|
Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
12-30-2007, 17:17 | #1 |
özlerim seni yıllarca
Gece ışıl ışıldı gökyüzü
Önce her yıldıza senin adını verdim, yetmedi Ben yalnız gözlerini yıldız bildim Herkes sarhoş olacağı yıldızı ararken Ben senin gözlerinde bitirdim içki kadehlerini Her şey siyah beyazken Ben mavi bir düşte gezindim Konuk oldum uykularına Gördüğün her rüyanın içindeyim Gördüğün deniz miydi Ben o denizin martısıydım Bir ormanda mı yürüyordum Ben o ormanın en ulu ağacıydım Sen bir dağın tepesinde görüyorken kendini Ben dorukların beyazlarındaydım Sonsuz hasret ateşiydim ben her gece kapında yanan Sen bile söndüremezdin beni Çünkü hasretin sen varken bile sönmeyenden di Kolaydı sevmeler ben imkansızı seçtim Ne kadar yakınsan o kadar uzaktın benden Elimi uzatsam tutabilirdin Ama bir o kadar da ulaşılmazdın Kaçanlardan değildim ben kaçmadım Ben yüreğimin sesini dinledim ve aslında yüreğim SENDİN Her sözcüğü denedim seni anlatmak için Her sözcüğün üstünde durup bin kez düşündüm Ya onlar anlatamadı seni yada sen onlara yetmedin Ben ki bu kadar konuşmayı seven Böylesine laf cambazı bir tek seni tarif edemedim Sözcükler yetmedi ya renklere sarıldım bende Bir tek mavi anlattı seni maviye yakışan sendin Ne kendimi sakladım nede sözlerimi Duygularım içtendi seni kendimi sever gibi sevdim Tutkuyla bağlandım ama sevda senin tutsağın değildi Ben özgürlüğüme düşkündüm ve özgürlüğüm sendin BU DÜNYADA ALDIĞIM TATLI BİR HUZURDUN Uçsuz bucaksız yollarda koluma takıp yürüdüğüm sendin Gecemi aydınlatan mehtap aradığım yar SENDİN Sen şarkıların tadıydın ben her şarkıda seni dinliyordum Dinle ey YAR : Sana bağımlı olmadan büyüttüm bu sevdayı içimde Sen olsan da olmasan da büyümeye devam edecek bu sevda Sevmişim bir kere seni bunun sonu yok Seni özlemeyi de sevmeyi de en çok ben bilirim Hiç yakınmadım bundan Üstelik, kavuşmama ihtimali işlenmemiş soğuk bir taş gibi önümde dikilip dururken Sana dokunamamak böylesine yüreğimi acıtırken yinede bil ey YAR: BİL Kİ BEN YÜREĞİMİ ACITAN BU YARAYA İNAT DOKUNMADAN ÖZLERİM SENİ YILLARCA… |
|
|
|
12-30-2007, 17:17 | #2 |
RÜYALARIM SENDE KALDI
İçimde bir şeyler eriyor her gecE sancılı ve sessiz akıp gidiyor bilmediğim yolculuklara suskularla örüyor alnımı zaman ah aldığını geri vermiyor yıllar umutlar kırılıyor iç çekişlerimde düş bahçelerimde çiçekler üşüyor yıkılıyor yıllarca kurduğum hayaller yedi kat yerin altında kaldı haykırılarım ah sesimi kimse duymuyor sor son kez yitik düşlerin Keremini hadi sor kırılsın tılsımlı aynam kırılsın kilitleri tüm kapıların sen ki Aslı kadar uzak ölüm kadar yakınsın ey yar hadi bir masal anlat yoksa ölüm üşütür beni yoruldum yıllarca kendimi taşımaktan bir serseri gibi yaşamaktan içimde tutsak kaldı geçen günler dönüp bakamam geriye rüyalarım sende kaldı ümitlerim sende ah adresini kimse bilmiyor yıllarca bulutlarda sakladım seni rüzgarlarda, fırtınalarda uzun saçlı yağmurumdun benim önce sesini yitirdim çağlayanlarda sevgini, sevincini sonra kendimi bir sonbahardı alıp gitti gemiler seni uzak limanlara ardında ben kaldım öylece avuntusuz bir de martılarım çığlık çığlığa şimdi hiç bir gemi almıyor beni bir yanım ellerin parmakların bir yanım gözlerin dudakların rüyalarım sende kaldı ümitlerim sende.... |
