A'mâk-ı Hayâl ("Hayâlin Derinlikleri"),
Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi tarafından
1908'de yazılmış bir eserdir.
Tasavvuf edebiyatının önemli eserlerinden olan
A'mâk-ı Hayâl,
vahdet-i vücut inancını anlatmaktadır. Eser birçok tasavvufi öğenin yanı sıra farklı dinlerin (
Budizm veya
Zerdüştlük gibi) önemli unsurlarını da barındırır.
Konusu
Romanın çerçeve hikayesi, başkahraman olan
Râci'nin hayata dair sorularını cevaplamak istemesini anlatır. Bu soruların çoğu ontolojik sorulardır. Her ne kadar birçok farklı bilim, felsefe ve inanç ile sorularına cevap aramışsa da bu kültürlü genç bir türlü tatmin olamaz. Bu ruh haliyle bir gün mezarlıkta karşılaştığı
Aynalı Baba'dan çok etkilenir. Aynalı Baba ile düzenli olarak buluşurlar ve her buluşmalarında kahve yapıp içtikten sonra, Aynalı Baba ney üflemeye başlar. Bu ney sesiyle Râci dalar ve hayaller görmeye başlar. Her hayalde çok farklı bir dünya ve durumda bulur kendini. Bu hayallerin her biri birer hikaye şeklindedir ve hepsi
Tasavvufun, özellikle de
vahdet-i vücut inancının bir yönünü anlatır. Bu hikayelerin kurgusu çok çeşitlidir; antik dinlerin öğelerinden mistik düşüncelere kadar birçok farklı kavramı barındır.