sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > GÜNCEL HABERLER - SİYASET > Köşe Yazıları
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz.

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 08-13-2008, 11:48   #1
Kullanıcı Adı
kelebek35
Standart Terör şehitlerimiz ve Tuzla’daki seri cinayetler

Aslında bugün için “Anayasa Mahkemesi’ndeki tavla partisi”yle ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum. Gün boyu gelen “şeş-ü beş” esprileri eğlenceli bir konu gibi görünüyordu ama ne mümkün.

Tuzla’daki cinayet ve Erzincan’daki kanlı tuzak kadar üzerinde konuşulması gereken hiçbir olay ve yazılmayı daha fazla hak eden hiç bir sorun olamaz. “Evet, artık bazı konuları büyütmek zorundayız.”

Hastanede ölen bebeklerimiz, kaçak kursların enkazı altında kalan çocuklarımız, Tuzla’da seri cinayetlere dönüşen ihmallere kurban verdiğimiz işçilerimiz ve bölücü terör yüzünden yitirdiğimiz şehitlerimiz...

Türkiye’de bebekler, çocuklar, işçiler ve askerler ölüyor her gün.

Acaba kurbanlarımızı, şehitlerimizi kanıksamaya mı başladık?

Sonunda bu da oldu, kum torbası yerine filikalara bindirilen işçilerimiz öldü.

Kendime ve herkese yönelik sorularım var:

Acaba, arkası kesilmeyen ölüm haberlerini televizyon ve gazetelerde izlerken yaşanılanlara karşı vicdani ve ahlaki sorumluluk duyuyor muyuz? Gerçekten yüreğimiz dağlanıyor ama başkalarının hayatlarına karşı sorumlu olduğumuzu hatırlıyor muyuz? Duyarlılığı gelişmiş bir toplum haline gelebilmenin, birbirimizin hayatına değer vermekle mümkün olduğunu anlıyor muyuz?

Bilmeliyiz ki, “başkalarının hayatına verdiğimiz değer, bizim hayatımızı değerli kılar.”

Kazalarda kaybettiklerimizle bölücülerin tuzaklarında yitirdiğimiz Mehmetçiklerin eli kanlı faillerini ararken bir gözümüzü de artık içeriye, kendimize çevirmemiz gerekiyor.

Ben artık, “şehit haberlerini büyütmeyin, tepki vermeyin, bu tepki terörün istediği tavırdır” diyenlere katılmıyorum. İçimizdeki isyanı, ihmallere tepkimizi, teröre karşı başkaldırıyı da pekâlâ demokratik yollarla dile getirebiliriz. Duygumuzu aktarmanın bir yolunu bulalım. Kolektif tepkinin, toplumsal duyguların dışavurumunun organize edilebileceğini düşünüyorum. Tepkilerimiz, birlik ve bütünlüğümüze uygun biçimde aktarılabilir.

Vicdan ve ahlak sahibi olanlar...

Siyasilere düşen göreve gelince... Toplumlar, kendilerini temsil etsin diye siyasetçilerini seçerler. Partiler, toplumsal sorunları çözsün diye iktidara getirilirler ve projelerini hayata geçirirler. AK Parti gibi liberal politikalar uygulayan bir iktidar nasıl olur da Tuzla seri cinayetlerine çözüm bulamaz, anlamak mümkün değil. AK Parti herkesten çok dar gelirlinin, kırsal kesimdeki vatandaşların, işçilerin temsilcisi değil mi? Liberalliğimiz sadece küresel sermayeye ilişkin mi?

Konjonktürel çözümlerle oyalanıyoruz. Böylece “o günün” toplumsal tepkisi yumuşatılıyor. Kalıcı ve köklü bir çözüme ulaşılamıyor. Ölümler tekrarlanıyor. İhmal, suiistimal, kaza, terör diye adlandırarak bir çeşit körleşmeye gidiyoruz. Meclis rapor yazıyor, rafta bekliyor.

AB yolundaki bir ülkede tersanelerde bu kadar ölüm yaşanabilir mi? Peki Brüksel her türlü konuda, kapatma davasında bile yerli yersiz açıklama yaparken, “sizin ülkenizde askerin, işçinin, bebeklerin, kız çocuklarının değeri neden bu kadar düşük” diye sormuyor mu? Yoksa Avrupa değerleri arasında bunlar yok mu?

Başta siyasiler ve elbette gazeteciler olmak üzere herkesin olayların adli, idari, askeri ve sosyal yönlerini irdelerken bir yandan da olaylara kişisel bakışını ve kendi pozisyonunu gözden geçirmesi şart. Paradigmaların değişmesi gerek. Zihinsel bir dönüşümün zorunlu olduğu noktadayız. Genellemelerin dışında, her olaya özgü bireysel tavrımızın, vicdanımızın ve ahlakımızın ne dediğine bakmak durumundayız.

Kazalar sıradanlaşıyor, cinayet gibi ölümler rutinleşiyor, 20 yaşındaki Mehmetçikleri kaybettiğimiz terör saldırıları kanıksanıyor. Böyle bir toplum ayakta kalabilir mi?

İnsan hayatı kutsal değil mi? Bir tek can bile bütün anlamların ötesinde değil mi? Bir insan hayatının karşılığını verebilecek bu dünyada herhangi bir nimet var mı? Maalesef insan hayatına biçilen değerin giderek azaldığı günlerdeyiz.

Dava bitti, şura sona erdi, Ergenekon kendi yolunda, şimdi gerçek gündeme dönelim.

İSMAİL KÜÇÜKKAYA - AKŞAM
kelebek35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 18:38


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2023

2007-2023 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog Snus Satın al düşmeyen takipçi satın al