|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
02-02-2008, 16:20 | #1 |
Renklerin kokusu...
Renklerin kokusu...
Ayşe Karabat 02/02/2008 (409 kişi okudu) "Bana maviyi anlatsana" demişti, doğuştan görme engelli arkadaşım Necdet. Şaşırmıştım önce. Çaresiz bir arayışa girmiştim maviyi tanımlayacak sözcükler bulmak için. Aklıma hemen, gökyüzü gelmişti, deniz gelmişti. Ama Necdet onları hiç görmemişti ki. Sonra mavinin verdiği hissi anlatmak düştü aklıma: 'Rahatlatıcı bir sonsuzluk, dinginleştirici bir renk' demeyi düşündüm ama sustum. Arkadaşım maviyi anlatmamı istemişti, mavinin nasıl bir his verdiğini değil... Benzer bir suskunluk içindeyim bugünlerde. Çünkü 'mavi' umutlarımı yitirmek üzereyim. Ortadoğu denilen diyarda doğmuş, büyümüş, tuhaf bir sevgi bağı yüzünden de buradan gitmeye niyeti olmayan, gitse bile, havasını, suyunu, kültürünü beraberinde götürecek herkes gibi, doğuştan görme özürlüyüm ve evet 'maviyi' çok merak ediyorum. Dünyanın batısında yaşayan dostlarımı arayıp, "Yahu, bana demokrasinin, toplumsal barışın nasıl bir şey olduğunu anlatsanıza" diyesim var. "En azından can güvenliğini, hukukun üstünlüğünü, her gün saçma sapan tartışmalarla ömür tüketmemeyi anlatsanıza' demek geliyor içimden. "Ama bana bunların nasıl bir his olduğunu anlatmayın, bizatihi kendisini anlatın" demek istiyorum. Kendilerini devletin en asli unsurları gören bir takım 'yaratıkların', kafalarına göre öldürme kararları alıp uygulamamasının ne olduğunu anlatın. Kendisi gibi düşünmeyenleri 'hain' ilan etmemeyi anlatın. Hakları teslim edilen bireyler olmak ne peki? Komplo teorileri üretip, sonra da onlara insanları inandırarak felakete sürüklenmemek nedir? Adalete güvenmek ne peki? Her gün Lübnan'da ya da Türkiye'de olduğu gibi, "Oh bugün de iç savaş çıkmamış" diyerek sevinecek bir durumu yaşamamak nedir? Filistin'deki gibi, "İşgal biter mi bir gün" diye sormamak nasıl? Herkesi düşman ilan etmemek, herkes için özgürlük istemek, saçma sapan türban tartışmalarına dolanmamak, başkasının fikrinden hiç hoşlanmasa bile savunulması için mücadele vermek, emperyalistlerin oyunlarının farkında olmak ama o oyunlara teslim olmama adına hukuksuzluğa teslim olmamak, insan yerine konulmak, çelişkiler keskinleşsin diye uğraşanların ömür törpüsü eylemlerini umursamayacak kadar sağlam ve demokratik bir yapıya sahip olmak, tüm bunlar ne? Anlatabilir misiniz? Yoksa diğer Ortadoğu halklarının bireyleri gibi bunları hiç yaşamadığım için anlatamaz mısınız? En fazla nasıl bir his olduğunu mu söyleyebilirsiniz? Keşke eski Türk ya da Mısır filmlerindeki gibi, trafik kazası geçirince görme engelli olma hali bir anda ortadan kalkabilseydi. Kaç kaza geçirdik bugüne kadar? Kaç savaş, kaç iç savaş, kaç idam, kaç diktatör gördük? Hani, hiçbirinde göremedik 'maviyi'. Tersine, bizi kuşatan karanlık arttı. Kaç kere kandırıldık, bize maviyi göstereceğini söyleyenler tarafından? Hani nerede Irak'a getirileceği söylenen barış, özgürlük ve demokrasi? Kadınların, insan olmaktan kaynaklanan haklarını neden hep erkekler etek altına saklanarak tartışıyor? Nedir kadın olmanın göreceli olarak daha az sorun olması? Bilimsel özgürlük ne peki? Görebilecek miyiz bir gün? Başkaları 'maviyi' görsün diye, biz karanlıkta yaşamaya mahkum muyuz? Sahi, nedir 'mavi'? Ortadoğu'nun bütün renkleri ne? Uyum içinde olmamalarının önündeki engel ne? Ne yazık, kokusu bile yok renklerin... radikal |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|