Satır aralarında gezinen ülke: Türkiye


Bin yıllık devlet geleneği, dünyanın en büyük ordularından biri ve üzerinde kültürlerin iç içe geçtiği bir coğrafya... İşte Türkiye bu. Tabii ki Türkiye’yi tanımlarken, tarihi, kahramanlık öykülerini ve Türk insanının cesur yüreğini de saymak gerekir.

Ancak farkında mısınız bilmiyorum, ama bu bin yıllık devlet geleneği son zamanlarda satır aralarına sıkışıp kaldı. Kimse net konuşmuyor. Net konuşmalar bir süre sonra ya değiştiriliyor ya yalanlanıyor. Daha sonra tekrar benzer açıklamalar yapılıyor. Türkiye bir türlü satır aralarından kurtulup, gerçeği tüm çıplaklığı ile konuşamıyor.

Örneğin hükümetin, ‘Kürt sorunu üzerine’ bir çalışma içinde olduğu söyleniyor. Bu konuyla ilgili bir projenin varlığından söz ediliyor, ama bir türlü net bir açıklama yapılmıyor. Olup biten, söylenenler, ‘yalanlanmıyor’ da.

Fakat konuşmalar, açıklamalar sürüyor. Her açıklamanın satır arasında da bir anlam yüklü.

Nedense kimse açık açık konuşmuyor. Kim bilir belki de ‘konuşamıyor’ demek daha doğru. O zaman insanın aklına, “Kim, neden korkuyor?” sorusu geliyor. Aslında yanıtını eğrisiyle doğrusuyla bildiğimiz bir soru bu. Ama devlet mekanizmasının korkularla sınanıp, satır aralarında dolaşması, ülkenin enerjisini alıp götürüyor. Ayrıca zaman kaybediliyor.

Konu ‘Kürt sorunu’ olunca, tabuların yıkılıp siyasilerin bile açık açık konuşmamasının bence pek kabul edilebilir yanı yok. Ayrıca bin yıllık ülkenin satır aralarına sıkışıp kalması da pek kabul edilebilecek bir durum değil.

Tabii ki Türkiye gerçeğinde hassas, sakıncalı, hatta tehlikeli konular bunlar. Bir anda vatan haini bile ilan edilebilirsiniz. Fakat şunu da kendimize soralım; konuşarak bölünen bir ülke var mı yeryüzünde? Hele hele bin yıllık devlet geleneği için konuşmak, fikrini söylemek, siyasiler için de bu kadar zor mu olmalı?

Sadece hükümet-ler değil, kimi zaman muhalefetteki partiler de aynı şekilde enerjilerini satır aralarına gizleyiveriyor. Ana muhalefet lideri Baykal, “Başbakan’ın dilinin altında bakla var” dedi. Ancak bunu söylerken kendi dilinin altındaki baklayı tam olarak çıkarmadı. O da satır aralarına sıkışıp kaldı.

Yani Türk siyaseti giderek kodlanıyor ve deşifreye muhtaç hale geliyor.

Sadece siyasiler değil, devlet kademeleri de çoğunlukla görüşlerinin satır aralarına sıkıştırıyor.

Bin yıllık devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti, satır aralarına sıkışıp kalıyor, hem enerji, hem zaman kaybediyor.