|
Türkiye ve Dünyadan Haberler Son dakika haberler ve son gelişmeler burada . |
Seçenekler | Stil |
10-01-2009, 22:48 | #1 |
Ey yüce devlet bu gece ne izlesek !
Bakan açıkladı, Türk aile yapısına aykırı dizilere şifre geliyor... Ekran Timi de diyor ki; "İzleyebildiğimiz bir televizyon varken, ne izleyeceğimize de biz karar verelim." Peki ya dizileri şifrelemenin ikinci adımı ne olacak? Kanallar yeni yayın dönemine Eylül’de girdiklerini açıklasalar da Ramazan nedeniyle birçok dizi ve program Ekim ayına kalmıştı. Televizyon ekranları hareketlendikçe Ekran Timi’ne de çok daha fazla iş düşmeye başladı. Dizilerin şifrelenmesini öneren bir bakan ve ‘Ne izlememiz gerekeceğini devlet belirlesin’ diyen bir Tim üyesi… Gündüz kuşağında reyting için her türlü saçmalığı kabul eden bir yaklaşımın değerlendirmesi ve ‘Benim görgüm bana yeter’ diyen şarkıcının saçmalamaları. Kadın kuşağından açılmışken ‘Kadınlar ne ister?’in cevabını veren bir program değerlendirmesi. Vizyon filmlerini ekrana taşıyan Show’a teşekkür… TRT’nin tanıtımlarını döndürdüğü yeni yapımı ‘Ayrılık’ı merakla bekliyoruz. NTV’nin spor yayıncılığına teşekkür ve TRT’nin Formula 1’ine eleştiri… Bank Asya maçı nasıl güme gitti. Bu arada o ‘Ekran Timi’ bizim Tim: En altta… İşte Ekran Timi’nin bu hafta yaptığı tespitler, tutanaklar, değerlendirmeler, eleştiriler… Katılın, katılmayın ama bir göz atın. Ne izleyeceğimizi ‘devlet’ bize söylesin Gazeteci soruyor ‘Türk aile yapısına aykırı diziler var, ne yapmayı düşünüyorsunuz?’ Bakan Cevap veriyor, ‘(..)Bununla ilgili çalışmalarımız ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. (…)O görüntülerin, eylemlerin ve söylemlerin olduğu her neyse işte yayınların bir şifresi vardır. Onu seyretmek isteyenler o şifreyi satın alırlar ve seyrederler.(…)” Ertesi gün açıklamaya gelen tepkiler üzerine, “Kamuoyundan gelen birtakım rahatsızlıklar ve talepler vardı. Basın da bu soruyu bana yöneltince... Orada benim söylediğim bir öneridir. Batıda uygulanan modellerle ilgi bir tespittir. Bununla ilgili yaptırım olan kurum RTÜK'tür. Kararı RTÜK verecektir. Eğer öyle bir şey yapılacaksa bunu RTÜK yapacaktır. Bizimki sadece bir öneridir, bir fikir jimnastiğidir.'' Her iki haberi de Anadolu Ajansı geçtiği için açıklamaları Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın ağzından birebir yayınlandığını kabul edebiliriz. İlk gün dizilerle ilgili çalışma olduğunu belirten Bakan, tepkiler üzerine ikinci gün bu konunun RTÜK’ün işi olduğunu açıklamış. İşin Ekran Timi’ni ilgilendiren kısmına gelirsek; çocuklarımızı, ailemizi televizyonun kötü etkilerinden korumyamayacak kadar aciz miyiz. Biz bu köşede hep televizyonları eleştirdik. Hep olumsuzluklarını dile getirdik. Biraz da dönüp kendimize bakmanın vakti gelmedi mi? Her şeyi devletten bekleyen, çünkü öyle alıştırılmış, bir toplumda ailenin korunmasını da devletten beklenmesi yadırganamaz. İlk yazımızda ‘ne kadar kızsak da izliyoruz’ demiştik televizyonu. Evet, biz izlediğimiz için o programlar