01-20-2009, 03:40 | #1 |
Sevmekle başlamıştı zaten bu acı hikayenin başlangıcı..
Telefonun ucundaki ses,konuşmaya başlamadan sıcacık nefesini sundu önce.Bir iki saniyelik bir beklemenin ardından biraz heyecanlı biraz boğuk bir sesin alo deyişinde hatırlamak varmış en yakın arkadaşımı. -Tanıdın mı? -Nasıl unuturum -Aramayışın unutmadığın için mi? Boğazıma düğümlendi cümleler,biri sırtıma vursa düşer miydi takılı cümleler.Gözlerim geçmişin üzerinden kuş bakışı geçerken,"alo orda mısın" sesi ile döndüm,dönmek istemediğim şimdiki zamana.Bu mişli geçmiş zamanlara esir kalmaktan, ikinci,üçüncü tekil şahıslara yönelik tutkulardan fırsat bulamamıştım,kendime yani hikayemin birinci tekil şahsına.Şimdi sırası değil laf kalabalığının,edebiyatın vaktine daha uzun bir yol var.. -Susma,hesap soracak ya da serzenişte bulunacak değilim,sesini duymak istemiştim sadece -İyi yaptın,bana da iyi geldi sesini duymak(kendini kandırma diyor iç sesim) -Evde misin? -Evet her zamanki gibi -Pencerenden aşağı bak,eskitmeye layık bulmadığın bir yüz bekliyor seni Soluğum kesilecek gibiydi,o büyük kavganın ardından bir daha asla yüzünü göremeyeceğinizi,sesini duyamayacağınız birini görmek,nasıl titretir korkutur yüreğinizi anlatması zor.Korku biraz da endişe ile,aslında istemediğim ama nezaketen sorma ihtiyacı hissettiğim cümleleri çıkardım heybemden ve telefonun ucundaki sese,bir zamanlar diye başlayan bir cümlenin içine mahkum ettiğim dostuma sundum,istemeyerek. -Neden aşağıda bekliyorsun,yukarı çık -Hayır,sen üstüne bir şeyler giy,bir çay içmeye gidelim eski günlere yolculuk edeceğimiz bir yer buldum,yol arkadaşına ihtiyacım var, -Olur,geliyorum hemen. Neden geliyorum demiştim ki,görüşmek istemiyorum desem bana söyleyecek tek cümlesi olmazdı.İç sesimi susturmuştum,ne yaşandıysa yaşandı,hepsi geçmişte kalmıştı. Nasıl giyindim,hangi hızla aşağı indim ben bile hatırlamıyorum,garip bir telaş anlamsız bir sevinç işlemişti yüreğime.Kaç ay olmuştu,kaç gün geçmişti hatırlamak zordu.Aylar geçmişti onu görmeyeli,yüzünde bayatlamış bir gülümseme ile karşıladı beni.Eskiden sıcak olurdu gülümsemeleri,geçen zaman sadece anıları değil samimiyeti de yaralamıştı besbelli.Ayak üstü bir sarılma,iki yanağa kondurulan buse ve sonrası hesaplaşmanın yaşanacağı yere gitmek başlanan yolculuk. Suskunduk,konuşacak çok şey vardı,dilimden dökülmeyi bekleyen sabırsız cümleleri dizginlemek zor oluyordu.Yüzüme baktı ve acı bir gülümseme ile konuştu. -Acı seni daha da güzelleştirmiş,yeni bir sevgilin mi var yoksa -Hayır,gördüklerin yanıltıyor seni,yüzümdeki güzellik hüzünlerin bir getirisi -Suçluyor musun peki hala beni -Eskindendi,senin savunmanı zamana devredeli çok oldu..Sustum,ama devam etmek istiyordum.Konuşmaya kaldığım yerden devam ettim. Bana yaptıkların diye başlayan bir cümleye giriş yaptığım sırada,dolu gözlerle baktı -Lütfen,savaşmaya eskileri hatırlayıp yaralarımızı kanatmaya gelmedim.Suçlayacaksan bunu şimdi yapma,henüz hazır değilim senin tarafından tekrar yaralanmaya.. Cümleleri kurarken dudağını esir almış titremeyi görünce,içim sızlamıştı.Canı yanıyordu,üstelik derinliği yüzündeki çizgilere yansımış olan acılarının sebebi olarak da beni görüyordu.. Yaşı küçük iki genç arkadaştık biz ama yaşadıklarımız bizi tahminimizden çabuk büyük olmayı öğretmişti.Neşeli cümleler kurma çağındayken her cümlenin başı kırılgan sözcüklere mahkum oluyordu.Yüzümü cama çevirmiştim,yol boyu karşımıza çıkan insanlara bakıyor,yol kenarlarında özgürlüğün tadını çıkaran kır çiçeklerinin sevincinde avutuyordum ruhumu. -Ne kadar kaldı,gideceğimiz yere? -Birazdan ordayız,güzel şirin bir yer sen de seveceksin.. Sevmekle başlamıştı zaten bu acı hikayenin başlangıcı.. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|