|
Türkiye ve Dünyadan Haberler Son dakika haberler ve son gelişmeler burada . |
Seçenekler | Stil |
05-27-2009, 12:08 | #1 |
Avrupalı soruna Türkiyeli çözüm
Potsdam Üniversitesi'nde dün başlayan "Gelenek ve modernite arasında Müslümanlar. Kültürler arasında Köprü-Gülen Hareketi" isimli iki günlük uluslararası konferansta Fethullah Gülen'in öğretileri, dünyaya bakışı, eğitim ve diyalog çalışmaları hakkında birbirinden ilginç tebliğler sunuldu.
Gülen Hareketi'nin Avrupa'daki Türklerin entegrasyonuna katkısının da tartışıldığı tebliğlerde, hareketin olumlu çalışmalarının Avrupalı soruna Türkiyeli bir çözüm sunduğu ifade edildi. Konferansta çağımızın bir aktörü olarak nitelendirilen Gülen Hareketi'nin evrensel değerlerin altını çizerek, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın insanları bir araya getirme noktasında teşvik ettiği vurgulandı. Dünya barışının oluşmasının karşılıklı anlayış, önyargısız yaklaşımlar ve ancak insan olma paydasında sağlanabileceğine dikkat çekilerek, "Bu hareket mükemmel olmayabilir, ama zaten hareket içindeki kimse mükemmellik iddiasında bulunmuyor. Pratikte de çözümler sunan bu hareket dünya çapında da ciddiye alınmalı." denildi. Gülen'in hem eserleri hem fikirleriyle detaylı olarak anlatıldığı konferansa İngiltere'den katılan Prof. Paul Weller'in "Ucuz şöhretler döneminde bu kaliteye sahip Fethullah Gülen'i daha iyi anlamaya çalışmalıyız. Ona yönelik ucuz eleştiriler yapmak doğru değil." sözleri dikkat çekti. Avrupa'nın en önemli sorunlarından birisi olarak öne çıkan yabancıların entegrasyonu meselesine değinen Prof. Weller, bu konuda Gülen Hareketi'nin oynadığı role dikkat çekerek "Avrupalı soruna Türkiyeli bir çözüm" vurgusunda bulundu. Avustralya'dan katılan ve ağırlıklı olarak hareketin entegrasyona yaptığı katkılar üzerinde duran Prof. Dr. Claudia Derichs, Gülen Hareketi mensuplarının ülkesindeki Türklerin uyumu ve çocukların eğitimi konusunda çok başarılı çalışmalar yaptıklarının altını çizdi. Derichs, bunun Avrupa'daki entegrasyon faaliyetlerine de örnek olabileceğini ifade etti. Moskova'dan katılan Prof. Leonid R. Sükyanin de, Türkiye'de bazı kesimlerin harekete yönelttiği suçlamalara atıfta bulunarak, Gülen'in "şiddete karşı çıkarak, insanları dayanışmaya teşvik ettiğini 'İslamcı' iddiasının da gerçeklerle bağdaşmadığını belirtti. Potsdam Üniversitesi Din Bilimleri Fakültesi ve Berlin Kültürlerarası Diyalog Forumu (FID) tarafından organize edilen ve Abraham Geiger Koleji, Protestan Akademisi ile Alman Şarkiyat Enstitüsü tarafından desteklenen konferansa yüksek sayıda katılım olurken, farklı ülkelerden Gülen Hareketi'ni tanımak için Berlin Potsdam'a gelen bakanlık görevlileri, bilim adamları, gazeteciler, işadamları, dernek ve enstitü yöneticileri, öğrenciler kültürler ve dinler arası diyalog konularında birbirinden ilginç tebliğleri dinleme imkanı buldular. ALMANYA'DAKİ GÖÇMEN ÇOCUKLARINA DA ÖRNEK OLUYORLAR Potsdam Üniversitesi Dekanı Prof. Sabine Kunst yaptığı açılış konuşmasında, İslam'la diyaloğun toplumsal boyutlarının olduğuna dikkat çekerek, Müslümanlarla yapılan diyaloglarda eleştirel boyutun olması gerektiğini belirterek, ancak önyargı ve karşılıklı polemiklerden kaçınılması gerektiği çağırısında bulundu. Üç semavi dinin ortak köklerine atıfta bulunan Kunst, ötekileştirme ve her şeyi 'siyah-beyaz' olarak kategorize etmekten kaçınılmasını istedi. Farklılıklara saygı duyulmasının öneminden bahseden ev sahibi Dekan Prof. Bernhard Kroener ise, Alman çoğulcu toplumunun Müslümanlara el uzatmaması halinde göçmenlerin içe kapanacağını söyledi. "Diyalog, karşılıklı