|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
01-28-2009, 22:02 | #1 |
Bir Kent Masalının Son Demleri
Kirpikleri yorgun her masalın sonu (gerçeği), hep ilk cümlede gizlidir… !!! … Kirpikleri yorgun O şehirde... … Diyar-ı aşkı izliyordu, diyar-ı yardan uzak... Yorgundu şair... İçinden geçen her şehir, bir kent soysuzunun asalak kalbine, rengini düşürüyordu... İçinde kent soysuzlarını, aşk meczuplarını büyütüyordu... Ve rengini emanet bıraktığı her şehir, bir masalı kanatıyordu a(r)dında... Yorgundu şair... Kend(t)inden kaçıyordu... Şehir bakışlı bir kıza, şiir yazdıracak kadardı gidisi, kirpiklerini yolduracak kadarda kalanlığı... Her kayaya bir şiirle kentin hatrını alıyordu... Hatrı sayılmayan gidişleri hep gülümsüyordu... Ve şiirinden kent kent kaçan şair, gittiği her şehirde yeni bir masala kahraman oluyordu habersiz... Hüznü tebessümüyle ağlatan, acıyı gözlerinin renginde saklayan, bir garip yolcuydu kenti şair yapan... Hüznünü aklayamayışına satır satır ahlanacağı bir çift bakıştı şehir ve şehrin kirpiklerinde kanıyordu şair... Çoğul hüzünlerin gölgesinde, tekilliği büyütüyordu sakil bir acıyı... Ve kalbini bir deniz şehrinde arındırıp, bir banliyö kimsesizliğinde yaşatan şair, sağ salim sabaha ulaştırdığı yalnızlığıyla, şehrin ıslaklığına kuru(tu)yordu cümlelerini hala... Bilmiyordu... Şehrin kirpiklerinden damlayan, ela bir masaldı oysa... Diyar-i hüznü izliyordu, diyar-i hazandan uzak... İçinden gemiler geçiyordu... Dilini bilmediği şarkılarla geliyordu sabah... İçi acıyordu... Hüznü dar bir semtin uçlu bucaklı mavisinde sonsuzluğu soluyordu... Oysa hüznünden yana yitiyordu soluğu kentin... Ansızın avuçlarına esmer bir hayat tutuşturuyordu şehir... Yazdığı ilk cümle devrik bir krallığın yetimliğini andırıyordu... Ve henüz başlayan bir kent masalının sonu, şairin ilk harfinde tebessüm ediyordu... Sahi... Kim s/aklardı bir sonu anı niyetine? Üstelik emanet bıraktığı her cümle, bir gidisin habercisiyken... Kim? Rengini şehrin hüznüne daldırdı şair... Ela bir sitemdi artık, kirpiklerine yas düşen kentin, izinsizce boğulduğu... Uzandı, lakin silemedi, aklayamadı hüznü kentten, rengi gidişlere çalan şair... Ve son... Şair şehri terk etti, şehir kendini... Biliyordu ki masal; kalsaydı eğer beş dakika değil, beş asır kanardı... Kaya üstü yalnızlığına yoldaş yapıp gecenin türküsünü, yaşanılası bir öyküyü yaşardı... Ve kirpiklerinin tekil hüznünde çoğul bir masal nam salardı... Kalsaydı eğer... Ne uzağında kalınan bir veda, ne içe batan âteş-i sevda, nede ardından el sallanmayan bir gidiş kalırdı masalda... Öyle ya... Kalmadı şehir, gitmedi masal... Gitti şair ve kanadı masal... … Ve ben... Hatırı sayılır bir gidişim olmadı... Ardından el sallanmadı masalımın... Kirpiklerime değen hüzün geceyi karartmadı... Nemli bir hayattı yaşadığım, hiçbir şiirde kurumadı... Ve hiçbir şehir adımla tenhalaşmadı... Sonundan başlanan bir masalın, başlığıydım: "üç nokta"... Gerisi üç noktaydı... Gerisi yalnızca üç nokta... |
|
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|