|
Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
07-01-2010, 15:58 | #1 |
Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen. .
Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen ve anlatmadıklarım neleri söylüyor boğazımı yırtarcasına susuyorum ya verilmekten yıpranan cevaplardayım ya sorulmamaktan solan sorularda sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun her akşam ben ıslanmasını bilmeyen ahmak bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam pimi çekilmiş coğrafyalarda zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydın ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım az gittin uz bittin hiç geldin uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen kalabaklıkta unutulmuş bir yalnızdın kendine kaçak yolcular bindiren her yolcuda kendine yakalanan ''kalbime girmek tehlikeli ve yasaktır''larla yaşamamaya kalkışıyorsun hayata ve ben senden yırtılma bir yelkenle aynı yöne gittikçe aynı yere geldim sonumu baştan yazdım içimde hala bana ilk aldığın acım gece sabahı da siyah kusuyor üstüme aklıma yaprakların dökülüyor bugün aklımda sen vardın aklımı karıştırmadım artık biliyorum aşk bir intihar saldırısıdır yalnızca iki kişinin öldüğü aşkı nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi hala gözlerinde kalp kapaklarım seni almadan içinden nasıl giderim ve sen kaç kez bu hırsla sevildin koca koca kışları kısa kısa şubatlara biriktirdin susku sınanmamış bir ustura gibidir susardın iç denizine sığınmış gemileri yakan limandan bak şimdi gönülsüz gittiler senden gönlünü çaldıkların yazmadıklarından korkarsın en çok yaşadığın hiç bir şeyde ve adın gibi bilirsin aramayı unutan bulmayı öğrenemez bugünler dünlerinden utanıyorsa hiç yarın olamayacaklar şimdi ne bugünsün ne yarın olsa olsa sadece bir yarım ya da eksilen yanım an kaybından ölen zaman senden daha katilini bulamadı kendine gelseydin eğer kendimi bile kovardım yanımdan gelmedin yine kendimsiz kaldım ardından dünyanın tüm dillerinde sustum ve bir şair bıraktın geride ekmeğini aşktan çıkaran sus'talı bir aşk seninki sesinle çıplaklaşıp suskunluğumla giyiniyorum korunak sandığım bütün senlerde içimde yoktan başka birşey kalmadı ruh ölünce cesedi beden taşıyor sırtında iki büklüm acılarla patlasam her yere acı sıçrayacak biliyorum patlamamaya hazır bir bomba oluyorum ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç bende mi eksikti sendemi fazlaydı sevinç dilsizler yalan söyleyemez anladım ya ben konuşamadım ya sen sağırdın her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki içimde kimseye yer bırakmadın bildiğin ağaç misali toğrağa bağlandıkça gökyüzüne uzamak çelişkin giden bir trende kalanların şarkısını haykırmak hangi dil kendini kandırabilir ki aşk bir suç değil mi her defasında kendini ihbar edip yakalatan ve en saf ihanet kendi ihanetine kanan senin gibiler vakitsiz susan aşkı severler seni bu kör kuyulardan salan neyin şarkısıydı gözlerinin kahvesinden içtiğimde oydu şimdi eksilen her yanıma adını verdim bu yüzden güzelim ben dudağına düğümlediğin türküleri kopardın sonunda bir bardak suda ben ancı sen soncu sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar elbette unuturum sonunda en fazla bir mevsim ağlarım alışırım yalancı baharlara ama ama yine de biri beni kandırdın yokluğunda sen bu şiiri okurken ben başka bir şiirde olacağım başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış sana anlattıklarım çok şey susuyor ve sustuklarım neler söylüyor gittin değil mi şimdi ne desem kar yağıyor... -Kahraman Tazeoğlu- |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|