Sonsuza kadar yaşamak mümkün mü?
İnsanların ortalama 100 yıl yaşayacağı günler uzak değil. Ama bu kadar uzun yaşamak durumunda kalmanın manevi bedeli tam olarak bilinmiyor.
Londra'daki King's College Kök Hücre Biyolojisi Laboratuarında çalışmakta olan Dr.Stephen Minger aslında bir Amerikalı. "Londra, dünyada yaşanacak en iyi yerdir. Hele de bilimle uğraşıyorsanız" diyor.
Kök hücre çalışmalarına büyük umutlar bağlandı. Bunlar, yetişkin dokularda ya da embriyo hücrelerinde saklanan tanımlanmamış (boş) hücreler. Birbirlerini kopyalayabiliyor veya diğer hücre tiplerine dönüşerek çoğalabiliyorlar.
Sadece 10 yıl önce bilimadamları insan embriyosundan kök hücre alarak bunlardan hücre kültürleri üretmeyi başardı. Hücrelerin farklılaşmasının kontrol edilmesi suretiyle bilimadamlarının tedavi amaçlı olarak hücre nakli sağlayabileceği; böylelikle Parkinson hastalığı, diabet ve kalp hastalıklarını tedavi edilebileceği umuluyor.
Dr.Minger geçtiğimiz günlerde gene haberlerde yer aldı. İngiliz hükümeti ona ve ekibine 'inek hücrelerine insan DNA'sı enjekte ederek' başlatacağı çalışmalar için izin verdi. Çeşitli bakımlardan etik ve dinsel tepkiler yaratacak bu hamlenin yapılması bilimsel açıdan gerekliydi çünkü ancak bu sayede 'bilimsel amaçlarla kullanılacak' insan kök hücresi üretilmesi mümkün olabilecek. Burada en önemli bilimsel hedeflerden biri de anormal hücre bölünmesi ve farklılaşması konusunda daha derin ve kapsamlı bilgiler edinebilmek. Böylece kanser ve diğer bazı ciddi hastalıkların ortaya çıkış nedenlerini kavramak mümkün olabilecek.
Minger, kök hücre çalışmaları sonucunda insan ömrünün çok geniş ölçüde uzatılabileceğinden emin. Ancak maliyetler çok yüksek olabilir ve bu türden tedavi yöntemleri herkese uygulanamayabilir. Ancak Dr.Minger'ın ekibinden en az bir kişinin inancı o ki, önümüzdeki nesillerde doğacak bir bebeğin tahmini ömrü 'sınırsız' olacak.
Dr.Minger'in düşüncesine göre, hayat tarzımızı değişirerek ve 'önleyici tedbirlere' ağırlık vererek insanların ortalama 100 yıl yaşayacağı günler uzak değil. Ama bu kadar uzun yaşamak durumunda kalmanın manevi bedeli tam olarak bilinmiyor. Belki de "120 yıl yaşamanın bedeli, ömrün son 50 yılını yaşlılığın bütün sıkıntılarını yaşayarak ve yaşam kalitesinden yoksun bir şekilde geçirmek olacak."
|