sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > EĞİTİM - ÖĞRETİM - KARİYER > SonForum Makale Arşivi > Tarih
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 03-08-2011, 13:38   #1
Kullanıcı Adı
kont
Standart Mehteran Hakkında Her Şey

MEHTER,

Osmanlılar'da, askerî musukiyi icra eden topluluğa verilen isim. Farsça'da mihter olarak geçen mehter kelimesi, ekber (en büyük), âzam (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir. Türkçeye bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden mehter, çoğulu olarak da mehterân yerleşmiştir.

Mehter, bölüklere ayrılır, aynı çalgı aletini çalanlar, alemdarlar birer bölük teşkil ederlerdi. Her bölüğün "ağa" tabir edilen bir âmiri bulunurdu. Davulcubaşına ise "baş mehter ağa" denirdi. Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı. İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki, bundan ayrı olup, Saray Çadırcılarının başıdır. Mehter teşkilatı, "emir âlem"e tabiydi.

Selçuklu Sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud'un 1284 yılında Osman Gazi'ye gönderdiği bir fermanla kendisine, Eskişehir'den Yenişehir'e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havalisi sancak olarak verildi. Fermanla birlikte Osman Gazi'ye emirlik alemeti olan "tuğ", "âlem", "tabi" ve "nakkare" de gönderilmişti. Ferman, Osman Gazi'ye Eskişehir'de bir ikindi vakti takdim edildi. Osman Gazi ayakta durarak nevbet vurdurdu (çaldırdı). Fatih Sultan Mehmed Han zamanına kadar nevbet vurulurken padişahların ayakta dinlemesi âdetti.

Mehter teşkilatına bağlı iki türlü mehterhane vardı. Biri resmi teşkilata bağlı olan calici mehterler, diğerleri esnaf mehterleriydi. Resmi mehter, padişah mehteriydi ki, buna "mehterhane-i tabl-i âlem-i hassa" denirdi. Sonraları, mehter sadece padişah ve orduya ait olmaktan çıktı. Her vezir dairesinde bir mehterhane bulundurulması âdet oldu.

Fatih devrindeki mehterhanede dokuz zilsen (zil çalan), dokuz nakkâzen (kadûm çalan), dokuz boruzen (boru çalan), dokuz tablzen (davul çalan), dokuz çavuş ve bir iç oğlan vardı. Altmışdört kişilik mehterhane takımına "dokuz kat mehter" adı verilirdi. Padişahın mehterleri oniki kat olurdu. Oniki kat mehterhanede her çalgıdan onikişer adet bulunurdu. Padişah sefere çıktığı zaman mehter takımı oniki misline çıkarılırdı. Sefer ve harp esnasında padişah mehterhanesi, saltanat sancaklarının altında durup, nevbet vururdu. Bundan başka ikindi vakti, otağ -ı hümâyûn önünde nevbet vurmak âdetti.

Hükümdar mehterleri beş vakit vururlardı. Bundan başka padişah cüluslarında, kılıç alaylarında, harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife divanlarında nevbet vurulurdu.

Mehterler, harp meydanlarında gece karanlığında bile ordugâh nöbetçilerinin uyumaması için devamlı çalar ve aynı zamanda da "yektir Allah," diye bağırırlardı. Harp esnasında ise, padişahın veya seraskerin yanında durup, harp boyunca askerin cesaretini arttırmak ve düşmana dehşet vermek için çalardı.

Vezir mehterhaneleri, ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra olmak üzere, günde iki defa vururdu. Bunlardan birincisi akşam yemeğinin ikincisi de uykunun işaretini verirdi. Sivil mehterler, kendilerine mahsus nevbet yerlerinde yatsı namazından sonra ve sabahleyin nevbet vururlardı. Eski zamanlarda öğle yemeği, "Kuşluk" namıyla öğle namazından evvel, akşam yemeğinde ikindi namazından sonra yenilir ve yatsı namazından sonra uykuya yatılırdı.
Mehterhane, her ikindi vakti başları, içoğlan baş çavuşunun yahut muadili olanın, "vakt-i sürür ve safa mehterbaşı hey!., hey!" suretindeki nidası (çağırması) üzerine, mehterbaşı ağa elinde zurna olduğu halde bandoya pişrev (önder) olarak Vezirin, Yeniçeri ağası dairesinde ise ağanın oturduğu arz odasının önüne gelir, temenna eylerdi. Bu sırada evvelce "vakt-i sürür ve safa" diye bağırmış olan başçavuş veya muadili; "Eshab-ı hacât ve arzuhal sahipleri var mı?" diye sorardı. Arzuhal sunmak isteyenlerin arzuhallerini alıp vezire yahut Yeniçeri ağasına verirdi. Bu iş bitince heyet bir daire teşkil ederek çalmaya başlardı. Dua ile de merasime son verilir ve çalanlar birer temenna ile çekilirlerdi.


Mehter Duası: Allah Allah, Celilii'l-cebbâar, Muinü's-settâr Hâliku'l-leyli ve'n-Nehâr, lâyezâl, zü'l-celâl, birdir Allah! Ânın birliğine. Resul ü Enbiyâ Peygamberimiz Cenâb-ı Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa (bütün efrâd elleri göğsünde olmak üzere rükûa gelir gibi eğilirler, padişah geldiği zaman ise sadece baş eğer, daha fazla eğilmezler) Âl-i evlâd-ı Resul-ü Mücteba imdâd-ı ruhâniyetine! Pîrân, mürşidin, aşıkîn, kur'agerîn, vasilin, hamele-i Kur'ân, güzeştegân, ehl-i imân ervahına, avni inayetine! Halifetü'l-İslâm es-sultân İbni's-Sultan bil-cümle İslâmın nevât ve seâdet ve selâmetine, pirler, erenler, üçler, yediler, kırklar, göçenler, demine devrânına "Hû" diyelim "Huuu" denildikten sonra; bütün mehter takımı, davul ve zilleri şiddetli vurarak dokuz defa "Hû" çekerlerdi. Sonunda da üç defa kös vururlardı.



Mehterin kendine has bir yürüyüşü vardır. Üç adımda bir durur, yarım sağa ve yarım sola dönerdi.Yürüyüş esnasında mehter efradı, hep bir ağızdan, "Rahim Allah, Kerîm Allah" derlerdi.

Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şu sıraya göre tertip edilirdi. Önde çorbacıbaşı unvanını taşıyan ve başında "üsküf bulunan mehterân bölüğü komutam, onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklâl alâmeti olan ak sancak, sağ başta ise zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu. Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra hâlinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi. Sağ tarafta kırmızı sancağın arkasında ise. Yeniçeriler tarafından taşınan "hücum tuğu" yer alırdı.

Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu. Mehterbaşından. sonra ise sıra ile; mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nekkareler, zil-zenler ve davul çalanlar gelmekteydi. En arkada ise bir at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı.

Mehter Harp Duası (Harp Gülbankı): Euzubillâh, Euzubillâh... Hûda'ya şükr-i bîhad, lâi-lâhe illallah! El-melikü'1-Hakku'l-mülân! Muhammedü'r -Resulullah, Sadıkü'l-Va'dül emin! İnnâ Fetahnâ leke fethan mübinâ ve yensurekallâhu nasran azîzâ! Ey padişah-ı halifetullah, el-islâmu aleyke avnullah! Sensin haris-ı dîn-i mübîn, harîs-i Şeriatullah! Uğrun açık olsun ey Padişahım Emr-i ikbâlin mecid! Hûda kılıcını keskin eylesin, nur-ı şan satvetine gün gibi medît! Rûh-ı pâk-ı Fahr-i âlemi hoşnut etsin, Hak gazay-ı ekberin etsin mübarek ve saîd...
Takımın içinden evvelce seçilmiş dik ve güzel sesli biri tiz perdeden: "Nasrunminallahi ve fethün karîb. Ve beşşiri'l-mü' mın'ın" âyetini okur. Üç defa "Allah" diyecek kadar dururdu. Sonra bütün âletlerle beraber davullar ve kösler hafif vurarak ve devamlı teramole yaptığı sırada hep bir ağızdan "Allah Allah" deyince susarlar, gülbank devam ederdi.

"Eli kan, kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryân. Meydan-ı şehadette Allah yoluna revân. Gazay-ı şühedâya Cemal-i Hak görünür ayan. Kahrımız, gazabımız düşmana ziyan!

Ya Rahman! Denilerek eyyam-ı âdiye gülbankin-deki "Resul-i Enbiya" kısmına geçilir ve aynı şekilde "Hu diyelim Hu!" diyerek bitirildi.
Sonra, bazen "Yektir Allah", bazen de "Ya Fettâh" diye haykırırlar ve baş eğerek geriye döner ve dağılırlardı.

Mehter konserleri "Vakt-i sürûr-u sefa": Mehterân daire seklinde nevbet nizâmını teşkil ederler, nekkarezenlerin oturup, diğerlerinin ayakta durma-sıyla da hilâl görünümü verirlerdi. Kösler hilâlin orta ilerisine konurdu. İçoğlan başçavuşu, mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ye:

"Vakt-i sürûr-u sefa, Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey!" diye bağırırdı. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakkarelerle, sofyan usûlünde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de, mehterbaşı Ağa mehterin önüne gelir:
"Merhaba ey mehterân!" der ve sağ elini göğsüne koyarak mehteri selâmlardı. Mehterân da hep beraber sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak koro hâlinde:
"Merhaba, Mehterbaşı Ağa!" diyerek karşılık verirlerdi. Daha sonra Mehterbaşı Ağa:

"Hasduuur!" diyerek çalınacak makamı ve eserin adını söylerdi. (Meselâ: "Der fasl-ı Acem âşirân, cihâd-ı Ekber Marş" derdi.) Hemen arkasından:
"Haydi y'Allah!" diyerek mehteri icraya geçirirdi.

Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona ererdi.
Mehterin Avrupa'ya tesiri: Avrupalılarca, onsekizinci asırdan itibaren "Yeniçeri müziği" diye adlandırılan müzik; evvela, benimsenmiş, bilahare Polonya, sonra Avusturya ve daha sonraları bütün Avrupa'da onların tabiri ile Yeniçeri bandoları kurulmuştur.

