|
SonForum Siyaset Meydanı Siyasetle ilgili haber,yorum,araştırma ,siyasi tartışma bölümü,siyasi serbest kürsünüz . |
Seçenekler | Stil |
01-30-2010, 18:19 | #1 |
Türkiye Solu Tartışılıyor (haberturk.com)
TÜRKİYE SOLU TARTIŞILIYOR
Türk solunun nasıl bir değişime ihtiyacı var? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Milliyet'ten Devrim Sevimay'a verdiği röportajda söylediği sözler, yıllardır Türk soluna çıkış yolu arayan kesimlerde heyecan yarattı. Kurultaydan sonra partide köklü değişiklikler olacağını söyleyen Baykal'ın, "Yeni bir yapılanma ortaya çıkacak ve CHP çok daha etkin bir siyaset yapacak" sözlerinin ne anlama geldiği, solun Türkiye'deki geleceği açısında son derece önemli. Zira Türkiye solunun neden iktidara gelemediği, halktan beklediği teveccühü neden bir türlü göremediği uzun yıllardır tartışılan bir konu. Karaoğlan’ın başında olduğu CHP dönemi hariç, çok partili sistemde sol partiler halktan pek ilgi görmedi. Uzun yıllar Türkiye solunun bayraktarı olarak görülen CHP 12 Eylül darbesinden itibaren, sol entelektüellerin gözünden hızla düşerken, yeni bir solun nasıl olması gerektiği tartışmaları da daha üst perdeden ve yoğun bir şekilde gündemi meşgul etmeye başladı. Çıkış yolunu arayan sol kesimde birçok kişi CHP'den umudunu kesmiş durumda. Parti bu açıdan bakanların gözünde 12 Eylül'den sonra hızla devletçi bir anlayışa girdi ve izlediği statükocu politikalarla var olan sistemin en yılmaz savunucusu durumuna geldi. Hatta kimilerine göre CHP, milliyetçilik ve tutuculuk konusunda MHP ile yarışmaktan da çekinmiyor. Bu görüşü savunanlara göre CHP 'SOL' bir parti değil, sistemi koruyan, merkeziyetçi, halktan kopuk bir 'devlet partisi'. Peki CHP sol değilse, hepsi toplandığında baraja bile yaklaşamayan “gerçek sol” oya sahip diğer sol partilerin halkla kurdukları ilişkide eksik olan ne? Sol partilerin -söylemleri itibariyle- en fazla oy alması gereken 'varoşlar' neden yıllardır sağ partilerin oy deposu konumunda? Türk solunun nasıl bir değişime ihtiyacı var? CHP solun neresinde? Neden halkın büyük bölümünde ve sağ kulvarda 'sol' denilince akla CHP geliyor? 'AK Parti CHP'den daha solcu' söylemi ne kadar doğru? HABERTURK.COM yıllardır tartışılan ve Türk siyasetindeki dengelerin yerli yerine oturması için cevaplarının bulunması gerektiğine inanılan bu soruları konuyla ilgili en çok kafa yoran isimlere sordu. "Türkiye solu tartışılıyor" yazı dizisi başlıyor. Mahmut HAMSİCİ - Özgür UĞUR / HABERTURK.COM (ÖZEL DOSYA) İLK BÖLÜM: CHP SİYASİ YELPAZENİN NERESİNDE? BAYKAL 'DEĞİŞECEĞİZ' DERKEN NEYİ KASTETTİ? CHP'NİN NASIL BİR 'DEĞİŞİM'E İHTİYACI VAR? KENTLERİN GÖÇ ALAN BÖLGELERİ NEDEN 'SAĞ' PARTİLERİN OY DEPOSU? 'AK PARTİ CHP'DEN DAHA SOLCU' TEZİ NE KADAR DOĞRU? Fikri Sağlar / Eski Kültür Bakanı CHP zaten sağ ile solun tam ortasında olduğunu söylüyor. Oysa toplumun yarısından fazlası açlık ve yoksulluk içerisinde. Her dört kişiden biri işsiz durumda. Dolayısıyla CHP emeğin partisi haline gelmeli. CHP her seçim döneminde, her kurultay arifesinde yenilenerek, yeni kadrolarla iş başına geleceğini söyler ama bu vitrin düzenlenmesinden öteye gitmez. CHP, devrimci geleneğini ortaya koyan, taşıdığı misyona uygun, dünyayı bilen, ona uygun tasarımlar getiren, toplumda güvenilir kadrolara sahip hale gelmelidir. Bunları bir kenara bırakıp vitrine yeni birkaç isimle çıkması başarı getirmez . CHP’nin toplumla inatlaşmayacak, toplumun sorunlarına el atacak, toplumun tam içinde olacak kadrolara ihtiyacı var. Makyaj yenilemeleri CHP’ye yarar getirmez. Türkiye'nin sorunları var, işsizlik meselesi var, ekonomik meseleler var, Kürt mesesi var, Alevi meseli var, Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı bir taarruz var, Türkiye’nin dünyadaki rolüyle ilgili sorunlar var. Bu noktada toplum içindeki muhalefete önderlik yapması lazım. CHP bunları beceremedi. Bu da sol olmakla mümkündür. CHP emeği, insanların iş, aş sahibi olmasını, zengileşmesini savunmalı. CHP bunun için de iktidar olacağım iddiası içinde olmalı. AKP’nin solda olduğu liberallerin söyledikleri bir şey. Aslında baktığınızda Türkiye’nin sorunları sol ideolojiyle çözülebilir ancak sağın mensupları da zaman zaman bu çözümlere başvuruyorlar. Sol olması gereken çözümü ortaya koymuyor. Liderlik konumundaki sıkıntıları var, çatışmalar var, yapması gerekeni yapmıyor onu da sağ dolduruyorlar. kullanıyoo bu işi eğer eksik bırakmazsa sol bunu dolduramayacak. Sol şunu söylemeli: Biz emekten, adaletten, zengileşmeden yanayız. Ali Sirmen / Cumhuriyet Gazetesi Yazarı CHP Türkiye gerçeklerini göz önünde bulundurduğunuzda hala ortanın solunda duruyor diyebiliriz. Çok sağa kaydılar ama yine soldalar. Bugün AKP oy kaybı yaşıyor ama bu CHP’yi alternatif yapmaya yetmez. Alternatif olabilmesi için zorunlu koşul iktidarın oy kaybetmesi ama yeterli koşul CHP’nin oyunu artırmasıdır. Bu olmadığı zaman CHP yetersiz demektir. Bu yetersizlik nereden kaynaklanıyor? Bu yetersizlik CHP’nin geniş emekçi kesimlerini, gençleri, kadınları kucaklayarak büyük bir toplumsal sinerji yaratmayı becerememesinden, dar bir kadro içinde hapsolmasından, muhalefetini, zorunluluğu tartışma götürmemekle birlikte laiklikle sınırlamasından kaynaklanıyor. CHP yenilik yapmayı düşünüyorsa kurultayı beklemeden, bir an önce harekete geçmeli. CHP bunu yapmazsa bu alanı boş bırakacaktır ve bunu başkaları dolduracaktır. CHP bu boşluğu hiç vakit kaybetmeden doldurmak durumundadır. Bu yöndeki en ufak değişiklik, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul'daki belediye başkan adaylığı örneğinde olduğu gibi büyük etki yaratacaktır. CHP’nin emekçilere, kadınlara ulaşması lazım; çözümlerin Ankara’da oturularak değil yerinden, tabandan üretilmesi lazım. Bunu Altan Öymen denedi. AKP’nin solda olduğu Uğur Mumcu’nun liboş diye adlandırdığı kesimin bir uydurmasıdır. TEKEL işçilerine karşı biber gazı sıkan AKP mi solcu? Varoşlar konusundaysa ezbere konuşuluyor. Varoşlar konusundaysa ezbere konuşuluyor. Varoşların iyi analizini yapmak lazım, lumpen proleteryanın sosyal demokrasiye destek olacağını sanmak yanlıştır. 