05-20-2008, 23:02
#1
Kullanıcı Adı
Ne Çok Acı Var Gerçekliğini Yitirmiş
Ne çok acı var gerçekliğini yitirmiş
Bir ses ki altın bilezikler gibi o kokuyu taşır
Bir ses ki bir tüy gibi taşır ebabilleri.
Hurilerin yuvası, gözlerin derininde
Ses verir kanatlanmış düş/eğrileri
Sabahtan önce kurulur karlar başıma
Yağmur sıcak sıcak düşer yanağıma
Görürüm her vahşi nemde gözlerini.
Ellerinin bıraktığı izlerden bellisin
Kapatma gözlerini, öpüyorum parmak izlerini
Kalk da düşler kurulsun yanağına
Zaman kar gibi düş/sün gözlerine.
Zaman bir kor yanığı gibi doldursun
Acılarının hayatla boşluğunu…
Dinle ve ısrar et sızımı
Bir deprem, bir yağmur alev gibi düş/tü altın yazıtlara
Bir gülüş ki can verir, kapalı gözlerime
Bir gülüş ki düş verir, merhametime.
Gözlerinin dibinde ulur sessizliğimin çığlığı
Zeytin karanlığının barışıdır, sıcak ve ipince
Issız bir türkü söylersin, gurur çiçeklerinde
Bir mumun çiziğinde sallanır, Mushaf sözleri
Gözlerimin gözlerine değdirdiği yerde/sin.
Gözlerin, gözlerin ve parmak uçların
Geziyor baharın çiçeklerinde
Gözlerin, gözlerin ve parmak uçların…
Seni doya doya almalıyım
Ben öteliyim.
Ne çok acı var/mış gerçekliğini yitiren gözlerinde
Saat ne kadar da çabuk geçer/miş
Akşam olunca, ezanında kalırken
Sarı bir çiçek buruşur, hüzün limanında
Gitmemeliyim, sesinin soluğunda
Masum bakışında yerleşmeliyim.
Utanırken aya, kalmalıyım yanında.
Henüz dinlemedin benden, yeni başlıyor şiirler
En güzel şiirini, sessizliğim söyler
Sabırla olgunlaşacak, uzaklığında başaklar
Sabırla büyüyecek, uzaklığında başaklar.
Kapanır sonrasında, yollarında giderken gözlerim
Uyudu sanırım taşlar, loş aydınlıktaki kırmızı ışıkta
Gözlerin gelirken aklıma, yakarım metropoldeki
Neon aydınlıklarını.
Ne çok acı varmış, gözlerine bakarken gerçekliğini yitirmiş.
Bilal Can