yayınlanıyor. Ne zaman ki biz tercihlerimizi değiştiririz televizyonlar da bizim istediklerimizi vermek zorunda kalırlar. En basit örneği Ramazan ayı… İnsanlar dini programlara ilgi gösterdiği için kanallar dini program yayınlıyordu. Elbette sınırsız bir özgürlük mümkün değil. Ahlaksızlık alıp başını yürümesin. Ama ‘diziye şifre koyma’ fikrinin bir sonraki adımı ne olabilir? Hep devlet mi karar verecek bizim adımıza. Ne izleyeceğimize, ne giyeceğimize, saçımızı nasıl kestireceğimize hep birileri mi karar verecek. Benim görgüm bana yeter! Dün tesadüfen takıldığım Kanal D’nin “Güzel Bir Gün” isimli programında söyledi şarkıcı Mehtap bu sözleri… Televizyon eleştirisi yazmaya başladığımdan beri asla seyretmem dediğim programlara bile bakar oldum. Gerçi onlara gerek yok, malzeme bol ama ben yine de göz gezdiriyorum kanallara… İşte dün sabah da öyle gezinirken adı geçen programa rastladım. Açtığımda Deniz Adalı stüdyoya davet ediliyordu. Deniz Hanım’ı sadece dizilerdeki performansından tanıyorum açıkçası. Kibar ve hoş bir İstanbul Hanımefendisi izlenimi veriyor. Görgü kuralları, konuşma adabı gibi konular üzerine konuşması için çağırılmış programa ve Halkla İlişkiler Uzmanı olarak tanıtıldı. Gayet ciddi ve kibar bir ifade ile anlatmaya başladı. Yüzünde tebessümü de vardı. Ancak daha önceden stüdyoda bulunan Alaturka Şarkı Yarışması’ndan çıkan Mehtap daldı sözün içine. Ve bundan sonra karşılıklı tartışma başladı. Şarkıcı Mehtap tüm kabalığı ve terbiyesizliğiyle saldırdı Deniz hanıma ve Cem Davran da programın sunucusu olarak buna çanak tuttu. Bu duruma daha fazla dayanamayan Deniz Adanalı; beni bilerek mi böyle bir tartışmanın içine sokuyorsunuz? Ben burada çok komik kaldım, en iyisi gideyim diyerek tepki gösterdi. Ama Cem Davran siz de programı terk ederek görgüsüzlük yapıyorsunuz mealindeki sözleriyle Deniz Hanım’ı ikna etmeye çalıştı. Diğer konuk Gürgen Öz ortamı yumuşatma adına bir şeyler söylemeye çalışırken Mehtap yine daldı son sözü söylemek için: Ben ailemden öğrendim görgü kurallarını. Benim görgüm bana yeter! Böylece reklam arası verildi sonrasını seyretmedim zaten kalbim dayanmazdı. Böyle bir tartışmaya çanak tutan Cem Davran’ın da amacı, olmayan reytinglerini yükseltmekti sanırım?!! Dün biraz da “Zuhal Topal’la İzdivaç” programına baktım. Bu programla ilgili detaylı bir araştırmam var daha sonra onu da yazacağım. Nakliyeci genç bir çocuk çıkmış ekrana eş arıyor. Kızın birisi aramış. Üniversitede Hukuk okuyormuş ve bu çocukla evlenmek istiyormuş. Şaşırdım kaldım. Acaba bu kızımız macera mı arıyor o yaşında? Nedir onu eş aramak için televizyona çıkan biriyle evlenme fikrine iten? Henüz çok genç olduğu anlaşılan kızımızın ne gibi bir ruhsal problemi var da aşkı ve sevgiyi ve hatta yuva kurmak için aradığı eşi televizyondaki bir evlenme programında arıyor? Kadınlar ne ister? Bu sorunun cevabı çok sayıda gündüz kuşağı kadın programında aranıyor, her yayın dönemi yeni programlar ekrana sürülüyor, genel itibariyle bakıldığında “gözyaşı” ile