|
Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
12-03-2008, 15:46 | #1 |
Murat Sinan Ağar siirleri
Martılar Denizde Ölür Martı denize aşıktır Her kanat çırpışında denize düşmekten Onun ellerinden ölmekten korkar Bilmez ki gülün dikeninden ölmek Toprağına su vermekten daha güzeldir Ama az da olsa haklıdır martı Düşünür ki denize düştüğünde mutlaka ölecek Haklıdır Çünkü onu kendine aşık etmeden mezara girmez Mezara girmeden istifa etmez Biraz da nankördür martı Deniz kendisine her bakanın gölgesini göstermez Martı da her gün denize bakar da Denizdeki yansımasının değerini bilmez Bazen düşünüyorum Benim hayatımın da martınınkinden farkı yok Kıyaslıyınca anlıyorum Yaşamak aşık olmakmış Ölüm sensiz yaşamakmış Bir kaç renkten oluşan Cansız bir fotoğrafla avunmakmış O fotoğraf sadece yatarken değil Her an yaşarken bakmakmış Çare çaresizlik Sevmek seni hatırlamakmış Martılar denizde ölür Denize bakmak yas tutmakmış |
|
|
|
12-03-2008, 15:47 | #2 |
Dostlarım Sıradan bir gün bitiminde Bir gece yarısı Bütün dostlarım toplanmış Umudum Hayalim Kaderim Gözyaşım Hüsranım Ve Yanlızlığım Demişler "ne yapmalı" Suçu ve suçluyu aramaya başlamışlar hep birlikte Büyük karar almak üzere toplandıkları bu heyette İlk sözü Hayalim almış Sayemde sahip olduğu yorgunluğu Ve kendini savunma arzusuyla Demiş, "Bu çocuk neden bu kadar hayale dalmış, Niye bu kadar yanlız kalmış" Sorusuna almak istediği cevap için Yanlızlığıma akmış "Ben miyim" demiş Yanlızlığım "Ben miydim suçlu olan... Bana geldiğinde tükenmişti Umudu onu terk etmişti" Umudum düşünmüş bir an "Hayır" demiş "Suçlu ben değildim... Ben onun beni var etmesini beklemedim. Hiç olmazsa hüsrana uğramasını istemedim" O da suçluluk damgasını takmış Topu Hüsranıma atmış "Kesin sesinizi" diye bağırmış Hüsranım "Sizdiniz onu yanlız eden Hayallerini söndüren Umutlarını öldüren Kan ile yazılmış kaderiydi Onu bana gönderen" Gülümsemiş Kaderim "Ben mi dedim" demiş "Açan her gülü solsun,Yüreği solmuş papatyalar yolsun diye... Ben mi talep ettim, Gecesi güneşini kiprit çakıp yaksın diye... Ben mi emrettim, Gözyaşı yağmur misali aksın diye" Gözler Gözyaşımın üstünde Kimseden ses çıkmamış Herkes SAnki gerçek suçlu bulunmuş gibi Gözyaşıma bakmış Gözyaşım önce başını eğmiş Sonra ayağı kalkmış "Evet" demiş "Suçlu benim... Bu çocuk hiç gülmedi Hep beni kullandı ağladı Çoğu zaman kahroldu Sel oldu çağladı Bazen umutsuz oldu Bazen hayale daldı Bazen yanlız kaldı Sağına soluna baktığı zaman Hiçbirnizi yanında bulamadı Tamam Kabul ediyorum Gülmenin ne demek olduğunu Hiçbir zaman bilmedi Yanlız şunu aklınızdan çıkartmayın Şunuda unutmayın Bu çocuk hiçbirinizi beni sevdiği kadar sevmedi.... |
|
12-03-2008, 15:48 | #3 |
