sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Türkler'in ve Yabancıların Biyografileri
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Türkler'in ve Yabancıların Biyografileri Ünlüler, Artistler, Aktörler, Sanatçılar , Rektörler, İş Adamları, Gazeteciler, Kaşifler, İdoller, Örnek Alınacak Kişiler - Biyografi

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 01-05-2009, 04:22   #1
Kullanıcı Adı
Hasret
Standart ömer Ziyâeddîn Tavîlî...

On dokuzuncu yüzyılda Irak’ta yaşamış olan evliyâdan. Osman et-Tavîlî hazretlerinin üçüncü oğludur. 1839 (H.1255) senesinde Tavila’da doğdu. 1900 (H.1318) senesinde vefât etti.

Asîl, ilim ve fazîlet sâhibi bir âileden dünyâya gelen Ömer Ziyâeddîn Efendi, bulunduğu bölgenin medreselerine devâm ederek ilim tahsîl etti. Kerkük’teki Talabânî Medresesinde okuyarak ilmini artırdı. Bu medreseyi bitirerek yüksek ilim sâhibi oldu. İlim öğretmek ve insanlara İslâmiyeti anlatmak üzere Horaman’a döndü. Ders okutup talebe yetiştirmeye başladı. Bu sırada Nakşibendiyye yoluna intisâb etti. Daha babası hayattayken, ağabeyi Şeyh Muhammed Bahâeddîn’in sohbetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Ağabeyinin gözetimi altında babasından Nakşibendiyye yolundan hilâfet aldı.

Ömer Ziyâeddîn hazretleri haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınarak dünyâdan uzak bir hayat yaşadı. Dergâhlar, mescidler tesis ettirdi. Dergâhların tâmiri için talebelerini durmadan teşvik etti. Hanikin’de bir medreseyi, Kızarâbâd’da Sa’diye Medresesini, Köysancak’taki bir medreseyi ve Biyara’da üniversite ayarında bir medreseyi açtı. Ayrıca zamânımızdaki okullara benzeyen birçok mektepler açtı; bu ilim yuvaları da talebelerle dolup taştı. Bu okullarda okuyan talebelerin rahatlığını ve iâşesini temin etti. Ömer Ziyâeddîn hazretlerinin kurulması ve îmârı için çalıştığı dergâh ve medreselerden bir asır boyunca binlerce âlim ve velî yetişti.

Bu dergâhlarda ve medreselerde en yüksek derecede Kur’ân-ı kerîm hâfızlığı, fıkıh, hadîs, tefsîr usûlleri öğretildi. Kelâm, sarf, nahiv (gramer), matematik, mantık, astronomi, edebiyât, münâzara gibi önemli dersler okutuldu. Böylece zâhirî ve mânevî ilimlerle ilgili eğitim yapan bu mescid, dergâh ve medreselerin sayısı arttı. Nitekim 1892 senesinde Tavila’da ve 1896 senesinde Serdüşt’te diğer bir dergâh inşâ edildi.

Ömer Ziyâeddîn hazretleri kitapların çok pahalı olduğu bir zamanda, medreselere ve dergâhlara devam eden talebelerin faydalanması için bir kütüphâne kurdu. Özellikle Biyara’da kurduğu kütüphânede değişik ilim ve fenlerle ilgili on bine yakın kıymetli ana kaynak kitap bulundurdu.

Şeyh Ömer Ziyâeddîn’in; Muhiddîn, Alâeddîn, Necmeddîn, Nizâmeddîn, Cemil, Kâmil ve Nâib adında ilim ve fazîlet sâhibi oğulları vardı. Bu oğulları ilim, ibâdet ve takvâlarıyla babalarının yolunu devâm ettirdiler.

Ömer Ziyâeddîn hazretlerinin birçok kerâmetleri görüldü. Bir defâsında Senendec kasabasına gitti. Bu beldenin müftüsü olan Molla Lütfullah Efendi, Şeyh Ömer Ziyâeddîn’i birkaç defâ evine dâvet etti. Ömer Ziyâeddîn hazretleri bir mâzeret beyân ederek dâvete icâbet etmedi. Bir gün müftünün ısrarlı dâveti karşısında onu kıramadı. Yanında bulunanlarla birlikte dâvete icâbet etti. Müftünün evinin kapısına geldiği zaman eşiğin önünde durdu ve; “Estağfirullah.” diyerek birkaç adım geri çekildi. Ev sâhibinden kazma ve kürek istedi. Onun emri üzerine eşiğin bulunduğu yer bir insan boyu kazıldı. Bu derinliğe ulaştıklarında bir mermer taşın olduğu görüldü. Taş yukarıya çıkartıldığında üzerinde “Bismillâhirrahmânirrahîm, lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah” yazısının bulunduğunu hayretle gördüler. Ömer Ziyâeddîn hazretleri; “Kapı eşiği altında böyle bir yazı varken, üzerinden nasıl atlayıp geçebiliriz.” buyurarak bir kerâmetini izhâr etti.

Şeyh Ömer Ziyâeddîn hazretleri ömrünü ilim öğrenmek, öğretmek ve İslâmiyeti anlatmakla geçirdikten sonra, 1900 (H.1318) senesinde vefât etti.

Bir gün Molla Abdülkâdir, Ömer Ziyâeddin ve diğer bâzı talebeleri ile Horaman’a gitmek üzere yola çıkmıştı. Molla Abdülkâdir ilimde oldukça yükselmiş, Ömer Ziyâeddin Efendinin kerâmetini görüp öyle bağlanmak istiyordu. Yolda, ikindi vakti, yolun kenârında dokuz-on kişinin üzerinde rahatça cemâatle namaz kılabilecekleri bir kayalık yere geldiler. Ömer Ziyâeddin Efendi ikindi namazını burada kılmayı emretti. Namazdan sonra Molla Abdülkâdir’e; “Benden bir şey istemiştiniz. İşte isteğinizin vakti geldi.” buyurdu ve meâlen; “Eğer biz bu Kur’ân-ı kerîmi bir dağa indirmiş olsaydık, sen onun Allah korkusuyla, baş eğerek parça parça olduğunu görürdün.” (Haşr sûresi: 21) âyet-i kerîmesini okudu. Bu esnâda üzerinde bulundukları kaya ikiye ayrılmış, Ömer Ziyâeddîn’in oturduğu kısım diğerlerinin oturduğu kısımdan ayrılmıştı. Bunu gören Molla Abdülkâdir, özür dileyerek Ömer Ziyâeddîn Efendinin talebesi oldu.

1) Sirâcü’l-Kulûb; s.76
2) Ulemâünâ fî Hidmet-il-ilmî Ved-dîn; s.410
Hasret isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 14:57


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı