Siyah-Beyaz
siyah- beyaz film karelerinde sürüyormuş hayatım. ta ki o güne kadar, seni tanıdığım güne..sen geldin ve renklendim ve hatta büyüdüm birden. bir sürprizdin sanki, şu yedi katlı dev pastalardan çıkan kızlar olur ya, onun gibi. ama insan eli değmeden, aklı yorulmadan hazırlanan bir sürpriz, hayat tarafından hazırlanan. bir armağan...tam zamanıydı, öyle çok ihtiyacım vardı ki buna... ne çok duygu biriktirdim küçücük yüreğimde o kadar büyüdü, o kadar çoğaldı ki zamanla, nasıl taşıdım hayret ediyorum. öyle bir zamanda geldin ki sen ya da başkası, herhangi biri, yine tutunurdum kim olsaydı böyle sıkı sıkı. başkası değil sendin. dedim ya renk getirdin. griler çoğunlukta. gümüşler, bakırlar, kızılın her tonu. her duyguya ayrı bir renk.bu küçücük yürek nasıl dayanırdı bu kadar çok renge, bunca çelişkili duyguya. ölmek gibi... nefesini tutup içinden bine kadar saymak gibi. bazen ağır çekimde izlemek o filmi, bazen alt yazı olmadan bilmem hangi dilde... anlamaya çalışırken sonraki beş kareyi kaçırmak. sihirli bir değnek olsaydı da dondursaydık zamanı. düşünürken, anlayabilmek için bazı şeyleri ve bazen seni, çok şeyi kaçırdım biliyorum. ama ne zaman o noktaya geldik, o son kareye, bilmiyorum. birden sarardı ekran, ve tüm dünyam. heryer sarı...
film bitti.
sarı ihanetin rengi.
|