|
Türkiye ve Dünyadan Haberler Son dakika haberler ve son gelişmeler burada . |
Seçenekler | Stil |
07-07-2008, 10:46 | #1 |
Şiiri iman için bilirdi
“Bir gün öleceğim biliyorum/ Bunu her an ölür gibi biliyorum” dizelerinin sahibi şair ve eski milletvekili Erdem Bayazıt'ın cenazesi bugün ikindi namazını müteakip Eyüp Camii'nden kaldırılacak. Akciğer kanseri tedavisi gördüğü hastanede geçtiğimiz gün yaşamını yitiren şair, içinde bulunduğumuz yıl, sanattaki 50. yılını kutluyordu.
Erdem Bayazıt, 1970'li yıllarda yazar Rasim Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu ve Akif İnan gibi şair ve yazarlarla çıkardığı "Mavera" dergisiyle Türk düşünce yapısında önemli çığır açmıştı. 50. sanat yılını tamamlayamadan hayata veda eden şair, uzun soluklu şiir serüveninde, heybetli, dik duruşlu, tok sesli ve umut dolu onlarca şiiri Türk okurunun belleğinde kazımıştı. DERDİ OLAN BİR ŞAİRDİ Şiirinde yaşadığı coğrafyanın insanının anlatmayı amaç edinen Bayazıt'ın şiiri “derdi olan” bir şiirdi. Şair, çıkardığı "Mavera" dergisiyle de birçok genç şairi cesaretlendirmiş ve desteklemişti. Bayazıt, edebiyat hayatına Kahramanmaraş'ta okul arkadaşları yazar Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan'la birlikte "Hamle" adlı kültür dergisini çıkararak girdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanarak 1959 yılında İstanbul'a giden Bayazıt, burada Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi edebiyat ustaları ile tanışarak, şiire olan ilgisini devam ettirdi. Bayazıt, 1970'li yıllarda ise "Büyük Doğu", "Diriliş" ve "Edebiyat" gibi dergilerde yazılar kaleme alan, Kahramanmaraş'tan "Hamle" dergisini birlikte çıkardığı arkadaşları Ersin Nazif Gürdoğan, Mehmet Akif İnan, Aleaddin Özdenören ve Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ile Hasan Seyithanoğlu'ndan oluşan 7 kişilik ekiple "Mavera" dergisini okuyucuyla buluşturdu. "Mavera, bir yaşama biçimi halinde öz uygarlığımızı yeniden yürürlüğe koyma davasını güdenlerin, edebiyat alanındaki bir buluşma yeridir" duyurusuyla yayın hayatına başlayan dergi, Türk düşünce yapısında önemli çığır açtı. Türkiye'nin dertleriyle bu kadar dertlenen birinin siyaset ile ilgisinin olmaması düşünülemezdi. Turgut Özal döneminde Anavatan Partisi'nden milletvekili seçilen Bayazıt, İpek Yolu'ndan Afganistan'a ile TYB 1983 Gazetecilik Ödülü'ne, Risaleler ile TYB 1988 Şiir Ödülü'ne layık görülmüştü. Sebep Ey ve Risaleler adlı iki kitabı bulunan Bayazıt, vefatından önceki son röportajında hastalığı sebebiyle şiir çalışmalarına ara verdiğini, "Aşk", "Tabiat" ve "Savaş" risalelerinin üzerine bir de "Üsküdar Risalesi" yazarak, Üsküdar'ı anlatmak istediğini belirtmişti. KUDÜS ÜSKÜDAR'DAN BAŞLAR Merhum şair, yazmayı hedeflediği ancak ömrünün vefa etmediği "Üsküdar Risalesi" ile ilgili şunları kaydetmişti: "Sağlığım iyi olursa bir de Üsküdar Risalesi yazmak istiyorum. Bizim itikadımıza göre Kudüs, Üsküdar'dan başlar. Osmanlı döneminde seferler Avrupa'ya bile olsa Üsküdar'dan başlardı. Kudüs'e giden yollar mutlaka Üsküdar'dan geçer. Bunları işleyebilirsek orada yaşayan halkı, tekkeleri, ezanları anlatabilirsek işte o zaman Üsküdar Risalesi olacak." Şiirlerini destana yatkın bir üslupla işleyen, okuruna isyan havasında umut veren bir biçimi benimseyen Bayazıt, en çok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da okuduğu, "Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair" adlı şiiriyle biliniyordu. Edebiyat âleminin başı sağolsun Ertuğrul Günay: Şair, yazar ve düşünce adamı Erdem Bayazıt'ın vefatını üzüntüyle öğrendim. Çağdaş Türk şiirinin temsilcilerinden olan Erdem Bayazıt, uzun yıllar önemli görevlerde bulunmuş ve Türk edebiyatına değerli eserler kazandırmıştır. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve edebiyat dünyamıza başsağlığı dilerim. Yeryüzü ona mescit kılındı Nazif Gürdoğan: Erdem Bayazıt şiirimizin güçlü seslerinden biriydi. 