2010 varoşlarıyla 1970’lerin varoşları aynı değil. Burada şunu da sormak lazım TEKEL işçilerinin her üçünden ikisi AKP’ye oy vermiş. Onların hiç kabahati yok mu? Nazım Hikmet’in Akrep gibisin kardeşim şiirine bir bakın. Erol Kızılelma / Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı CHP, ortanın solunda olduğunu ve sosyal demokrasiye evrimleşmeyi hedef seçtiğini söyleyen bir partidir. Ama demokrasi gibi sosyal demokrasi de bir kültür meselesi. Siyasi partiler bir sihirli değnekle sosyal demokrat olamıyor. Bunun için eğitilmiş ve sosyal demokrasiyi içselleştirebilmiş kadrolara gereksinim var. CHP bu yolda ilerlemeyi hedeflemiştir. Ama, bu yolda ilerlemesi, zaman zaman kötü yönetilmesinin yanında askeri darbeler ile, özellikle 12 Eylül’de kapatılması ile büyük ölçüde engellenmiştir. CHP’nin sağa kaydığı konusunda eleştiriler var. Sosyal demokrat partiler geniş bir yelpazeyi kucaklar. Bu yelpaze sınırları içinde konjonktürel etkilerle, zaman zaman sağa, zaman zaman sola kayabilir. Bunda bir sakınca yoktur. Ama parti içinde tam bir demokrasinin uygulanması şartıyla. Bizim sosyalist solumuz çoğulcu bir kültüre yabancıdır. Sosyal demokrasi, geniş bir yelpazeyi kucaklaması nedeniyle çoğulcu kültüre daha yatkındır. O nedenle sosyal demokrasiyi farklı yorumlayan görüşler parti içi demokrasinin güvencesi ile bu çatı altında bir arada olabilmelidir. CHP’de yapılması gereken en önemli şey parti içi demokrasinin tam olarak uygulanmasıdır. Bunun yanında, CHP'nin sendika ve meslek kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle ilişkiyi geliştirmesi zorunludur. Yoksa partinin programı da, tabanı da sosyal demokrat çizgidedir. CHP bu kimliğini, geçmişte baskıcı iktidarlara karşı emekçi haklarının geliştirilmesinde, demokrasinin geliştirilmesinde kanıtlamıştır. Kentlerin göç alan bölgeleri, rant özentisi nedeniyle sağ partilere yakınlık göstermektedir. Ama bilinmelidir ki, bu geçici bir olgudur. Ülkede demokratikleşmenin geliştirilmesinin yanında, sürdürülebilir bir kalkınma ve sosyal adalet sağlanamadığı sürece, sağ partilerin bu bölgelerden sürekli oy almaları mümkün değildir. AKP’nin CHP’nin solunda olduğu, her zaman sola düşman olmuş olan liberallerin bir uydurmacası hem de sola bir tuzaktır. Bugün bu tuzak işlevli olmuş ve solun içine anlamsız, ulusalcı sol-AB’ci sol gibi bir ayrılık sokmuştur. Bir kısım sol da liberallerin kucağına savrulmuştur. AKP sol olmak bir yana, emekçilere, çalışanlara düşman yüzünü kanıtlamış, mevcut neoliberal soygun politikalarının uygulayıcısı, dikta özlemi içinde olan bir partidir. Demokrasi talepleri konjonktürel olup, sadece kendisi içindir. Bu arada bazı liberallerin kendilerine engel olarak gördükleri CHP için faşist parti söylemini kullanmaları haksızlıktır. Düşmanca özlemlerinden, uyguladıkları halka düşman politikaları gizleme çabalarından kaynaklanmaktadır. Bazı entelektüellerin de bundan etkilenen söylemleri ise en azından akılsızlıktır. CHP gibi, büyük bir kitleye hitap eden bir partiyi faşist olarak göstermek, faşizme meşruiyet kazandırmaktan öteye geçmez. CHP’nin sağa kaydığından endişesi olanların eleştirel uyarılarıyla yapıcı katkılar vermek yerine, CHP’yi soldan uzaklaştırma çabası içinde olmaları, kendilerine de politika yapabilecekleri bir alan açmayacağı gibi, solun bütününün zayıflamasına yol açmaktadır. Bedri Baykam / Ressam, Yazar CHP'nin parti içine yönelik tavrının şu anda sosyal demokrat bir yapıyla bağlığını görmüyorum. Parti dışına yönelik yorumlarında ise CHP’nin haksızlığa uğradığını ve Türkiye adına doğruları savunduğunu görüyorum. Bir söylenti yaydılar: 'CHP faşist oldu, CHP en sağcı parti oldu, MHP’den daha tutucu old'u diye. Sürekli bu tezler üzerinden CHP’ye saldırı var. CHP’nin laik, demokratik, hukuk devletini ve ülke bütünlüğünü savunması bir tutuculuk olabilir mi? CHP bir sosyal demokrat partidir ama dilinin daha sevecen daha kucaklayıcı olması gerekir, dolayısıyla dili ve halkla ilişkilerinde sorunu vardır. Her kurultayda olduğu gibi Sayın Baykal yine bir vitrin değişikliği yapacak ve “CHP yenilendi” denecek. Konu vitrin yenilenmesiyse bunun hiçbir yere varmadığını gördük. CHP’nin önünde iki yol var. Solda birliği sağlayamazsa, eski yöneticilerinin başka partilere gitmesine engel olamazsa sürekli güç kaybedecek. CHP’nin asıl hedefi iktidar olmaktır. CHP nasıl iktidar olacak bunu bulması lazım. Bu, herkesi dışlayarak olmaz. CHP ya demokratik devrimin yapıp tüzüğünde gençlere, kadınlara hak tanıyarak, parti içi demokrasiyi yaşama, geçirerek bir çağ atlaması yapacak ve bunu topluma anlatacak ya da malum eleştirileri duymaya devam edeceğiz. Partiye üye olmanın çok hızlı yapılması lazım ayrıca ön seçim lazım. Genel merkezin yüzde beş kontenjanı olsun, bıraksın ön seçimde üyeler seçim yapsın, padişahlık bitsin. CHP bunu uygulayan ilk demokratik parti olsun. Bu rüzgarı CHP yakalayamazsa başkaları yapacak. Bu açılımı yapamazsa bunun bedelini rejim ödeyecek. AKP’nin CHP’nin solunda olduğunu söylemek tarihin gördüğü en zavallı, en kepaze, en şaklaban tavırlarındandır. Bir AKP düşünün ki yöneticisi kendisi içki içmiyor diye düzenlediği programda içkiyi kaldırıyor. Öyle bir RTÜK kurmuşlar ki dizilerde bir insanın rakı içip ‘ne güzelmiş’ deme hakkı elinden alınmış. Bir AKP düşünün ki işçilerin TEKEL işçilerine sürekli sert yanıtlar veriyor. Ülkenin dizayn ettiği yaşam tarzını Avrupa Birliği’nden uzak olduğunu görmek için ilkokulda olmak yeterli. Bir AKP düşünün ki ATV-Sabah ihalesinde Başbakan’ın damadının temsil ettiği grubun bir devlet bankasından kredi alarak oraya girmesini içine sindirebilsin. Kalkıp bu AKP’yi inanıyorlarsa geri dönüp kendilerini sorgulasınlar. 