saygıdır. Bu saygı kişiye saygıdır, farklı ibadet şekillerine de saygıdır." diyen Kroener, farklılıklara saygı duyulmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti. FID Derneği Başkanı Ercan Karakoyun da, demokrasinin İslam'la bağdaştığını vurgulayarak, Gülen'in öğretilerinin barışa hizmet ettiğini belirtti. "Gülen Hareketi siyasî amaçları olmayan sivil bir harekettir." diyen Karakoyun, hareket mensuplarının yaptıkları çalışmalarla yaşadıkları ülkelere katkıda bulunduklarını söyledi. Hareketin Almanya'da yaptığı çalışmalarının "klasik göçmen örneği" ile bağdaşmadığına işaret eden Dr. Bekim Agai ise hareketin çıkış noktasını anlayabilmek için Gülen'in fikirlerini incelemek gerektiğini ifade etti. Gülen'in fikri ile oluşan "hizmet" hareketinin "müspet hareket" olarak ele alındığını anlattı. Almanya'da kurulan 150 eğitim kurumu ve 11 özel okulun yüksek tahsilli kişiler tarafından teşvik edildiğini anlatan Agai, bu kişilerin ülkede yaşayan göçmen çocuklarına da örnek olduklarını kaydetti. [SELÇUK GÜLTAŞLI - BRÜKSEL] Almanya'yı utandıran rapor Türkiye'nin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi tarafından kurulan Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI)'nun yayınladığı Almanya raporu ülkede ırkçılığın, İslamafobinin ve anti-semitizmin hâlâ kuvvetli olduğunu ortaya koydu. Alman Yeşiller Partisi'nin eşbaşkanlığına seçilen Cem Özdemir'e "olumlu bir örnek" olarak atıf yapılan raporda, Türklerin hâlâ kendilerini Almanya'da rahat hissetmedikleri vurgulanıyor. Müslümanlara yapılan ayrımcılıklara da işaret eden rapor başörtüsü sorununa geniş yer ayırıyor. Türklerin ikamet ve istihdam alanlarında ayrımcılığa maruz kaldığını tespit eden rapor, ayrımcılığın farklı isimlerden ve Almancayı iyi konuşamamaktan kaynaklanabildiğine işaret ediyor. Almanya'da yaşayan 2,7 milyonluk Türk toplumunun sadece 1 milyonunun Alman vatandaşlığına sahip olduğunu belirten Konsey raporu, Türklerin Almanya'daki en büyük "Alman olmayan" topluluk olduğunu vurguluyor. Türkleri ayrıca "vatandaşlığa sahip olmayan en büyük grup" olarak nitelendiren rapor, yeni entegrasyon siyasetinin olumsuzluklar da getirdiğini belirtiyor. Türklerin hâlâ ırkçı saldırılara maruz kaldığını belirten rapor, Türklerin büyük bir kısmının Almanya'da 7 yıldan fazla yaşıyor olmasına rağmen seçme-seçilme haklarından istifade edemediğine dikkat çekiyor. MÜSLÜMANLARA AYRIMCILIK ARTIYOR ECRI, Almanya'ya vatandaşlık hakkının temini, eğitim, istihdam, ikamet konularında ayrımcılığa son verme ve Türk toplumunun kendisini yabancı hissetmeyecek şekilde tedbirler alınması çağrısı yapıyor. Almanya'da 3,4 milyon Müslüman olduğunu tespit eden rapor, bu kişilerin hemen hemen hayatın her alanında ayrımcılığa maruz kaldığını kaydediyor. Müslümanların üçte ikisi son bir yılda ayrımcılığa maruz kaldığını, beşte biri polis ya da yetkililerce kötü muamele gördüğünü, onda biri malının kasıtlı olarak zarara uğratıldığını, yüzde 3'ü de fiziki şiddete uğradığını ifade ediyor. ECRI Ocak 2009'da yürürlüğe girecek olan şahsi bilgilerin kayıt altına alınmasına ilişkin kanunla ilgili özel endişe duyuyor. Rapora göre diğer din müntesipleri tüzel kişilik olarak kaydolurken, Müslümanlar bu haktan mahrum bırakılıyor. 11 Eylül'den bu yana Alman basınının İslam'ı ve Müslümanları "tek taraflı" yansıttığını vurgulayan rapor, özellikle başörtülü kadınların ciddi ayrımcılığa maruz kaldığını yansıtıyor. [Haber Analiz - Kerim Balcı] Gülen Hareketi Avrupa'nın dertlerine deva olabilir mi? ZAMAN OKTAY YAMAN BERLİN27 Mayıs 2009, Çarşamba |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|