|
Türkler'in ve Yabancıların Biyografileri Ünlüler, Artistler, Aktörler, Sanatçılar , Rektörler, İş Adamları, Gazeteciler, Kaşifler, İdoller, Örnek Alınacak Kişiler - Biyografi |
Seçenekler | Stil |
02-22-2010, 00:42 | #1 |
Gülten Akın Hayatı, Biyografisi ve Yaşamı Hakkındaki Yazılar
Y A Ş A M I :
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1933'te Yozgat’ta doğdu. Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi'nde tamamladı. 1955'te Ankra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1956’da evlendi. Beş çocuk büyüttü. 1958-1972 arasında eşinin görevi nedeniyle Anadolu’nun çeşitli ilçelerinde yaşadı. Yardımcı avukatlık, avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1980 öncesinde halkın yaşadıkları, onun da hayatına ve şiirine yansıdı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. Türk Dil Kurumu’nda dil uzmanı olarak görev yaptı. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. Şimdi yalnızca şiirle uğraşıyor. Yazdıkları başka dillere çevrildi. 40 kadar şiiri bestelendi. Doğa, ayrılık, sevgi, kadın sorunları gibi temaları işleyen ilk şiirlerini 1956'da "Rüzgar Saati"nde topladı. Daha sonraki şiirlerinde toplumsal sorunlara yöneldi. Gezip gördüğü yerlerden aldığı esinle zenginleşen ve coşkulu bir insan sevgisiyle yoğrulan şiiri, toplumsal sorunları, yaşam-halk ilişkisini öne çıkardı. Şiirlerinde büyük ölçüdü folklor öğelerinden yararlandı. Şiir üzerine yazılarını biraraya getiren "Şiiri Düzde Kuşatmak" (1983) kitabında, halk kaynağına inme isteğini, "Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak" sözleriyle açıklar. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- E S E R L E R İ : ŞİİR: Rüzgar Saati (1956) Kestim Kara Saçlarımı (1960) Sığda (1964) Kırmızı Karanfil (1971) Maraş’ın Ökkeş’in Destanı (1972) Ağıtlar ve Türküler (1976) Seyran Destanı (1979) Seyran (Bütün Şiirleri, 1982) İlahiler (1983) Sevda Kalıcıdır (1991) Seyran Toplu Şiirler- (1992) Sonra İşte Yaşlandım (1995) Toplu Şiirler 1956-1992, (1996) DÜZYAZI: Şiiri Düzde Kuşatmak (1983) 42. Gün (1986) Ö D Ü L L E R İ : 1964 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Sığda ile 1972 TRT Şiir Ödülü Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı ile 1976 Yeditepe Şiir Armağanı Ağıtlar ve Türküler ile 1991 Halil Kocagöz Şiir Ödülü Sevda Kalıcıdır ile 1992 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü Seyran ile -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Ş İ İ R L E R İ : SİYAH-BEYAZ Beni dünyadan ötelere götürdün Kollarımı bağladın dur dedin Tuz kokan geceler dur dedi Durdum bekliyorum, gelme Ay aydınlık gece kara Gözlerimin ardında karanlık ölesiye Canlı ve cansız ne varsa sımsıkı Bu saat daha yakın daha el ele Şimdi yalnızlığımdan utanıyorum Durdum bekliyorum, gelme Bunu ta başından biliyordun Bir gün buralarda sonuncu kalışım olacaktı Ellerinin bir anlık şeklini tutacağım Bozkırdan günün son treni geçecek Ben her şeye ardından bakacağım Bunu ta başından biliyorum Durdum bekliyorum, gelme Artık ne sen konuşmalısın ne başkası Yaşamak adına geçtik bütün değerleri Beyazın en orta yerinde duydu yürek Bu rüzgâr tutmaz insanı uzun boylu Bu rüzgâr serseri Şimdi kavramların ve cümle rüzgârların dışında Durdum bekliyorum, gelme ------------------- * --- * --- * ------------------ YENİDEN Karanlık bastı mı gelirsin Penceremin dibinde durursun Oyuncaklar kabartma harfler gibi Elle tutulur gibi garipliğin Elişi kâğıtlarından çiçekler yaparsın Yeni şekiller görülmedik renkler ışıklar yaparsın Dünya güzelse daha güzel olur Bir şarkı sıcak sıcak yayılır ansızın Uzanır ellerin gözlerimi örter Bütün düzenim bozulur Karanlık bastı mı seninle gelir Nasıl döner durur ortalarda Çağrışımlardan kopmuş bir sürü Terdirgin kuşlar gibi kelime Elinde aynaların bin bir yanlısı Ne yandan baksan ölüm Kurtul dersin kurtul kendinden Unut yitiklerini Seni yargılayacak kim Karanlık bastı mı gelirsin Penceremin dibinde durursun Oyuncaklar kabartma harfler gibi Elle tutulur gibi garipliğin ------------------- * --- * --- * ------------------ UZUN YAĞMURLARDAN SONRA Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma ------------------- * --- * --- * ------------------ İLKYAZ Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya. Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı Bakıp kapatıyorlar Geceye giriyor türküler ve ince şeyler "Memelerinde biraz irin biraz balık ve biraz gözyaşı Bir dev oluyorsun deniz deniz Sisin dere ağızlarında sokulup akşamları Fındıklarımızı basıyor Neyleriz kararan tomurcukları Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz Tecimenlere yalvarıyoruz: Bir 'Hotel' bir gizli evlenme az çiziniz Bir banka az çiziniz bir yalvarma Bizden size sizden dışardakilere Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye Evet efendim Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet Yazların motorlu çingeneleri Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş Toprağa tutku, kendinden dolayı Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde Bilmiyoruz neden kavga. Sonra kasabamızın cezaevinde Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz Günlerimizi iterek genişletiyoruz Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye Durup ince şeyleri anlamaya Kimselerin vakti olmasa da Okulların kadın öğretmencikleri Tatil günlerini çoğaltsalar da Kutsal nemiz varsa onun adına Gözlerimiz için bağlar, dokusalar da Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide Açmaya ilkyaz çiçekleri Bir gün birileri öte gecelerden Islak çalarlar, yanıt veririz" ------------------- * --- * --- * ------------------ KESTİM KARA SAÇLARIMI Uzaktı dön yakındı dön çevreyi dön Yasaktı yasaydı töreydi dön İçinde dışında yanında değilim İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi Bu nasıl yaşamaydı dön. Onlarsız olmazdı taşımam gerekti kullanmam gerekti Tutsak ve kibirli - ne gülünç öfke be - Gözleri gittikce iri gittikçe çekilmez İçimde gittikce bunaltı gittikce bunaltı Gittim geldim kara saçlarımı öyle buldum. Kestim kara saçlarımı - n'olacak şimdi - Bir şeycik olmadı deneyin lütfen Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım Günaydın kaysıyı sallayan yele Kurtulan dirilen kişiye günaydın Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi Bir yaşantı ile karşılayanlara Gittim geldi kara saçlarımdan kurtuldum. ------------------- * --- * --- * ------------------ YILDIZLAR İLE BOŞLUKTAKİ ADAM Hep ondan çoğalır kağıtlarda Hep o Meryemsi duruşundan Döker el kadar Avrupalı yüzünü Paylaşır milyonla aç adam Masal ister milyonla aç adam Soylu ister kral ister - Değildir kendi - Ve gelsin bir kral kral pazarından Ve gelsin üç prens kral pazarından - İlginç olur masalları soylu kişilerin - Bir ergen odanın kolay köşesinde Acıkmaz usanmaz umutsuzlanmaz Yoncasının dört yaprağı vardır Binlerce gözüyle boşluktaki adam Uzanır düşsel bir incelikten Onu kendi gecesine alır ------------------- * --- * --- * ------------------ KORKAN KADINLAR ŞİİRİ Onlar için pazarlar, erkekler sevda ile sıkıntı arasında bir gider bir gelirler gençömrü aşmak, bir dağı aşmak sırtta çocuklar sonra da genç sanmaları kendilerini ol sebeptendir. saati sormadan korkuları vardır yitirmek tek yılgı sevdikleri sevmedikleri de olmuşsa zamanla şakırlar sevdiklerini de ötekini nevroza dönüştürüp saklarlar ------------------- * --- * --- * ------------------ KÜÇÜK KIZIN TÜRKÜSÜ Küçük küçücük bir kızken Unutacak mısın yüreğim Bir kurdele bir pabuç yüzünden Unutacak mısın yüreğim Şimdi de onulmaz korkundur Evde ekmeğin tükenmesi Un biter, ekmek biter, gelsin ödünçler Unutacak mısın yüreğim Başın dönerdi sabahları Her atılan bomba bir parça Yiyecek alır giderdi