacağını bilmez. Fikret bu hayata dayanamaz ve yaşlı bir adamla evlenir. Böylelikle ilk yaprak düşer. Şevket ise masrafları karşılamak için bankadan para çalar ve hapse atılır. Böylece, ikinci yaprak da düşer. Ferhunde evden kaçar. Bu kaçışla hakimiyet yine Ali Rıza Beyin eline geçer ve eğlencelere son verilir. Necla kendisini zengin gösteren bir Suriyeli ile evlenir.Bu dördüncü yaprağın düşüşüdür. Leylâ kötü yola sapar,bir avukatın metresi olur ve evden kovulur. Bu beşinci yaprağın düşüşüdür. Bu olaydan sonra Ali Rıza Beye hafif bir inme iner. Hayriye Hanım bütün güç ve kuvvetini kaybeder. Ali Rıza Bey Fikret’e gider fakat orda kalmaz, İstanbul'a döner, hastalığı ilerlediği için hastaneye yatırılır.Babasının hastalık haberini alan Leylâ onu hastaneden çıkarır, kendi evine götürür. Taksim'deki lüks apartman katında hep birlikte rahat yaşamaya başlarlar. Ara sıra yolda eski kahve arkadaşları ile göz göze gelmese Ali Rıza Bey halinden mutlu olacaktır Sonuç olarak, “Yaprak Dökümü” sosyal bir romandır. Gerçekçi sanat anlayışıyla yazılmıştır. Konu ve teması büyük toplumsal değişimlerin ailelere, bireylere ve topluma nasıl yansıdığını ele almıştırlar. Genelde şehir insanları konu alınmıştır. Eser, topluma yol gösterici niteliktedir. Örneğin, Reşat Nuri, Cumhuriyet Dönemi toplumcu yazarlardandır ve insanları Cumhuriyetle gelen yeni sisteme alıştırmak istemiştir fakat bunun geçmişteki gibi yanlış yapılmamasını eserinde verdiği mesajla anlatmıştır. Yazarın dili sadedir bu da iletileri netleştirmiş ve hikayeyi takibi kolaylaştırmıştır. Kahramanlar gerçek gibidirler. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; bu eser iletileri itibariyle değerli bir eserdir ve yazıldığı çağı ve yeni nesilleri aydınlatmada baş ucu kitabı olma özelliği taşırlar... KİTABIN ÖZETİ : Ali Rıza Bey, şair ruhlu, içine kapanık, kendi hâlinde dürüst bir insandır. Prensipleri kendi prensipleriyle bağdaşmayan insanlarla çalışmak istemediği için şirketteki memuriyetinden istifa eder; Üsküdar'daki evine çekilir. Ali Rıza Beyin, Şevket isminde bir oğlu ile Fikret, Neclâ, Leylâ ve Ayşe adında dört kızı vardır. Ali Rıza Bey, işten çıktığı sırada oğlu Şevket yüksek maaşla bir bankaya memur olur; evin bütün yükü onun üzerine biner. Şevket, babası gibi iyi yetişmiş, karakterli, namuslu bir gençtir. Ailesine de son derece bağlıdır. Babasının doğruluk ve namus uğruna işten istifa etmesini uygun bulur. Buna karşılık Ali Rıza Beyin hanımı Hayriye Hanım durumdan hiç memnun kalmaz. Bir süre sonra Şevket, Ferhunde adında hafif meşrep bir kadınla evlenir. Eğlenceye düşkün olan bu kadın, birbirinden genç, güzel ve hareketli, asrî olmaya meraklı olan Neclâ ve Leylâ'nın da karakterini bozar. Bir eğlence ve moda düşkünlüğü başlar. Evde sık sık partiler düzenlenir. Evin büyük kızı Fikret, yengesi ve kardeşleriyle anlaşamadığı ve bu durumdan hiç memnun olmadığı için en az babası kadar üzgün ve kırgındır. Hayriye Hanım, sırf kızlarına koca bulmak ümidiyle evde her değişikliğe razı olur. Şevket de olanlardan memnun kalmamasına rağmen belki de karısının tesiriyle kendisini bu hevese kaptırmıştır... Evde gün geçtikçe itibarı düşen Ali Rıza Bey tekrar işe girmeyi düşünürse de başaramaz. Eğlenceler ve toplantılar için lüzumsuz yere para harcanan evde maddî sıkıntılar başlar; kavgalar, türlü rezaletler ve sefalet birbirini takip eder. Ali Rıza Bey, çocuklarındaki bu korkunç değişiklikler karşısındaki hayret, şaşkınlık ve acı içinde kıvranmaktadır. Evdeki bu anormal havaya ayak uyduramayacağını anlayan Fikret Adapazarı'na yaşlı, dul bir adama gelin gider. Böylelikle aile ağacının yapraklarından biri düşer. Ali Rıza Bey, çirkin durumlardan kurtarmak için kızlarını evlendirmeyi düşünür; fakat dürüst ve namuslu damat adayı bulamaz. Bu