|
Kitap Dünyası Kitaplarla ilgili tüm paylaşım burada. |
Seçenekler | Stil |
03-11-2010, 11:45 | #1 |
Üç Anadolu Efsanesi (Yaşar Kemal) Özeti, Konusu, Karakterleri
Üç Anadolu Efsanesi Yazarı: Yaşar Kemal Yayınevi: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Basım Yeri / Tarihi: İstanbul / Ocak 1967 Sayfa Sayısı: 222 KİTAP HAKKINDA Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa borcunu da Üç Anadolu Efsanesi ile öder. "Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kardır kuralınca, öne ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini, tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi, bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil." Abidin Dino, Milliyet Sanat "Yaşar Kemal, Anadolu aşık-hikayecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlanmış bir yazar. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiş." Pertev Naili Boratav, Folklor ve Edebiyat I Bir Bilinmez Zaman Destanı... Dinlemediğiniz güzellikte bir şarkının belki de hiç bilmediğiniz, dünya üzerinde ender söylenen gerçek ve son notalarını duyup, onlara kulak vermek ister miydiniz? İsterseniz eğer, Yaşar Kemal sizin için dillendirmiş bu hüzünlü yarımada gibi duran anlatıyı. Benliğimize, nereden geldiğimize, kim olduğumuza dair bir hikaye bu... Eşsiz bir deneyim... Okumamak haksızlık olur... Anadolu'nun sesine kulak vermemek haksızlık olur... BİR ZAMANSIZ DESTAN... Zaman yok... Zaman belli değil... Zaman önemli de değil... Bir yer var: Toroslar... Dik dik yamaçlar var.Sıra sıra dağlar var. Pırıl pırıl sular var. sürüm sürüm, yılkı yılkı geyik var o dağlarda. Bir deli, bir yiğit genç var; adı Halil. Dağların sevdalısı. Geyiğin, avın, tutkunun, bilinmezliğin ateşi yakmış yüreğini, hala yakmakta. Durduramıyorlar, alıkoyamıyorlar onu yolundan, sevdalısından. Durduramıyor kendini Halil, Zeynep’inin yüzü siliniyor kulaklarından geyik sesi duyunca. Geyik sesi geliyor kulaklarına; susmayan, inleyen, çağıran geyik sesi. Yiğitlik bir kenara... Yalvarışların yakarışların biri bin para! Kimse durduramıyor Halil’i. Hiçkimse! Bir sevdalısı, nişanlısı, gözünün nuru var Halil’in: Zeynep... Gözleri ceylan gibi güzel. Boyu filiz gibi, esen saçları simsiyah, örgü örgü başında. Bir gören bir daha unutamıyor Zeynep’i... Vefalı, sevdalı, güzel, hanım Zeynep... Elinden o bir bardak suyu içen bir daha istiyor... Kana kana, belki de ölümüne içmek istiyor o suyu... Bir ağa var: Karaca Ali. Zengin, güçlü, iktidar... Kurda kuşa, dağa toprağa, isme insana sahip olmak ister. Zeynep’e sahip olmak ister. Gönlüne el uzatmak, ruhuna, güzelliğine ‘’benimdir’’ demek ister. Fakat bilmez ki Zeynep gönlüne hükmedemez. Gönül hüküm dinlemez, sahibini arar, buldu mu söz eylemez, ferman saymaz, kafese girmez, giremez... Zeynep Halil’siz, Halil Zeynep’siz yaşamaz, yaşayamaz... Koca Ali Ağa ise inatçıdır, vazgeçmez. Para sokar araya, güç gösterir, baş devirir... İhanet eder, ihanet ettirir. Akrabayı akrabaya kırdırır, dostu dosta düşman eder. Durulmaz. Halil ise gönlü, nefsi, aşkı ikiye bölünmüş; bir gözü dağda gezer, geyiklerin peşinde, bir gözü Zeynep’i görür, Zeynep’im der, kalbi yanar, yeşerir umudu. Fakat umutlar yeşerse de karanlık durmaz, kötülük son bulmaz. Ali Ağa durulmaz bir düşmanlıkla yıkar etrafındaki görünmez barış