|
Kitap Dünyası Kitaplarla ilgili tüm paylaşım burada. |
Seçenekler | Stil |
03-10-2010, 11:33 | #1 |
Yol, Yolcu, Yolculuk Şiirleri Antolojisi (Gültekin Emre) Özeti,Konusu,Karakterleri
Yol, Yolcu, Yolculuk Şiirleri Antolojisi Yazan: MURAT TOKAY Bir otobüsün penceresinden geçmişine bakarken, yolcunun yüreğinden nelerin geçtiğini kim bilebilir!” Gültekin Emre’nin “Yol, Yolcu, Yolculuk Şiirleri Antolojisi”nin önsözünde yönelttiği bu soru, içimde uzun yolculuklara olan özlemi depreştirdi ve geçmişe doğru bir seyahate çıktım: 15-16 saat süren yolculuklar, git git bitmeyen yollar; geniş ovalar, karlı dağlar, derin uçurumlar; ayrılıklar, kavuşmalar… Başımı otobüsün penceresine yaslayıp el sallayanlara son kez baktığımda ‘eflatun bir veda yağmuru’ başlardı. Otobüs gürültüyle kalkar ve bütün yolcular susardı. O susma anının kağıda dökülmeyen, yok olup giden bir şiir olduğunu düşünürdüm. Gültekin Emre, o özel anları dillendiren şairlerin yol, yolcu ve yolculuk konulu şiirlerini bir antolojide topladı. Otobüs firması Kamil Koç’un 80. yıl armağanı olarak yayına hazırlanan kitapta 73 şiir yer alıyor. Emre, çalışmasını “Yolcuların elinde, uzun otobüs, tren, uçak yolculuklarında -uysal bir günlük gibi- karanlıkları, sıkıntılı, düşünceleri dağıtacak, kavuşma anını kısaltacak iyi bir arkadaş olabilirse, ne mutlu” diye sunuyor. Üç bölümden oluşan kitap, yol şiirleriyle açılıyor. Ahmet Haşim kızıl bir akşamdan sesleniyor: “Yollar/Ki gider kimsesiz, boş, sonsuz/Yollar/Hep birer sessizlik çizgisi oldu/Akşamın tozlu göğsünde/Onlar/Hangi bir hayal ülkesine gider/ Böyle sessiz ve kimsesiz şimdi!” Bedirhan Toprak “bakma sen kamyonculara yollar da biter” derken bir gerçeği işaretliyor. Çünkü ömür gibi yollar da tükeniyor. Ali Hikmet’te ise yol bir yakarışın adı oluyor: “Bir yalnızlık bir yalnızlığı bekler, gel yollar paramparça.” Yolcu Şiirleri başlığını taşıyan bölümde Oya Uysal’ın dizeleri dikkat çekiyor: “gidiyorum/diş fırçam/yanlışlıklarım/hüznüm/ve senin gözlerin oğlum/çantama koyduğum bunlar.” Can Bahadır Yüce, yol ve yolcuya başka bir boyuttan yaklaşıyor: “biri bakar durduğun akşamlara/işte orda durur, kimdi, bilindi/uzun yol günlerine verilen ara/yapayalnız bir ölüm, hepsi onun içindi…” Kitabın son bölümü, Yolculuk şiirlerine ayrılmış. Seçkinin bu kısmında Nazım Hikmet ve Necip Fazıl, Yolculuk isimli şiirleriyle yer alıyor. Türkçede söylenmiş en güzel yolculuk şiirlerinde imzasını gördüğümüz Hilmi Yavuz, “Yolculuğun Yolculuğu” isimli şiirinde “ben hep yollar düşledim/ derin yollarda yürürken… yolların ‘gül sesleri’ olduğunu ben söyledim;/ onların beni ‘yazın tâ içine’/ çağırdıklarını söyledim- sevgilime” diyor. Kitabın sayfalarını karıştırdıkça Gültekin Emre’nin ayrımcılığa gittiğine ya da şiirleri seçerken titiz davranmadığına şahit oluyoruz. Emre’nin seçkisinde yolculuk temalı birçok şiiri olan Sezai Karakoç, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu, Ebubekir Eroğlu, Cahit Koytak, Arif Ay, Hüseyin Atlansoy imzalarından hiçbirini göremiyoruz. Emre her ne kadar “Antoloji 128 sayfayla sınırlandığından yer vermek istediğim pek çok güzel şiiri buraya alamadığımı üzülerek dünya aleme ilan ediyorum.” dese de Yol, Yolcu, Yolculuk şiirleri gibi kapsamlı bir adla sunulan kitapta böylesi bir eksiklik hayal kırıklığına yol açıyor. Yazımızı Mehmet H. Doğan’ın şu tespitiyle tamamlayalım: “Bir şiir antolojisi hazırlamak, dıştan bakılınca ne kadar öznel görünürse görünsün, temelde yansızlık ilkesinin, nesnelliğin tek ölçüt olarak alınmasını gerektiren, bir bakışı zorunlu kılan bir iştir. ‘Benim Şairlerim’ ya da ‘Bizim Seçtiklerimiz’ gibi çok öznel bir ad taşımadıkça antolojiden beklenen, adının çağrıştırdığı kapsam içine giren şair ya da yazarları en özgün yapıtlarıyla bir araya toplamış olmasıdır. Hazırlayıcı kendi öznel şiir beğenisini, politik görüş ve inançlarını bir kenara bırakmak zorundadır seçimleri yaparken, tek ölçü şiiri almak zorundadır.” |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|