|
Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
01-27-2009, 17:14 | #1 |
Bırak ya...sus konusma!!!!
bırak ya! senin koştuğun şey, kendinden kaçmak sadece… sen, o koca adamın minik kedisi ne günahlar biriktirdin kimbilir beyaz teninde kapı eşiğinde oynayan küçük kız sıradan olmayacak kadar özeldin, sobeleyip de yüreğimi sürüklemeseydin peşinden, ben sensizde giderdim… |
|
|
|
01-27-2009, 17:14 | #2 |
Bırak git bu yüreği.. Bu yürek seni çoktan terketti.. Şahidimdir sabahı iple çeken gecelerim.. Dudaklarımdan akan sözcükler şahidimdir.. Sen,sensizliği öğrettin bana.. Ben’se soğuk gecelerde yağan yağmurlarla, Şiirlerimle eşlik ettim sana.. Şimdi Yokluğun bağrımda yanan bir kor ateş.. Suskunluğun cehennem ateşi kadar sıcak ve yakıcı.. Korkuyorum artık sessizliğinden.. Ama terketmeli ve Unutmalıyım seni… Ben,tüm benliğimle.. Gururumu hiçe sayarak.. Tüm yaşanmışlıkların anısına.. Senin yoluna aptalca düştüysem.. Herkesi karşıma birer birer aldıysam.. Ve buna rağmen sesin titremeden.. “Bitti” ile başlayan son cümleni kurduysan.. Ve bu son sözünün sonuna noktayı koyduysan.. Bırak git bu yüreği… Sana artık bir faydası olmaz.. Artık kendime daha fazla acı çektirmeden.. Seni beklemeden ve düşünmeden.. Yüreğimden çık git istiyorum.. Son gözyaşlarımla seni ıslatarak.. Öylece ,çaresizce seni bırakarak.. Bir kere olsun yüzüne bakmayarak.. Çekip gidiyorum yok olan varlığından.. Şimdi; Bırak git bu yüreği.. Bu yürek seni çoktan terk etti.. Artık mühürlü bu yürek.. Sensizliğe yemin etti….. |
|
01-27-2009, 17:15 | #3 |
Acizliğim başlardı kıyında.. Uğruna nelerimi vermedimki... Karanlıklarımdan bile Vazgeçerdim senin Yanında.. ışığı bile severdim Senin Aydınlığında... ama olmadı.. izin vermedin Damarlarında Dolaşmama... ve şimdi sana son bir hamlem vardı; sus konuşma ,, şimdi ölmek vaktiydi uğrunda... son olarak bir de öldüm bu sevdaya.... |
|
01-27-2009, 17:16 | #4 |
Al tüm param bu dedim, boşver dedi sende kalsın Bir parça yeter, ufak. Kopar ver yiyeceğinden Etrafına bak, onlardan olma sakın Yola koyul küçük küçük, git buralardan Sokaklarda sapsarı yapraklar Mazgallarda yağmurlar Hangi kentte bu denli acı var Başka nerde İstanbul kadar Git, yapraklar yatağın olsun Kırlangıçlar arkadaşların Yildizlar yorganın olsun Hem zaten gökte işsiz güçsüz duruyorlar Benden geçti ama sen yap, git buralardan Bitene kadar bitmez hayat, bitti mi de biter ama İç tüm şaraplarını, bu dünyanın Kay ıslak güvertelerinde, bütün güzel kadınların Büyük aşklar hep senin olsun Hem zaten boşu boşuna başkalarında duruyorlar |
|
01-27-2009, 17:16 | #5 |