arada Şevket masrafları karşılamak için bankadan borç alır; sonra ödeyemez, hapse atılır. Böylece, ikinci yaprak düşer. Kocası hapisteyken Ferhunde evden kaçar. Bu üçüncü yaprağın düşüşü olur. Karısının kaçtığı haberini hapishanede babasından alan Şevket üzülmez, hatta bir belâdan kurtulduğu için memnun olur. Ferhunde'nin kaçışı ile elebaşlarını kaybeden Leylâ ve Neclâ bocalarlar. Evde hakimiyet yine Ali Rıza Beyin eline geçer; toplantılara ve eğlencelere son verilir. Bu monoton hayat kızlara pek sıkıcı gelir; sırf bu havadan kurtulmak için Neclâ bin bir türlü hayaller kurarak, kendisini zengin gösteren bir Suriyeli ile evlenir. Fakat Suriye'ye gidince orada kocasının birkaç karısının daha olduğunu görür. Kendisini kurtarması için babasına mektuplar yazar. Bu dördüncü yaprağın düşüşüdür. Bu arada Leylâ kötü yola sapar. Ali Rıza Bey, kızını evden kovar. Leylâ bir avukatın metresi olur. Bu beşinci yaprağın düşüşüdür. Bu olaydan sonra Ali Rıza Beye hafif bir inme iner. Onu yiyip bitiren asıl hastalık içindedir. Leylâ da gittikten sonra ev büsbütün ıssız kalır. Hayriye Hanım bütün güç ve kuvvetini kaybeder. Leylâ yüzünden kocasına sık sık sitemlerde bulunur. Bunun üzerine Ali Rıza Bey, Adapazarı'na, Fikret'in yanına gider. Fakat aradığı huzuru orada da bulamaz; kalabalık bir aile hayatı içinde âdeta bir cehennem hayatı yaşayan Fikret, bütün iyi niyetine rağmen babasını yanında barındıracak durumda değildir. Bunun üzerine Ali Rıza Bey İstanbul'a döner, hastalığı ilerlediği için eve uğramadan hastahaneye yatar. Babasının hastalık haberini alan Leylâ onu hastahaneden çıkarır, kendi evine götürür. Taksim'deki lüks apartman katında hep birlikte rahat yaşamaya başlarlar. Ara sıra yolda eski kahve arkadaşları ile göz göze gelmese Ali Rıza Bey büsbütün huzur içinde olacaktır. 3.KİTABIN ANA FİKRİ : Çılgın hayallerin, maddî israfların, gereksiz özentilerin hüküm sürdüğü bir ailede çöküntülerin başlaması kaçınılmazdır. 4.KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ : Ali Rıza Bey, şair ruhlu, içine kapanık, kendi hâlinde dürüst bir insandır. Şevket, babası gibi iyi yetişmiş, karakterli, namuslu bir gençtir. Ailesine de son derece bağlıdır. Ferhunde, eğlenceye düşkün,genç ve güzel bir kadın. 5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER Yaprak Dökümü, toplumsal gerçekleri ele aldığından basmakalıplıktan uzak, başarılı bir romandır. Bilindiği gibi, Tanzimat'tan sonra toplumumuzda bir batılılaşma hevesi başlamıştı. Batılılaşmak yanlış anlaşıldığından; yüzyıllarca süren millî gelenek ve göreneklerimizden, karakterimizden sıyrılma olarak kabul edildiğinden, bu, birçok ailede birtakım felâketlere sebep olmuştur. Bugün bile içinde bulunduğumuz güç durumların esas sebebi budur. Birtakım toplumsal pürüzlere, karakter boşluklarına ışık tutması bakımından Yaprak Dökümü gerçekçi ve orijinal bir romandır. 6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ: REŞAT NURİ GÜNTEKİN 25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi' ni bitirdi (1912). Bursa' da başladığı (1913) öğretmenlik hayatına çeşitli okullarda devam etti. Milli Eğitim müfettişi (1931), Çanakkale milletvekili (1933-43), Paris Kültür Ateşesi ve emekli (1954) oldu, kanser tedavisi için gittiği Londra' da öldü. İstanbul' da Karacaahmet Mezarlığı'nda gömülü.ESERLERİ Gizli El (1922), Çalıkuşu (1922), Damga (1924), Dudaktan Kalbe (1925), Akşam Güneşi (1926), Bir Kadın Düşmanı (1927), Yeşil Gece (1928),Acımak (1928), Yaprak Dökümü (1930), Kızılcık Dalları (1932), Gökyüzü (1935), Eski Hastalık (1938), Ateş Gecesi (1942), Değirmen (1944), Miskinler Tekkesi (1946), Harabelerin Çiçeği (1953), Kavak Yelleri (1950), Son Sığınak (1961),Kan Davası (1955) |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|