04-18-2010, 14:51 | #1 |
Vahyin 1400. yılında Kur'an'ı okumak, anlamak ve yaşamak
2010 yılı, dinimizin temel kaynağı Kur'an-ı Kerim'in, Allah Rasulü (s.a.s.)’ne vahy edilmeye başlanmasının 1400. yılıdır. Başkanlığımız, milletimizin inancına, kültür ve medeniyetine kaynaklık eden Kur’an-ı Kerim’in insanlığa sunduğu rahmet yüklü mesajlarını bütün toplum kesimleriyle paylaşılması, getirdiği değerlerin anlaşılması ve yaşanması için yüksek düzeyde bir bilinçlilik meydana getirmek düşüncesiyle 2010 yılını ‘Kur’an Yılı’ ilan etmiştir. Nazil olmaya başladığı ilk andan itibaren insanlığı okumaya, düşünmeye ve aklıselim ile hareket ederek doğru olanı benimsemeye sevk eden Kur’an, inancı ibadet ve ahlakla bütünleştirerek hayatımıza rehber olmakta, tüm insanlığı hak ve hakikate çağırmaktadır. Kur’an-ı Kerim insanlığa yük ve sıkıntı olsun diye değil, doğru yola kılavuzluk etmek, ümit vermek, huzur ve mutluluk kazandırmak üzere öğüt, uyarı ve rahmet olarak gönderilmiştir. (Âl-i İmran, 138; Tâhâ 1-3) Kur’an’ın hikmet dolu mana ufkunda rahmet ve bereketi yakalamaya çalışmak, onu okumak, anlamak ve yaşamak insanoğlunun dünya ve ahiret mutluluğu kazanmasının ve kurtuluşa ermesinin yegâne imkânıdır. Kur’an bunun için rahmettir, şifadır, aydınlıktır. Yüksek bir sadakat ve derin bir duyarlılıkla kendisine itibar ettiğimiz ve sağlam bir melce’ olarak kendisine sığındığımız yüce Kitabımızın, günümüzde, bu ilgiye paralel bir duyarlılıkla anlaşılıp kavrandığından, inanç ve amellerimize hakkıyla yansıdığından söz etmek ne yazık ki zordur. Kabul etmek gerekir ki, her Müslüman, Kur’an-ı Kerim’in çağrısını gerektiği şekilde kavramada pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu nedenle, Kur’an-ı Kerim’le sadece duygu değil, bilgi ve amel yönüyle de irtibat kurmamız, inanç ve ahlak değerlerimizin korunması, sağlıklı bir din anlayışının muhafaza edilerek geliştirilmesi ve kalıcı mutluluğun yakalanması açısından hayati bir önem arz etmektedir. Manevi ve ahlaki değerlerin yozlaştırıldığı, aile değerlerinin ve toplumun ortak bağlarının yok olmaya yüz tutarcasına zayıflatıldığı, dünyanın sanal ve geçici meşgalelerinin ve sonu gelmez heveslerinin bütün hayatımızı ve geleceğimizi ipotek altına aldığı modern dönemde, Rabbimizin rahmet yüklü mesajı Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamaya, bunun için de onun değerlerini yaşamaya, yaşatmaya ve bu çerçevede Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in örnek hayatını ve ahlakını da rehber edinmeye ihtiyacımız büyüktür. Çünkü Kur’an ve sünnet, bize kendimizi, Rabbimizi ve varoluşun sırrını tanıtan bir hakikat bilgisi olarak 14 asırdır yol göstermiş, dünya hayatının engebeli yolculuğunda bizim dimdik ayakta durmamızı ve dosdoğru yol üzere yürümemizi sağlamıştır. Bunun için de Kur’an korunan ve koruyan bir kitaptır. Başkanlığımızın Kur’an Yılı vesilesiyle bir kez daha yaptığı ‘Kur’an’la buluşma’ çağrısı, modern insana sadece Kur’an’la bilgilenme imkânı değil; aynı zamanda ilahî kelamın esintisi ile dirilme, Kur’an ikliminde soluklanma, Kur’an ahlakı kazanma, varoluşa hikmetle bakarak ve kalp gözünü açarak huzur bulma fırsatı sağlayacaktır. Bu vesileyle herkesi, “Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (Kamer, 17) ilahî daveti çerçevesinde başta Yüce kitabımız olmak üzere insanı ve varlık âlemini konu edinen, insanı yücelten ve hayatı anlamlı kılan her şeyi okumaya ve anlamaya davet ediyorum. Not: Bu yazı, Diyanet Aylık Dergi Nisan 2010 sayısında yayınlanmıştır. |
|
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|