Bestekâr Mozart ve Hayd da, mehter musikîsinin tesirinde kalarak, meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir. Alman besteci Beethoven, "Büyük Senfoni"sinin son bölümünü, mehterin kös, davul ve zurnasıyla seslendirmiştir. Beethoven, "Türk marşı"nı mehterin bir cenk havasından adapte etti. Avusturyalı bestekâr Mozart'ın "Türk Marşı", Türk askerlerinin "Allah Allah" nidalarının, nakarat olarak tekrarından müteşekkildir. Viyana Kraliyet Orkestra Şefi Gluck bu yıllarda, sarayda verdiği konserlerinde, repertuvarına mehter bestelerini almış ve orkestrasında çaldırmıştır. Alman bestekâr Wagner, bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendisini tutamayarak "İşte musikî buna derler!" demiştir.

Mehter musikîsi gibi, mehter teşkilâtı da Avrupa'ya tesir etti. Onsekizinci yüzyıl içinde önce Avusturyalılar, sonra Prusyalılar, daha sonra da Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilâtına benzer mızıka takımlarını kurdular.
Osmanlı Devleti'nin ömrü boyunca, gittikçe mükemmelleşen mehter, Yeniçeri ocağının lağvı ile beraber yerini "Mızıka-i Hümayuna" bıraktı.

Günümüzde Mehter: Mehter, 1911'de Ahmed Muhtar Paşa tarafından "Mehterhâne-i Hâkâni" adiyle yeniden kuruldu. 1914' de kuruluş tamamlandı. Birinci Dünya Harbinde Başkumandan Vekili Enver Paşa'nın emriyle teşkilât, orduya tamim edildi. İstiklâl Harbi'nde de mehterhane hizmet verdi. Cumhuriyetin ilanından sonra, Millî Savunma Bakanı, mehteri saltanat alâmeti sayarak lağvetti. 1950'den sonra, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut'un direktif ve desteğiyle mehterin yeniden tesisi çalışmaları başladı. 1953'de yeniden tesis edildi; Daha sonraları çeşitli okul, dernek ve kuruluşlarda mehter takımları kurdular. 12 Eylül 1980 Harekâtından sonra, yalnız Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi Askerî Müze Müdürlüğü bünyesindeki mehteran bölüğü, faaliyetine devam etmektedir. İstanbul'daki Askeri Müze'de Pazartesi, Salı hariç, haftanın diğer günlerinde saat 15.00-16.00 arasında mehterbaşının idaresinde bir saat çalmaktadır. Bilhassa turistler ve meraklılar büyük alâka göstermektedirler.


Mehter'in Başlaması Mehter Nevbet vuracağı zaman Mehter takımı Hilâl şeklini alır, Nakkarezenler oturup diğerleri ayakta dururdu. Kösler Hilâlin orta ilerilerine yerleştirilirlerdi. ıç oğlan Baş çavuşu Mehter fasla başlamadan önce dâireden çıkarak ortaya gelir ve : Vakt-i sürû-u sefâ , Mehterbaşı Ağa , Hey Hey diye bağırırdı.Bu sırada hazır bulunanların dikkatini çekmek için nakkarelerle Sofiyar usûlünde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de Mehterbaşı Ağa Mehterin önüne gelir Merhaba Ey Mehteran der ve sağ elini göğsüne koyarak mehteri selamlardı. Mehteran da hep bir ağızdan Koro halinde sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak Merhaba Mehterbaşı Ağa diyerek karşılık verirlerdi. Daha sonra Mehter başı Ağa : Hasduuur diyerek çalınacak marşın adını söylerdi. Meselâ : Der fasl-ı Acem aşiran, Cihâd-ı Ekber Marşı gibi. Hemen arkasından Haydi Ya Allah diyerek mehteri icraya geçirirdi. Nevbet bitince Mehter Gülbankı (Duâsı) okunur ve fasıl sona ererdi.


Mehter Makamları Savas muziginin yani sira halk muzigi ve eglence muzigi eserlerini de iceren bir repertuari vardir Mehter'in. Kullanilan makamlar, Turk muziginde kullanilanlarla aynidir ve toplam 25 tanedir.

Mehteranın bulunduğu yere , duruma , zamana göre değişik usûl ve makamlarda çalınan marşları bulundu. Bunların başlıcaları şunlardır.
Büyük hafif, Nakış revâni, Yarım ahlatî, Perişan Değişme, Kısm-ı sakil, Murabbâ Ahlatî, Halilevî Kalenderî, Peşrev Türkî, Sakil çerber, Küçük hafif, Devr-i hindî, Karabatak, Ezgi, Sofiyen, Semâî, Ceng-i Harbî, Zamm-ı devir, Saf
Mütad zamanların dışında ; padişah cülüslarında , kılıç alaylarında , zafer haberi geldiği zamanlarda , arife dîvanlarında , düğünlerde , şehzâde ve sultanın doğumu gibi hallerde mehterhanelerin Nevbet vurması kanundu.
kont isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 17:48


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2023

2007-2023 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog Snus Satın al düşmeyen takipçi satın al