|
Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
02-01-2009, 02:48 | #1 |
Oyuncak...
Çocuk, oyuncağından başka bir yerde değildir; ruh, gövdenin oyuncağıdır onda. Ne olur da ters yüz olur yolları büyüdükçe ve gövde ruhun oyuncağı olur sonunda? Artık, ne taze demlenmiş çayın tadındayızdır, yağmurluksuz ıslaklığında sevişmenin ne de. Nasıl bir can havli koşudur ki bu, değmiyor yol üzerindeki hiçbir zevk gövdemize. Yalnızca zevk mi; acılar da öyle! Düşürmedikçe, durduramıyor; hatta itiyor. Sanki içimiz koca bir leğen dolusu su da, acı, bir damla mürekkep gibi dağılıp gidiyor. Bu oyuncaklıktan kurtarmak için gövdeyi kimisi bir gem takıyor ruhuna esrardan, içkiden. İnsanların çoğuysa kıvranıp duruyor bunaltıdan; ne güneş yetiyor, ne vazgeçebiliyorlar köklerinden. Mutluluk biçimdedir artık; mutluluk bir oyundur. Daha huzurludur piştideyken, tanrıya uzanan el. Ama, dağılınca stadyum mutlusu, evine, işine, baş başa kalır aynayla; elinde tarak, ruhun başı kel. Ah, dönebilsek yine o çocukluk bahçesine ve fışkırsa gövdemizden, ruhumuzu yeşerten kaynak. Ama, artık bir ebeveyn yok, gözü üzerimizde olan. Yeni hayat dizlerimizdeki yaralardan doğacak. Bu evler, işler, evlilikler... hepsi oyuncak. Ama hiçbiri hayatı oyuna çeviremiyor. Bezden bebekle de avunacak değiliz bu yaşta. Gerçek, doymadan, oynamak istemiyor. Bildiğimiz bir şey oyuncak olamaz. Oyuncak bizi sınırlarımıza çağırmalı. Acı ve haz eşit uzaklıktadır orada. Kim demiş, gövdeyle ruh ayrılmalı! Ölümle oyun olmaz; bu apaçık bellidir. İnsanın hiçbir zaman bu olmadı derdi de. Ama hayat oyunsa, ölüm bile keyiflidir. O zaman, ruhun elinde bir bayrak olur gövde Yazan: Müslüm Güney |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|