sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Şiirler ve Yazılar > Hayata Dair Yazılar
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 02-08-2009, 19:58   #1
Kullanıcı Adı
Hasret
Standart Aşkı Çocuklara Sordunuz Mu Hiç?

Çocuk olsaydık, dünyanın en büyük mutluluğunun kumlarla oynamak olduğunu hatırlardık. Çocuklar sonsuza kadar kumsalda oynayabilir; kaleler yapar, yıkar ve yeniden yapar, evler yapar, yıkar ve yeniden yapar.

Denizin genişliği ve derinliği çocuğun kumsaldaki oyununun rahatına bağlıdır. Kumlarla oyununu yarıda keserseniz, deniz bütün sahillerden çekilir, okyanuslar kurur, buharlaşır. Ayağına diken batmadan, elini cam kırıkları kanatmadan dilediğince oynayabiliyorsa, deniz sonsuz genişlikte bir evrendir. Ona göre, kumsal pürüzsüz ve sınırsız bir mutluluk demektir. Dalgaların çağıltısı, yosunların kokusu, güneşin dokunuşu cennetin sonsuzluğunu fısıldar gibidir.

Şimdi çocukluğunuza gidin; sizi mutlu eden şeyleri hafızanızda bulmaya çalışın. Hatıralarınızda ne zamandır açmadığınız ve içindeki unuttuğunuz çekmeceler gibi küçük ve tatlı şeyler bulacaksınız. Meselâ, ne zamandır elinize almadığınız misketlerinizi elinize aldığınızda, gözlerinizde çocuksu bir mutluluğun parıldadığını hissedeceksiniz. Şimdi çocuğunuzun saçlarını okşayıp koklarken, farkında olmasanız da, çocukluğun şen şakrak vakitlerinde özlemle beklediğiniz oyuncak bebeklerinize kavuşmanın buğusu saracak gözlerinizi.

Çocukluk cennetimizdir. Çocuklukta, yaşamanın en küçük detayları bile huzura açılan sihirli kapılardır. Damağınıza ansızın değen bir çilek tadı, pencerenizde bir yağmur damlasının süzülerek akması, bir misket şakırtısı, bir dere çağıltısı, bir deniz kıyısı vs. sanki içinizde dürülü sonsuz bir yumağı açar gibi, sizi mutluluğun sarayına alır, saf mutlulukların tahtına oturtur.

Çocukluğumuzda bu kadar kolayca mutlu olabilirken, büyüdükçe sanki mutsuz ve huzursuz olmayı öğretmişlerdir bize. Bir şeyi avuçlamanın hazzı, biri tarafından kucaklanmanın mutluluğu sanki ipi kopmuş uçurtma gibi alıp başını gitmiş, bizi ebediyen terk etmiştir.

Sanki küçükken küçük şeyleri büyütüyoruz; daha kolay seviyoruz, daha çok seviniyoruz. Büyükken de büyük şeyleri küçültüyoruz; daha zor seviyoruz, daha seyrek seviniyoruz. Yeniden sevebilmeyi öğrenmek için, ya içimizdeki çocuğun ellerine dokunacağız ya da çocuklarımızın gözlerini parlatan küçük mutluluk gerekçelerini yeniden keşfedeceğiz. Hem böylece, bizim küçümsediğimiz şeyleri çocukların ne kadar büyük gördüğünü hatırlayarak, çocuklarımız için daha çok küçük şey yapmaya başlarız.

Şimdi, denizlerin bir avuç kuma sığabileceğine bir kez daha inanmak istiyorsanız, yaşları 4 ile 8 arasında değişen çocukların “Sana göre aşk nedir?” sorusuna verdikleri cevapları okuyun:

“Aşk, bütün kötü şeyler geçmeden önce hissettiğin şeydir.”

“Büyükannemin romatizması vardı ve eğilemiyordu. Ayak tırnaklarını kesemiyordu. Sonra büyükbabam büyükannemin tırnaklarını kesti. Ama onun da romatizması vardı. Aşk budur.”

“Birisi seni sevince senin adını başka türlü söylemeye başlar. O zaman anlarsın ki, senin adın onun ağzında huzur içindedir.”

“Bir kız bir gün bir parfüm sürer ve oğlan da tıraş kolonyası sürer. Sonra teneffüse çıkınca birbirlerini koklarlar. O zaman aşk olur…”

“Bir gün birisiyle pizza yemeye gidersin. Pizzanın bütün parçalarını ona verirsin. Sen açsındır ama o sana hiç pizza vermez. Aşk budur.”

“Bazen çok yorulursun. Biri gelir ve seni güldürür. Aşık olursun.”

“Aşk şudur. Annem babama kahve pişirir. Kahveyi babama vermeden önce üstünden azıcık içer. Kahvenin güzel olduğunu anlamak için.”

“Aşk, hiç durmadan öpmektir. Öpmekten yorulduğunda da, yine birlikte olmak istersin ve daha çok konuşursun. Annem ve babam bunun gibiler. Öpüştüklerinde muhteşem görünüyorlar.”

“Sevdiğine kendin hakkında kötü bir şey söylersin. Bunu söylediğin için seni hiç sevmeyecek sanırsın. Ama seni yine sevdiğini söyler; hatta daha çok sevmeye başlar. Bu aşktır.”

“Birine tişörtünü çok sevdiğini söylersin. Sonra onu yarın da giyer, yarından sonra da…” “Minik yaşlı bir kadınla minik yaşlı bir erkek birbirlerini çok seviyorlarsa bu aşktır. Çünkü birbirlerini çok iyi tanıyorlar.”

“Beni en çok annem seviyor; çünkü yatmadan önce beni öpüyor.”

“Annem babama pilicin en iyi parçasını verir. Bu aşktır.”

“Bazen babam çok yoruluyor, çok terliyor, çok pis kokuyor. Ama annem ona ‘Sen Brad Pitt’den yakışıklısın’ diyor. O zaman aşk oluyor.”

“Köpeğimi yalnız bırakıp gittiğimde bile, akşam beni yalıyor. Bu aşktır.”

“Ablam beni çok seviyor. Bunu biliyorum. Bana eskiyen elbiselerini veriyor. Sonra, yeni elbise almak zorunda kalıyor.”

“Birini sevince, göz kapakların bir yukarı kalkar, bir aşağı iner ve gözünden yıldızlar çıkmaya başlar.”

“Bence birini gerçekten seviyorsan ona ‘Seni seviyorum’ diyebilirsin. Ve gerçekten onu seviyorsan, ona hep öyle söylemelisin.”




Senai Demirci
Hasret isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 03:33


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı