|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
10-31-2008, 15:21 | #1 |
Otogar Gölgeleri ...
Kalabalık bir otogar gibiydi… Her şeyden ve herkesten barındıran biraz içinde.. Sökük ceplerine umudu dikerek, bilmediği memleketlerde düşlediği hayata kucak açan, hayatında hiç deniz görmemiş delikanlı… İlk seferine çıkacak, uykusunu alamamış otobüs şoförünün dalgın bakışları, önünde uzayıp giden… Annesinin eteklerinden çekiştirip daha önce hiç tatmadığı kırmızı bir jelibona kapılıp, gerçekten lezzetli olduğunu hayal eden, burnunu çeken küçük kız… Çocukca istekler ne güzel… Kol sayısını geçmiş, nereye konacağı bilinmeyen, taşınamayan valizler… Sürüyerek ulaştırılan bagaja… Bagaja tıkıştırılan ,farklı hikâyelerin farklı kahramanlarının belki de en değer verdiklerini koydukları valizlerin üst üste geçmişliği. Farkında olmadan birleşen hikayeler, sahiplerinden habersiz.. Her şeye rağmen bu yeni bir başlangıç diyen saçlarına güneş değmiş çilli kızın el değmemiş düşleri… Sürekli gülümseyen, çoşku dolu, kendini yansıtan kırmızı çantasıyla bire bir olmalı yüreği… Ateş gibi… Ve sallanan eller… Kimisi karşıladığı için kalkmış havaya, kimisi belki en kekremsi bir ayrılığın kanatları olmuşcasına sallananan… Eller…bizi ele veren, duygularımıza araç olan hüzünlü eller.. Havaya kaldırmış uğurluyordu sanki onu… Her gün ve her saatte… Aynı yerde… Gölgesi, boyunu aşıyor… Ellerinde demet demet çiçek taşıyan, ışıldayan gözlerle vuslatın sona ermesini bekleyen yeni yetme erkeğin, gelmeyen otobüsle tükenen umutları… Yine de belki gelir diye saatlerce beklenen insan kalabalığında… Saatler geçer… Yerde bir kızıllığın karartısı izini bırakmıştır çoktan. Kırmızı güllerin gözyaşlarıdır çıplak betona çarpan… Ve aralansa yeni yetme delikanlının kırık kalbi bulunacak… Fark edilmeden eziliyor kızıllık… binbir umutla bir çiçekçi amcadan alınan kırmızı güllerin son adresi olur otogarın çöplüğü… Kaç otobüsün camına yapışmıştır düşlerimiz… Hangi yolların izinden gitmiştir de geri gelmemiştir yüreğimiz… Ayrılıklara, kavuşmalara sahne olan otobüs camında mı unutulmuştur, hatırlanmak istenmeyenler… Her yolculuk ondan mı dalgındır biraz… Çift kişilik koltukların arasına sıkışan yalnızlıklarımız… Arkasına yaslanıldığında aradaki boşluğun sızlattığı ağrıyan bel, tutulan omuzlarımız gibi… Keşke bir yastık alsaydım deyişimiz gibi, kaybettiklerimizin ardından çıkan suskunluğumuz… Aynı metrekareye düşer yaşananlar… Saat ve yelkovanın farklı dönüşlerinde şahit olur; arabalar,kornalar,tekerler,otogar dilencileri… Ya bir çığlık kalmıştır duvardan taşlarda, ya da derin bir sessizlik… alinti |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|