1798 yili sonlarina dogru Misir'i isgal eden Napolyon Bonapart, musluman halkin direniste bulunmasini onlemek icin, kendisini Islam'in hayranlarindan biri imis gibi tanitmak suretiyle son derece kurnaz bir siyaset izlemisti. Misirli din adamlarina ve halka hitaben yaptigi bir konusmasinda, gece gunduz Kur'an okudugunu belirtirken aynen soyle demekteydi: “Sizlere Musluman oldugumu ve Muhammed Peygamber'e inan(digimi) ve muslumanlari sevdigimi her zaman soylemis ve tekrar etmisimdir...” Bu tur konusmalariyle oylesine etkili olmustu ki, halk onu “mehdi” olarak gormeye hazirdi 1. Bundan dolayidir ki Napolyon Misir'daki egemenligini hic bir engele ve gucluge rastlamadan uc yil boyunca rahatlikla surdurebilmistir. Oysa Napolyon, hic bir dine inanmayan ve dini sadece siyaset araci sayan bir kimseydi. Bunu kendi agziyle soyle dile getirirdi: “... Bana papalik taraftari oldugumu soyliyeceklerdir; hayir ben hicbir dine inanmam. Misir'dayken Muslumandim, burada Katolik olabilirim... Ben dinlere inanmiyorum...” Soylemeye gerek yoktur ki insanlik tarihi siyasal gereksinimler ugruna bu tur kurnazliklara basvuranlarla doludur.
*
ABD eski Cumhurbaskanlarindan Clinton, gecenlerde “Cidde Ekonomik Forumu”nda konusurken: “1400 yil once otomobil olsaydi Muhammed, kendi eslerine araba surmeleri icin izin verirdi...” demek suretiyle bize Napolyon'un izledigi kurnaz siyaseti animsatmis oldu. Gazete haberlerinden ogrenmekteyiz ki Clinton'un sozleri musluman ulkelerde bir hayli alkis toplamistir. Oysa bu sozlerin gercegi yansitan, ve daha dogrusu Islam ulkelerinde “Tanri ve Peygamber buyruklari” diye belletilen dinsel verilerle uyumlu olan hicbir yonu yok. Clinton, bu konusmasiyle Amerika'yi muslumanlara sirin gosterme kurnazligina basvurmustur. Su bakimdan ki, “Seriat ve Kadin” adli kitabimda etraflica belirttigim gibi, Islam kaynaklari (ornegin Diyanet Isleri Baskanligi'nin yayinlari), kadinlarin, araba surmek soyle dursun ve fakat “aklen ve dinen dun (eksik) yaratiklar” olduklarini ve bu nedenle cogu ozgurluklerden yoksun kilindiklarini sergileyen hukumleri icermekte. Sadece bir kac ornekle yetinmek uzere belirtelim ki Diyanet yayinlarinda Muhammed'in kadinlara hitaben konusurken: “...Bana Cehennem gosterildi, cogu sizler idiniz... cunku siz otekine berikine cokca lanet eder, zevcelerinize karsi kufran-i ni-met gosterirsiniz... Kadinin sahadeti, erkegin sahadetinin yarisidir (ve bu da aklinizin) eksikligindendir. Hayiz gordugunuz zamanlar namaz kilmaktan yasaklanmissinizdir, bu da dininizin eksikligindendir” dedigi ve ayrica da “Ugursuzluk uc seyde: at'da, kadin'da, ev'de hasil olur”; ya da “Benden sonra erkeklere, kadinlardan daha zararli fitne ve fesad birakmadim” dedigi ve daha bunlara benzer pek cok buyruklar getirdigi yazili (Yukardaki hususlar icin bkz. “Sahih-i Buhari Muhtasari; Cilt: 1, sh. 222; Cilt II, sh. 267-8, Cilt VIII. sh. 312).
Ote yandan Diyanet'in yine bu ayni yayinlarinda kadinlarin, siyasal haklarindan da yasakli bulunduklarina dair Muhammed'in soyle dedigi yazili: “Islam hukukunda... millet otoritesini temsil edecek mevkie kadin (secilemez)...” (Bkz. Sahih-i... Cilt X, sh. 449)
Yukarda ornekleri ve nice benzerlerini gordukten sonra su soruyu sormak gerekmez mi: Kadinlari aklen ve dinen dun sayip nice temel haklardan yoksun kilan bir duzen, kadinlara araba surme olanagini tanimis olabilir mi? Kuskusuz ki sorunun yaniti su olmak gerekir: Elbette ki olamaz ve elbette ki Clinton, siyaset alanindaki maharetini tam bir Napolyon kurnazligiyle ortaya vurmustur.
Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü
sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.