1980’lerde ve 1990’larda Bülent Ecevit’e ‘solda birliği sağla aksi taktirde siyasetin aksı aşırı sağa kayacak’ diye. Maalesef rahmetli Ecevit bu gerçekleri görmezden geldi. Dağınıklık yüzüden ve kimi zaman patates yardımıyla kimi zaman iş vaadiyle kimi zaman cennet vaadiyle solun umut olmadığı yerde umutlar sağa kaydı. Ecevit de siyasetin aksını bitiren insan olarak tarihe geçti. Cüneyt Ülsever / Hürriyet Gazetesi Yazarı CHP merkezde bir devlet partisidir. Kendisini baştan aşağı yeniden inşa etmesi gerekiyor. Yönetiminden, tüm zihniyetinden tutun parti programına kadar devletçi bir partinin aygıt olarak sorgulanması gerekiyor. Sol parti devlet aygıtını sorgulayan bir partidir. Hele hele solun kökeninin Marksizm’e gittiğini düşünürsek solun bütün münakaşanın devletin insanlar üzerindeki egemenliğine son vermek olduğunu görürüz. Tabii ki devleti yok etme tavrı olmalı demiyorum ama sorgulayan hale gelmeli. Yargının tam bağımsızlığı için uğraşmalı, iktidar partisini AB’ye girmek için yeterince çaba harcamamakla suçlamalı, özgürlüklerin yetersizliği konusunda en hassas parti olmalı. 27 Nisan muhtırasında yaptığı gibi davranmanın tam tersine TSK’nın siyasete herhangi bir şekilde dokunduğu anda en fazla feryadı CHP vermeli. Neredeyse gündemden kalkan sosyal adalet, yeniden dağıtım yolunda devamlı uyarı yapan programlar üreten bir parti haline gelmeli. CHP denince akla gelecek ilk iki kelime özgürlük ve yeniden dağıtım olmalı. Ayrıca küreselleşmeye ayak diremek yerine küreselleşmenin hem bayraktarlığını yapmalı hem de gelir adaletsizliğine karşı çıkan bir tavır almalı. AKP’nin CHP’nin solunda olduğu görüşünün palavra olduğunu düşünüyorum. Daha dan Ak Parti'nin Maliye Bakanı TEKEL işçisi için gösterdiğimiz merhameti iğfal ettiler gibi bir söz söyledi. AKP’nin emekçilerden oy almasının bence iki nedeni var. Birincisi Milli Görüş, tıpkı Hamas, Hizbullah gibi yıllardır ezilenlere, varoşlara, köylük kesimlere sahip çıktılar, onlara yardımcı oldular. ‘Sen yine ezeleceksin ama sana erzek yardımı yapacağım’ mantığı var. TEKEL işçilerini Milli Görüşçüler’i ziyaret ettiğini görmedim bir tek sadece Saadet Partisi ziyaret etti o da muhalefet yapmak için gitti. İkincisi ise sol varoşlarda ezelden beri tembel, liberaller de tembel. Sol hiç bir zaman varoşları, köyleri onların muhafazakar değerlerine sahip çıktığına ikna edemedi. İnsanlar değişim istiyorlar ama geçmişteki değerlerine sahip çıkarak bunu yapmak istiyorlar. Sol bunu farketmedi, fark ettikten sonra da samimiyeti sorgulanmaya başlandı. Son seçimlerde türbana sahip çıkanlar CHP içinde eleştirildi. Bu ön kabuller varoşlarda, köylük kesimde, Anadolu taşrasında muhafazakar değerlerin sıkıca korunduğu yerlerde o değerlere sahip çıkıcı bir görüntü vermedi. Sol Ege, Trakya kıyıları hdışında kendisine çok güçlü bir kabul bulamadı. Güney Amerika solunun en büyük destekçilerinden biri kilise. Bir takım kavramlarda uzlaşmasalar da sosyal dağılım ile ilgili ittifak yapıyorlar. Türkiye’de ise CHP’nin, solun hiç muhakfazakar müttefiki yok. Bunu da CHP ve sol düşünsün. Bir de CHP’nin son dönemde gelir dağılımıyla ilgili kaç tane söylemi var ona bakılsın. Levent Tüzel / Emek Partisi Genel Başkanı Şu an ana muhalefette olan CHP, devlet kurucusu, statükocu, son zamanlarda ulusalcı milliyetçi görüşleri daha ön plana çıkartan, egemen çevrelerin tipik bir burjuva partisi olarak yelpazenin merkezinde duran partilerden biri. Biri çünkü bu türden partilerin kendilerini solda ya da sağda, yenilikçi değişimci yada muhafazakar, liberal vb adlandırmaları, gerçeği ve bulundukları politik platformu pek değiştirmiyor. Elbetteki günlük siyasette farklı söylemler kullanıp yaklaşımlar göstermeleri bu gerçekliği bir ölçüde gizliyor. O nedenle bir yelpaze ve bunun sağı solu ister istemez oluyor. Bu çerçevede CHP kitleleri etkilemeye dönük bu kamplaşmada kendini solda göstermeyi tercih ediyor. Ancak elbette bu adlandırma ile savunulan politik çizgi ve pratik arasında büyük bir uçurum var. Emek savunusu, sömürüye karşıtlık, ulusal haklar savunusu, halkçılık, barış, halkların gönüllü birliği, demokratik haklar vb vb en genel anlamıyla solun değerler sistemi içinde vardır. Sol emperyalist ittifaklara, piyasacı sömürü mekanizmalarına karşıdır. Örneğin sol anlayışa göre CHP'nin dediği gibi özelleştirmenin iyisi kötüsü olmaz. Sol darbecilik, halk egemenliğine karşı örgütlenmeler vb karşısında tutarlı bir direnç gösterir. CHP'nin yaptığı gibi TSK'nın Amerikan tipi özel harp örgütlenmelerini devlet kollayıcılığı mantığıyla savunmaz. Sol halkların barış içinde ulusal hak eşitliği temelinde bir arada yaşamını savunur. CHP ise ülkemiz Kürtleri'nin daha anadil gibi talepleri karşısında aldığı gerici ve tutucu söylem ortadadır. Örnekler artırılabilir. Elbette CHP'nin sol değer ve ilkelerden uzak durumu sadece güncel politik meselelere dair değil parti hayatı ve işleyişine dair sorunlarda da problemlidir. Mesele sadece ( röportajlara yansıdığı gibi ) Sav, Öymen gibi kişilerin korunması da değildir. CHP'de tabandaki üyenin söz ve iradesinin ilçe teşkilatlarında dahi seçimlere, yönetimlere yansıması söz konusu değildir. Ancak bütün bunlara rağmen ne yazık ki geleneksel sağ sol ölünmüşlüğü emekçi kitlelerin aldatılmışlığını sürdürmede işlev görmekte. Bu çarpıklık ne yazıkki burjuza siyaset biçiminin yığınlara dayattığı ve benimsettiği alışkanlıklardan tutun yasal bir takım anti demokratik mevzuata kadar yığınla nedenden kaynaklı. İktidar güçleri bir avuç çıkar çevrelerinin isteklerini tüm halkın sorunlarına yanıt arar bir çarpıtmayla yığınları etkilemeyi ve iktidar olanaklarıyşla kendilerine bağlamayı başarabiliyorlar. Bir nevi yoksulların, inan.