reyting avına çıkmış bu programların alternatifi ise kadınlara kahkaha, kendine güven ve beceri vaat eden “Deryalı Günler”. Tiyatrocu Derya Baykal’ın sıcacık sunumuyla öğleden sonra kuşağında sütlü kahve tadında saatler bekliyor kadınları. Gözyaşı yok, acıklı hikayeler yok, program sonunda içinize dert edeceğiniz sorunlar yok. Bunlar zaten hayatın içinde var, neredeyse her kadının bir dolu sorunu var. Deryalı Günler’in amacı da zaten tüm bu olumsuzluklara 2 saat ara verdirmek, kadınlara 2 saat rahat nefes aldırmak ve en önemlisi kadınları gülümsetmek. Programda, yeri geliyor evdeki çöpe gidecek paçavralardan inanılmaz yastıklar yapılıyor, yeri geliyor her keseye uygun yemek tarifleri veriliyor. Program konukları her daim alanında uzman ama halk diliyle sorunlara çözüm arıyorlar. Konuklarla Derya Baykal’ın yaptığı sohbetlerin tadı bambaşka, hep gülümsetmeye yönelik sohbetler, yine hayatın gerçekleri ele alınıyor ama Derya Baykal kadınlara bardağın dolu tarafını görmeyi öğretiyor ve ağlatmamasına rağmen gayet iyi izleniyor. Demek ki kadınlar illaki gözyaşı istemiyor, kadınlar gülmek istiyor, sorunlarına uzman ağızlardan çare istiyor, basit ama bir o kadar değişik yemek tarifleri istiyor, evdeki çaputlardan yatak örtüsü nasıl yapılır öğrenmek istiyor… Kadınların istekleri saymakla bitmez, Derya Baykal hafta içi her gün Show TV’de öğleden sonra kuşağında “kadınlar ne ister” sorusunun cevabını bence çok iyi veriyor. Evlerde vizyon Show var Hep eleştirecek değiliz. Tebrik ve teşekkürlerimiz de olacak… Eğer izleyici için faydalı işler yapılıyor ve biz bunu görmezden geliyorsak lütfen uyarın. Yiğidi öldürdüysek de hakkını hemen layıkıyla verelim… Güneşi Gördüm, Arog, Issız Adam, Recep İvedik 2, Devrim Arabaları, Vali, Ulak, Ayakta Kal ve Süper Ajan K 9… Türk sinemasının geçtiğimiz yıla damgasını vuran bu dokuz filmini salona izleyemediyseniz size bir müjde verelim. Kısa bir süre önce vizyondan kalkan bu filmlerin hepisini evinizden, açık kanaldan izleyebileceksiniz. Yeni yayın dönemine sıkı bir giriş yapan Show TV’nin en büyük icraatı bu filmleri yayınlamak olacak… TV’de ilk kez yayınlanacak bu filmleri başta ekonomik şartlardan dolayı izleme imkanı bulamayanlar için çok güzel bir haber bu… Türk sineması ve izleyici adına tebrikler Show TV… Zamanı konusunda film film tarih yok ama yakın zamanda hafta bir ekranlara geleceği bilgisini aldık... Sporun her dalı adına teşekkürler NTV Yazın son günleri ulusal spor müsabakalarıyla birlikte çok hareketli geçti… Futbolda, Estonya ve Bosna Hersek maçlarıyla başlayan süreç, 12 dev adamın Euro Basket’deki grup maçlarında ortaya koyduğu müthiş oyunla rüzgara dönüştü… (Ah bir de final serisinde esebilseydik) Şimdi de filede kızlarımız bizi heyecanlandırıyor. Burada dikkat çekilmesi gereken bir konu var… NTV Spor’u bilmeyenimiz yoktur… Televizyonculuk adına hem büyük bir cesaret, hem de riskli bir yatırım. Rıdvan Dilmen’in istikrarlı yorumculuğu ile spor ekranına kalite katan NTV ve NTV Spor, Türkiye’de