İlk Yarı Sonunda Süper Lig Değerlendirmeleri

[NOYAN]

Süper Lig değerlendirmeleri - 1: Yukarıdakiler


Süper Lig’de ilk devre geçen haftasonu sona erdi. Trabzonspor’un liderliğindeki Süper Lig’in ikinci sırasında yine bir Anadolu devi, Bursaspor bulunuyor. Üç büyüklerin toza dumana karıştığı mücadelede ilk altı sıradaki takımın ilk yarı değerlendirmeleri sizlerle…




Trabzonspor - Fırtına durulmuyor


Geçen sezon Bursaspor şampiyon olmuş, Beşiktaş ve Fenerbahçe transferi yağdırmış, bir de üstüne daha sezon başında yönetim krizi yaşayan bir Trabzonspor var… Kim derdi ki “ilk yarıyı rakiplerine fark atarak lider bitiren takım Trabzonspor olur”? Oldu. İkinci sıradaki Bursa’ya beş, üçüncü Fenerbahçe’ye dokuz puan fark atan Trabzon, şampiyonluğun en büyük adayı konumunda. Bordo-mavililer sezona Glowacki ve Jaja dışında doğrudan ilk 11 oynayacak oyuncular transfer ederek başlamadı. Ancak Şenol Güneş’in geçen sezon yerleştirmeye başladığı oyun planı bordo-mavililerin en önemli kozu oldu. Özellikle Selçuk İnan büyük bir atak yaparak, ligin en önemli orta saha oyuncularından biri hâline geldi. Umut Bulut ve Engin Baytar gibi sorun yaratan, sorun yaratma potansiyeli bulunan oyunculardan bile maksimum düzeyde yararlanıldı. Teofilo bu sezona golleriyle başlamasına rağmen, Güney Amerikalılık yaptı ve takımdan ayrıldı. Hiçbir takımda ciddi anlamda dikiş tutturamayan Burak Yılmaz, sakatlıktan kurtulan Yattara gibi oyuncular, Jaja ve Alanzinho gibi yetenekler dönüşümlü olarak önplana çıktı. Serkan Balcı’nın akıllara durgunluk veren gelişimi de dikkat çekiyor. Bütün bunlar tabii ki tesadüf değil. İyi bir denge kuran ve akılcı takım oyunuyla Şenol Güneş böyle istedi, böyle oldu. Şimdi önemli olan kazan kaynatmaya çok alışık olan Trabzon’un, bu gidişatı koruma altına alması. Nitekim ikinci yarı telafisiz olacağı için rakipler daha etkili ve konsantre mücadeleler verecek.





Bursaspor – Geçen sezonun izinde



Bursaspor için bu sezon çok özeldi çünkü yeşil-beyazlılar kulüp tarihinde ilk defa Şampiyonlar Ligi arenasına çıkacaktı. Ancak geçen sezonlardan kalan maddi sorunları aşmak adına kulüp yönetimi Avrupa’ya yönelik transferler yapmadı. Yine de Stephanov ve Insua gibi oyunculara, Sercan ve Volkan gibi özdeğerlerin katkı yapma potansiyeli bir umut doğuruyordu. Olmadı. Çok ağır sonuçlar alındı. Buna rağmen Bursaspor camiası takımına sahip çıktı ve Devler Ligi hezimeti sonucunda takım yıpratılmadı. Sercan geçen sezona göre çok daha etkili olmasına rağmen, Volkan Şen her geçen hafta performansını düşürdü, disiplinsiz hareketleriyle takımın rengini bozdu. Ömer Erdoğan artık Milli Takım ve Devler Ligi oyuncusu olmanın yükünü kaldıramadı, geçen sezonki kadar etkili olamadı. Timsahların en çok sıkıntı çekeceği sanılan maçlardaysa devreye giren Turgay oldu. İç sahadaki Karabük, deplasmandaki Ankaragücü, Manisa ve Gençlerbirliği maçlarında alınan puanlarda büyük payı var. Şimdi en az iki oyuncu transferi hedefleyen Bursaspor, ligde ve kupada zirve mücadelesi verecek.



Fenerbahçe – Alex olmadan asla!