ç sahiplerinin yoksulluk ve özlemlerinin çstismarı anlamındaki bu iktidar anlayışı yığınlar üzerinde etkili olabiliyor. (...) Ancak AKP örneğinde de olduğu gibi bu aldanış ya da aldatma bir yere kadar sökmektedir. Halk yığınların çıkarları karşısında kim olursa olsun yok olmaya mahkumdur. Dün ANAP'tı bugün AKP böyledir. Halkın yoksullaşmasına, ezilmesine kim ki yol açıyor o tarihin çöplüğüne kaçınılmaz şekilde gidecektir. AKP bu sürece girmiştir. TEKEL işçilerinin mücadelesi bu sürecin nasıl işlediğini göstermiştir. Ancak bu elbette sadece bir yönüdür. Sol emek ve demokrasi güçlerinin bu koşulları değerlendirecek bir mücadele içinde olmaları bu sonu hızlandıracaktır.Liberallerin "CHP'den daha solcu" tarzında AKP'yi koyduğu yer elbetteki bir kafa karışıklığının daha da doğrusu kasıtlı bir politikanın sonucudur. Özellikle son zamanların darbe ve demokrasi, asker ve sivil karşılaştırmaları içinde bu çokça yapılmaktadır. CHP 'nin kendisinin yol açtığı algılamalar bir yana bırakılırsa bunlar AKP'nin yanlış tanıtılmasına dönük hesaplı ve de uğursuz bir yaklaşımlardır. AKP bugün işçi ve emek düşmanı, emperyalist güçlerin işbirlikçi bir iktidar partisi olarak halkın, ülkenin, bağımsızlığın, demokrasinin, barış ve kardeşliğin karşısında yer almakta; ülkemizi işte ve dışta tehlikeli bir hatta yönetmeye devam etmektedir. Alper Taş / Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı CHP geçmişten beri siyaseten sol olarak değerlendirilen bir parti ama izlediği politikalar, yöneldiği çizgi itibariyle sosyal demokrat diyemeyeceğimiz bir çizgide. Türkiye toplumunun genel yapısını, ruh halini kavrayamıyor, izlediği politikalar sağ politikalar. Gerek demokratikleşme meselesinde gerekse halkın somut sosyal, ekonomik sorunları karşısında sosyal demokratik politikalara oturmuyor. Piyasa düzeninin altını çiziyor ama emekçiler piyasa karşısında ezilmiş durumda. Emekçi kitleler sağ siyasetleri destekliyorlar, bu AKP ile ilgili değil. CHP’nin 1977’lerdeki durum hariç bu eskiden beri böyle. Bugün AKP’nin seçmen kitlesi de esasen işsiz, yoksul insanlar. CHP’nin kitlesi ise daha orta sınıf, daha zengin insanlar. Ama bunun açmazları AKP açısından ortaya çıkmaya başladı. AKP yetim hakkı, kul hakkından söz ederek iktidar oldu, kendi etrafından bir zengin bir sınıf üretti, kendi yandaş sermayesini yarattı ve dindar kesimde bir hırka bir lokma felsefesiyle yaşayan insanları da piyasanın bir parçası haline getirdi. TEKEL işçileriyle ilgili Erdoğan’ın tutumu nereye geldiklerini gösteriyor. Başbakan hoşgörü, tahammül, demokrasi gibi sözleri sıkça kullanıyor ama hakkını arayan bir çiftçi, hakkını arayan bir kamu çalışanı ortaya çıktı mı küplere biniyor. Bu aslında onun sınıfsal niteliğini ortaya koyuyor. Zaten sürekli Turgut Özal’ı anması da bundan. Özal da ‘ben zengilenleri severim’ demişti. Erdoğan’ın TEKEL işçilerine, kamu çalışanlarına, 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlere gösterdiği tahammülsüzlük onun fakir fukaradan yana olmadığı zengileri savunan bir çizgiyi yürüttüğünü ortaya koyuyor. Tayyip Erdoğan Turgut Özallar’dan gelen kökten piyasacı, kapitalist bir ideolojinin savunucusu ve bu konuda çok acımasız. Allah’tan bana, benden size diyorlar insanları sendikasız, sigortasız çalıştırıyorlar, sosyalistler bu çelişkiyi ortadan kaldırmalı. AKP’nin foyası ortaya çıkıyor. TEKEL işçilerineyönelik gazlı, coplu saldırı sonun başlangıcı oldu. Özal’ın da Zonguldak işçilerinin karşısına alması sonunun getirmişti. AKP’nin demokrasisi içinde sendikalar, sınıfsal haklar yoktur. Biz AKP’ye karşı sadece ekonomik, sosyal taleplerle kendmizi geliştiremeyiz AKP’nin ahlaki değerleriyle solun değerlerinin de bir kapışma alanı olması gerekiyor. AKP’nin kültürü bireyci bir kültür bizimkisi toplumsal çıkara ve dayanışmaya dayanıyor. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu / Eski Milletvekili Türkiye’deki siyasi yelpazeyi sabit bir siyasi yelpaze var diye değerlendirmek çok zor. CHP’ye ekonomi gözüyle bakarsanız solda gözükmüyor. O da piyasa, neo-liberalizm politikalarını benimsiyor. CHP Kemal Derviş’i kadrolarına katan bir parti. Siyasi liberalizm noktasından baktığınızda yine çok solda durmuyor. Haklar, özgürlük noktasında solda duran bir parti değil. AK Parti’nin, MHP’nin yeri belli, CHP onların karşısında solda değil. Birçok konuda kavga ediyorlar ama politikalarına, özellikle ekonomi politikalarına baktığınızda solda falan değiller. CHP sol parti olacaksa neo-liberal politikalara karşı çıkmalı bu doğrultuda siyaset üretmeli. Sadece bu yetmez tabii. Gerçekten eşitlikçi, özgürlükçü bir siyaset geliştirecek mi? Kemalist sistemin yılladır uygulanmasından kaynaklanan Kürt sorunu gibi sorunları çözecek mi? Yoksa baştaki isimlerin değişmesi çok önemli değil. CHP bugün otoriter, totaliter bir parti olmuştur. Neo-liberal politikalar ülkeyi kasıp kavururken sol politikalar geliştirecek yerde Kemal Derviş’i kadrosuna katmıştır. CHP bugün halka bir şey söylemiyor bunun yerine gerginlik oluşturuyor. CHP’nin sola dönmesi gerekir, neo-liberal politikalar, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları konularında ciddi şeyler söylemesi gerek. AK Parti elbette sermayeden yana siyaset uyguluyor, sermayenin çıkarlarını öne koyuyor ama diğer taraftan haklar, özgürlükler, demokrasi konusunda bir sol partinin yapması gereken şeyleri öneriyor. Ana dilde eğitim diye bir adım atılıyor bir sol parti çıkıyor ülke bölünüyor diyor. Halbuki CHP bu konuda AKP’yi zorlamalı. Sol dediğinizde özgürlükçülük işin içine giriyor ki bana göre öyledir, AK Parti göstermelik de olsa, öyle ya da böyle uyguladığı politikalarla CHP’nin solunda. Ekonomi politikalarında ise sağ. Menderes’ten başlayarak merkez sağ partiler hep öyle olmuşlardır. Demirel de zamanında haklar, özgürlükler konusunda daha soldaydı ama hem ekonomi politikalarında değil. 1970’li yıllarda Ecevit dönemindeki CHP sol olarak görülebelir ama Kemal Derviş’i kadrosuna katan bir CHP sol değil. 