![]() |
![]() |
#1 |
![]() Ahi Evran Camisi (Merkez)
![]() Caminin çevresinde Ahi Evran’ın türbesi ve bazı Ahilerin mezarları bulunmaktadır. Kırşehir Belediyesi çevredeki yapıları kamulaştırarak caminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çeşitli dönemlerde onarım gören yapı topluluğunu Vakıflar Genel Müdürlüğü 1968-1972 yıllarında restore etmiştir. Bu onarımı Y.Mimar Yılmaz Önge yapmıştır. Yapı topluluğu kesme taştan olup, iki bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan birinci bölüm, kubbeli bir giriş ve iki yanında yer alan mescit ve divanhane; ikinci bölüm ise bunlara bitişik olarak arkalarına eklenen bir orta sofa ile onun çevresindeki iki hücre, bir eyvan ve türbelerden meydana gelmiştir. Yapı topluluğunun batıya açılan kapısı beyaz mermerden yapılmış ve buraya son onarım sırasında zaviyenin avlu kapısındaki kitabesi konulmuştur. Bu kitabede Sultan II.Mahmud’un 1819-1820 tarihli tuğrası ile Ahi Evran’ın ismi yazılıdır. Kapının sol tarafında bulunan minare XX.yüzyılın başlarında buraya eklenmiştir. Minare kaidesinin solunda batı cephesindeki bir kapıdan üzeri sivri tonoz örtülü divanhaneye girilmektedir. Divanhanenin alt katı büyük bir pencere ile, üst katı ise eyvan biçimindeki bir açıklıkla giriş bölümüne bakmaktadır. Cümle kapısından pencereli bir kasnak ile yükseltilmiş sivri kemerlerin taşıdığı bir bölüme geçilmektedir. Buradan da eyvan biçimindeki mescide giriş sağlanmıştır. Mescidin üzeri karşılıklı iki gömme ayağa oturtulmuş kemerlerin desteklediği sivri bir tonozla örtülmüştür. Mescit batı cephesindeki iki, güney duvarındaki küçük bir pencere ile aydınlatılmıştır. İbadet mekanında üzeri kemerli sade bir mihrap ve güneybatı köşesinde de ahşap bir minber bulunmaktadır. Mihrabın üzerinde bu zaviyenin Kanuni Sultan Süleyman’ın izni ile 1560 yılında onarıldığı yazılıdır. Caminin giriş bölümünden türbe kısmına küçük kemerli bir kapıdan geçilmektedir. Bu kapının üzerinde Dulkadiroğullarından Süleyman Bey’in oğlu Alaaddin Bey’e ait 1481 tarihli bir kitabe bulunmaktadır. Türbe kubbeli bir merkezi mekan ile onun kuzey ve güneyinde bulunan iki simetrik hücreden ve doğuya doğru uzanan sivri tonozlu bir eyvandan meydana gelmiştir. Bunlardan yüksek ve geniş bir kemerle Ahi Evran’ın türbesine geçilmektedir. Türbe birkaç basamak yüksekliğinde olup, burada Ahi Evran’ın sade ve ahşap sandukası bulunmaktadır. Bu türbe içerisinde bulunan Şeyh Erzurumî’ye ait olduğu bilinen ahşap sanduka Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde koruma altına alınmıştır. Türbe kuzey ve doğuya açılan alçı şebekeli birer pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi XIX.yüzyılın kalem işleri ile bezenmiştir. Türbe üzerindeki piramidal külahına son onarımlarda ejder figürüne benzer bir alem takılmıştır. Türbenin yanında kime ait oldukları belli olmayan çok sade beş ahşap sanduka daha bulunmaktadır. Caminin yanında, orta sofanın güneyindeki kubbeli oda çevresindeki evlerin kamulaştırılmasından sonra ortaya çıkan temeller üzerine yeniden yapılmıştır. Bu odada Ahi Evran’a ve diğer Ahilere ait belge ve eşyalar teşhir edilmektedir. Alaaddin Camisi (Merkez) Kırşehir il merkezinde, Kalehöyük üzerinde bulunan Alaaddin Camisi’ni Sultan II.Alaaddin Keykubat 1242’de yaptırmıştır. Ancak bu cami günümüze gelememiş, Kırşehir Mutasarrıfı Arif Bey tarafından 1893 yılında yeniden yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki taşların, Melik Muzafferüddin Behram Şah’ın yaptırmış olduğu medreseye ait olduğu sanılmaktadır. Bugünkü caminin mimari yönden önemi bulunmamakta olup, dikdörtgen planlı, üzeri çatılı bir