DELİ KIZ Coğrafya fakültesi üçüncü sınıfın En çalışkan öğrencilerinden biriydi o Saçları omuzlarının altında son bulur Güldüğü an fakültenin tüm kızları Gamzeyi kıskanır olurdu Hiçbir dersi kaçırmazdı Ders olmadığı zamanlar kafeteryaya gider otururdu Onu ilk orada görmüştüm zaten Birinci sınıfa yeni başlamıştım ben Tam hatırlamıyorum ama Galiba eylül ayının ilk haftasıydı Ders bitti kafeteryaya gittik arkadaşlarla Onun oturduğu masanın yanındaki masaya oturduk Beş dakika geçti geçmedi Gamze geldi Sandalyeye oturdu “Bi Türk kahvesi alabilir miyim” dedi Giydiği, Yediği, İçtiği Kullandığı her ne olursa olsun Türk malı olacak Şunu söyleyebilirim Bugüne dek yabancı bir ürüne beş para vermedi Bizim Turgaya sordum “Bu kim” dedim “Aman bulaşma Delinin tekidir” dedi Başımı çevirip bi daha baktım “Ne bakıyorsun be Dön önüne” dedi Korkudan başımı nasıl çevirdiğimi bilmiyorum Aradan yirmi dakika geçti geçmedi Bizimkiler kalkacak oldu Kolumu tuttu Turgay Kulağıma eğildi “Salak mısın oğlum Bu deli adamı keser” dedi “Sil aklından geçenleri” Bizimkiler gitti Bi kaç dakika gizlice izledim Gamzeyi Fazla geçmedi Bir hışımla ayağa kalktı Bana baktı Yandın oğlum, dedim kendi kendime Allah’tan bi şey yapmadı Buranın havası bozuldu deyip gitti Garson sordu Gamzeye “Rahatsız eden mi var hanımefendi” dedi Suratını astı “Rahatsız etseler senden mi yardım isteyeceğim” dedi Eyvah, dedim içimden Doğru galiba Turgayın söyledikleri Turgay haklı Haklı da Ne yapayım Hoşlandım ondan... Ufak bir araştırma yaptım fakültede Gamzeyi sorduklarımın bazıları yaka silkiyor Bazıları da, gençliğine yazık, deyip Nasihat ediyordu Hatta “Bana sorma n’olur” diyenler bile oluyordu Sanki genç bir kızı değil de Azılı bir katili araştırıyordum Aradan yaklaşık iki hafta geçmişti Gamzeden hoşlandığım neredeyse bütün fakülteye yayılmış Herkes beni konuşur olmuş Fakültede benim için Birinci sınıftan bir çocuk eceline susamış, deniyormuş “Ya Turgay” dedim “Bu kız neymiş böyle” “Söylemiştim ben sana Sinan” dedi “Uzak dur” diye Karşılıklı konuşurken Turgay birden sustu “Oğlum ne oldu ” Hiçbir şey söylemiyor Turgay ne oldu, diyorum Ha bire yutkunuyor Sonunda konuştu nihayet “Sinan hakkını helal et” “Nasıl yani” dedim Sessizce, “arkana bak” dedi Arkamı döndüm Dönmez olaydım Ulan arkadaş Keşke şu kıza hiç bulaşmasaydım Hangisine yanayım şimdi Rezil oluşuma mı Gözümün morarışına mı Yoksa pişman oluşuma mı!.. Bir hafta boyunca ne fakülte ne bi şey Evden dışarı adımımı atmadım Fakat Fakat anlatılmaz bi duygu filizlenmeye başladı yüreğimde İstemiyordum Açıkçası korkuyordum ama Ama galiba Gamzeye aşık oluyordum Birkaç gün daha geçti Ya Sinan dedim kendi kendime Sende erkek misin be Sevdin mi sevdin Çık Gamzenin karşısına Seviyorum de Gerekirse çarp iki tane Bir hışımla çıktım evden Fakülteye gittim Uzaktan gördüm Gamzeyi Neyse, dedim Sonra söylerim Belki hala sinirlidir… Söyleyemedim Turgayı gördüm az ilerde “Turgay” diye sessizce seslendim “Ooo Sinan” dedi “Bağırma lan” dedim “Gamze duyacak “ “Sinan” dedi “Söyle” dedim “Senin sonun ne olacak” “N’olacak abi Kabul ettirene kadar zorlayacağım Şimdi yine konuşmaya gidiyorum” “Ey Allah’ım” dedi Turgay Ölümü bu kadar arzulayan birini görmedim” “N’olursa olsun Turgay Deneyeceğim şansımı” İnanın şu