![]() |
|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
![]() ![]() |
Seçenekler | Stil |
![]() |
#1 |
![]() Genelkurmay Başkanı Başbuğ Vatan Gazetesinden Ruhat Mengi’ye hukuku hiçe sayan şeyler söyledi. Sayın Mengi maalesef hiç karşıt soru soramadı ve kendisine tebliğ edilenleri aktardı.
Yarım bilgi ve “Seçilmiş doğrular”la yapılan asimetrik psikolojik savaş bir Genelkurmay başkanının yöntemi olmamalıydı. 1-Tokat Reşadiye 8 askerin şehit olması olayında “Olaydan sonraki telefonla failin PKK örgütü olduğu bulunduğu gibi olaydan önceki telsiz ve telefon dinlemeleri ile olay önlenemez miydi?” sorusuna cevap bulamadık. 2-“TSK’da hiç kimse cami bombalayacak kadar alçalamaz” derken Menderes, Zorlu, Polatkan, 17 yaşındaki Erdal’ı asacak kadar alçalanları nasıl açıklayacak? 3-Üçüncü Ordu Komutanı Saldıray Berk için kefil olduğunu söylerken bu görüşün “Sanık hakkında maddi delillere ulaşan dört ayrı savcı ve üç hakimi yalancılık ve siyaset yapmakla suçlama” anlamı taşıdığı sorusuna cevap bulamadık. Bölge insanının neden fişlendiğine cevap bulamadık. Sünni köylerine soğuk dururken alevi köylerine özel muamelesinin nedenini öğrenemedik ki, o bölge ayrımcılığa çok hassastır. Hakim ve savcılara kim kefil olacak? ”Siz hakim değilsiniz bu kadar emin olmanız sorunlu bir durum değil mi?” sorusu sorulamadı. Düşününüz 7 tane tıp profesöru toplanıp bir binanın yıkılmasına karar veriyor bir mühendis yıkılamayacağını rapor ediyor. Hangisinin sözü geçerlidir? Tabii ki mühendisin… Çünkü tıp hocaları uzmanlık alanları dışına çıkmışlardır sözleri geçerli değildir. Kurmaylık ayrı meslek, yargıçlık ayrı meslek değil mi? Herkes işine bakmalı ve haddini bilmelidir. Aynı durum bu davada da geçerlidir. 4 savcı ve 3 hakim iddia edilen suçun maddi unsurunu yeterli görüyor. Sayın general ifadeye gelmiyor. Birliğin de arama yaptırmıyor. Kendine güvenen insan göğsünü gere gere savunmasını yapardı ama yapmadı. Nedeni....? Sayın Başbuğ tarihe not düşülecek biçimde askeri vesayetin devam ettiğini doğrulayan bir şekilde omuzundaki rütbelerden rahatsız olmadan askeri gücün yargı gücüne baskı yaptığını belgeliyor. Geliniz de bu devlete hukuk devleti deyiniz. Sayın Başbuğ’un kefaleti geçersizdir Eğer sanıkların vekaleti kendinde ise tarih önünde cuntacıların avukatı Genelkurmay Başkanı olarak not edilir. Türkiye darbe ve müdahale dönemlerinde TSK’dan tasfiye edilen subay astsubayların hikayesini yazarken aslında onların iç siyasete müdahalede potansiyel engel oldukları için tasfiye edildiklerini yazacaktır. İrtica canbazına baktırıp darbe planlarını yürüten kadronun yanında duran bir Genelkurmay Başkanı. Çok yazık. Fakat ordunun içindeki sessiz çoğunluk bütün toplum gibi çetecilerden rahatsızdır. Bir tarafta “Savunma hakkı verilmeden” ordudan ihraç edilenler 1565 subay astsubay diğer tarafta mahkemede süren davada Genelkurmay Başkanınca sanığın savunulması. Darbe planında eksi işaretli halen görevde olan 832 subaya sahip çıkılmama. Gözünü seveyim böyle adaletin. 28 Şubat’ın bin yıl sürmesini isteyen yalancı zihniyeti akıbetini en güzel Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak ifade etmiş: “...Onun için, önlerinde engel gördükleri kişileri “irticacı” diye yaftalayıp, YAŞ kararı ile ordudan ihraç ettiler.. İçeride ne dolaplar döndüğünü biz böyle öğrendik.. Bu dürüst ve çalışkan insanların ordudan sorgusuz sualsiz ihraç edilmeleri içeride iki gelişmeye sebep oldu.. 1- Bir kısım insanlar bu haksızlık ve zulüm karşısında seslerini yükseltmeye başladılar ve bu işi yapanlara karşı kendi aralarında bir kanat oluşturdular. En azından bu kirli, kanlı ve karanlık işlere bulaşmama konusunda daha çok özen gösterdiler.. 2- Bu terör baskısından korkanlar gidip çetelere teslim oldular.. Kraldan fazla kralcı göründüler.. Çıkarları çetenin yanında olmalarını gerektiriyordu, ama yüreklerini hep arkalarında bıraktılar.. Bugün ortaya çıkan durum aslında hep bu etkenlerin üst üste gelmesi ile mümkün oldu..” Darbecilerin yasal dayanaklarının kaldırılması tek yol olarak gözüküyor. Darbeci zihniyet bütün acımasızlığı ile ayaktadır. Ya zalimden yana ya da mazlumdan yana olmak ve asimetrik oyunlara alet olmayıp anayasa paketini tam olarak referanduma sunmak gerekiyor. Eğer iktidar değer eksenli siyaset yapıyorsa mazlumun yanında olmalı. Cindoruk’un temsil ettiği çıkar eksenli siyasilerden olunmaması dileğiyle. Nevzat Tarhan |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|