Üzerime devirip dağ gibi hüzünleri Böyle çekip gitmek var mıydı ? Var mıydı böyle bitirmek ? Hani söz vermiştik birbirimize ? Kaç zaman geçti aradan Sen yoksun ! Sana sığındığım geceler Alevleri gökyüzünde Bir kumsal ateşiydi günahları yaktığımız . Ve kan rengi şarapla yıkanmış Bir hasret şimdi göğsümüze taktığımız . Bilirim dönmeyeceksin artık ! Uzun zaman oldu Belki çoktan unuttun . Adın kaldı soğuk duvarlarında odamın Sigara paketlerinde şiirlerin Resimlerin bana gülen , Cüzdanımda saç telin . Bir veda o geceden aklımda kalan Kekremsi bir tat Bir med cezir yüreğimde Ben vurgun yemiş bir yaralı Gemiler bana taşır bütün aşk yorgunlarını Sen yoksun ... Hayatımın ilkbaharında tanısaydım seni Yasak umutlara ve acılara inat Buruk bir şarap tadında olsaydı sevdamız Yıllandıkça güzelleşen Ve sen şiirler okusaydın geceleri Saçlarımı okşarken . Ellerimi tutsaydın ansızın Yüreğim eriseydi gözlerinde Yansaydım ateşinden . Sen ağlasaydın mutluluktan Ben ölseydim Yalnızca beni sevdiğini bilseydim . Seviyorum deseydin Bi kere söyleseydin Yanmazdım Yanmazdım böyle çekip gitmeseydin ... Bir veda o geceden aklımda kalan Bir günah, belki yasak Yanımda olsan şimdi, hiç konuşmasak Ağlasak bin kere pişman olsak Sonra yine bozsak yeminleri Sarılsak sımsıkı Öylece kalsak ... Gittin ... Kimbilir kaç deli sevda sığdırdın yüreğine Işığa üşüşen pervaneler gibi sardılar seni Körkütük aşkların ortasına düştün Yalanların pençesine . Belki birgün, bir gece Dar bir vakitte belki Hiç beklemezken seni gelirsin diye Ben hâlâ burdayım Sen yoksun ! Lanet olsun ... |
|
01-27-2009, 17:18 | #6 |
Sus! Gecemizin çığlıklarını duyayım Ağlayan gözleri görmeden, Gecenin karanlığında kaybolayım Konuşma, sesini çığlıklara karıştırma! Yalnızca izle ve dinle! Karanlığın geceye olan hâkimiyetini… Sus! Kayıp yıldızlar zifir yalnızlıklarına ışık yakmış bekler... Gece gündüze seyreder Alışılmamış bir yalnızlık senfonisi ilişir kulaklara Masum ve güzel o büyülü ses herkesi etkiler! Hiç bu kadar güzel olmamıştı yalnızlık Vazgeçişler başladı, yalnızlığından kopuşlar Olmayacaktı biten bir hikâyenin anatomisi çizilemezdi Ve her ne olursa olsun bu hikâye deki kahraman tek değildi Yarım kalmış cümleler gibi bu şehirde… Gözlerine inmiş bir perde bu hikâyede Ve ve ve Bir yıldırım yalanır karanlığın sükûnetinden Bir adam imgeleri hep beyaz Mücahit bir sonbahar giydirmiş bedenine Yağmur içen Kan nöbetçisi batı düşlerinden Yalnızlık ne güzel Yakıştırma bedenin kalıp ölçülerine Duvarları sindirip fikri-i düşüncen Yardana kırbaçlayıp ruhunun içindeki umudu Ve Şeytansı tortuyu Tutunamadık yalnızlığın ahir zamanından, Yapamadık zamanın zamansızlığında, Başaramadık yalnızlığı… Sus! Karıştırma daha fazla İçimde savrulmuş duygu şehrini Taş koyma sokaklarıma, Çelme takma ayağıma Sadece sus Çığlıklarımın arasındaki gecenin koyu yalnızlığında Sıyrılıp siyahın korku prangalarından Nu insanlık koştuğu zehir zemberek taş sokaklarıma Dikme zakkum zehrini Sus! Hayat tiyatrosunda bir es koyup Locanın zimmete geçirilen sandalyesine Sıyır at içindeki karanlığı Gözlerinden bir bahar aksın Mavi, yeşil, eflatun Kızıl yıldızlar