|
Türkiye ve Dünyadan Haberler Son dakika haberler ve son gelişmeler burada . |
Seçenekler | Stil |
10-28-2010, 17:23 | #1 |
AKP sit alanını kılıfına uyduruyor!
Hükümetten İkizdere Vadisi’nin doğal sit alanı ilan edilmesine yasa tasarısıyla rest... Meclis’e sunulan yeni tasarıyla mevcut doğal sit ilan edilmiş alanların statüsüsü yeniden değerlendirilecek. Doğal sit ilan etme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığı’na devredilecek. Hükümet, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun sürpriz bir kararla Rize’nin İkizdere Vadisi’ni doğal sit alanı ilan etmesine yasa tasarısıyla rest çekti. TBMM’ye sunulan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı”yla mevcut doğal sit ilan edilmiş alanların statüsü sona erdirilecek. Doğal sit ilan etme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığı’na devredilecek. Böylece, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “önümüzü kesiyorlar” dediği İkizdere Vadisi’nin doğal sit ilanı kararının iptal edilmesi ve 22 HES barajının yapılması yolu açılacak. Çevre örgütleri isyan ettikleri düzenleme için “Anadolu’nun ölüm fermanı” nitelendirmesinde bulundu. MEVCUT SİTLER Bakanlar Kurulu’nda onaylanan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı” TBMM’ye sunuldu. Tasarıya eklenen geçici maddelerle doğal sit alanı ilan yetkisinde radikal değişiklikler yapıldı. Tasarıya göre, mevcut doğal sit ilan edilmiş alanların statüsü sona erdirilecek. Sona erdirme kararını Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı’nın başkanlık edeceği “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu” verecek. Çevre Bakanlığı Müsteşarı’nın başkanlık edeceği 20 kişilik Kurul’da sadece 4 akademisyen ve bakanlıkça belirlenecek 2 sivil toplum kuruluşu temsilcisi bulunacak. Kurulun geri kalan üyeleri bürokratlardan oluşacak. Bakanlık müsteşarı ya da yardımcısı başkanlığında, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, Ağaçlandırma Genel Müdürü, Orman Genel Müdürü, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı, DSİ Genel Müdürü, Tarım Koruma Kontrol Genel Müdürü, Tarım Araştırmaları Genel Müdürü, Tarımsal Üretim Genel Müdürü, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü, Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürü, Enerji İşleri Genel Müdürü, Bayındır Bakanlığı Teknik Araştırma Genel Müdürü veya yardımcıları kurul üyesi olarak görev yapacak. Kurul, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, yaban hayatı koruma ve yaban hayatı geliştirme sahaları, orman rejimine tabi alanlar dışında kalan alanlardaki tescili yapılmış doğal sit ve tabiat varlıklarını değerlendirmeye alacak. Kurul, mevcut doğal sit alanlarından koruma özelliği taşımadığına karar verdiklerinin statülerini sona erdirecek. Böylece Kurul bir süre önce doğal sit ilan edilen ve Başbakan’ın büyük tepkisi çeken İkizdere Vadisi için de yeniden karar verme yetkisine sahip olacak. Kurul, İkizdere’nin doğal sit alanı ilan kararının yanlış olduğuna karar vermesi halinde bölgede 22 HES barajının yapılmasının yolu açılmış olacak. Tasarıya göre sadece UNESCO Kültürel Miras Listesinde yer alan sitlerin idaresi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait olacak. Tasarı’nın ilgili madde gerekçesinde bu uygulama için “kanun yürürlüğe girdiğinde, önce ilgili kanunlarla koruma altına alınmış ve koruma stütüsü almış alanların yeniden değerlendirilmesi uygun olacaktır” denildi. Doğal sit alanı yetkisiyle yetinmeyen Çevre ve Orman Bakanlığı, tasarıyla, Turizm Teşvik Kanunu’na göre kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ve turizm merkezi olarak ilan edilecek yerler için Çevre ve Orman Bakanlığı’nın uygun görüşünü alma şartı getirdi. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın koruma kararı ile Kültür Bakanlığı’nın turizm koruma gelişim ve turizm merkezi ilan kararlarının çakışması halinde, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın dediği olacak. Kurullarda STK ağırlığı Tasarıyla ayrıca bitki-hayvan tür ve habitat alanlarının korunmasına ilişkin şu radikal değişiklikler öngörüldü: - Tabii bitki ve hayvan türleri ve bunların belli popülasyonlarının yaşam ortamlarında güvenliğini sağlamak ve karşılıklı ekolojik etkileşimlerini iyileştirmek amacıyla “tabiatı koruma ağı” kurulacak. Korunan doğal alanlar arasında “tabii bağlantı koridorları” oluşturalacak. - Bitki ve hayvanların yaşam ortamlarının korunması anlayışını yerelleştirmek amacıyla, valilik bünyesinde “mahalli biyolojik çeşitlilik kurulları” oluşturulacak. Kurullarda sivil toplum kuruluşları ağırlıkla görev alacak. - Çevre ve Orman Bakanlığı’nın tabiatı koruma politikasını oluşturmak, bilimsel çalışmaları belirlemek, yönlendirmek ve izlemek amacıyla danışma organı niteliğinde “Tabiatı Koruma Bilim Heyeti” oluşturulacak. - Koruma alanları içinde kalan özel şahsa ait mülkiyetler kamulaştırılacak veya takas yapılacak. - Koruma alanlarının kontrolü ve korunması için “özel güvenlik görevlileri” tutulacak. - Doğal alanlara gelen ziyaretçilerin doğru bilgilendirilmesi amacıyla, korunan alan sınırına en yakın yaşayan çevre insanları “alan kılavuzu” olarak eğitilip görevlendirilecek. Tasarı geçerse yargıya taşıyacağız Çevre Mühendisleri Odaları Genel Başkanı Murat Taşdemir, Milliyet’e, düzenlemeyi TBMM’de yasalaşması halinde yargıya götüreceklerini söyledi. Taşdemir şunları kaydetti: “Elektrik santrallarını kurmak için ne gerekiyorsa yapacaklar. Girişimlerini yasayla legalleştirmek istiyorlar. Altına imza attıkları uluslararası sözleşmeleri gözardı ediyorlar. Bu düzenleme açıkça İkizdere kararına tepki olarak yapılmış. Anlamsız hidro güç politikası var. Doğal sit prosedürünü kaldırmak için ellerinden geleni yapacaklar. Doğal sit kararı bürokratların hâkim olduğu ve içine bir iki STK yedirilmiş kurulla olacak iş değil. Karşı duracağız. Tasarı geçerse yargıya taşıyacağız. uluslararası bilimsel platformları harekete geçireceğiz, destek arayışında olacağız.” ‘AB müzakerelerini bile durdurabilir’ Doğa Derneği Başkanı Güven Eken ise tasarıyı “Anadolu’nun ölüm fermanı” olarak nitelendirirken şunları söyledi: “Bu tasarı Anadolu’nun ölüm fermanı, bundan sonra bir şey kalmıyor. Tabiatı koruma adına yapılan ancak tabiatı katletme kanunu olan düzenleme Meclis’ten geçerse Anadolu’da bir tek sit alanı kalmaz. Son dört yıldır eşi benzeri görülmemiş bir doğa katliamı yapılıyor. Bu kanun çıkarsa son noktaya gelinecek. Türkiye’de doğadan eser kalmayacak. Anadolu’yu kurtarma seferberliği