yapıdır. Kesme taştan yapılan cami 14 pencere ile aydınlatılmıştır. Minberinin herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Yanındaki minaresi kare kaideli, tek şerefeli ve yuvarlak gövdelidir. Bu cami Kırşehir Arkeoloji Müzesi’nin 1936 yılında kurulan deposu olarak bir süre kullanılmıştır. Lâle (Lala) Camisi (Merkez) Kırşehir il merkezinde bulunan Lale Camisi Melik Şah Kümbeti’nin kuzeybatısında bulunmaktadır. Bu yapının ne amaçla yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Caminin darphane olarak yapıldığı söylenmektedir. Caminin yapım tarihini belirten bir kitabesi olmamakla beraber, XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Günümüzde cami olarak kullanılan bu yapı, üç kubbeli olup, batısındaki kemer izlerine dayanılarak ibadet mekanının iki kubbesinin daha bulunduğu sanılmaktadır. Kesme taştan yapılan kemerler dışında duvar işlemesinde moloz taş kullanılmıştır. Mihrap mermerdendir. Kapucu (Kapıcı) Camisi (Merkez) ![]() Cami kesme taştan, kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin iki yan kenarı duvar uzantıları ve bunların arasındaki yuvarlak kemerli iki sütun ile üç bölüm halindedir. Bu bölümler camekanla kapatılmıştır. Caminin yanında taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli tuğla minaresi bulunmaktadır. Çarşı Camisi (Merkez) Kırşehir il merkezinde bulunan bu cami, Hüseyin Bey isimli biri tarafından 1864 yılında yapılmıştır. Cami moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Üzeri ahşap bir tavanla örtülüdür. Mimari yönden özelliği bulunmamaktadır. Caminin minaresi bulunmamakla beraber ilk yapılışında minaresinin olup olmadığı da kesinlik kazanamamıştır. |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
#2 |
![]() Kırşehir Caca Bey Medresesi
![]() Medresenin giriş kapısı üzerinde kitabeden başka, giriş kemeri üzerine tek satır halinde Besmele ve Kuran’ın Nahl Suresi’nin 9.Ayetinin baş kısmı yazılmıştır. Bunun altında ve uçları iki yana dönen kitabeliğe de Al-i İmran Suresi’nin 18. ve 19. Ayetleri yazılmıştır. Bu kitabeler ile kapı kemeri arasına da iki satır halinde başka bir metin eklenmiştir. Bu metin vergilerin kaldırıldığını belirten bir emirnamedir. W.Hinz’e göre bu kitabe 1330 yılında yazılmıştır. Ana kapının iki köşesine demet şeklinde, duvara bitişik sütunlar yerleştirilmiştir. Ayrıca cephe duvarının dış köşesine de değişik kaideler üzerine oturan bir çift gövdesi burmalı sütunlar yerleştirilmiştir. ![]() Cacabey Medresesi Anadolu’da benzerlerine rastlanan orta avlusu kubbe ile örtülü kapalı medrese tipinde bir yapıdır. Bu kapalı mekanın bir avlu olarak yapıldığını göstermek için de kubbesinin ortasına bir aydınlık feneri, altına da şadırvan yapılmıştır. Günümüzde aydınlık feneri bulunmamakta, burasının aynı zamanda bir rasat merkezi olduğu iddiası üzerine de etrafı camekanla kapatılmıştır. Medresenin diğer bölümlerinin üzeri düz toprak damla örtülmüştür. Medrese kesme taştan olup, giriş kapısı etrafında kabartma şeritler halinde iki ayrı renkten taşlardan frizler yapılmıştır. Plan olarak Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde görülen avluya açılan dört eyvanlı plan şemasına göre yapılmıştır. Bu eyvanların üzerleri beşik tonozlarla örtülmüştür. Eyvanların etrafında küçük hücreler bulunmaktadır. Büyük eyvanın iki yanında bir çift dikdörtgen planlı büyük hücreye yer verilmiştir. Girişin karşısındaki üzeri beşik tonozla örtülü ana eyvan aynı zamanda namaz kılınan bölümdür. Buraya son derece zengin bezemeli bir mihrap konulmuştur. ![]() Medresenin giriş cephesinin sol tarafındaki kubbeli mekan, medreseyi yaptıran Nureddin Cebrâil bin Cacabey’in türbesidir. Bu türbeye soldaki eyvandan altı basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin giriş kapısı kabartma taş bir süsleme ile çerçevelenmiştir. Buradan kısa bir koridorla Cacabey’in sandukasının bulunduğu türbeye girilmektedir. Medreseden ayrı bir yapı görünümünde olan bu türbe, kare planlı, kümbet şeklinde yapılmıştır. Türbenin üzeri köşelerde üçgen biçiminde pahlarla sekizgene dönüştürülmüş kasnak üzerine taştan piramidal bir külah ile örtülmüştür. Türbenin mihrap biçiminde bir penceresi bulunmakta olup, bu pencerenin etrafı mukarnaslarla çerçeve içerisine alınmıştır. Mukarnaslı kavsaranın altındaki hacet penceresinin üzerine de “Dünyanın bir durak yeri ve her şeyin fani olduğu”nu belirten bir kitabe yerleştirilmiştir. Buradaki pencere nişinin iki yanında da korint üslubunda başlığı olan bir çift sütuna yer verilmiştir. ![]() Medresenin kıble duvarı dışında, yapıdan ayrı olarak 21 m. yüksekliğindeki minarenin gövdesi kahverengi ve firuze çinilerle bezenmiştir. Minarenin kürsü kısmı taştan ve kare şeklindedir. Gövdesi yuvarlak olup tuğladandır. Bu tuğlaların arasına firuze çiniler yerleştirilmiştir. Bu yüzden de yöre halkı tarafından yapıya Cıncıklı Cami de denilmektedir. Gövde üzerinde belirli bir yükseklikten sonra zikzak motifleri yapılmıştır. Bu minarenin ayrı bir camiye olduğu konusunda da sanat tarihçiler değişik iddialar ortaya atmışlardır. Ancak, bu iddialar kesinlik kazanamamıştır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kırşehir Türbeleri
Cacabey Türbesi (Merkez) ![]() Türbe Cacabey Medresesi’nin giriş cephesinin sol tarafında bulunmaktadır. Bu türbeye medresenin solundaki eyvandan altı basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin giriş kapısı kabartma taş bir süsleme ile çerçevelenmiştir. Buradan kısa bir koridorla Cacabey’in sandukasının bulunduğu türbeye girilmektedir. Medreseden ayrı bir yapı görünümünde olan bu türbe, kare planlı, kümbet şeklinde yapılmıştır. Türbenin üzeri köşelerde üçgen biçiminde pahlarla sekizgene dönüştürülmüş kasnak üzerine taştan piramidal bir külah ile örtülmüştür. Türbenin mihrap biçiminde bir penceresi bulunmakta olup, bu pencerenin etrafı mukarnaslarla çerçeve içerisine alınmıştır. Mukarnaslı kavsaranın altındaki hacet penceresinin üzerine de “Dünyanın bir durak yeri ve her şeyin fani olduğu”nu belirten bir kitabe yerleştirilmiştir. Buradaki pencere nişinin iki yanında da korint üslubunda başlığı olan bir çift sütuna yer verilmiştir. Türbenin içerisi çini yazılarla kaplanmıştır. Lacivert çiniler beyaz alçı zemine mozaik tekniği ile yerleştirilmiştir. Burada Ayet’ül Kürsi yazılıdır. Ahi Evran Türbesi (Merkez) ![]() Türbe, eyvanlı, kubbeli ve kesme taştan yapılmıştır. Caminin giriş bölümünden türbe kısmına küçük kemerli bir kapıdan geçilmektedir. Bu kapının üzerinde Dulkadiroğullarından Süleyman Bey’in oğlu Alaaddin Bey’e ait 1481 tarihli bir kitabe bulunmaktadır. Türbe kubbeli bir merkezi mekan ile onun kuzey ve güneyinde bulunan iki simetrik hücreden ve doğuya doğru uzanan sivri tonozlu bir eyvandan meydana gelmiştir. Bunlardan yüksek ve geniş bir kemerle Ahi Evran’ın türbesine geçilmektedir. Türbe birkaç basamak yüksekliğinde olup, burada Ahi Evran’ın sade ve ahşap sandukası bulunmaktadır. Bu türbe içerisinde bulunan Şeyh Erzurumî’ye ait olduğu bilinen ahşap sanduka Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde koruma altına alınmıştır. Türbe kuzey ve doğuya açılan alçı şebekeli birer pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi XIX.yüzyılın kalem işleri ile bezenmiştir. Türbe üzerindeki piramidal