|
12-30-2007, 17:18 | #3 |
Bir yudum mavi gecesin yatağımda
ve bir papatya yıldız; sakın sönme! Sakın gitme uzaklara... Işıksızlığım, üşümüşlüğüm tuttu bir kez; bir kez de yalnızlığım... Seni sardım çiçekli çarşaflara... Haydi konuş! Haydi dokun bana!... Ağlamak üzereyim ama... Bir yudum mavi gecesin yatağımda ve bir hercai ay; sakın çıkma! Sakın bakma dışarıya... Kıskançlığım, seni sevmişliğim tuttu bir kez; bir kez de hırçınlığım... Açılan kapılara inat, seni kapattım odalara... Haydi konuş! Haydi dokun bana!... Ağlamak üzereyim ama... |
|
12-30-2007, 17:19 | #4 |
MUTLULUK GÖZLERİNİN RENGİ
Yaşayamadığım çocukluğum Gençliğimin baharında göz yaşlarımın yalnızlığı Sen ve sensizlik alevlerinin ardında Çığlıklarımda kalan son söz Seni unutmak basit değil Basit olan hiçbir duygu bana ait değil Aşk, mutluluğun gölgesi rüyaların sihiri Yaşamak değil nefes almak benimkisi Mutluluk gözlerinin rengi Alevlerde yanan ruhuma su ol yağmur ol Özümü sev melek ol cennet ol Ben yokum artık tükendim ben ol benim ol Günahlar gülümsüyor günahsızca Gölgen yavaş yavaş gelirken rüyalarıma İstediğimi ver bana acıt ruhumu acımasızca Yapraklar düşerken yenilir rüzgara Fırtına koparken rüzgar ağlar masumca Göz yaşlarım akar özüme Aşka can verirken gurursuzca Gökyüzünde kayboldu yıldızlar Her yağmurda filizlenir korkular Çocukluğum ve sen yaşayamadığım duygular Seni unutmak basit değil Basit olan hiçbir duygu bana ait değil Bana ait olmayan her duygu kadar benim ol.... |
|
12-30-2007, 17:19 | #5 |
Hep sen varsın düşüncelerimde. ...geceleri rüyalarımda, gündüzleri hayallerimde sadece sen varsın.. sağımda, solumda, aynadaki yansımamda, nereye baksam hep sen varsın... Artık ben "ben"değilim, anladımki ben "sen" olmuşum..
Yanımda olamasanda, sana dokunamasamda, hep içimdesin..nereye gidersem gideyim seni içimde taşıyorum! Hissettiğim duyguların esiri aklım, sadece delicesine yaşamak var seni seninle.. Elimdeki resminin her karesini ezberledim artık…kaç kıvrım, kaç çizgi varsa yüzünde hepsi beynimin tam ortasında. Her geçen saniyede sana kavuşacağım güne biraz daha yaklaşıyorum. . kokunu içime çekeceğim, sıcaklığını hissedeceğim, sana dokunacağım o an! Zaman geçtikce sabırsızlanıyorum. .içimdeki sevgi öyle bir coşkuyla sana akıyorki ben bile kontrol edemiyorum kalp çarpıntılarımı. . Tanrının bana verdiği mucizeyi şimdi yanımda istiyorum... Hayatımdaki en güzel varlığı, "seni" istiyorum! Seviyorum seni delicesine, uğrunda ölürcesine… Herzamankinden daha çok seviyorum seni.. Artık bu sevgi o kadar büyükki içime sığmıyor... Özlüyorum seni, mesafelere isyan edercesine akıyor gözyaşlarım. . Hiç kimsenin kimseyi özlemediği kadar özlüyorum seni! Sana kavuşacağım anı bekliyorum.. zamanın çabuk geçmesi için uyumak istiyorum, fakat içimdeki heyecan buna engel oluyor..sana kavuşacağım anın heyecanı öyle bir coşkuyla sarıyorki bedenimi artık kontrolü kaybediyorum. .. "Yağmur .....denize düştüğünde deniz, yeşile düştüğünde yeşil, toprağa düştüğünde toprak kokar... Yağmur, saçına düştüğünde sevgi, eline düştüğünde özlem, göğsüne dü$tüğünde aşk kokar.." Ben yağmuru göğsüme düşürdüm, simdide beni hayata bağlayan yağmur damlama "sana" kavuşacağım anı bekliyorum |