Geçen hafta NTV’ye verdiği röportajda Fenerbahçe’nin gerçek anlamda hücuma yönelik bir oyuna geçmesi için bazı kayıpları göze aldığını belirten Aykut Kocaman, bu takıma sabredilirse sonucun geleceğine inanıyor. Ancak kadroda yaşanan değişim devrearası müdahaleleriyle sürecek gibi görünüyor. Bucaspor karşısında can acıtan bir yenilgi alan Fenerbahçe için tek hedef lig olarak kaldı. Orada da kat edilmesi gereken büyük bir mesafe var. Transferde yabancı oyuncu stratejisini değiştiren Fenerbahçe’de Yobo, Niang, Stoch ve Dia gibi çok önemli oyuncular kadroya dahil edildi. Ancak bu oyuncular en yüksek performanslarını aynı periyodlarda vermediler. Stoch iyi başlayıp düşüşe geçti, sonra Niang sakatlanana kadar takımı sırtladı. Tam Dia ona katılırken, Niang’ın sakatlığı geldi. Yobo, Bilica’dan çok daha kaliteli olmasına rağmen son haftalarda aksadı. Ancak Fenerbahçe üst üste puanlar kazanırken takımı sırtlayan bu isimler değil, geminin kaptanı oldu. “Alex olmadan asla!” klişesi bu yıl da sürüyor.



Kayserispor – Şota’nın şatosu

Kayserispor’da bu sezon Şota Arveladze’nin futbol anlayışını zevkle izliyoruz. Bursaspor maçına kadar çok iyi sonuçlar alan sarı-kırmızılılar sakatlık problemleriyle daralan kadronun cezasını çekti. Jonathan Santana, Önder Turacı, Volkan Babacan, Andre Moritz ve Selim Teber gibi çok önemli oyuncuları kadrosuna dahil eden Kayseri, Bologna’dan Zalayeta’yı da alarak süper bir ekip kimliğine büründü. Ancak Zalayeta’nın sakatlığı önemli bir gol problemi yarattı. Zaten savunmaya yatkın bir oyunu seven Kayserispor, Cangele, Troisi ve Eren Güngör’ü de sakatlık nedeniyle kullanamadı. Şota ikinci yarı için iki isimle anlaşacaklarını kazanılan Bucaspor maçının ardından açıkladı. Kayseri de son haftalara kadar ligdeki iddiasını sürdüreceğe benziyor.







Beşiktaş – 60’lardan 2010’a

Beşiktaş bu sezonun en tartışmalı ekibi oldu. Her şeyden önemlisi oynattığı savunma futboluyla son şampiyonluğu yaşatan Mustafa Denizli’nin yerine hücumcu Bernt Schuster’in gelişi oldu. Schuster, 1-1 biten Konyaspor maçından sonra, Türkiye’de oynanan savunmaya yönelik oyunun 60’lardan kalma olduğunu söyleyerek ortalığı karıştırdı ama kendi hücum oyunuyla da futbol kamuoyunu tatmin etmeyi başaramadı. Sezon başında Guti ve Quaresma’nın transfer edilmesi yıllardır yıldız transferi yapamayan siyah-beyazlıları fazlasıyla motive etti ancak Quaresma daha fazla olmak üzere, iki oyuncunun da yaşadığı sık sakatlıklar istenen oyunun sergilenmesine engel oldu. Bobo, Nobre ve Nihat gibi forvet oyuncularının gol sorununu çözememesi, Tabata’nın yetersizliği, yabancı sayısı nedeniyle ideal 11’iyle bir türlü sahaya çıkamaması Schuster’in en büyük problemi oldu. Şimdi yeni transferler için kadroda yer açmak adına Zapatocny, Fink ve Tabata, Bucaspor’a kiralandı. Simao ve Fernandez gibi önemli iki oyuncu kadroya dahil edildi. Bunun dışında savunmada yıldızlaşan Ersan Gülüm taraftarın kalbine taht kurdu. “İnadına isyan, alayına Ersan” sloganı bunun en önemli göstergesi. Bu forvet sıkıntısı içinde son haftalarda A2 takımından gelen Ali Kuçik de gelecek için iyi sinyaller veriyor. Yine de liderin 14, ikincinin dokuz puan gerisinde olmak işleri zorlaştırıyor.