sporun sadece futboldan, hatta basketboldan da öteye olmadığını ortaya kokuyor… Voleybolda Bayanlar Avrupa Şampiyonasını maç önceleri ve sonraları ile canlı yayınlayan NTV Spor sayesinde, gurur kaynağı, kızlarımızı izliyor, toplum olarak spor kültürümüzü de genişletiyoruz. Zaten NTV, kısaca “Ekstrem spor” olarak bilinen ve yıllarca ülkemizde adı sanı dahi yayılmış spor müsabakalarını bıkmadan usanmadan yayınlayarak Türk sporuna ciddi anlamda katkıda bulundu. Artık birçok üniversitede Ragby takımı var ve artık uluslar arası müsabakalara da katılıyoruz…Oysa bu satırları kaleme alan şahsiyet Ragby NTV'de görmüştü ilk defa... TRT F1’in hızını kesiyor Söz spor müsabakalarını yayınlamaktan açılmışken TRT’yi de eleştirmeden geçmeyelim… İfade aynen şu: Formula 1’in yayın hakkını alan TRT bu işi yapamıyor! Neden mi? Şampiyonanın Türkiye ayağına gösterilmeyen ilginin mesulleri arasında organizasyon komitesi kadar TRT’nin de payı var. CNN Türk yayınlarken müthiş bir PR çalışması yaparak ağzımızdan burnumuzdan Formula 1 sokuyordu. Perşembeden- pazartesiye F1'in ayrı bir gündemi vardı. Canlı yayın yetmediği gibi bir de gece Kanal D’den yayınlıyordu yarışları… Antrenman turundan sıralama turuna kadar her şeyi bilen bizler, TRT ile sağır mı olduk ne? Bu sporun tutkunları kadar standart izleyicileri de var. Cuma –Cumartresi ve Pazar günlerinin hızlı eğlencesine gereken ilgi ve alakayı göstermeyen TRT bu işe profesyonelce bir el atmalıdır. Mecburdur da Galatasaray-Eskişehirspor: TV’de ilk kez Bir de "bir garip" (bana göre) olay var... Zap yaparken Star TV’ye geçince ilginç bir şeyle karşılaştım. Ekranın izleyiciye göre sağ üst kenarında alt alta “TV’de ilk kez Galatasaray 0 Eskişehirspor 0” yazılıydı. Ekranda ise “Görevimiz Tehlike 3” filmi vardı. Bu filmi ilk kez yayınlayan Star’ın KJ’si farkında olmadan bir anlam kargaşasına yol açmış. Altlata gelmiş “TV’de ilk kez Galatasaray 0 Eskişehirspor 0” cümlesini anlamak için bir süre düşünmek gerekiyor . Samanyolu Haber, Bank Asya maçını oldubittiye getirdi Bank Asya 1. Ligi maçları malum Türkcell Süper Lig gibi şifreli yayınlanıyor… D-Smart’ın yayınladığı maçlarının özetlerini ise ligin sponsoru olan Bank Asya ile aynı zihniyette olan Samanyolu grubundan Samanyolu Haber yayınlıyor. Takdir edilmesi gereken bir yayıncılık. İstanbul’da oturan Konyalı, Mersinli, Giresunlu, Samsunlu, Karabüklü veya Bolulu bir vatandaş, memleketinin takımını özetle de olsa takip edebiliyor… Fakat yayıncılık konusunda bir sorun olduğu saptandı. Akşam 9 haberlerine göz atmak için açtığım Samanyolu Haber kanalında o esnada hava durumu vardı. Hava durumu bitti sonra birden ekrana Orduspor-Konyaspor maçı geldi. 