başlatmamız lazım. Doğa için kurtuluş savaşı başlatılmalı. Doğanın gördüğü en karanlık kanun tasarısı. Bu noktada bütün dünyayı bu karanlık tablo konusunda bilgilendirip, yargının bize verdiği engelleme imkânlarını kullanacağız. Bu tasarı Türkiye’nin imzaladığı hiçbir uluslararası anlaşmaya uymuyor. Dünya doğayı korumak için harekete geçerken Türkiye geriye giden düzenleme yapıyor. Bu tasarı AB müzakerelerini durdurabilecek nitelikte. Eğer geçerse Kültür ve Tabiat varlıklarını korumakla ilgili hukuk külliyatını çöpe atarak doğayı yağmalayan korkunç bir yasal düzenleme. Türkiye’nin başına dert olur.” ‘Devlette devamlılık prensibini kaldırır’ TEMA Vakfı Hukuk Danışmanı Ömer Aykul bütün doğal sit kararlarının yenibaştan ele alınmasının tehlikeli sonuçlar doğuracağını belirterek şunları kaydetti: “Bugüne kadar alınmış kararlar var. Bu kararların bir bölümü uluslararası sözleşmelere bağlı olduğu için dünyaya, Avrupa’ya verilmiş sözler olduğu için dokunmayacaksınız. Ama dönüp sadece ulusal kurullarımızca alınmış kararları tekrar bütünüyle Türkiye çapında sonlandıracaksınız. En son verilen İkizdere kurul kararı da dahil olmak üzere kendinize göre oluşturacağınız kurullarla bu kararlarının tamamını yeniden gözden geçireceksiniz, keyfinize göre yeniden düzenleyeceksiniz. Kısıtlı sayıdaki doğal varlık dışında Türkiye’nin büyük alandaki doğal sitleri yeniden belirlenecek. Bu düzenleme, Türkiye’de açılan sayısız davanın yanında yine sayısız davalar açılmasına yol açar. Bundan sonra olacak olan şu; yargı karar verinceye kadar birilerine bir takım sit’ler verilecek, barajlar yapılacak. Bu HES’ler olur, maden arama faaliyetleri olur. Ortada mahkeme ve kurul kararları var. Tasarı devlette devamlılık prensibini ortadan kaldırıyor. Her gelen kendi oluşturacağı kurullara göre geçmişte aldığı kararları yok sayamaz. Bu devlette devamlılık anlayışına uymaz.” İkizdere’deki 22 HES’in enerjisi üretilen toplam elektriğin binde 2’si Türkiye’de 2010 yılında kurulu elektrik enerjisi 46 bin 600 me***** (MW). Bunun 32 bin 800 MW’ı termik santrallardan geliyor. Termik santralda; doğalgaz, kömür türü yakıtlar kullanılıyor. Ülkede 13 bin 230 MW elektrik ise hidroelektrik santrallarından geliyor. Hidroelektrik; su gücüyle üretim demek. Yenilenebilir enerji sınıfına giren bu modelde Ak Parti hükümeti daha çok üretim yapmak istiyor. Ancak geçtiğimiz günlerde Rize İkizdere için yargı, bölgeyi sit alanı ilan ederek 22 HES projesinin iptaline neden oldu. Hükümetin Enerji Bakanı Taner Yıldız bu iptal üzerine şöyle konuştu: “Buradan üretemediğimiz elektriği -ki bu yaklaşık 500 milyon metreküp civarında-, 5 ayrı ülkeden doğalgaz alarak karşılayacağız.” Türkiye’nin geçen yıl tükettiği doğalgaz miktarı 35 milyar metreküp. Bakanın söylediği rakam tüketimin yüzde 1.4’üne denk geliyor. Enerji bürokratlarının verdiği bilgiye göre İkizdere’deki iptal edilen santrallar eğer gerçekleşmiş olsaydı bu üretilen toplam elektriğin binde 2’sini karşılayacaktı. Bu da yaklaşık 100 MW’lık bir enerjiye denk geliyor. Bakanın bu konuşmayı yaptığı Bandırma’daki Sabancı Grubu’nun doğalgaz kombine çevrim santralının yıllık üretimi 930 MW. Yani İkizdere’nin 9 katı... mynet |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|