|
12-30-2007, 17:20 | #6 |
YALNIZ ŞARKI
Aşk huzun gece uzun Ne yana donsem yuzun Bir yanimda sevda atesi Bir yanimda kullerin Karsi kiyida uyusa gunes Gonlume gece yagar Sen hic dinlemedin ki beni Sozlerim oksuz kalir Niceleri buna sevda dedi ask dedi dus dedi Kimileride boyle ask olmaz unut dedi Bu yuregim carpiyor seninle senin icin Birtek o seni benden de cok seviyor Niceleri buna sevda dedi hayal dedi gec dedi Kimileri de boyle ask olmaz unut dedi Bu yuregim carpiyor seninle senin icin Birtek o seni benden de cok seviyor... |
|
12-30-2007, 17:21 | #7 |
Gittin!! Bu gidiş hiçbir kelimeye yakışmadı… Binlerce hece yokluğunla düş kırıklığında..!!! Yoksun!! Zaman hep isyankâr yüreğimde… An be an aklındasın yüreğimin… Hayat hep seni sen geçiyor buralarda… Buralar… Buralarsa sessiz ve hasret varlığına… Varlığınsa musalla yokluğuma… Yokluğum!! Varlığınla anlamda… Bütün anlamlarımsa ‘SEN’ parantezli cümlelerimde… Cümlelerim yarım… Yüklemsiz bir özneyim sensizlikte… Sensizlik!! Tükeniş, karanlık… Bir yaprağın dalından mevsimsiz düşüşü… Bir gülün boynunu büküşü… Ay’ın geceye küsüşü… Gece!! Yoksun diye hep var olan… Bitmek bilmeyen karanlık… Tükenmez yalnızlık… Yalnızlık!! Varlığın… Ben ben hep yalnızdım zaten… Yalnızım çünkü ‘SEN’ varsın… ‘SEN’!! Giden… Gitmesi gereken… El yüzlülere sevdalı… ‘SEN’!! Aşk… Ayrılık… Hasret… Özlenen… ‘SEN’!! Kalması gereken… Ama gitmesi gereken Ve gitmelerin en yakıştığı… Yollara sevdalı yolcu… ‘SEN’!! Tükenişim… Hasretim... Gözyaşım… Gülüşüm… ‘SEN’!! SEN… bitmek bilmeyen kaçışım… Bu kadar bendeyken Bu kadar SEN ’ ken Yoksun işte… Yoksun… Ve yokluğunla firarda harflerim………… |
|
12-30-2007, 17:26 | #8 |
ulan özedm be
yüreğine sağlık kuzm |
|
12-30-2007, 17:31 | #9 |
sağol canım bende özlemedim bu ortamları desem yalan....
|
|
12-31-2007, 22:08 | #10 |
Yalnız Bir Opera
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim İmrendiğin, öfkelendiğin Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim Yani yaşamışlık sandığın Geçmişim Dile dökülmeyenin tenhalığında Kaçırılan bakışlarda Gündeliğin başıboş ayrıntılarında Zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim. Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp, Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren, Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin. Ve hala bilmiyordun sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana Bütün kazananlar gibi Terk ettin. Yaz başıydı gittiğinde, ardından, Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine Çerçevesine sığmayan Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu. Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? 'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran zamanı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını. Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri. Döndüğünde eksik noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı. Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk. Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık. Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize. Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. .......... .......... |
|
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|