24 ocak kararları neo-liberal politikalar açısından ne kadar önemliyse Kemal Derviş’in kararları da önemlidir. Sağ partilere daha fazla oy çıkmasıyla ilgili olaraksa…. Burada Türkiye’de ekonomik değişmelerle çevre -merkez ****foru önemli. İnsanlar kırsal kesimden çok hızlı bir şekilde şehirlere geliyor, değerlenirini de taşıyor. Değerlerine yaşama imkanı veren siyasi partilerde oluyorlar. Onlara oy vermeleri çok doğal çünkü onlar gibi yaşayan insanlar, onlar gibi camiye giden insanlara oy veriyorlar. Varoşlarda insanlar işsiz kalıyor, sendikasız kalıyor ve rey verdiği insanlar bu durumu yaratıyor. Sonra yavaş yavaş farkına varmaya başlıyorlar, camide karşılaşmak yavaş yavaş önemini kaybetiyor. Tekel işçileri müthiş bir şeydir, AK Parti’yi kıracak bir şeydir. Orada başörtülüyle başı açık birarada oturuyorlar. Başbakanın dediği gibi yetim hakkı yemekle hiç farkı yok. Bunu karşılayacak bir sol siyaset gerekir. Başörtülü çocukların okula gitmesini sağlayacak ama öbür taraftan da hak, hukuk mücadelesini verecek sol partilere ihtiyaç var. Haluk Koç / Eski CHP Grup Başkanvekili AKP’nin CHP’den solda olduğu bir kandırmacadır, bir siyasi bilinçli rol değişikliğine soyunmaktır. Son sekiz yılda sosyal adalete, gelir bölüşümüne baktığımız zaman toplumsal dilim içindeki derin uçurumlar daha da derinleşti. Emek açısından hak kayıpları oldu, örgütlülük açısından hak kayıpları oldu. AKP’nin bugün Türkiye’ye getirdiklerinin solla hiçbir ilgisi yok. Yaratılan yoksul kitlesine sadaka dağıtmak mıdır solculuk? Alternatif oluşturamamın sıkıntısı var. İnsanlar önce yoksullaştırılıyor sonra yoksullukları siyaseten koz olarak kullanılıyor. Nohut paketinden ev eşyasına yardım yapılıyor. Siyaset sadece karşıdakileri suçlayarak değil buna alternatif olunarak yapılır. Bülent Tanla / Araştırmacı, Eski Milletvekili, Türkiye Değişim Hareketi Kurucularından İnsanların AKP’ye oy vermeleri dışında seçenekleri yoktu. Alternatsifzlik vardı ve denemek için verdiklerini sanıyorum. Şimdi artık rekabet olduğu için, özgürlükçü, merkezdeki bir sosyal demokrat oluşum olan Türkiye Değişim Hareketi performansa dayalı bir siyaset uygulayacağı için böyle olmayacak. Bizimle birlikte bu yapı değişecek. http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2010/01/27 TÜRKİYE SOLU TARTIŞILIYOR-2 Türkiye'de sol neden bir türlü iktidar seçeneği haline gelemiyor? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın CHP'nin önlerindeki kurultaydan yenilenerek çıkacağı ve daha etkin bir siyaset yapacağı yönündeki açıklamaları üzerine başlattığımız tartışma dosyamızın bugünkü ikinci bölümünde genel olarak Türkiye solunun sorunlarını ve çıkış noktalarını ele alıyoruz. Solda yeni yapılanmaların ortaya çıktığını düşünürsek konunun önümüzdeki günlerde önemli tartışma gündemlerinden biri olacağını tahmin etmek zor değil. HABERTURK.COM Türkiye soluyla ilgili sorunlara en çok kafa yoran isimlere bu kez solun Türkiye'de neden bir türlü toplumsallaşamadığını ve hep muhalefet cephesinde kaldığını sordu. Mahmut HAMSİCİ - Özgür UĞUR / HABERTURK.COM (ÖZEL DOSYA) İKİNCİ BÖLÜM: TÜRKİYE SOLU NEDEN BİR TÜRLÜ TOPLUMSALLAŞAMIYOR, ETKİLİ BİR İKTİDAR SEÇENEĞİ HALİNE GELEMİYOR? SOLUN BUGÜNKÜ NOKTADA BULUNMASINA NEDEN OLAN ÖZNEL ZAAFLARI NELER? SOL, SİYASİ ARENANIN ÇOK DAHA ETKİN BİR PARÇASI OLMAK İÇİN NELER YAPMALI? Fikri Sağlar / Eski Kültür Bakanı CHP için önerilerim sol için de geçerli. Sol bugün toplumsal olduğunu söylemesine rağmen toplumun, hayatın içerisinde olmayan, hayatın gerçeklerini özümsemeyen, onunla ilgili çözüm üretemeyen, geniş kesimlerle diyalog kuramayan, küreselleşen dünyada klişeşmiş sözleri söyleyen bir sol. Sol, eşitlik, özgürlük, insan haklarını, adaleti, emeği en yüce değer olduğunu, emekçinin de zenginlikte pay alma hakkı olduğunu söylemeli. Kimlikleri saygıyla karşılamalı, kimlikler üzerinden siyaset yapmamalı. Yoksulluktaki değil varlıktaki paylaşım ortaya konmalı. Küresel kriz ekonominin artık karma yapıda olabileceğini ortaya koydu. Sol somut projeler ortaya çıkarması gerekirken fraksiyonel çatışmalar içerisinde ve özellikle son on yıldır Türkiye’de bir söz söylemiyor. Oysa yoksulların, ezilenlerin olduğu bir ülkede sol dimdik ayakta olmalı, iktidar olmalı. Bu arada kadınlar ve gençler solun önemli ayağıdır. Solun devrimcilik ilkesinin varolabilmesi için gençleşmesi gerekiyor. Kadrolar gençleşemediği için sol maalesef yok olmakla karşı karşıya. Solun ve CHP’nin öncelikle dünyayı anlayan, yeni anlayışları ortaya koyabilen gençlerin önüne açmaktır. Deneyim önemlidir ama gençleşme heyecan getirecektir. Ali Sirmen / Cumhuriyet Gazetesi Yazarı CHP’nin yapması gerekenlerle ilgili anlattıklarım solun sağ karşısında yapması gereken şeyledir. Yapıtığı zaman, Bülent Ecevit örneğinde olduğu gibi başarılı sonuçlar elde etti. Sol geniş kesimlerin sorunlarını dile getirerek onları harekete geçirmeli. Bu yalnızca, halkın birinci sorunu olmayan laikliği konuşarak olmaz. Tabandan gelen önerilerle demokratik bir program oluşturulmalı. Erol Kızılelma / Sosyal Demokrasi Vakı (SODEV) Genel Başkanı Türkiye solu, bir kitle partisinde değil de ideoloji partilerinde örgütleniyor. Çoğulcu bir kültüre sahip olamamaları nedeniyle, bir çatı altında bir arada olamamaları, iktidar seçeneği olmalarını önlediği gibi, yeni bölünmelere ve giderek ufalan partilerde örgütlenmelerine yol açmaktadır. İdeoloji partilerinin doğal olarak, uzun erimli ütopyaları için politika yapıyor olmaları, düşünsel alanda önemli bir entelektüel birikim yaratmaktadır. Ama bu olgu, çözüm üreten politikalar geliştiremeyen bu partileri, sorularıyla uğraşan geniş halk yığınlarından koparmaktadır. Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, sosyal bir düzen ortak paydasında, sosyal demokrat kitle partileri içinde de önemli katkıları olacağını düşünüyorum. Bu katkı, farklı partilerde iş ve güç birliği şeklinde de gerçekleştirilebilir. Bilinmesi gereken ise, soldan uzaklaşarak, liberallerin kuyruğuna takılarak halkın sorunlarına çözüm üretilemeyeceğidir. Bedri Baykam / Ressam, Yazar Hala ayda bir parti kurulmasını normal karşılıyor musunuz? En akıllı dostlarımızdan biri dediğimiz Hulki Cevizoğlu parti kuruyor, ‘40 gün sonra hata varmış’ diyor. Sayın Cevizoğlu Rahşan Ecevit’in siyasi kişiliğini yeni mi gördü? Yaşar Nuri Öztürk, Tuncay Özkan, Osman Pamukoğlu, Mümtaz Soysal, Yekta Güngör Özden, Vural Savaş parti kurdular. Bunlar ilk aklıma gelenler. Dernek kurmak ve dergi çıkarmakla parti kurmak ayrı şeylerdir. Türk solu bunu anlamadı. Sosyalist sol Beyoğlu’nda dergi satıyor, imza topluyor. Onlar da yüzde 4 oyu 10 partiye bölmüşler. Türkiye’nin bugünkü durumunda enerjilerini Beyoğlu’nda akıtıp içlerini rahatlatıyorlar. Sonuçta hiçbir zaman iktidara gelme şansı olmayacak bir yapılanma içerisindeler, kendi kendilerini deşarj ediyorlar. Sen gir CHP’ye orada daha solda bir fraksiyon ol. Beş kişilik tabela partisi peşinde olanlar gazetede adı genel başkan olarak çıkanca tatmin oluyor. Sol bugün CHP’de birleşmeli ama CHP buna kucak açıyor mu? Cüneyt Ülsever / Hürriyet Gazetesi Yazarı Sol dendiğinde benim anladığım dünyaya emekçi gözüyle bakabilmektir. Ben bu görüşte bir insan değilim ama soldan anladığım budur ama artık emeğin kol gücünün değil beyin gücünün eseri olduğunu söylemek lazım. Marksizmin bu anlamda yeniden yorumu yapılabilmeli. Bu uğurda çaba veren Türk solu çok ama çok küçük kalmış durumda. Felsefi anlamda emeği ön plana alarak ama emeğin içinden geçtiği değişimi görerek bir program geliştirmeleri lazım. Levent Tüzel / Emek Partisi Genel Başkanı En uç örneği durumundaki CHP başta olmak üzere yığınların karşısında sol kimlikle çıkanların genel bir hastalığı yukardanlık ve dışardanlıktır. Ezilen halk yığınlarının kapitalist düzen karşısında talepleri etrafında birleştirecek, onlara güven verecek bir istikrar ve devamlılıkla, böyle bir kapsayıcılıkla gittiklerini söylemek zor. Kastedilen bir kitlesellik ve toplumsallaşabilmek için önce bu yığınların mücadele iştek ve iradelerin ortaya çıkartacak, kendini onlar adına hareket eden bir yerden çıkartacak anlayış, politik çizgi gereklidir. Ne yazık ki cumhuriyet rejimi boyunca işçi sınıfı ve emekçi yığınlara sol adına gidenler de diğer burjuva partileri gibi kurtarıncılığa soyunmuş, siyasetin asli öğesi olan emekçi yığınları politika ve mücadele alanı dışına atmıştır. Yukarıdanlıktan, dışardanlıktan kast edilen budur. Oysaki solun varmak istediği toplumsallık, eşitlikçilik vb nin gerçekleştiği bir halk egemenliğinin yolu ezilen sömürülen emekçi yığınların kendi gelecekleri için mücadeleye atılmalarıdır. Bu iddialara sahip bir partinin yapması gereken de bu politik çizgiye uygun bir pratik mücadele hattına sahip olmasıdır. Bu hem bir ideolojik netlik hem de günlük mücadelede pratik bir değişimi gerekli kılmaktadır. Emek Partisi olarak bizler böyle bir anlayışla; işçi ve emekçilerin kapitalist sermaye düzeninin çok yönlü saldırı biçimleri karşısında birleşik bir mücadelelerinin çıkması için bir çalışma içinde hareket ediyoruz. İşsizlik, zamlar, işten atmalar, sendikal haklar, özelleştirmeler, kentsel dönüşüm, sağlıkta ve eğitimde hak gaspları, çevre katliamları, ulusal taleplerin baskı ve inkarla bastırılması vb vb bütün bunlarda, bu alanlarda halkın iktidara karşı mücadele içinde kendi geleceğini kurması anlayışıyla hareket ediyoruz. Alper Taş / Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Bugün Türkiye toplumu parçalı bir tablo çiziyor. Toplum, sosyal, kültürel anlamda parçalanmış durumda. Bunu sağcı politikalar parçaladı, etnik temelde parçaladı, ekonomik temelde parçaladı. Herkes birbirinin sırtına basarak yükseliyor. Türkiye toplumunu yeniden kurmak lazım. Bunu da yeniden yapacak gücün sosyalistler olabileceğine inanıyoruz ve sosyalist hareketin inşasını önemsiyoruz. Bu, yeni bir işçi, kadın, gençlik, ekolojik hareket içerisinde olur, ancak o toplumsal hareketler büyütülürse sosyalist hareket büyür. Bu yüzden biz bu hareketlerin büyütülmesini hedefliyoruz. Örneğin TEKEL işçileri bunun örneğidir. Buna benzer emek hareketleri büyürse sosyalist hareket de kendisini büyütecektir. Bakın TEKEL işçilerinin en başından beri yanında olanlar sosyalist güçlerdir . Esasen bunun büyütülmesini önemsiyoruz. İkinçisi din-toplum meselelerinin masaya yatırılması gerekiyor. Aslında nesnel olarak solda duran geniş inanç kesimii insanları nasıl sosyalist siyasetin organik bir parçası yapacağız? Bu önemlidir, bu yabancılaşmayı aşacak pratiklere ihtiyacımız var. Soğuk Savaş döneminden beri empoze edilen bir fikir var; Bunlar camileri kapatacak vs… diye Hem bu dönemdeki devletin terörü, baskısı hem de ideolojik bombardımanı sol aşamadı. Sosyalistlik inançsızlık değilse, bizim yapmamız gereken Güney Amerika’daki deneyimlerden de yararlanarak toplumun bu yapısını sola doğru meyleden bir çizgiye taşımaktır. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu / Eski Milletvekili Bence solun durumu vahim. Türkiye’de küçük sol gruplar olmuştur onlar için söylemiyorum ama genel anlamda büyük bir sol maalesef olmadı. Dün de yoktu, bugün de yok. Neo-liberal politikalara, özelleştirmelere karşı çıkan, özgürlükleri savunan bir sol hareket yok. Maalesef Türkiye’de bugün sol Kemalizm’den ibaret. Milliyetçi, ulusalcı, totaliter, otoriter ilkeleri var. CHP kendisini Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti havasından maalesef kurtaramamıştır. Türkiye’deki sorun Kemalizm. Milletin değerleri ve inançlarıyla olan mesafe sol olarak algılanıyor. Sol modernlik değildir bunun çok ötesindedir. Küçük gruplar bir tarafa solun boyasını kazıdığınız zaman ortaya Kemalizm çıkıyor. Ben kendimi solda yorumluyorum Adaletçiyim, eşitlikçiyim, özgürlükçüyüm. Bir insan hem Müslümanım hem de soldayım deyince şaşıp kalınıyor. Ben Müsülmanlığı da böyle okuyorum. Kuran adalatçi ilkeler öneriyor diye okuyorum. Haluk Koç / Eski CHP Grup Başkanvekili Solun toplumsallaşması için tartışmalar sadece Türkiye’de değil bütün dünyada devam ediyor. Bence küreselleşme sürecinin olumsuz yanları da var olumlu yanları da. Sol küreselleşmeyi insanileştirmek, sosyal hak kayıplarına karşı çıkmak zorundadır. Sol dediğimizde klasik diyalektik felsefeden gelen solu anlıyoruz ama bu değişti, emek kavramı da değişti. Oluşturulacak siyasi programın önce bir