|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
08-16-2010, 19:20 | #1 |
AK Parti’nin en önemli siyasi rakibi
Yazıya başlık olan konuya geçmeden önce 2 noktanın altını çizmek yerinde olacaktır.
CHP’nin 22 Mayıs’taki kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye genel başkan seçilmeden 2 gün önce, yani 20 Mayıs’ta kaleme aldığımız “Kılıçdaroğlu AK Parti'yi nasıl etkiler?”başlıklı yazıda, “Kılıçdaroğlu rüzgarı şu anki haliyle ilk seçime kadar sürerse, Mustafa Sarıgül'ün başlattığı siyasi hareketi tamamen açığa düşüreceği...” tespitinde bulunmuştuk. 26 Mayıs tarihli “Kılıçdaroğlu en çok hangi partiyi etkiler?”yazıda ise, “Kılıçdaroğlu rüzgarından en olumsuz etkilenecek olan parti, Mustafa Sarıgül’ün lideri olduğu ve partileşme sürecinde olan Türkiye Değişim Hareketi (TDH) olacaktır. Mustafa Sarıgül’ün 5-6 yıllık emeğini heder edecek siyasi bir süreç gelişebilir. Mustafa Sarıgül’ün en büyük handikapı, siyasi hareketini Baykal karşıtlığı üzerine konumlandırması oldu. Varlık nedeni şahıslar üzerine ikame edilen tüm siyasi ve sosyal hareketlerin kaderi büyük ölçüde budur. Bir şahsı ikame etmek yada bir şahsı imha etmek üzere konuşlandırılan tüm siyasi ve sosyal hareketler, ortaya çıkış nedenleri ortadan kalktığında anlamlarını yitirirler. Baykal’ın siyaset sahnesinden çekilişi Türkiye Değişim Hareketi’ni büyük ölçüde açığa düşürdü” şeklindeki değerlendirmelerimize yer vermiştik. Beklenen gelişme çok da gecikmeden gerçekleşti. Mustafa Sarıgül lideri olduğu Türkiye Değişim Hareketi’nin 26 Haziran’da resmen parti olarak kurulacağını açıklamasına rağmen bu düşüncesinden ani bir kararla vazgeçti. Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’ye şans vermek gerektiğini söyleyerek CHP’yi destekleme kararı aldı. (Sarıgül’ün siyasi serüveni konusundaki en doyurucu analiz için Sayın Ünal Tanık’ın “Şenerleşme korkusu mu, Baykal sendromu mu?” başlıklı yazısını okumanızı öneririm.) Hangi parti? Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP dahil şu aşamada hiçbir sol partinin AK Parti karşısında iktidar şansı yoktur. Sağ kulvarda adeta tek başına siyasi sörf yapan AK Parti’nin en önemli rakibi bizzat kendisidir. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP sandık yaklaştıkça giderek artan oranda AK Parti’ye karşı agresif bir politika izlerse ve bunu da tüm sağ seçmenleri de incitecek bir üslupla yaparsa, bu durum sağın hali hazırda en güçlü partisi olma özelliğini koruyan AK Parti etrafında bir kümelenmeye neden olması da ihtimal dahilinde. Yani agresif CHP, sağ kulvardaki oyları AK Parti’nin etrafında toplar. Birbiri ile kuvvetle çekişen iki kutuplu bir siyasi atmosferin giderek kurumsallaşması küçük partileri iyice elimine ederken, sağ seçmenleri AK Parti’ye daha da yakınlaştırması çok da uzak bir olasılık değil. Düelloya dönmesi muhtemel siyasi ortam, seçmen nezdinde sağda ve solda birer partiyi çok öne çıkarabilir. Ülkede sağ seçmenlerin oranı yüzde 65-70, sol oylar yüzde 25-30’dur. Sol kulvar iki güçlü sol partiyi kaldırmaz. Toplam oylardan aldıkları kısmi pay nedeni ile, aynı anda iki sol partinin Meclis’te belli ağırlıkta temsili güçtür. Bu nedenle örneğin CHP Meclis’e girerse DSP baraj altı, DSP girerse CHP baraj altı olmaktadır. İkisi birden barajı aşarsa 2 partiden birinin Meclis’te temsili çok az sayıda milletvekili ile olmaktadır. Bu nedenle, mevcut koşullarda herhangi bir sol partinin seçimlerde birinci olmasının tek yolu, parçalanmış sağ olur. Eğer sağ kulvarda aynı anda iki güçlü partinin başa güreşme iddiası olursa ve aralarında kıyasıya rekabet oluşursa, sol oyları toparlamış CHP’nin aradan sıyrılarak iktidara talip güçlü bir siyasi aktör haline gelmesi söz konusu olabilir. Sağ seçmen kesimlerini büyük ölçüde kuşatan sağdaki tek ve güçlü bir partinin varlığı, CHP’nin bu yöndeki umutlarını heba eder. Başbakan Erdoğan’ın önüne gelen anketleri incelerken, CHP oylarının ne orana ulaştığından daha çok, sağ kulvardaki diğer partilerin seçmen nezdindeki ilgi artışlarını takip ettiğini düşünüyorum. Sağda güçlü alternatifler çıkmadığı sürece, toparlanmış güçlü sol, sağ kulvardaki oyları merkez sağın en güçlü partisi AK Parti etrafında toplar. AK Parti açısından örneğin Saadet Partisi’ndeki 1 puan, MHP’deki 2 puanlık artış, CHP’deki 5 puanlık artıştan daha fazla siyasi risk içerir. Yargı ile birlikte Anayasa Mahkemesi’nin de artık iyice siyasallaştığı düşünüldüğünde, bu kurumların CHP ile aynı çizgideki hareketi, doğrudan AK Parti’ye yarar. Bu nedenledir ki, MHP lideri Sayın Bahçeli özellikle bu kurumları siyasal içerikli algılanabilecek kararlar almaması konusunda uyarmakta ve doğrudan sandığı işaret ederek AK Parti ile kurumlar arası çatışma ile değil, sandıkta hesaplaşmanın kolaylığına işaret etmektedir. Bugün 24 Haziran 2010... Bugün itibari ile sağ kulvarda AK Parti’yi ciddi zorlama potansiyeli bulunan sağ parti görünmüyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun giderek artırdığı Anadolu gezilerine gelince... Bu yoğun tempolu yürüyüş de yine büyük ölçüde AK Parti’ye yarıyor. Tüm sağ liderler, örneğin MHP lideri Sayın Bahçeli, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan daha fazla il il koşturmadığı sürece, CHP cephesindeki her gelişme AK Parti’ye kar yazıyor. Belki garip ama, öyle... Prof. Dr. Osman ÖZSOY |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|