Dökülsün avuçlarına Çığlıklarıma tecavüz eden kadın Sus Dokunma yalnızlığa Bana kalsın oda! İçerde dolaşan parmak izlerin var hala! Beni yaralayıp kanımı içiren sen Yalnızlığa mahkûm edipte çirkin kahkahalarla gülen sen! Sus! Sus ve konuşma bir daha Acıtma kabuk bağlamayan yaralarımı Dokunma bir daha bana ve odama kirletme ellerinle Sus! Yorma dalgın kuşlarımı Kanatlarını kırdın uçamazlar bir daha Sus ve çık hayatımdan Zehrini daha fazla boşaltma dünyama Oysa hasretim sana Zehrine panzehir olsa Yoğunluğum alıp da gitse tek başına... Unutulan sükûnet Derin karanlık Açan kan çiçekleri Belâ hasretin Ve yalnızlığın Ve sessizliğin Ve gelip gitmelerin ömrümün kıyılarına Ve hayatında olup olmayısın Ve her şey Ve sen Ve ben Ve ve... Ve elveda benim zehirli sarmaşığım Ömrümün kangren yanı Kesip de atamadığım kolcağızım benim Bu hasret bir beni öldürür Bir beni yalnızlık… Ruhumu teslim etmek ne denli zor Adını anmadan gitmek! Yo bana göre değil sensizliği içime gömmek Dur! Susma! Konuş bu kez… Yalnızlığımı bastıran güneşim ol! Doğ gecelerime… Çığlıklarımı sustur sen konuş bu gecenin sabahında! Gözlerime bak son kez! Gülümse dokunulmamış taze dudaklarınla İçime attığım tüm dertleri bir gecede unuttur bana! Renklerimi getir avuçlarıma ve sakın susma! Son gecem senle mutlu geçsin şu beş günlük fani dünyada… Unutma bir gün senide alacağım yanıma Uzaklara gideceğiz Kimselerin olmadığı sessiz diyarlara Ölüm kokmayacak, kan olmayacak Sevgimizle yaşayacağız Korkular kendiliğinden silinip elveda diyecek bize Sen yalnızca bu gece susma! Gecenin sonu başlangıcımız olacak yeni bir dünyaya Şimdi susma! |
|
01-27-2009, 17:19 | #7 |
Sus , sakın konuşma Bir kurşunsa sözlerin Ölmek için henüz çok gencim Sadece sus , Nolur bakma öyle Bir mahkumken gözlerinde Bak yüreğim titrek Bir kurşunsa eğer sözlerin Sus , sakın konuşma Yaşarken öldürdün beni Kaybolmuşluğum gözlerinden Anlamsız bir dünyada yaşarken Anlamını sensiz aradığım bu kahpe dünyada Ömrüme yüklenen çile Gönlüme motif gibi işlenen kara niye Sende susuver , bakma öyle gözlerime Yeter... Madem kurşundan beter sözlerin Durma hadi , hazırım sözlerine Boşalsın mermiler dilinden Bir ölüydüm seni sensiz yaşarken Durma hadi boşalsın mermiler dilinden Karşında bir kuklaya dönmüşken Uğruna candan geçilmişken Sevdanı yüreklere kazımışken Durma sakın, Sakın durma boşalsın mermiler dilinden... |
|
01-27-2009, 17:20 | #8 |
YANILMISIM!!!! |
|
01-27-2009, 17:21 | #9 |
Bu Bir Elveda!!! Bilseydim eğer senin birgün ansızın çekip gideceğini, Kalbime hazırlardım gidişini... SuS!!! LütfeN Birş€y SöYleme!!! Konuşma... Alışırım yalnızlığına Vedalar acıdır S€vgilim... Lütf€n Sus!!! ve AnLatma Dokunma!!! Tenim€ son kez de Olsa Dokunma!!! Dokunma bana... Sen gidince Acı çekerim Aklıma gelir Son gidişin... |
|
01-27-2009, 17:21 | #10 |