'Yeryüzü bana mescit kılındı' diyerek Türklerin Asya'dan Avrupa'ya bin yıllık yürüyüşünün sınırsız coşkusunu duyan ve bunu da şiirine yansıtan bir şairdi. En büyük arzusu Üsküdar Risalesi'ni yazmaktı. Üsküdar'ı Kudüs kapısı olarak nitelendirirdi. O Necip Fazıl gibi Sezai Karakoç gibi, şiiri iman için bilirdi. Onun için şiir mutlak gerçeği mutlak güzelliği aramaktı. Bütün Türkiye'nin, İslam dünyasının başı sağolsun. Kendisini kaybettik ama şiirleri, düşünceleri yaşayacaktır. Şiirinin ses tonu yüksekti Ali Haydar Haksal: Geçen yüzyılın son çeyreğinin önemli şairlerinden biriydi Erdem Bayazıt. Sol ideolojinin ve karşıtlarının seslerinin yükseldiği, insan kanının aktığı, gerilimli bir dönemde şiir yazıyordu. Yüksek ses tonuna sahip bir şairdi. Elbette bunun bir nedeni var. Batı düşüncesinin olumsuzluklarına karşı koyan bir sesti. Müslüman bilincin sesini açık bir dille ifade ederdi. O dönemde bizim gibi genç yazar ve şairlerin sığındığı bir sesti bu. İslam dünyasının başı sağolsun, çok önemli bir şairini kaybetti. Genç şairlere destek oldu Cevdet Karal: Vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Bir okuyucu ve şair olarak hayatımda önemli yeri olan bir şahsiyetti. İlk okuduğum ve neredeyse tamamını ezberlediğim şiir kitaplarından biri 'Sebep Ey'dir. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Hüseyin Atlansoy: Erdem Bayazıt öncelikle insan olarak muazzam bir insandı. Telgrafın telleriyle hep beyaz haberler veren bir ağabeyimizdi. Allah rahmet eylesin. Mehmet Doğan: Genç şair ve yazarların yetişmesi için büyük gayret sarfetti, bir kültür ortamı oluşturmaya çalıştı. Bu bakımdan yalnız şiirleriyle değil bu yönleriyle de kalıcı olmuştur. Mahşerde buluşmak ümidim Rasim Özdenören: 53 yıllık dostumu kaybettim. Onunla sadece edebiyat alanında değil hayatta da beraber bir yürüyüşümüz vardı. Beraberliğimiz lise yıllarında başladı. Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, ikiz kardeşim Alâeddin Özdenören ve Erdem Bayazıt ile aynı lisede okuduk. Fakültede de beraber bulunduk. Lise yıllarında Maraş'ta çıkardığımız mahalli gazetelerde kültür sanat sayfaları yaptık. Ardından Mavera, Hamle ve Edebiyat Dergisi'nde beraber çalıştık. Erdem'in nesri de şiiri gibi vuruşkandı, realistti. Şiiri hem lirik, hem hamasi hem de tok sesliydi. Şiirinin kökenlerini Dede Korkut'a kadar indirgeyebiliriz. Onun şiirinde Dadaloğlu'nun Köroğlu'nun sesini duymak mümkün. Ama bu söylem olarak böyle. Aynı zamanda Türk Modern Şiiri'nin özelliklerini de barındırır. Onun şiirlerindeki bazı mısralar zaman zaman slogan olarak da kullanıldı. 'sabır, savaş, zafer/ Adımüslüman' gibi... Hem yol arkadaşımı, hem fikir ve edebiyat arkadaşımı kaybettiğimden derin üzüntü duyuyorum. Mahşerde buluşacağımızı ümit ediyorum. ÖLÜME SAYGI Ölüm bir melek elinde gelir Ve öper usulca çocuk yüzleri. Belki bir gün kurtuluruz Karıncaların yolunu şaşırtan ince rüzgarlarla Kaplumbağaların hasret kaldığı derin tepelerde Çocuk gibi bakalım mavi sulara Şehirlere bakalım insanlığımızı eskittiğimiz Sislerden dumanlardan yollara atılan mısır koçanlarından Belki tutarız birgün belki kurtarır bizi Simsiyah saralım bezlerle dağları rüzgarları Gül bahçeleri ağlasın Dallarda salınan çocuk salıncakları ağlasın Kırmızı balonlar bizsiz kaybolsun gökyüzünde. Haydi sığının şehirlere Kabuğunuza çekilin yorganınızı çekin üstünüze Kalsın titrek ve mavi elleriniz Bekleyin geliyor ölüm usulca Usulca girer koynunuza. VEDA Bu şehirden gidiyorum Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi Gururu yıkılmış soy atlar gibi Bu şehirden gidiyorum İnsanlar taş gibi bana yabancı Ağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarlarda Bir tambur bir yalnızlığı anlatıyorsa O ışıksız pencereden Ben onu bile bile duymuyor gibiyim. Bu şehirden gidiyorum Gömerek geceyi içime Sabahın hüznünü beklemeden Gidiyorum bu şehirden. DİRİLİŞ SAATİ Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede Karanlığı emip emip de gebe kalan Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan Herkesin Veba girmiş bir şehrin hem halkı Hem seyircisi olduğu bir günde Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke. Her damlası bir zafer müjdecisi Bir posta eri gibi Yağmur yüzümüze değince Çıkacağız yola. Çıkacağız yola Hesap günü gelince Yağmur yüzümüze değince Güneş bir mızrak boyu yükselince. ÖNDEN GİDENLER İÇİN Onlar gittiler Yalnız bir yemin kaldı aramızda Ben şimdi bu yanda Kasılmış çıplak bir kurşun gibiyim Namluda. Onlar gittiler Topraktan bir işaret taşıyarak alınlarında Ben şimdi bu yanda Gerilmiş bir an gibiyim Doğumla ölüm arasına. Onlar gittiler Gelen zamandan bir haber gibiydiler. Ben şimdi bu yanda İçilmiş bir and için bekleyenim Kurulmuş saat gibi. Onlar gittiler Giderken bir muştu gibiydiler. yeni şafak |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|