Karabükspor – Yüzel İldiz ve Emenike

Geçen sezon 1. Lig’de yıldızlaşan Emenike bu sezon da Süper Lig’de harikalar yaratıyor. Tabii onun harikalar yaratması ligde sürpriz bir şekilde altıncı sıraya yerleşen Karabükspor’a yarıyor. 12 golle gol krallığı yarışında Alex’le birlikte ilk sırada bulunan Emenike, sadece kulüp takımlarının değil, Hiddink’in de transfer gözdesi. Türkleştirilmeye çalışılıyor. Emenike’nin dışında Cernat’ın süper performansı da dikkat çekiciydi. Dört büyüklerden sadece Galatasaray’ı yenmeyi başaran Karabükspor, diğer takımlardan alınacak puanların ne kadar önemli olduğunu kanıtlayan bir takım oldu. Yücel İldiz’in oynattığı hücuma yönelik oyun 28 golle meyvesini verdi. 60’ların futbolunu oynamayan Beşiktaş’ın 25 gol attığı ilk devrede Karabük ligin en golcü dördüncü takımı olmayı başardı.



http://tr.eurosport.com/futbol/turki...06/story.shtml


Süper Lig değerlendirmeleri - 2: Ortadakiler


Süper Lig’de değerlendirmeye aldığımız ikinci altılık grupta, zirve mücadelesi veren takımları zorlayanlar yer alıyor. Aralarına Galatasaray’ı da aldıklarını eklemekte yarar var. Kimisi umduğunun üzerinde yer buldu, kimisi hayal kırıklığı yarattı. İşte Süper Lig değerlendirmemizin devamı.



Gaziantepspor – Kafkas damgası
Gaziantepspor geçen sezona çok iddialı girmesine rağmen istediği sonuçları alamayınca yerli hoca arayışına girdi. Önce Bülent Uygun’la anlaştılar ancak Gaziantep yönetimi Uygun’un çok maddeli kontratını görünce anlaşmayı bozup Tolunay Kafkas’ı işin başına getirdi. Kafkas, transferden ziyade takım kimliği yaratmaya yönelik bir anlayış geliştirdi. Bu anlayış içinde Olcan Adın ve Julio Cesar en çok önplana çıkan oyuncular oldu. Kafkas’ın ilk yarıda 23 farklı oyuncudan yararlanması ve 10 maçın üzerinde forma giyen oyuncu sayısının 14 olması, rotasyonun en iyi uygulandığı takımların başında siyah-kırmızılıların geldiğinin göstergesi. 17 maçta toplanan 24 puan, Gaziantepspor’u Avrupa Kupaları hedefinden uzaklaştırmadı. Kafkas alternatif olarak Türkiye Kupası’nı da zorlamak istiyor. Gaziantep’in yapacaklarını ve maceralarını izlemek oldukça zevkli.

İBB – Avcı’nın avları
Belediye temsilcisi İBB, bu sezon “yaratıcı medyamıza” sık sık “Belediye çalışıyor” başlığı atmak için olanak tanıdı. Üç büyüklerden ikisini yenmeyi başaran İBB, bir süre ligin dördüncü sırasına çıkmayı başarmasına rağmen irtifa kaybetti ve ilk yarıyı 23 puanla sekizinci sırada tamamladı. Oynadığı pozitif, pasa dayalı oyun senelerdir takdir gören İBB’de takımın skor yükünü altı gollü İbrahim Akın ve dokuz gollü Herve Tum sırtlıyor. İBB’nin transferlerine bakıldığında sadece iki kişi görüyoruz: Biri deneyimli oyuncu Cihan Haspolatlı, diğeri de Samuel Holmen. Transfer sayısı ikiyle sınırlı olsa da Samuel Holmen, böylesine bir takım için çok önemli bir isim. Brondby takımından transfer edilen İsveçli orta saha oyuncusu, Avcı’nın dirençli, baskıcı orta saha kurgusunda kilit rol oynadı. İBB, ligin ikinci devresinde de Avrupa Kupaları’na katılma mücadelesi verecek ve Abdullah Avcı’nın sezon içinde yaptığı açıklamalardan yola çıkarak Gaziantepspor’la benzer bir strateji içinde olacaklarını biliyoruz. Ligde olabilen en iyi sonuçlar, kupada işi çözme alternatifi. Bir de unutmadan: “Bize her yer deplasman” sloganıyla herkesin dikkatini çeken İBB taraftar grubu Bozbaykuşlar, İBB’nin en önemli renklerinden biri oldu.





Galatasaray – Böyle mi olacaktı?
Ali Sami Yen’e veda edilecek bir sezonda, o statta yaşanan büyük zaferlere gölge düşürecek maçlara çıktı sarı-kırmızılılar. Veda maçında bile Gençlerbirliği’ne kaybettiler. Evde saklanacak stat koltukları sökülüp sahaya atıldı. Önce Rijkaard’ın gönderilmesi süreci yaşandı. Hollandalı teknik adamın istediği transferlerin yapılmaması, eldeki yıldızların düşük performans göstermesi Rijkaard’ı tam da Fenerbahçe maçı öncesinde işsiz bıraktı. Derbi maçına kadar teknik direktör bulmakta zorlanan sarı-kırmızılılar, Hagi’yle anlaşabildi. Hagi “ruhsuz futbolculardan” çok şikayet etti. Önce Misimoviç, sonra Elano gönderildi. Baros ve Arda’nın sakatlıklarına, Mehmet Batdal’ın sakatlığının da eklenmesi gol noktasına Pino’yu itti. Son hafta forma giyen Anıl Dilaver dışında Galatasaray’ın hiçbir kazancı olmadı. Şimdi devre arasında yapılacak transferlerin Cim Bom’a ilaç olup olmayacağı merak konusu. Geçen sezon Galatasaray forması giyen 21 oyuncu bu sezon başka takımlarda forma giyiyor.



Antalyaspor – Güney’in Ferguson’u Mehmet Özdilek
2008 yılından beri aynı hocayla çalışan Antalyaspor, istikrarın meyvelerini topluyor. Her sezon düşme çizgisinde bulunan Antalya bu sezon çok rahat bir lig serüveni yaşıyor. Özellikle devrenin ilk bölümünde Avrupa Kupaları’na katılma çizgisine yaklaştı ama son dönemde kaybedilen puanlar kırmızı-beyazlıları 10. sıraya kadar geriletti. Sezon başında kadrosuna 11 oyuncu dahil eden Antalyaspor, Fransız Proment dışında tüm oyuncuları Türkiye’de oynayan isimlerden tercih ederek farklı bir transfer stratejisi izledi. Özellikle Tita ve Deniz Barış önemli katkı sağlayan transferler oldu. Necati Ateş’in olgunluk yıllarını Antalya’da geçiriyor olması da Özdilek’in önemli bir başarısı.

Eskişehirspor – Ne umdu ne buldu!
Geçen sezon Bursaspor’un şampiyonluğuna en çok imrenen kulüp Es Es oldu. Taraftar potansiyeli ve köklü kulüp geçmişi bu isteğin temelini oluşturuyor ancak benzer bir altyapı organizasyonunun olmaması kadronun alttan desteklenmesinin önüne geçiyor. Son iki sezondur takımı önemli noktalara getirmeyi başaran Rıza Çalımbay, çok kötü bir giriş yaptığı devrenin ortasında görevi bırakmak zorunda kaldı. Sezon başında büyük umutlarla transfer edilen Tello, sıklıkla yedek kulübesinde kaldı. Batuhan’ı forma sokan Bülent Uygun’sa “menajerlik skandalı” nedeniyle takımın başında maçlara çıkamadı. Yine de son haftalarda toplanan puanlar Kırmızı Şimşekler’i düşme potasından 11. sıraya kadar taşıdı. Şimdi devre arası kampı ve yapılacak transferlerle daha iyi bir ikinci yarı performansı bekleniyor.

Manisaspor – Karaman’ın takımı
Sezona Hakan Kutlu’yla başlayan Manisaspor dördüncü haftada ligin renkli teknik adamlarından Hikmet Karaman’la anlaştı. Manisaspor tipik bir Hikmet Karaman takımı. Manisa, Trabzon’u ilk devrede yenen tek takım oldu, üstelik Avni Aker’de. Bunun dışında Beşiktaş ve Galatasaray’ı da deplasmanda devirmeyi başardılar. Bunu yanı sıra evinde oynadığı toplam beş maçtan yenilgiyle ayrıldı. Büyüklerin bile peşinden koştuğu Makukula’yı kadrosuna katmayı başaran Ege temsilcisi Portekizli golcüden çok da büyük bir verim alamadı. Geçen sezon 21 defa fileleri havalandıran Makukula bu sezon sadece dört gol bulabildi. Hikmet Karaman’ın taktiklerini merak eden okurlarımız için de bir önerimiz olacak: www.hikmetkaraman.com

http://tr.eurosport.com/futbol/turki...40/story.shtml