denemelerimin ardından O pansumana verdiğim paralarla sağlık ocağı yaptırırdım “Ya arkadaşlar” dedim bizimkilere “Bu kızı etkilemek için ne yapmak lazım” Hep bir ağızdan “Dediler onun gibi olmak” “Nasıl yani” dedim “Nasılı var mı” dedi Turgay “Al eline bi tespih At omzuna ceketi Giy Çarşamba ayakkabıları Bas topuklarına Git adam gibi konuş” Görseniz nasıl gaza geliyorum Bizimkilerin dediklerinin hepsini yaptım “Çocuklar” dedim “Hakkınızı helal edin Ben Gamzenin yanına gidiyorum” Turgay seslendi “Sakın korkma Sinan” dedi Demesi kolay Dıştan aslan gibi görünüyorum ama İçimdeki kedi miyavlayıp duruyor Gamzeye gittikçe yaklaşıyorum Bu defa o içimdeki kedi dile gelmiş Gitme diye bağırıyor Aman be Sinan, dedim “Yürü Yapsa yapsa ne yapar Ya öldürür ya güldürür” Sonunda gittim Parktaki bankta tek başına kitap okuyordu Seslendim “Gamze” dedim “Yine mi sen be” dedi Ööf, diye bağırdım “İki dakika dinle be… Delikanlıyız dedik Kıza el kalkmaz dedik Ses etmedik Adamı dinden imandan çıkarma Anla artık Sevdik” “Öyle mi” dedi “Öyle tabi” diye bağırdım Durdu durdu “Güzelmiş ayakkabıların” dedi Şaşırdım “Sağol” dedim Gülümsedi “Çıkarsana birini” dedi “Nasıl” dedim “Sen çıkar çıkar” dedi Çıkardım Bir kendi ayakkabılarımla dayak yemediğim kalmıştı Allah razı olsun Gamzeden Sayesinde kemiklerim o duyguyu da tattı Dayak esnasında gözlerim okuduğu kitaba kaydı Üzerinde -uzak doğu sporları- yazılıydı Niye sinirlenmişti ki yine Halbuki ayakkabı halis Türk malıydı... Olmuyordu böyle En iyisi başka yöntemler kullanmalı Uzaktan uzaktan tavlamalıydım Pardon Tavlamaya çalışmalıydım Aklıma bir fikir gelmişti! En iyisi bir mektup yazmalıydım Geceleyin elime defterimi aldım Bir sayfasına ağlar taşlar şahidim olsun seviyorum” şeklinde başlayan Bir mektup yazdım Dedim, yarın bu sayfayı kopartır Bir yolunu da bulup Onun defterinin arasına koyarım Sonra vurdum kafayı yattım Sabah oldu Kafeteryaya gittim Gamze oradaydı Sanırım ilk dersi boştu Uzaktan izledim Nerede içeri girecek yürek Fazla sürmedi Gamze kalktı Çantasını aldı çıktı Şu bendeki şansa bakın Defteri masanın üzerinde kaldı Unuttu gitti Ben de masaya gittim Baktım defteri benimkinin aynısı Sanırım tek ortak yanımız buydu Tam kağıdı yırtıp Onun defterinin arasına koyacaktım ki Turgay dışarıdan bağırdı “Sinan koş Bizimkiler dışarıda kavga çıkardı” Defteri masanın üzerine bırakıp koştum Ortalık sakinleşti Eyvah, dedim içimden Defter masada kaldı Üstelik ikisi de birbirinin aynı Koşarak kafeteryaya gittim Orda ki çocuğa sordum Dedim “şu masada iki defter vardı, Gördün mü” “Gördüm” dedi “Unutmuşlar diye birini aldım Birini de alıyordum ki O deli geldi Bu defter benim, diyerek aldı gitti üzgün konuş” dedim “Ver şu defteri” Defteri aldım Eyvah! Ben yandım Bu Gamzenin coğrafya defteri Gerçi sonra Sonra düşündüm de Bu şekilde olmasa da Benimde istediğim buydu zaten “Mektubu okusun da Gerisi önemli değil” dedim Ama çok önemliymiş Bilemedim… Aradan iki gün geçti ve haberi aldım Meğer hocası Gamzeye