çığlıklarını. Halil ise onca yiğitliğine, onca sevenine, bağına karşı gider yine vurulur bir ‘’alageyik’’ güzele... Çeker tetiği, hem alageyiğe hem kendine... Sevenler kavuşamaz böylece... Bir var olup, bir de yok olmuşlardır... Ama ruhlarını verirken engin gökte birbirlerine, bir türkü yayılır boşlukta birdenbire... O türkü bir hikaye olur... Hikaye destan olur... Destan gönüllere kazınır, yar olur, gözyaşı olur, Toroslar’daki çam kokulu güzel köylerde söylenip kalmaz, yaşantı olur... Karışır bizimle adımlarımıza... Ben de gittim bir geyiğin avına Geyik çekti beni kendi dağına Tövbeler tövbesi geyik avına Siz gidin kardaşlar kaldım kayada Ben giderken kayabaşı kar idi Yel vurdu da ıklım ıklım eridi Ak bilekler taş üstünde çürüdü Siz gidin avcılar kaldım kayada Urganım kayada asılı kaldı Elbisem sandıkta deşili kaldı Gerdekte nişanlım küsülü kaldı Siz gidin kardaşlar kaldım kayada Kayanın dibine çadır kursunlar Çifte davul çifte zurna vursunlar Kayada kaldığım yare desinler Siz gidin avcılar kaldım kayada İşte orada, iki sevgilinin düşüp can verdikleri yerde her yıl oraya düştükleri günün seherinde tanyerleri ışırken iki çiçek biter. Bu çiçeğin biri kırmızı, biri mavi açar. Tam günün ucu görünür çiçekler birbirine kavuşacakken öte kayadan bir geyik uçarak gelir, çiçekleri yer. Bu her yıl böyle olur. Güneş Pehlivantürk Antoloji.Com YAZAR HAKKINDA Asıl adı Kemal Sadık Göğceli olan Yaşar Kemal, 1923 yılında Adana'nın Osmaniye İlçesi'ne bağlı Hemite Köyü'nde doğdu. Henüz ortaokul sıralarındayken halk yazınına duyduğu ilgi, onu folklor derlemeleri yapmaya yöneltti. O dönemde şiirleri, Adana Halkevi'nin yayını olan "Görüşler Dergisi" nde yayımlandı. Ortaokulun son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalarak; ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalıştı. Bu arada Ülke, Kovan, Millet, Beşpınar Dergilerinde, şiirleri görüldü. 1951 yılında İstanbul'a yerleşerek, Cumhuriyet Gazetesi'nde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya başladı. "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajıyla, Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı'nı kazandı. O yıllarda öyküleriyle de ilgi çeken sanatçının, 1952 yılında "Sarı Sıcak" adlı öykü kitabı yayımlandı. İlk romanı "İnce Memed" 1955 yılında çıktı. 1955-1984 yılları arasında öykü, roman, röportaj ile makalelerinden oluşan 33 kitabı yayımlandı. Yaşar Kemal, ilk romanı "İnce Memed" ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı'nı kazandı. 1974 yılında "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı yapıtı, Madaralı Roman Ödülü'nü aldı. "Yer Demir Gök Bakır" Fransa'da 1977 yılında, Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı seçildi. "Binboğalar Efsanesi", 1979 yaz dönemi için Büyük Edebiyat Jürisi tarafından seçilen kitaplar arasında yer aldı. 1982 yılında uluslararası Del Duca Ödülü'ne layık görülen Yaşar Kemal, 1984 yılında Fransa' nın Légion D'Honneur Nişanı'nı aldı. Yapıtlarında; Torosları, Çukurova'yı, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu,çarpıcı bir biçimde ortaya koyan yazarın eşsiz betimlemeleri, eserlerinin en önemli özelliğidir. 29 dilde yayımlanmış olan kitaplarıyla, dünya yazınında çok önemli bir yeri vardır. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|