|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
07-21-2010, 12:47 | #1 |
Yakışık almadı !
Yakışık almadı! Siyaseti bir tür kürsü ve sahne sanatı kabul edenlerin gözünde Başbakan dün Oscar’a aday bir gösteri yaptı! Duygusallığın en koyusu, şiir ve gözyaşı siyasi bir fetih hamlesinin yine geleneksel malzemesi olarak kullanıldı. Arabesk kültür seslere bakar, sözden çok kafiyesinden etkilenir, içeriği onu çok ilgilendirmez. Şiir hele gözyaşı ile ıslanmışsa kale duvarlarını bile deler. Başbakan’ı dünkü grup konuşmasında dinleyenlerin çoğu, onun CHP ve MHP içinde var olduğuna inandığı “Evet” oylarına maharetini kullanarak “gel gel” çektiğini belki düşünemediler. Belki onunla birlikte ağladılar bile. Geride kalan daha küçük bir kesim ise siyaset mesleğine biraz daha soğuyarak, besledikleri saygıyı biraz daha kaybederek izlediler Başbakan’ı TV’lerin canlı yayınından. Çünkü Başbakan’ın 12 Eylül’ün mağdurları için otuz yıl sonra bu kadar yoğun biçimde kederlenmesi mantıklı değildir. Hatırladığı zaman üzülmesi mümkündür ama böyle ağlamak?.. Hiç doğal değil. O nedenle samimi olamaz! Darbelerin hepsi bir Başbakan bütün yetenek ve olanakları ile 12 Eylül’deki referanduma hazırlanıyor. Askeri darbenin CHP ve MHP kökenli mağdurlarına şefkat gösterisi ile sahip çıkarak ve o kitlenin askeri darbeye yönelik husumetini uyandırarak referandum sandıklarına doldurmaya uğraşıyor. Başbakan’ın grup konuşması, yürüteceği propaganda çizgisinin ipuçlarını taşıyorsa AKP meydanlarda 12 Eylül darbesinden intikam alın çağrısı yapacak, bunun yolunun da “Evet” oyu kullanmak olacağını söyleyecektir. Anlattığı hazin öyküler darbenin çirkin yüzünü sergiliyor. Dinleyenlerin çoğu “Darbe işte böyle bir şey...” demiştir mutlaka; Acımasız, günahkâr, sevgisiz, hak hukuk tanımaz, yaşama hakkına saygısız... 12 Eylül’ü, darbe dönemini kimse özlemiyor. 12 Eylül’deki referandumda “Hayır” diyecek olanların korkusu, yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktır. Yani askeri darbe gösterip sivil darbe yapmaya hazırlananların tuzağına sürüklenmek... Ağlarsa anam ağlar AKP’nin 12 Eylül’de halka yutturmaya çalıştığı şekere sarılı zehir, yargıyı tümüyle zaptetmeye yarayacak, özel savcıları, özel mahkemeleri, özetle Silivri adaletini tüm yargıya egemen hale getirecektir. Dün Başbakan, Turizm Bakanı Günay’ın 12 Eylül’de hapisteyken vefat eden babasının cenazesine katılamadığını anlattı. Hazin bir durum tabii.. Geçen yüzyılın son askeri darbe döneminde cereyan etmiş olması vicdansızlığı mazur göstermez. Ama bugün yani 21. Yüzyıl Türkiyesi’nde dünyaca ünlü bir hekim olan Prof. Dr. Mehmet Haberal benzer bir zalimliğin mağduru olmadı mı? Yargıtay onu iki yıldır hapiste tutan iradenin hukuka dayanmadığını söylüyor; Başbakan Erdoğan, bugün kendisi Kenan Evren’i nasıl anıyorsa, yarın için kendisine aynı akıbeti inşa etmekte olduğunu görmüyor mu? Başbakan’ın konuşmalarını yazan marifetli bir ekip var. Ama yaz sıcağından etkilenmişler herhalde. Dün sabah uyandığımız terör haberleri karşısında Başbakan’a o konuşmayı yaptırmamaları gerekirdi. Çünkü birkaç saat önce teröre karşı verdiğimiz yedi şehidin mübarek naaşları bile soğumamışken 30 yıl önceki ölümler üzerinden siyaset yapmak hiç yakışık almadı . Başbakan ağlayacaksa “Kürt açılımı” ile azdırılan bölücü terörünün son kurbanları olan bu 7 Mehmetçik için ağlamalıydı! Manzara hazin: Başbakan oy için ağladığından şehitlere yine anaları ağlıyor! [email protected] |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|