hazırlık aşamasından geçmesi lazım. Kimseyle paylaşmadan değil, tarımdan enerjiye her alanda ilgili meslek odalarıyla, kitle örgütleriyle, sendikalarla, üniversitelerle, halkla birlikte oluşturulması gerekir. Sonra da bunu siyaset diline tercüme etmek, halkla buluşturmak ve iktidar olacağız iddiasını ortaya koymak gerekir. Bülent Tanla / Araştırmacı, Eski Milletvekili, Türkiye Değişim Hareketi Kurucularından Solun ilk yapması gereken konulardan bir tanesi Türkiye’nin gündemi, halkın gündemi ile solun gündemini çakıştırmaktır. Halkın gündemi ile siyasetin gündemi aynı değil, bir halkın gündemi var bir de yapay gündem var. Solun birinci önceliği budur. Solun öncelikle işsizlik, halkın geçim sıkıntısı yaşayan, gelecek güvencesi olan insanlara güvenilir ve inandırıcı çözümler göstermesi gerekir. Bunları Türkiye Değişim Hareketi’nin bir üyesi olarak söylüyorum. Baştan sona Türkiye’nin bugüne kadar uyguladığı siyaseti değiştirmek gerekiyor. Sorunları ortaya koymak ve somut çözümler üretmek lazım. Bizim TDH olarak görüşlerimiz bunlardır ve bunu Türkiye’de devrim niteliğinde uygulayacağız. Türkiye’de baktığınızda halk çok farklı segmentlerden oluşan bir 72 milyon. Biz TDH olarak uzaktakileri merkeze çekiceğiz. Uzaktakiler dediğimiz milli gelirden, adaletten pay alamayanlar. http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2010/01/28 TÜRKİYE SOLU TARTIŞILIYOR-3 İŞTE SİZDEN GELEN YORUMLAR CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Milliyet'ten Devrim Sevimay'a verdiği röportajda söylediği sözler, yıllardır Türk soluna çıkış yolu arayan kesimlerde heyecan yarattı. Kurultaydan sonra partide köklü değişiklikler olacağını söyleyen Baykal'ın, "Yeni bir yapılanma ortaya çıkacak ve CHP çok daha etkin bir siyaset yapacak" sözlerinin ne anlama geldiği, solun Türkiye'deki geleceği açısında son derece önemli. Zira Türkiye solunun neden iktidara gelemediği, halktan beklediği teveccühü neden bir türlü göremediği uzun yıllardır tartışılan bir konu. Karaoğlan’ın başında olduğu CHP dönemi hariç, çok partili sistemde sol partiler halktan pek ilgi görmedi. Uzun yıllar Türkiye solunun bayraktarı olarak görülen CHP 12 Eylül darbesinden itibaren, sol entelektüellerin gözünden hızla düşerken, yeni bir solun nasıl olması gerektiği tartışmaları da daha üst perdeden ve yoğun bir şekilde gündemi meşgul etmeye başladı. Çıkış yolunu arayan sol kesimde birçok kişi CHP'den umudunu kesmiş durumda. Parti bu açıdan bakanların gözünde 12 Eylül'den sonra hızla devletçi bir anlayışa girdi ve izlediği statükocu politikalarla var olan sistemin en yılmaz savunucusu durumuna geldi. Hatta kimilerine göre CHP, milliyetçilik ve tutuculuk konusunda MHP ile yarışmaktan da çekinmiyor. Bu görüşü savunanlara göre CHP 'SOL' bir parti değil, sistemi koruyan, merkeziyetçi, halktan kopuk bir 'devlet partisi'. Peki CHP sol değilse, hepsi toplandığında baraja bile yaklaşamayan “gerçek sol” oya sahip diğer sol partilerin halkla kurdukları ilişkide eksik olan ne? Sol partilerin -söylemleri itibariyle- en fazla oy alması gereken 'varoşlar' neden yıllardır sağ partilerin oy deposu konumunda? Türk solunun nasıl bir değişime ihtiyacı var? CHP solun neresinde? Neden halkın büyük bölümünde ve sağ kulvarda 'sol' denilince akla CHP geliyor? 'AK Parti CHP'den daha solcu' söylemi ne kadar doğru? HABERTURK.COM olarak yıllardır tartışılan ve Türk siyasetindeki dengelerin yerli yerine oturması için cevaplarının bulunması gerektiğine inanılan bu soruları konuyla ilgili en çok kafa yoran isimlere sordu ve yanıtlarını iki gün boyunca buradan yayınladık. Bununla da yetinmedik, aynı konuda siz değerli okuyucularımızın da görüşlerini yazmalarını istedik. Dosyamızı 'Sizden Gelenler' bölümüyle bitiriyoruz. Mahmut HAMSİCİ / Özgür UĞUR - HABERTURK.COM İŞTE SİZDEN GELENLER: - Türk solu kendi karakteristik sosyalist paylaşımcı demokrat sistemini değil, Lenin, Stalin, Mao gibi başka ülkelerin kurduğu sistemlere özenti olunca özgürlüğüne düşkün Türk insanına öcü gibi gösterilen sistemlerle sol 12 Eylül'ün de katletmesiyle dinci muhafazakar ideolojiye kurban edildi, uyan sol kesim. - Sol anti-emperyalist bir yapı olarak ortaya çıktığına göre vatansever veya milliyetçi olmaması mümkün değildir. Sol milliyetçiliğe değil;fanatizme karşı çıkar,aşırılığa karşıdır. Türk milliyetçiliği de; vatandaşlığa dayalı kültürel bir milliyetçiliktir. Yaşasın Kemalist sol... - Sol özgür düşüncedir. Sürüden ayrılanların yolu soldur. Dünyada bütün iyi şeyler sürüden ayrılanlarla gelmiştir. Peygameberimiz de solcuydu, çünkü oda sürüden değildi. - Düşünceleri, eyleme dönüştürecek, parti örgütlemelerinde, ilçeler, bucaklar, köyler bazında, yörelerin ikna kabiliyeti kuvvetli, sevilen, sayılan, dürüst olduğu, herkesçe kabul gören ( yöresel sanatçılar çok önemli) kişilerle, kitlelere ulaşacaklardır. Partinin politikaları anlatılacaktır. - Türkiye solunun en büyük yanlışı liberalizm ile solu ayırt edememesi. Liberal düşünce yapısını sol diye benimseyenler var, özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi klişe cümlelerin ötesine geçemeyen Avrupa tipi solcu partiler halka ve memleket sorunlarına yabancı kalıyorlar. - Türkiye'de sol taban diyor, sosyetik yaşıyor, halka inemiyor, halkın sorunlarını dinlemiyor. Herşeyi biliyormuş gibi davranıyor seçimlerde de yapacakları sadece yazıyor. Meydanlarda ise sadece şu böyle yaptı bu böyle yaptı demekten başka birşey söylemiyor. Lafın kısası tabana inemiyor. Halkı dinlemiyor. - Solun problemi lidersizlik, çekememezlik. Her ne kadar hümanistiz desek de onların tabiriyle dindarlar kadar paylaşımcı değiliz yani benciliz. Hala eski kafalı solcuların oluşturduğu antipatiyi sempatiye çevirememişiz. - Milliyetçi, statükocu, militarist sol olamaz... Sol demokratik,özgürlükçü,eşitlikçi olur... Barış ve kardeşliği savunur... Ayrımcılığa karşı çıkar... CHP'nin solla ilgisi kalmadı... Yeni sol partiyi bekliyoruz... - Sol, özü itibariyle herkesin kendi