![]() |
|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
![]() ![]() |
Seçenekler | Stil |
![]() |
#1 |
![]() Bursasporun şampiyonluk yolunda ibret alması gereken olaylar yaşanıyor son günlerde ülkemizde. Bir başsavcının içinde düştüğü durum Bursaspor’a ilham kaynağı bile olabilir.
Bursaspor’un şampiyonluk yarışı ile bir savcının açıklamaları arasında nasıl bir ilişki olabilir ki diye peşin hükümle hareket edip hemen reddetmeden önce, birkaç paragrafı sabırla okumak gerekiyor. Hemen ifade edelim, yazıda, Bursaspor’a şampiyonluğu getirmesi muhtemel taktiği de aktaracağız. Malum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Balyoz soruşturması kapsamında 78’i muvazzaf toplam 95 asker hakkında gözaltı emri veren iki savcıyı görevden aldığı için tartışmaların odağına yerleşti. Başsavcı Cengiz Engin, Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar’a konuyla ilgili şunları söylemiş: “Gözaltına alınması istenen subayların 78’i muvazzaf. Bunların 25’i amiral ve general rütbesinde. 15-20 kişi de emekliye ayrılmış subay, toplam 95 kişi... Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının yol açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir.” Skytürk’te haber verilirken, eğer 3. dalga Balyoz tutuklamaları durdurulmasaydı, TSK’da halen görev yapan generallerin 3’te biri içeri alınmış olacaktı yorumu da aktarıldı. İlk kez yaşanması olasılığı ortaya çıkan böylesi bir garabetin önüne geçildiği ifade edildi. Başsavcı Engin, görevi icabı hukuki açıdan yerine getirmesi gereken bir işlemi, işin boyutlarının çok büyük olduğunu düşünerek, “Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının yol açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir” diyerek durduruyor. Eski cumhurbaşkanlarından Demirel de, “Türkiye bir korku tünelinin içinde. Türkiye’de daha önce hiç böyle şeyler yaşanmadı” demiş ve iddia edilen Ergenekon davası sürecinde yaşananları eleştirmişti. Demirel her darbede milletin sandıkta verdiği temsil görevine rağmen şapkasını alıp çekip gideceğine, bir kez bile olsun direnseydi, Türkiye sabah eline kalem alan albayın gece yarısı için darbe planladığı, parolasına “adi başbakan” yazılabildiği bir ülke olmazdı. İşte Başsavcı Engin, daha evvel darbeye teşebbüs gerekçesi ile bu çapta bir tutuklama ile karşılaşılmadığı için olayın ağırlığını taşımayamadı. Açıklamasından, yapılacak işlemin olası sonuçlarından ürkttüğü anlaşılıyor. Halbuki Demirel postal sesi işittiğinde her defasında şapkayı alıp gideceğine, Başsavcı Engin de, kaç kez darbe yapılan ülkede ilk defa bu işe teşebbüs edenlere “neler yaptınız, gelin bakalım” diye hesap sorma ortamının oluştuğu demokratik bilinci ile hareket edebilseydi, hadiselerin akışı çok farklı olacaktı. Demirel politik yaşamında milletin verdiği siyasi vekalet yükünü, Savcı Bey de bu çaplı bir hukuki işlemde işin ağırlığını taşıyamadı. Çünkü her ikisi de bugüne kadarki genel kabuller açısından yılmışlar, yılgınlaşmışlar, “böyle gelmiş böyle gider” ruhuna teslim olmuşlar görünüyor. Gelelim Bursaspor’a... Süper Lig'de bitime 6 hafta kala en yakın rakibinin 3 puan önünde liderliğini koruyarak tarihindeki ilk şampiyonluğa bu kadar yaklaşan Bursaspor'da taraftarından yönetimine, futbolcusundan teknik adamına kadar herkes heyecan içinde. Kaldı ki, kalan haftalara yönelik değerlendirmelere bakıldığında Yeşil-Beyazlıların şampiyonluk şansları rakiplerden fazla görünüyor. Bununla beraber ligde bugüne kadar sadece Trabzonspor'un (6 kez) başardığı kupayı İstanbul dışına çıkarma hedefine yaklaşmış takımların macerası Bursaspor camiasının iyi okuması gereken bir tablo ortaya koyuyor. 