külahına son onarımlarda ejder figürüne benzer bir alem takılmıştır. Türbenin yanında kime ait oldukları belli olmayan çok sade beş ahşap sanduka daha bulunmaktadır. Melik Gazi Türbesi (Merkez) ![]() Türbe, Anadolu Selçuklu mimarisinin karakteristik örneklerinden olup, kare kaide üzerine sekizgen planlı olarak kesme taştan yapılmıştır. Kare kaideden sekizgen gövdeye sivri üçgenlerle geçilmiştir. Kümbetin üzerini Türk üçgenlerine oturan konik taş bir külah örtmüştür. Türbe iki katlı olup alt katında mumyalık bulunmaktadır. Bu bölümün üzeri tonozla örtülüdür. Yanındaki bir pencere ile içerisi aydınlatılmıştır. Dışarıdan bir kapı ile mumyalığa girilmektedir. Kümbetin içerisine dışarıdan bir merdivenle sahanlığa, oradan da üzeri stalaktitli bir kapıdan türbeye girilmektedir. Buradaki kapı lentosunun üzerinde üç satırlık, beyaz mermer Selçuklu nesihi ile yazılmış kitabesi bulunmaktadır. Kümbetin içerisi bir pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin zeminden kubbeye kadar olan yüksekliği 5.85 m.dir. Türbenin mumyalıktan itibaren yüksekliği 15 m. yi bulmaktadır. İçerideki duvarlar kemerlerle bölümlere ayrılmıştır. Zemine taş bir sanduka yerleştirilmiştir. Aşık Paşa Türbesi (Merkez) ![]() Türbe beyaz mermerden kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin önünde sivri tonozlu, dikdörtgen planlı bir giriş kısmı bulunmaktadır. Portali ince bir işçilikle mermerden yapılmış, kenarları örgü motifleri ile bezenmiştir. Türbenin üzerinde Aşık Paşa’nın Türkçe yazılı bir kitabesi bulunmaktadır: “Türk diline kimesne bakmaz idi Türklere her giz gönül akmaz idi Türk dahi bilmez idi bu dilleri İnce yolu ol ulu menzilleri Aşık Paşa”. Türbenin içerisinde kubbe ile pencere arasında bulunan bir yazıtta da şunlar yazılıdır: “Ledün ilminin sahibi, uyarıcıların biricik kutbu. Tanrı’nın eri şeyh baba Muhlisinin o da şeyh İlyas’tan torunudur. 670’te (1271) geldi. 733 (1332) sefer ayının 13.Salı gecesi bu dünyadan uçtu”. Türbeye dar bir giriş holü ve üzeri sekiz köşeli kasnak üzerine oturmuş kubbe ile örtülü kare bir mekana girilmektedir. Bu mekanın ortasında Aşık Paşa’nın sandukası bulunmaktadır. Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmaktadır. Fatma Hatun Türbesi (Merkez) ![]() Kümbet, düzgün kesme taştan kare bir kaide üzerine sekiz köşeli bir plan göstermektedir. Üzeri sekiz içten tuğla, dıştan köşeli taş bir külah ile örtülüdür. Külahın kaidesi ile binanın çevresini kuşatan stalaktitli bir silme bulunmaktadır. Türbenin altında mumyalık kısmı vardır. Kalender (Karakurt) Baba Türbesi (Çiçekdağı) ![]() Kümbet kesme taştan, Selçuklu mimari üslubunda yapılmıştır. Kare kaide üzerine sekiz köşeli olan türbenin üzeri sekiz köşeli taş bir külah ile örtülüdür. Duvarlarında birer cephe atlayarak, düz lentolu üç pencere ile aydınlatılmıştır. Giriş kapısı yuvarlak kemerli olup, oldukça basittir. Üzerindeki kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Türbenin yanında kesme taştan, kare planlı, üzeri kubbeli bir de mescit bulunmaktadır. Süleyman Türkmani Türbesi (Merkez) Kırşehir İmaret Mahallesi’nde bir tepe üzerindeki Süleyman Türkmani Türbesi’nin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bu türbe birkaç kez yıkılmış ve sonra yeniden yapılmıştır. Selçuklu üslubundaki bu türbenin XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Süleyman Türkmani (1214-1298), Horasan erenlerinden olup Aşık Paşa’nın hocasıdır. Kesme taştan yapılmış olan türbeye bir sahanlıktan girilmektedir. Türbenin sol tarafında yüksek bir yere Şeyh Süleyman’ın torunları Şeyh Hasan ile Şeyh Süleyman’ın, Moğol emiri Kutlu Şah’ın oğlu ve