Siz Bayım! Ne kadar özlendiğinizi düşündünüz mü? Herhangi biri ne kadar özledi sizi ve herhangi biri olmayan biri?.. Kimlerin aklından sayısı hesabedilemeyecek kadar çok geçerken, kimin aklında çetelesi tutulacak kadar bulundunuz. Siz Bayım! Sizin ne kadar adınız anıldı duydunuz mu? Hakkınızda çok konuşuldu. Ne çok şey isteyenler oldu sizden. Kimisi olabildiğince nezaket gösterirken, kimi emirlerini en yüksek tondan duyurdu, kimi sadece seslendi sustu istemekten korkarak... Siz Bayım! Kaç kişinin suretine takıldı gözleriniz hatırlar mısınız? Kaç kişinin gözü uzerinizde kaldı. Ne çok kibir yansıttınız gözlerinizden, ne çok mahçubiyetle karşılandınız kiminde. Kaç dostunuzun resmi var albümünüzde, kaçının yüzü silinip gitti görüntü belleğinizde. Siz Bayım! Ne kadar da kalabalık ortamlarda bulundunuz bir ara, kaç ten ve kaç nefes hissettiniz kendinizinkinde? Hangileri terliydi hangileri kokmakta... ve hangileri yürekli dokunuşlarla omuzlarınızdaydı. Peki ya siz kimlere dokundunuz tüm şevkatinizle, hoş bayanlar da bulunmaktamıydı aralarında. Peki dokunuşlarınızın şiddeti, kaç gövdede onulmaz sarsıntılar yarattı?Siz Bayım! Hayatınızda önemli sayılabilecek kaç olaya şahit oldunuz. Varlığınız kimilerine göre değiştirdi pek çok şeyi, onların hayatlarında. Sizin hayatınızı değiştirenlere göz mü yumdunuz, engel olabildikleriniz de oldu mu? Siz Bayım! Kaç kez "yeni güne" uyanmak şansını buldunuz? Bazı insanlar hayatlarının kaçıncı gününü yaşamakta olduklarını detaylarıyla hesaplayarak zamana meydan okumaya çalıştılar. Uyandığınızda şükran dolu bir tebessüm yayıldı mı içinize yoksa daha ziyade pişmanlıklar ve zorsunmalar mı üşüştü? Siz Bayım! Yeni yerler gördünüz, her iki yarım küreye de ilişti adımlarınız. Siz pek çok koordinatta bulunmuşken, kaç kişinin tek şansı, sadece üçer metrekarelik haritalarını arşınlamak kadardı. Hangi toprakları yurt bellediniz? Yoksa tüm açlığınızla yaşasın yurtsuzluk mu diyenlerdendiniz? Siz Bayım! Kanınız? Yani kaç halkın kanı dolaşmakta kanınızda, düşündünüz mü? Ve kaçı kanınıza katılmışken, kaç halk katık oldu atalarınızın yaşamına. Babilli kadar eski, Maoriler kadar yerli, Türk kadar göçebe mi oldunuz? Ve belki Lut kavminden kalmışçasına sapkınken İbrahim oğullarının kutsallığı da karışmış olabilir mi soyunuza. Kimileri Adem diyor atalarına kimiyse maymundan evrildiğini o kadar kanıksamış ki, arada derede neye inanacağına karar veremeyen bir kesim var. İnanç dedim Bayım yanlış duymadınız! Siz Bayım! Evet siz, ta kendiniz! Söz buraya gelmişken devam edelim, nelere inandınız bir düşünün. Kimileri kendilerini inanmanın huzuruna teslim ederken, kimileri şüphenin yarattığı tedirginlikle dağlanıp durdular. Siz Bayım! Siz orada öylesine durmaya alışanlardan mısınız? Peki siz, susmaya olduğu kadar, haykırmaya da çabalayan birilerinin varlığına şahit olmuştunuz geçmişte. Hangisine katıldınız? Yoksa kalabalıkların arasında ışık saçarak yol göstermeye çalışan fenerler gibi mi yükseldiğiniz göğe, yada sadece göğe bakıp yol bulmaya çalışanlardan mı oldunuz? Siz Bayım! Siz tesadüf olmadığınızı bilin, tesadüfen de olmadığınızı yerleştirin aklınıza. Biz, Bayım, kacaman bir illetiz insanların aklına... Kimisi "Soru" olduğumuzu düşündü bu güne kadar, kimileri de "Cevap" dedi. Biz, kendimize isim koymanın telaşından uzak sadece aklınıza yerleşmeye karar verdik, aklınızı doldurup, aklıNız olduk ve tahmininizden fazla yerbulduk çoğalmaya. Siz Bayım! Siz'e; "bizDiniz" ve "bizSiniz" diyoruz. Siz ise "soru ve cevap"tan kopmuş "doğru ve yanlış" mı diye tartışmaya devam ediyorsunuz. Siz Bayım! Siz tam da kendiniz..... Bir ara bu sohbete tekrar devam ederiz!
Sevil Pınar