1980-81, ligde ilk iki sırayı da iki Anadolu takımının paylaştığı tek sezon oldu. O yıl şampiyon olan Trabzonspor'un hemen arkasından sezonu ikinci bitiren Adanaspor, iki yıl sonra küme düştü. Adanaspor'un ardından bu kez Samsunspor 1985-88 arasında zorladı zirveyi. 1990'da onlar da küme düştü. Benzer durumu Kocaelispor’da yaşadı. Bülent Uygun yönetiminde ligde iki sezon adeta fırtına gibi esen Sivasspor, geçen sene kıl payı kaçırdıkları şampiyonluğun şu an küme düşme tehlikesi ile karşı karşıya. Temel sorun... Sadece siyasette değil, tarihe geçmesi muhtemel her olayda işin yükünü taşımak zordur. Final niteliğindeki önemli maçlarda kritik penaltıları onun için kaçırır futbolcular. Nasıl ki Demirel bir kez olsun “böyle gelmiş böyle gitmemeli” diyemediği için postallı demokrasiye boyun eğdi ise, nasıl ki başsavcı “Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının yol açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir” diyerek süreci işletme cesaretinden çok sonucunun ağırlığını taşımayacak bir irade zaafiyeti göstermişse, Anadolu takımları da, finişe ramak kala, böyle bir tarihi olayı gerçekleştiremeyecekleri zehabına kapılıyorlar ve son haftalarda ayakları işin yükü altında dolambaçlı hale geliyor. Sonuca ulaşma cesareti gösteremiyorlar. Son vuruşta cesaretsiz oluyorlar. Başarıdan bu denli ürken takımlar öylesine geriliyorlar ki, ertesi yıl kümede kalma başarısı bile gösteremiyorlar. “Bu kadarı hakkımız değil” psikolojisi ile zirveden uzaklaşma özgüvensizliği, bırakın şampiyonluğu elde etmeyi, daha sonra ligde tutunmayı bile imkansız hale getiriyor. Bursaspor’un çok ciddi tarihsel terapiye ihtiyacı var. Rakiplerini kendilerinden daha önemli görmeden, “bu bizim hakkımız ve bu safhadan sonra da kentimize ve bu başarıyı bizden bekleyenlere karşı tarihsel sorumluluğumuz” diyerek son ana kadar işi sıkı tutmaları ve BAŞARIDAN KORKMAMALARI gerekiyor. Başarmak korkusu, korkuların en sinsisidir. “Sen bu başarının adamı değilsin, sen kim, şampiyon olmak kim, dünün dukaları bunu yedirmezler kimseye” sarmalına kapıldı mı bir futbolcu, yenilgiyi ve başarızlığı zihninde kabullenmiş ve daha baştan dize gelmiş olur. Fatih Terim’in aşırı kibirli hali, sırf burnu sürtülsün diye, Türk halkının kimi zaman milli maçlardaki yenilgilere o kadar üzülmemesine neden olmuştu. Ertuğrul Sağlam’ın mütevazi ve sevecen kimliği ve kişiliği ise, diğer tüm takım taraftarlarının, “eğer bizim takım şampiyon olamayacaksa, Bursa olsun” diye beklenti ve arzu içine girmelerine neden oldu. Şimdi herkes, Ertuğrul için bu başarıyı istiyor ve beyefendiliğin ödüllendirilmesi arzusunda hareket ediyor. Bursasporlu oyuncular başarıdan korkmazlarsa ipi göğüsleyecekler, Demirel ve başsavcının psikolojisine girerlerse pes edecekler. Haydi Bursa, sevindir Türkiye’yi... Denizi geçip derede boğulma.. Prof. Dr. Osman ÖZSOY |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|