İkinci Dünya Savaşı sırtından geçti Unutacak mısın yüreğim Bir çokları kahraman oldular Büyük oldu adları Kara binitleri sırtında geçti Unutacak mısın yüreğim Şimdi çocukları doyurup giydirdikçe Parklara, çarşılara götürdüğünde Kendini, kendi çocukluğunu Unutacak mısın yüreğim Dünya uçurtmayla balonken Kırmızı ve mavi tayfın bütün renkleri Sana zehir zindan edenleri Bağışlayacak mısın yüreğim ------------------- * --- * --- * ------------------ EVDEKİ KADININ ŞİİRİ saklayıp başını bağasına ölü gibi dursun istendi öteki kadınlar bir yerlerden şakıyıp gelirlerdi bakışlar, bir erkek bir kadın yoğun elektrik, havai sözler o dışa düşendi mutfak oda yatak arasında yatakla beşik nice nice yol döşendi aptal dakikalar, içine sığmama gelgeç albeni uyandı... Bitti ------------------- * --- * --- * ------------------ SEVİ DİZELERİ Özlemi beş geçe de Ölüme yarım kala Uslu dost dalgın yörük Bir yol da bize uğra Okşadın düzledin dağları Biçtin dağıttın yelleri Güzel dost çılgın yörük Bir yol da bize uğra Yanağın zemheri ayı Yarpuz ve fesleğen Yüzünü yüzüme daya Beni sana bağlayan ipeği Soluğunla dirilt Derdimi kimseye vermek istemem Erincimi paylaş Artık sormuyorum, biliyorum - O geçti mi burdan? Aramızdaki ipek hışırtısından Bereketli buğday kokusundan Süt kabartısından Masaya düşen güneşten Sesin sesime katışıyor ------------------- * --- * --- * ------------------ SENİ SEVDİM Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim "Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil Nasıl yürür özsu dal uçlarına Ve günışığı sislerden düşsel ovalara Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü Yitik ceren arayı arayı anasını buldu Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar Ve onların yoğun boyunlu kadınları Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz Senet senet satılmadan önce Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp Tanrı parsellenip kapatılmadan önce Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin ------------------- * --- * --- * ------------------ AŞK Sıfırda insancıl yaşamamız başladı Sıfırda koptun kayboldun aradık Sessiz ya da rüzgarlı kıyılardan Sana seslendik kör kuyu Yokluğun orda çiçeklerde Dünya seninle de sensiz de aydınlık Başka tutkularımız var beraber yalnız Yokluğun orda yaşamamızda Varlığın orda, yoksa gecelerimiz bizimdi Ellerimizi bir yere koymayı bilirdik Ağlamayı bilmezdik kendimizi öldürmeyi Varlığın orda yaşamamızda ------------------- * --- * --- * ------------------ DELLOCAN Kayşadır toprağı Kemaliyenin Akar gider Karasuyla Dellocan Geçim bir hışımdır kullar üstüne Doymaz bakır işleyen el, oyma yapan el Yozur gider bahçesinden, bağından Dello can sana kurban Sohmarikten Ovacığa inmişem İşlediğim, koca bir kış satmışam Yağ almışam, tütün almışam, kenger almışam Önüm seldir yanım dağdır hey aman Dello can Dönüp gelebilsem, gelebilemem Dağların ardı ağıttır, şivandır Oğul yitik, haber gelmez Gurbetin sinsi dülgeri Usulca çalışır bağrımızda Keşik vermez, dur durak dinlemez Acı, analarla yoldaş olmuştur Bir uzak selam, bellisiz bir haber Kanadı gümüşlü bir kuştur Gümüşlü bir kuştur. ------------------- * --- * --- * ------------------ İĞNELİ DOST İster ki herkes ölsün Neler besleyip büyütmüş Gömmüştür neleri gizli gizli Belleği sıra İster ki herkes ölsün Şarap olacakken sirkeye dönmüş Üzüm suyu şaşkınlığında Gidişi kelebek gelişi beygir Kişnemesi çöplük sanrılarıyla Yollarda ipekler halılar, çağırır evine Eli dili soylu kırmanç güzelliğinde Tarih düşersiniz artık İsa doğmuştur Dostluktan önce dostluktan sonra Arınmıştır kirlerinden insan ve dünya Belli belirsiz bir sızıyla Dönüşte eliniz varırsa sırtınıza Kocaman paslı bir iğne Onların Çimen bitmez bastıkları yerde Sevgi buruşur ------------------- * --- * --- * ------------------ |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|