Karanlıklar,öksüzlükler duyamaz seni...Onlara hitap edemez artık cümlelerin...kes sesini!... Matemlere,yaslara,onulmaz acılara gömülü bu omuzlar taşıyamaz senin tek bir heceni!...kes sesini!... "Anı"denilen geçmiş vakitlerine mahkum şimdi,kendi kendini yiyip bitiren biri şimdi,sahiplenen bu omuzları... Kendi kendine "sus"demekten usanan bir canlı "cansız" şimdi...yorma daha fazla bu mahkumu,kes sesini!... Gözyaşından başka ıslaklık görmemiş gözleri,titremekte elleri,üşüyor dayanılmazlıkların girdabına tutulmuşluğun soğukluğunda,karanlıklara mahkum gibi... Aydınlanmayacak gibi,soğuk bir duvara çarpmış,sendelemiş,bir daha kapıyı bulamayacak gibi şimdi...sadece mahkum...işit bunun sözlerini,tut istediklerini,kes sesini! Sus işte,sus... Sus ki kabuslara esir olmayayım henüz kendi esaretimden kurtulamamışken!..Kuyulara atmayayım,alışılmadıkların eline bırakmayayım ruhumu,sendelerim..kes sesini!... Çöl gibi ya da hayır,hayır,kutup gibi,buz gibidir o yerler.Karanlıktır,korkarım.Ruhum istemez,kaçıverir... O yerler ki birer seraptır aslında vahalarda belirmiş olan.Cezbetmesin oralar seni,aldanma seraplara.kes sesini!... "Ben gidiyorum,ondayım,susturamazsın beni..asıl sen kes sesini!..." Kendimle savaş verdirme bana,sus demekten bezdirdin beni,alıp kaçacağım seni..yorma beni!..kes sesini!... "Boşa uğraşma,biliyorsun...Gelemem,ondayım,hep kalacağım...Sen gelmeyeceksin belki,ama ben,hep ondayım...Beni salıverirken onun yüreğiyle sevişmek için,düşünmüştün her bir şeyi...gelmesen de gittim..." Sen benimsin yürek,terk etmemelisin beni.Gitmemelisin.Dur!Tamam konuş ama,dön bana.Ben senin sahibinim.gell!... "Hayır,yürek kendini taşıyan bedene ait değildir.Beni özgür bıraktın,gittim.Bir daha gelmeyeceğimi bilmeliydin,emanet değildim,sen beni sonsuza dek vermiştin,bir an bile düşünmedin...Şimdi tekrar çağıramazsın beni,nafile!...Gelemem,ondayım dedim..." Düşüncelerimde,köşede bucakta kalıvermiş,saklanmış bir giz olarak kal...Ben bile bilmeyeyim o gizi,unutmuş olayım mesela...Özgürlüğümü aldın elimden,aşkın albenisine kapıldın,gittin...Sızlatma içimi... Ey kalp! Susmuyorsun...Durmadan bağırıyor,çığlık çığlığa kalıveriyorsun ansızlıklarda... Düşünemiyorum,susturuyorsun beni dahi...Sesleniyor,bağırıp çağırıyor,haykırıyor,istiyorsun!!... "Evet,susmuyorum,haykırışlarım artacak...Sen var olduğun sürece -belki daha sonra bile- sürecek bu haykırışlarım...İstediğim tek o idi,ondayım...Artık gelmeyeceğim,milyon kere söyledim bunu sana,usanmadan yine söylerim,söyleyeceğim:GELMEYECEĞİM!..." Bana söz bırakmadın,susturdun yine,bak!..Peki,git o halde...Özgürlüğümü,özgürlüğüne kat!...Azad oldun büyük bir coşkunlukla...Git,onda kaybol...Yokol aşk bahçelerinde,sevda kokusunu almışsın bir kere...Peki,azad edildin... Kazı o narin tırnaklarınla aşkını,kazı taşlara,kayalara...Ölesiye kazı sevdanı...Haykırmanı... |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|