11-02-2008, 02:06 | #1 |
Kur’ân okuma ve Hatim adabı
Her dil kendi alfabesiyle yazılıp okunduğu gibi; Kur’ân da kendi dili ile okunup yazılmalıdır. Kur’ân başka alfabelerle okunmaz. Kur’ân kendisi bir mûcize olduğu gibi Arapça yazılışı da bir mûcizedir. • Kur’ân okumak niyeti ile abdest almak. • Kur’ân okumadan önce misvaklanmak. Hz. Ali’den rivâyetle Peygamber Efendimiz: “Ağzınız Kur’ân yoludur. Onu misvakla temizleyiniz” buyurmuştur. • Kur’ân, temiz elbise ile temiz, güzel ve nezih yerlerde okunmalıdır. • Mümkünse diz çökerek kıbleye yönelmeli sukûn, huşu’, huzur ve vakarla okunmalıdır. • Yapılan cümle günahlardan tevbe istiğfar edilmeli ki temiz ve günahsız bir dille ibadet edilsin. • Kur’ân’ın ALLAH kelâmı olduğunu düşünmeli ve ALLAH’a teveccüh, ta’zim ve haya ile okumaya çalışılmalıdır. • Kıraatten önce Eûzü besmele çekilmelidir. “Kur’ân okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan ALLAH’a sığın!” (Nahl, 98) • Sûrelerin evvelinde besmele çekilmelidir. Ulemânın kahir ekserisine göre besmele bir âyettir. Besmele terk edildiğinde hatmin bir kısmı terk edilmiş olur. • Kur’ân, belirli bir tertîl üzere okunmalıdır. “Kur’ân’ı tane tane, yavaş yavaş, mânâlarını canlandırarak, dinleyenlere anlatır bir tarzda oku!” (Müzzemmil, 4) İbn-i Mesud da şöyle der: “Kur’ân’ı okurken çürük hurma gibi dağıtıp açmayın, şiir okur gibi de okumayın, ibret verici âyetlerde durun. Kalpleri onunla harekete geçirin. Gayeniz sûreyi bitirmek olmasın!” • Kur’ân, mânâları düşünerek okunmalıdır. “Kur’ânı düşünmüyorlar mı?” (Nisa, 82); “(Bu Kur’ân), çok mübarek bir Kitabdır. O’nu sana indirdik ki âyetlerini düşünsünler.” (Sad, 29) • İhtar, tehdit, gadab, azâb ve müşriklerin itirazlarını ifade aden âyetler, sesi hafifleterek hazin tavır takınarak okunmalıdır. • Rahmet, ikram, müjdeyi ifade eden âyetler, sevinç ve sururu ifade eder bir tarzda sesi artırarak okunmalıdır. • Emir nehiy âyetlerini okurken emre uymaya, nehiyden kaçmaya azm ile niyet edilmelidir. • Mev’ıze âyetlerinden ögüt almaya, kıssa ve haberlerden ibret alınmaya çalışılmalıdır. • Nimet ve ihsan âyetlerinde hamd ve şükür edilmelidir. • Tesbih âyetlerinde “SübhânALLAH”, müjde âyetlerinde “ALLAHümme’rzuknâ”, korku âyetlerinde ise “Neûzü Billah” denmelidir. • Kur’ân okurken hüzün ve huşu içinde mümkünse ağlamaklı bir sesle okunmalıdır. “Ağlayarak çeneleri üzerine kapanırlar.” (İsrâ, 109) Müslim’in rivâyetinde İbn-i Mesud’un Peygamberimize Kur’ân tilavetinde Peygamberimizin gözleriniz yaşardığını ifade eder. • Ezberden Kıraat eden kimse çıkaramadığı yerde bir önceki âyeti okuyup susmalıdır. Yandakine “Bu nasıldı?” dememelidir. O kimsenin zihnin karışmasına sebep olur. Başka kimsenin ikazı ile hatırlarsa devam eder. • Başkaları ile konuşmak için kıraatı kesmek mekruhtur. Başka bir kelâm ALLAH kelâmına tercih edilmemelidir. • Kıraatta esas olan, Mushaf’ı tertibi üzere okunmalıdır. Yani Fatiha’dan başlayıp Nâs’a doğru okunmalıdır. Sahâbe-i Kiram bazı âyetleri okuyup diğerlerini bırakmayı veya birini bırakıp diğerine başlamayı kerih görmüşlerdir. • Bir kıraat şeklinden diğer kıraat şekline geçilmemelidir. • Kur’ân okunurken onu dinlemek, sünnettir. “Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin!” (A’râf, 204) • Kur’ân’da 14 secde secde âyeti vardır. Bu secde âyetleri okunduğunda tilâvet secdesi yapılmalıdır. • Kur’ân okurken en uygun kıraat vakitleri tercih edilmelidir. Bu vakitleri, namazda, geceleyin, ikinci gece yarısı, akşamla yatsı arası olarak sıralayabiliriz. • Kur’ân kıraati güzel sesle süslenmelidir. • Kur’ân’ı tefhimle yani erkek sesi ile (kalın) okumak. • Kur’ân’ı riya veya gurura sevk edecek sebebler yoksa sesli okumak daha efdaldir. “ALLAHu Teâlâ Kur’ânı Resûlüne güzel sesle, cehren okumasına izin verdiği kadar, hiçbir şeye izin vermemiştir.” (Buhârî, Müslim) • Kur’ânı yüzünden okumak ezbere okumaktan daha faziletlidir. Çünkü mushafa ve âyetlere bakarak okumak, makbul bir ibâdettir. • Her dil kendi alfabesiyle yazılıp okunduğu gibi; Kur’ân da kendi dili ile okunup yazılmalıdır. Kur’ân başka alfabelerle okunmaz. Kur’ân kendisi bir mûcize olduğu gibi Arapça yazılışı da bir mûcizedir. Bunun için Ahmed Husrev Efendi’nin yazdığı Tevafuklu Kur’âna bakılabilir. Kur’ân-ı Kerîm’in dili yine Kur’ân’ın bildirdiği üzere apaçık bir Arapçadır. O’nda ne bir anlatım bozukluğu, ne bir eksik ne bir kusur bulunmaz. Kur’ân apaçık bir Arapçadır. (Nahl, 103) • Ayrıca: Kur’ân, insanların için gönderilmiş bir hidâyet kitabı olmakla birlikte aynı zamanda bir edebiyat şaheseridir. Onda, i’caz, îcaz, hakîkat, mecaz, kinâye, istiâre, teşbih, bedî’ ve diğer edebî san’atlar vardır. Bu san’atlar Arapçanın sarf ve nahiv kuralları ile bilinir. Başka bir alfabe ile ve dille yazılıp-okunduğu zaman bu san’atlar kaybolur. Ayrıca i’caz ve îcaz kaybolduğundan muradı ilahide anlaşılmaz. • Duha sûresinden itibaren Kur’ânın sonuna kadar her sûre arasında tekbir getirilmelidir. • Hatim bittiğinde mümkünse bütün âile, akraba, arkadaş vb. gibi yakınları toplayarak beraberce duâ edilmelidir. • Hatim bittiğinde hemen zaman geçirmeden yenisine başlanmalıdır. “ALLAHa yapılan amellerin en sevimlisi, Kur’ân’ı baştan sona kadar okuyup bitirince hemen yenisine başlamaktır.” (Tirmizî) Zeynel YILDIRIM |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|