1-1 biten maçın kısa özetinden sonra da direk reklama gidildi. Yani anlayacağınız oldu bitti bir yayıncılıkla karşı karşıya kaldım. Hadi bunun için ekstra bir program yapmaya gerek duyulmadı. Ama en azından bu maçı "hangi ligden ,kimler, nerede oynuyor, kaçıncı hafta maçı" olduğunu belirten bir şeyler yapar insan… “Müjde! Bank Asya 1. Lig maçları Samanyolu Haber’de” diye reklam yapıp Anadolu halkının dikkatini çeken Samanyolu Haber yayıncılık işini ve izleyicisini ciddiye almıyor izlenimi veriyor. Biline… Allah’ınızı Severseniz Şu Olanlara Bir Bakın! Vodafone’un Hakkı Devrim’i oynattığı 3G reklamlarında söz üstadı Hakkı Devrim’in bir cümlesi kulağımı tırmalıyor reklamı izlediğim her seferinde. 3G’li telefonların günlük hayatta aslında ne kadar da kullanışlı ve iyi bir şey olduğunu anlatan Devrim, sözün bir yerinde ‘Allah’ını severseniz’ diye bir cümle kullanıyor. Benim bildiğim bu kullanımın doğrusu ‘Allah’ını seversen’ olacak. Ama söz konusu olan kişi dil konusunda bu kadar hassas olunca insan ‘acaba ben mi yanlış işittim’ diye de tereddüt etmiyor değil. Ama yok, defalarca izlediğim halde cümle hep aynı; ‘Allah’ını severseniz.’ Hayır, madem reklamın metin yazarı izleyiciye karşı nazik olma kaygısıyla niz’i eklemiş olsun sonuna, o zaman da Hakkı Devrim’in bu hatalı kullanıma itiraz etmiş olması gerekmez miydi? En azından ifade Allah’ınızı severseniz olarak düzeltilemez miydi hiç değilse. TRT ekranı, sınırları aşan prodüksiyonu Ayrılık’ta bu sezon projektörünü Filistin’e yöneltiyor. Dünyada bir ilke imza atan dizi üç din için kutsal olan Kudüs topraklarında, Mescid-i Aksa’da ve Ağlama Duvarında çekilmiş. Çok çarpıcı bir fragmanla duyurusunu yapan dizide Filistin’de yaşanan dram özellikle anneler ve çocukları üzerinden anlatılıyor. Aşkta ve Savaşta Filistin sloganıyla ve etkileyici fragmanıyla dikkatimi çeken yapımı şiddetle tavsiye ediyorum. Dizinin müzikleri ise artık bu alanda kendisine rakip tanımayan Gökhan Kırdar’a ait. Ayrılık dizisi ilk bölümünden itibaren Ekim ayında TRT 1’de… Meraklısına duyurmak istedim… MOBESE'nin amacı medyaya haber malzemesi sağlamak mı? Dört genç ikinci el buzdolabı almış. Öğrenci evinde yaşayanlar bunun değerini çok iyi bilir. Öğrenciler buzdolabıyla pozlar veriyorlar. Gerçekten komik görüntüler ortaya çıkıyor. MOBESE kameralarının kaydettiği bu görüntüler medyaya servis ediliyor. Görüntülerin yayınlanmasında kamu yararı var mı? Suçlular yakalanacak mı? Neden servis ediliyor? Komik olduğu için. MOBESE'nin amacı halkı güldürmek mi? Düşünün, yolda gidiyorsunuz kimsenin görmediği bir anda burnunuzu karıştırdınız. Bunu MOBESE kameraları kaydetti. Sonra da 'İşte o pis adam' başlıklarıyla medyada haber oldu. Ne hissederdiniz? Buzdolabı sevincini yaşayan öğrenciler bu sevinçlerini kamuoyuyla paylaşmak istemişler mi? O Tim bizim Tim Hafta başında Var Mısın Yok Musun’da boş bir kutu açıldı ve bu konu Haber 7’de haberleştirildi. Haberi hazırlayan muhabir Ekran Timi’nin Var Mısın Yok Musun üzerine yaptığı değerlendirmeyi de haberine taşımış. Birçok site Haber 7’den alıp kaynak göstermeden yayınladığı haberdeki Haber 7 ifadesini çıkartınca ‘Ekran Timi’ havada kalmış. O haberi başka sitelerde okuyanlar için bir hatırlatma: O tim bizim Tim EKRAN TİMİ - Haber 7 [email protected] |
|
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|