dağlarla ilgili bir araştırma yaptırmış Araştırdıkları da bu defterde yazılıymış O günde hocası, yazılarını bağıra bağıra okutturmuş Gamze başlamış Dağlar taşlar şahidim olsun seviyorum” Ve idam anı Bugün yüzde yüz ölüyorum Gamze gebertecek beni Çok korkuyorum Okulda gizli gizli ders bitimini bekliyor Saklanıyorum Beni gören herkes ceset muamelesi yapıyor Adam hayatında besmele çekmemiş Ardımdan bana bakıp Avuçlarını açmış Fatiha okuyor O günden itibaren gizli gizli okula gidiyor Yine aynı gizlilikte derslere giriyordum... Bi hafta başıydı İlk ders bitti Herkes çıktı dışarı Bense oturdum Aldığım notları temize çekiyordum Birden kapı açıldı Ve Gamze içeri girdi “Ooo Sinan Merhaba” dedi Dondum kaldım Azrail Gamzenin kılığına girmiş Canımı almaya gelmiş sandım Yavaş yavaş yaklaştı Sandalyeye oturdu Yanıma yanaştı “Ne o Yine benim ödevimi mi yapıyorsun” dedi “Şey Gamze” dedim “Sus” dedi “Sen ne kadar inatçısın be Sevdin Sevmedim Teklif sundun Kabul etmedim Israr ettin Dayak yedin Anladım Sinan Sen benden de delisin” Ağzımdan tek kelime çıkmadı Aslan tarafından köşeye sıkıştırılmış Ceylan gibiydim Öylece ölümümü bekledim Bi kaç dakika hiç konuşmadı Bana baktı Ve birden bağırdı “Konuşsana” dedi “Susmamı istemiştin ya” dedim “Erkek ol biraz” dedi “Seviyor musun yoksa hala” “İznin olursa” dedim “Senin gibi bir erkeğe iznimde olmaz Sevgimde” dedi Dedi ve gitti Sanırım bu sevda başlamadan bitti Çok üzüldüm Çok ağladım ama ne fayda Belki önceleri ufak bir oluru vardı bu işin ama Ama şimdi hiçbir tutarı yok Çok düşünmüştüm Haklıydı galiba Gamze Onun o deli gönlüne layık bir yürek yoktu bende Unutursun be Sinan, dedim kendi kendime Unutursun Aşk dediğin dört yapraklı yonca Bulması zor ve değerli de olsa Elbet kurutursun Yalnız yaşamak kolaydı da Her gün onu görüpte yaşamaya çalışmak zordu... Bir sabah Bahçede bir erkekle kol kola gördüm Gamzeyi Dünyam karardı Hayat durdu sandım Koşarak Turgayın yanına gittim Aldım bahçeye geldim Sordum “Kim bu Turgay” “Ne bileyim abi” dedi “Senin çevren geniştir Araştır” dedim “Tamam bakarız” dedi Aradan bir gün geçti Turgaydan haber yok İki gün geçti ses yok Üç gün oldu Gelen de yok Giden de yok Kafayı yedim Başlarım araştırmasına, dedim Sabah, fakültenin kapısından az uzakta Yakaladım Gamzenin yanındaki genci “Gel buraya” dedim Başka hiçbir şey söylemedim Artık Allah ne verdiyse Tekme tokat girdim Çocuk çok şaşırdı şaşırmasına da N’oluyor, diyecek hali kalmadı Fakülteye girdim Dersin başlamasına beş dakika ya var ya yok Turgay geldi “Öğrendim Sinan kim olduğunu Kayınçon sayılır Amcasının oğluymuş” dedi (?) Hızımı almışım, durur muyum Çocuğa attığım dayaktan Turgayı mahrum bırakmadım “Bu şimdi mi söylenir” dedim Bizim salağı nerdeyse hastanelik ettim Ettim, ettim de Peki ya sonra Gamze de bunları duyunca Mutlaka beni de, Turgayla kuzeninin yanına gönderir Yapar bilirim Üstelik haberi tez almış Beni aramaya başlamış Kaçmadım bu defa O güldürmedi O öldürsün dedim saklanmadım Kafeteryada