farklılıklarıyla özgürce, eşitçe, kardeşçe yaşadığı, devletin değil insanın yüceltildiği bir yaşam biçimidir. Sola milliyetçilik, tekçilik ve devletçilik aşılanmaya çalışıldı mı o, sol olmaktan çıkar. Türkiye solu, maalesef bu üç unsur tarafından zehirlenmiştir... - Türkiye'de sol dünyadaki sol anlayışıyla çok farklı. Türkiye solu dünya solunun aksine demokratikleşmeye, yeniliklere karşı durmuştur. Oysaki sol zihniyet yeniliklere açık olmalıdır. Türkiye'de solun o kadar çok tabusu var ki saymakla bitmez. Sol Türkiye'de bu düşünce tarzıyla hiç bir zaman yükselemeyecektir. - Her darbe sola inmiştir, işkenceler, hapisler, sürgünler, eziyetler, hep soladır. Ama unuttukları bir şey var, tek ayaklı atlet ne kadar koşar, tek kollu boksör ne kadar dövüşürse, ülkemizde de demokrasi o kadar ilerler. Solu budayanlar bu ülkeye en büyük zararı verenlerdir. - Sol dine düşman değildir, temiz duygulu dindar yurttaşlara asla. Sol, mantığı gereği, dini sömürenlere, ticari amaçlarına alet eden sahtekarlara, din adına örgüt kurup, insanların manevi duygularını paraya çevirenlere karşıdır. Haksız mıdır? - Önemli olan bir olay var bu da CHP'nin halka inememesi. CHP halk tarafından hep aynı görülüyor ve alternatif olmuyor. - Dünyada sol partilere bir bakalım, hepsi halkın değerlerine saygılı, özgürlükçü, emeğe saygılı.İnsan haklarına son derece önem veren sol. Adamlar Yunanistan'da seçimden hemen sonra Patriklerini ziyaret ediyorlar, Alman'ı, Fransız'ı, İngiliz'i kiliseye bağlı. Bizde böyle bir sol parti nerede? - Sol, CHP çatısı altında toplanmalı ve ülkenin gerçeklerine uygun bir sol olmalı... Kurtuluş savaşını ve Atatürk'ü unutmamalı... Medya desteği olmalı, ama malesef bu yok... Ggençlere çok önem vermeli... Halkın inançlarına saygılı olmalı ama doğrularını halka somut biçimlerde anlatmalı. - Sol ne zaman gerçek eşitlik, gerçek demokrasi ve gerçek insan hakları üzerinde durursa o zaman gelişir, ozaman güçlenir. Sol demek dinden uzaklaşmak değil tüm dini görüşlere saygılı olmaktır. Sol dine karşı çıkıp, ona alternatif olarak laikliği gündeme getirdiği taktirde ülkemizde kaybetmeye mahkumdur. - Sol, sol ideolojiden ve temel kurallarından çıkmıştır ülkemizde. Daha ziyade enteklektüel ve aristokrat yapıya bürünmüştür. Sol halkın içinde onun yapısıyla özdeşleşmedikçe bırakın iktidarı alternatif bir muhalefet bile olamaz. - Sol partilerin tüm ideolojilerini bir tarafa birakarak ortak noktada birleşerek seçime gitmeleri daha sonra ayrılmamak koşulu ile devam ettirmelerini canı gönülden destekliyorum. - Sol, anti-emperyalist, anti-faşisttir, yurtseverlik ve özgürlük demektir. Aynı zamanda üretim araçlarına sahip olanların, devletin halkını ezmemesi, barış demektir. Sol, dil, din, ırk, ayırmaz, hümanisttir. Sol asla Baykal, CHP, DSP demek değildir. - Sol denince toplumda herkesin aklına CHP-DSP-SHP geliyor oysa bunların solla hiçbir alakası yoktur. Sol, işçisi -öğrencisi -yoksulu- memuru -işsizi-gecekondularda yaşıyanlarının hepsinin sesi olan bir soldur. Buradan hareketle Türkiye'de gerçek anlamda tek sol parti vardır: 'Emek Partisi'... - 1- Sol emeğin yanında, özelleştirmenin karşısında, globalleşmenin karşısında olmalı 2- Parti içi demokrasi tam olmalık i ülkeyi yönettiğinde demokratik olacağına inanalım. 3- Padişah gibi koltuğa yapışmamalı. Kendisi başarısızsa başarılı olacak kişileri desteklemeli. - CHP sağcı, milliyetçi politikaları savunuyor... Solun iktidar olması için demokrat, özgürlükçü, eşitlikçi ve barıştan yana çağdaş sol bir parti gerekiyor. - CHP, DSP, TKP, ÖDP, EMEP, İP, SDP, ESP, EHP, TDH, SHP vs... Ne az değil mi? - Bugünkü sol partilerin en büyük sorunu devrimci olamamamaları ve halkı yeterince anlamamaları... Sağ ve solun en büyük hatası bu. Halkın isteklerinin ne olduğunu net olarak anlayamıyorlar. Sol halkın savunucusu olmalı devletçi değil... 1.sorun her daim değişmez ekonomiktir, 2.sorun terör, 3.sü işsizliktir. - Türkiye'deki trajikomik olay dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Düşünün bir kere işçi kesimin, köylü kesimin çoğunluğu sağ partilere oy veriyor. Bu eşyanın doğasına aykırı. Aslında tamamen tersi olmalı, işçiler haklarını arayabilmek için sosyalist partilere yönelmeliler. - Herşeyden önce sol bu ülkede gerçek bölünmüşlüğü yaşayan çizgisi aynı vizyonu farklı görüntü çizdiği ve liderlik vasfını gerçekten taşıyıp emeğin emekçinin halkın hakkını savunup global dünyaya bu yarışta ben de varım diyecek idealleri olan bir ideolojiyi lideriylede yapamadığından bugün bu durumdadır. - 1980 ve öncesi politikacıların silinmelidir ve yeni heyecan gelmelidir. Baykal ve ekibi koltuktan çekilmeli, toplumla kucaklaşan yeni bir ekip şart. - Sol milliyetçi olmaz,barışı,kardeşliği savunur..ayrımılığa karşı çıkar.. eşitsizliğe karşı çıkar..özgürlükleri savunur.. CHP sol değildir. - 2. bölümün ilk sorusunun cevabı, kimse kusura bakmasın, merhum aziz nesin'in meshur bir sozunu hatirlatmak istiyorum. - Türkiye'de solcu olmaktan utanıyorum. Ne yazık ki fikirlerimizi akp savunuyor bizde akp düşmanlığından faşizmi ve statükoculuğu savunur olduk. Kısacası işler arapsaçı... - Bana sol düşünce yapısından bahsedildiğinde beklentilerim özgürlükçü, tuttuğunu koparmak isteyen anlayışı çağrıştırıyor fakat mevcut potansiyel parti, sol parti chp elinden geleni yapmıyor. Ben Atatürk cumhuriyetçisi biriyim. Bana partimi soranlara bugünden bahsedemem çünkü ben Atatürk CHP'cisiym. - Solcu, doğalgaz, metrobüs, elektrik vb zamlardan rahatsız olandır,tekel işçisi ile yanyana olandır, tekel, petkim .telekom peşkeş çekilirken ses vererlerdir, liberallerin tehlikeli olduğunu bilenlerdir, ülkesini sattırmayan yurtseverdir. Solu sol yapan ise değerleridir. O değerleri taşıyan Türkiye Komünist Partisi'ne slm. http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2010/01/29 |
|
|
|
01-30-2010, 18:21 | #2 |
haberturk haber sitesinde hazırlanan bir yazı dizisidir.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|