kim olduğu bilinmeyen bir mezar bulunmaktadır. Ayrıca içeride Şeyh Süleyman Veli, Mehmet Çelebi, Şeyh Osman ve Şeyh Bekir’in mezarları da bulunmaktadır. Melik (Muhterem) Hatun Türbesi (Merkez) Kırşehir İmaret Mahallesi’nde bulunan Melik (Muhterem) Hatun Türbesi, sandukası üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre; Mehmet İbrahim kızı Melik Hatun’a aittir. XIII.yüzyılda Selçuklu üslubunda yapılmıştır. Türbe kesme taştan yapılmış olup, içerisinde Melik Hatun’un mermer sandukası bulunmaktadır. Sanduka üzerinde Ayet’ül Kürsi ve Farsça yazılmış yazılar bulunmaktadır. Yunus Emre Türbesi (Merkez) ![]() Günümüzde Yunus Emre Milli Parkı içerisinde, kayalar üzerinde bulunan Mutasavvıf ve Şair Yunus Emre’nin türbesi anıtsal görünümlü olup, kare kaide üzerine dört ayağın taşıdığı konik taş bir külah ile üzeri örtülüdür. Türbenin çevresi dört ayağı birbirine bağlayan yuvarlak kemerlerle dışa açık görünümdedir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kırşehir Kesik Köprü Kervansarayı
![]() Kervansaray, diğer Selçuklu kervansarayları gibi orta avlu etrafında sıralanmış revak ve hücrelerden meydana gelmiştir. Kesme taştan kervansarayın güneyinde basık kemerli giriş kapısı bulunmaktadır. Bu kapı kabartma geometrik motiflerle bezenmiştir. Giriş kemeri üzerinde daire biçimli güçle motifleri, kabartma bitkisel bezemeler bulunmaktadır. Girişin iki yanı duvara dayalı yarım yuvarlak sütunlarla hareketlendirilmiştir. Buradan tonozlu bir geçit ile avluya girilmektedir. Bu geçidin batısındaki bir kapı kervansarayın mescidine geçişi sağlamaktadır. Bu mescidin mihrabı geometrik motifler ve gülçelerle bezenmiştir. Ayrıca mihrabın köşelerine duvara dayalı sütunlar yerleştirilmiştir. Girişin doğusunda hanın kontrolünü yapanlara ait bir oda bulunmaktadır. Kervansarayın ahır kısmı tonozlarla örtülü olup, üç neflidir. Çevre duvarlarının dışına da kale görünümündeki bu kervansarayı destekleyen dörtgen kuleler yerleştirilmiştir. Günümüze harap durumda gelebilen yapı, son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmıştır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kırşehir Köprüleri
Aşağı Pazaryeri Köprüsü (Merkez) Kırşehir, Kırşehir-Savcılı yolu üzerinde Kılıçözü Deresi üzerinde yapılmış olan köprünün kitabesi bulunmamaktadır. Bu nedenle ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapı üslubundan XIX.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Köprü 11 m. uzunluğunda, 8 m. genişliğinde olup, tek bir gözden meydana gelmiştir. Köprünün yuvarlak tek gözü kesme taştan, diğer bölümleri moloz taştan yapılmıştır. Köprünün her iki yanında taş korkuluklar bulunmaktadır. Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Kesikköprü (Merkez) ![]() Köprünün Kırşehir yönündeki girişinde soldan birinci gözün başlangıcına üç satırlık mermer üzerine kitabesi yerleştirilmiştir. Bu kitabe sonradan nehrin içerisine düşmüş, Karayolları tarafından 1967 yılında, köprünün onarımı sırasında yerine konulmuştur. Anadolu Selçuklu köprülerinin en büyük örneklerinden biri olan bu köprü, 220 m. uzunluğunda, 4.50 m. genişliğinde olup, 13 gözden meydana gelmiştir. En büyük kemer açıklığı 13.50 m.dir. Köprünün sivri kemerleri birbirlerinden farklı olarak yapılmıştır. Bu kemerlerin bazıları üzerinde tahfif kemerleri bulunmaktadır. Köprü ayaklarının menba tarafı üçgen şeklinde selyaranlar, mansap tarafı da mahmuzlarla takviye edilmiştir. ![]() Köprünün başında Selçuklular döneminde yapılmış Kesikköprü Kervansarayı bulunuyordu. Bu kervansarayın çok az kalıntısı günümüze gelebilmiştir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|