oturuyordum geldi yanıma “Sen kimsin be” dedi “Kimsin Neyimsin ki beni kıskanıyorsun Üstelik kuzenimi dövüyorsun Ve geçmişsin karşıma Aptal aptal yüzüme bakıyorsun” “Bağırma Gamze” dedim Bastı tokadı “Gamze bilmiyordum, Özür dilerim” dedim Bi daha vurdu “Gamze üzgünüm” dedim Yine vurdu Tuttum kolunu Attım tokadı Gözleri doldu “Yıkıl” dedi “Yıkıl karşımdan” Daha fazla dayanamadım “Bana bak Gamze hanım” dedim “Daha ötesi yok Seni çok sevdim Biliyorum sen sevmedin Belli ki hiçbir zaman da sevmeyeceksin Ama şunu aklından çıkarma Şunu unutma Seni unutmam”... “Unutamam” O günden sonra Onu yaklaşık iki hafta görmedim Fakültenin kapanmasına üç hafta vardı Bi gün, Sınıfta tek başıma oturmuş son sınavlara çalışırken Tarih tekerrür etti Kapı açıldı Gamze içeri girdi “Ne var yine Gamze” dedim İstediğin oldu işte Her şey bitti” Gamzenin elinde, o hiç unutmadığım coğrafya defteri vardı Yanıma oturdu “Sinan” dedi “Hoca yine bir araştırma konusu verdi Düşündüm de senin yazdıkların benimkilerden daha güzel Ve anlamlı gibiydi Artık bende seviyorum Sinan Dağlar taşlar şahidim olsun ki” dedi... Aradan üç hafta geçti Fakülte bitti... O yaz nişanlandık Ve ertesi sene sade bir törenle evlendik Dağı taşı istemedik Onun nikah şahidi amcasının oğlu oldu Benimki de Turgay Nikah masasında bile deliliği üzerindeydi Gamzenin İmzayı attıktan sonra ayağıma öyle bir bastı ki Parmaklarım koptu sandım Onu o gelinlik bile değiştirmemişti Gamze yine aynı Gamzeydi Hiçbir zaman da değişmedi... Yaa… İşte böyle çocuklar Anneniz eskiden böyle bir deliydi. |
|
12-03-2008, 15:49 | #4 |
Üçümüzde delikanlıydık güya Bir giydiğimizi bir daha giymez Herkesin sevdiği şeyi biz sevmezdik Delikanlılığın kitabından bahsederlerdi Çoluk çocuk kitabı diye okumaya tenezzül etmezdik Asaletimiz tavan yaptığı zaman Birbirimize bile pas vermezdik Aşklarından ölürlerdi gezdiğimiz kızlar Biz hiçbirini gülün dikeni kadar sevmezdik Güya delikanlıydık üçümüzde Halbuki nerde… Niye gelmişti ki o kız bizim mahalleye İlk geldiği günden kararımızı vermiştik O da diğerleri gibi üçümüzü de sevecekti Önce Muratla sürtecek Sonra Leventle kol kola gezecek Daha sonra tarafımdan defedilecekti Uymadı hesap kitaba Salı günü öğleden sonra iki gibi kursu varmış Gittik Peşindeyken de karar verdik Her zaman ki senaryo Murat kızın yanına gidecek Saatin var mı diye soracak Kız, var deyip söyleyecek Muratta, yarın bu saatte o zaman, diyecek Kız da ardından yapılacak iltifatlara dayanamayıp Yelkenleri suya indirecek Ama nereden bilebilirdik ki Kız Murat’a, “salak” şeklinde cevap verecek Levent yırtılıyor gülmekten Vay salak vay, diyerek Murat çok bozuldu ama ne yapsın Hangisine yanacak Yıllarca toz değdirmediği karizmasının yerlere düşüşüne mi Yoksa bizim gözümüzden düştüğüne mi üzülecek Tamam çocuklar, dedim İntikam saati yakın Yarın bu kız gününü görecek Hiç uğraştırmadı beni kardeşim Benim yorulmamı istemedi Yarın öğleden sonra, kızı kendine Levent köle edecek ki eder bilirim Namussuz koleksiyonuna yüz küsürüncüyü ekleyecek Bir plan yapmışız Kızın aklı başından gidecek Ardından yelkenler suya kesinlikle inecek Çaresiz Kız Levent’e, seninim, diyecek İki de kız ayarlamışız bunun gittiği kurstan Her o kızı görmelerinde Levent’i paylaşamıyorlarmış gibi kavga edecekler Bilmezsiniz Kızlar çok severler Zor ve paylaşılamayan erkekleri Plan iyi işlemiş Kızlar ne zaman o kızı görseler Bir yandan Levent’i övmüşler Bir yandan da saç baş yolmuş birbirlerine girmişler Yakışıklı kardeşim tam teşkilat kursun bitimini beklerken Biz geriden geriden Murat’ın alınacak intikamının şerefine yaktık birer sigara Neyse uzatmayalım Kurs bitti bizim kızlar çıktı dışarıya Planın son bölümü gereği Başladılar, aşkım diyerek Levent’e doğru koşmaya Leventte o sıra oradan tesadüfen geçiyor güya Sonunda bizimkide çıktı Levent iki kızı da bi kenara itti On numaralık bakışlarıyla kıza uzun uzun baktı Kız birden şaşırdı Şaşkınlıktan birkaç kez sağına soluna baktı Ve final anı Levent kıza yaklaştı Dedi “melekler dünyada yaşar mıydı” Kız iyice şaşırdı Ve sonrasında biz de şaşırdık Kız elini kaldırdı Hiç unutmam Levent’i tam üç buçuk dakika şamarladı Ve bizim Murat Bu benden de salakmış diyerek gülmeye başladı Bense öyle sinirlenmiş Öyle çıldırmıştım ki Bir yandan da öyle bir korku sarmıştı ki içimi Bu kızı ben de tavlayamazsam Arkadaşlarımın intikamını alamazsam yanmıştık Yeryüzündeki tüm karizmamız sıfıra düşecekti Ama el elden üstündür Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar Üçüncü bendim Ve benim kollarıma düşecekti Benim yöntemlerim farklıydı bizimkilerden İlk başta kibar olacaksın arkadaş Hiçbir kız hoşlanmaz kaba saba esprilerden Ve “sevmeye mecbursun” gösterilerinden Ben gülün manasını bilirdim Ve her kızın gönlünde açabilme özelliği olduğunu da Gece yarısı tek başıma bir plan yaptım Plana göre, Kız sabah evden çıktıktan sonra Otobüs beklediği durağa yüzlerce gül koyacak Sonra yavaş yavaş kıza doğru ilerleyecek Yerdeki güllerden birini alıp koklayacak Ve “ben sevdim Sen istersen sev İstersen sevme” deyip, yavaşça uzaklaşacaktım Sonrasında da, Kız en geç üç gün içerisinde bana kalbini kaptıracaktı Sabah oldu ve planım işlemeye başladı Bizimkiler gizlice izliyorlar Durak da şansıma boşaldı Sapık var, diyen kaçtı Ve beklenen an Kız geldi Yerdeki güllere baktı Planım gereği yavaşça yaklaştım Güllerden birini aldım İçtenlikle kokladım “istersen sev…” dedim Lafın sonunu dinlemeden polis imdat diye bağırmaya başladı Unutmuşum bir arka sokakta karakol olduğunu Polis arkada ben önde koşmaya başladım Onu sevmem için tehdit ediyor diye şikayet etmiş Tam üç gün arandım Sonra geri almış da şikayetini Rahatladım... Olmadı! Başaramadık hiçbirimiz Aylar sonra kız göçtü gitti Eminim ki o kız şu an Eski mahallemde üç salak vardı diyerek bizi anıyor Biliyorum ki unutmuyor Şimdi mi Şimdi Başıma bi uğursuzluk gelir diyor da Kara kedi bile önümüzden geçmeye tenezzül etmiyor |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|